Polis, önündeki eyleme müdahale ettiği AYM’nin kararını dinlemedi

Çorlu tren kazası faciasında hayatını kaybedenlerin yakınları tarafından AYM önünde yapmak istedikleri basın açıklamasına müdahale eden polis bu eylemiyle AYM’nin Mart 2019 tarihinde verdiği karara ve AİHM kararına aykırı davrandı

Çorlu tren kazası faciası kurbanları önceki gün AYM önünde polisin müdahalesiyle dağıtılmıştı. Müdahale, önünde eylem yapılan AYM'nin kararına aykırı çıktı / Fotoğraf: Twitter

Çorlu tren kazası faciasında hayatını kaybedenlerin yakınlarının önceki gün Anayasa Mahkemesi (AYM) önünde yapmak istedikleri basın açıklamasına müdahale eden polisin bu eylemiyle hem AYM hem AİHM kararlarına aykırı davrandığı ortaya çıktı.

Çorlu tren kazası faciasında hayatını kaybedenlerin yakınları önceki gün AYM önünde bir araya gelerek basın açıklaması yapmak istemiş, polisin müdahalesiyle karşılaşmıştı. Valiliğin belirlediği yerlerden olmadığı gerekçesiyle AYM önünde gösteri yapılamayacağını duyuran polis, kalkanlarla müdahale ederek topluluğu dağıtmıştı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Polisin müdahalesi sırasında kaza kurbanlarından biri baygınlık geçirerek hastaneye kaldırılırken, kazada 9 yaşındaki oğlunu kaybeden anne de polis tarafından kolundan tutulup savrulduğunu sosyal medyadan paylaşarak, tepki göstermişti. Grup daha sonra AYM’ye giderek Çorlu tren kazası faciasının üst düzey sorumlularının da soruşturmaya dahil edilmesi talebiyle bireysel başvuruda bulunmuştu.

 

çorlu gösteri.jpg
Çorlu faciası kurbanlarının yakınlarına polis müdahale etmişti / Fotoğraf: Twitter

 

Müdahale AYM ve AİHM kararlarına aykırı

Önceki günkü polis müdahalesi, AYM'nin 21 Mart 2019 tarihinde verdiği, içtihat niteliği kazanan kararına aykırı çıktı. AYM bu kararında Valilik ve adliye otoparkında basın açıklaması yapan sendikacıya para cezası kesilmesini ifade özgürlüğüne aykırı bulmuştu.

AYM kararına AİHM’in yine bir başka adliye önünde yapılan basın açıklaması üzerine yerel mahkemenin ceza vermesi nedeniyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) verdiği hak ihlali kararını gerekçe göstermişti. Dava konusu olay AYM kararına göre şöyle gelişmişti:

Kamu Emekçileri Sendikası’na (KESK) bağlı Eğitim Sen Muş Şube Başkanı Mustafa Demiraydın, beraberinde sendika üyelerinin de bulunduğu bir grup ile 24 Haziran 2014 tarihinde, Muş adliyesi otoparkında toplandı. Diyarbakır Lice’de kalekol yapımını protesto eden gruptan 3 kişinin öldürülmesiyle ilgili yapılan basın açıklamasının ardından grup dağıldı.

 

MUŞ KARARI.png
AYM'nin Muş kararı

 

Yerel mahkemelerin kararları da bozuldu

Muş Valiliği, grubun toplandığı alanın, basın açıklaması yapılabilecek alanlardan olmadığı gerekçesiyle Demiraydın'a Kabahatler Kanunu uyarınca emre itaatsizlikten 189 lira idari para cezası kesti, karar kesinleşti. Sulh ceza mahkemesi cezanın iptali talebini reddedince karar kesinleşti. Kararın gerekçesinde şöyle denildi:

Valilik kararıyla daha önce basın açıklaması yapılamayacak yerler belirlenmiştir. Söz konusu kararda; Valilik binası, Defterdarlık binası, Muş Adliye Sarayı iç kısımları, önü, çevresi, ayrıca otoparkları ve müştemilatları da bu alanlar arasında olduğu, ayrıca bir yerde toplanarak basın açıklaması adı altında açıklama yapılacak yere toplu gitme ve bu esnada pankart, döviz açarak slogan atanların eylemlerinin başka bir suç teşkil etmediği takdirde 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 32. maddesi ile genel hükümler doğrultusunda adli ve idari işleme tabi olduğu belirtilmiştir.

AYM'nin Muş, AİHM'in Adana kararı emsal

Sendikacı Demiraydın 19 Ocak 2015’te AYM’ye bireysel başvuruda bulundu. Demiraydın eyleminin yasalar kapsamında, herhangi bir ceza gerektirmeyen temel hak ve özgürlüklerinin kullanımı niteliğinde olduğunu vurgulayarak, sendikal hakkının ihlal edildiğini savundu. Başvuruyu kabul eden AYM kararında şöyle denildi:

Barışçıl amaçlarla bir araya gelmiş kişilerin toplantı hakkını kullanırken kamu düzeni açısından tehlike oluşturmayan ve şiddet içermeyen davranışlarına devletin sabır ve hoşgörü göstermesi çoğulcu demokrasinin gereğidir. Bu nedenle başvurucuya verilen idari para cezasının demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 34. maddesinde güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekmiştir.

AYM bu kararına AİHM'in benzer bir kararını gerekçe gösterdi. “Akarsubaşı/Türkiye” başlıklı 21 Mayıs 2015 tarihli AİHM kararında devlet memuru ve KESK üyesi başvurucunun Adana Adliyesi önünde Eğitim-Sen tarafından düzenlenen gösteriye katılması nedeniyle para cezasına hükmedilmesini hak ihlali saymıştı.

Devletlerin yalnızca barışçıl toplantı hakkını korumakla değil aynı zamanda bu hakka yasaya aykırı nitelikte dolaylı sınırlamalar getirmekten kaçınmakla da yükümlü olduklarını hatırlatan AİHM, basın açıklamasının barışçıl özelliğine vurgu yapmıştı. AİHM kamu makamlarının barışçıl biçimde yapılan bir gösteriye karşılık vermeleri gerektiğinde başvurucunun barışçıl şekilde gösteri yapma hakkı ile yerel makamların kamu düzenini koruma hakkı arasındaki dengeyi sağlamakla yükümlü olduğunu vurgulamıştı. 

 

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU