Mısırlı kadınlar meydanlara inince hürriyet kaçınılmaz oldu

Mısırlı kadınlar meydanlara indi ve İngiliz askerlerine karşı daha önce hiçbir Müslüman toplumun gösteremediği bir cesareti ortaya koydu

1919 Devriminde Mısırlı kadınlar / Fotoğraf: Twitter

Mısır, fiilen Kavalalı Mehmet Ali Paşa döneminde Osmanlı'dan koptu.

Mehmet Ali Paşa, Mısır'da hâkimiyet sağladıktan sonra devletini yönetecek yetişmiş bürokrat bulamadı. Bu sebeple neredeyse kabinesinin tamamını Osmanlı'da doğmuş ve yetişmiş gayrimüslimlere emanet etti.
 

Kavalalı Mehmet Ali Paşa (1).jpg
Kavalalı Mehmet Ali Paşa 


Bunlardan en önemlisi Mısır'da iki defa Başbakanlık görevine kadar yükselecek olan Nubar Paşa idi.

1882-85 yılları arasındaki Başbakanlık dönemi Mısır'ın utanç yılları olacaktı. Ülke tamamen İngiliz sömürgesi haline dönüştürülmüştü. İngiliz varlığına yönelik en küçük bir hakaret, hatta eleştiri idam cezasını öngören yasalar Nubar Paşa döneminde çıkartıldı.

İsyanlar ve iç karışıklıklarla geçen uzun senelerin ardından 1914 tarihi Mısırlılar için bir dönüm noktası teşkil etti.


Dünya savaşı müstemleke ülkeler için bir fırsata dönüştü

1914 tarihinde başlayan Büyük Cihan Harbi özellikle Ortadoğu'daki müstemleke ülkeler için tarihi bir fırsata dönüştü. 

Bu ülkelerin başında da Mısır geliyordu. Uzun yıllar Fransa'nın despot yönetimi altında ezilen Mısırlılar, özellikle Nubar Paşa döneminde İngiltere'nin bir uydusu konumuna düşmüştü.
 

Nubar Paşa (1).jpg
Nubar Paşa


İngilizler savaşın başında bağımsızlık vaadiyle sayısız Mısırlı genci başta Osmanlı Devletine karşı savaşmak üzere silahaltına aldı. 

Yine birkaç yıl içerisinde İtalya, Belçika, Fransa ve Yunanistan'da çarpışan Mısırlı Arap asker sayısı yüz binlerle ifade ediliyordu.

Süreç bu haldeyken İngilizlerin Mısır'da halkı rencide edici yönetimi ve ağır vergilerle ülkeyi abluka altına alması aydınlar arasında ciddi rahatsızlık uyandırdı. 

1918 yılında savaşlar büyük ölçüde bitmiş olmasına rağmen Mısırlı gençlerin terhis edilmemesi ve vergilerin giderek ağırlaştırılması ülkede huzursuzluğun doruk noktasına ulaşmasına neden oldu. 

1919 tarihinde ABD Başkanı Wilson'un açıkladığı ilkeler Mısırlı aydınların harekete geçmesine neden oldu. 


Kriz anında ortaya çıkan kahraman: Sad Sad Zağlul

Wilson ilkeleri açıklandıktan sonra Mısırlı aydınlar ülkede kurumsal muhalefeti ele aldı. Herhangi siyasi bir sıfatı bulunmayan Sad Zağlul, İngiltere'nin Mısır Yüksek Komiserliğine ciddi eleştirilerde bulundu ve Mısırlılar adına Paris Barış Konferansı'na katılmayı talep etti.

İngilizler ise Mısırlı aydınlar ile müzakere masası kurmak yerine tüm talepleri zor kullanarak bastırmayı tercih etti.

Tıpkı Osmanlı aydınlarının hak talebinde bulundukları anda Malta'ya sürgüne gönderilmesi örneğinde olduğu gibi Sad Zağlul da bu talepten hemen sonra tutuklanarak Malta Adasına sürgüne gönderildi. 
 

sad zağlul.jpg
Sad Zağlul


Oysa bu tavır yılgın halkta büyük bir öfkeye neden oldu. Biranda yüz binlerce Mısırlı sokaklara indi ve Sad Zağlul Mısırlıların Milli Kahramanına dönüştü. 

Halk sokaklara döküldüğünde Mısır'dan sorumlu İngiliz General Reginald Wingate, müzakerelere yanaşmak yerine İngiliz askerlerine göstericiler ateş açılması emrini verdi.

Bugün Tahrir olarak bilinen İsmailiye Meydanı biranda özgürlük talebinde bulunan Mısırlı gençlerin kanıyla boyandı.

Bu katliam Mısırları korkutacağı yerde gösterilerin İskenderiye, Feyyum ve Tanta gibi şehirlere de yayılmasına neden oldu. 

Kahire'deki katliamların tanıklarından birisi de Nobel Edebiyat Ödülü Sahibi Necib Mahfuz'du. 

Henüz 7 yaşında küçük bir çocuk olan Mahfuz, bu dehşetli sahnelere tanık olduktan sonra sara hastalığı ortaya çıkmış ve hayatının sonuna kadar bu travmayı belleğinden silmeyi başaramamıştı. 
 

necib mahfuz 4.jpg
Necib Mahfuz

 

Mısırlı erkekleri kadınlar meydanlara indirdi

Birçok Arap devletinde olduğu gibi Mısır'da da halk işgalcilere karşı apolitik bir tavır izliyor ve işgalcilerin onur kırıcı yönetimine karşı uyuşuk bir politik duruş sergiliyordu.

Ta ki Mısırlı kadınlar erkeklerin yapamadığına cesaret edene kadar.

Mısırlı kadınlar meydanlara indi ve İngiliz askerlerine karşı daha önce hiçbir Müslüman toplumun gösteremediği bir cesareti ortaya koydu. 

Mısırlı kadınlar çocuklarını savaş cephelerinde ölüme sürükleyen ve kocalarını tutuklayan işgalcilere karşı Britanya'da üretilen örtülerini çıkartarak protestolar tertipledi. 

Devrimin önemli isimlerinden Hizbü'l Vatani Partisi'nin lideri Muhammed Ferid 1919 yılında gerçekleşen ayaklanmayı hatıralarında şöyle anlatır: 

Böyle bir hareket hesapta hiç yoktu. Mısırlıların gösterdikleri dayanışma ve ittifak da hiç kimsenin hayal edebildiği bir şey değildi. Özellikle kadınların mitinglere katılmaları, Kıptilerin papazlarının Ezher'de Müslüman ulemayı ziyaret edecek derecede Müslümanlarla anlaşmaları, Şeyh Muhammed Bahit'in de bizzat Kıpti Patriği'ni ziyaret etmesi, halkın bu kaynaşma münasebetiyle Hilal önündeki yıldız yerine Haç koydukları yeni bayraklar yapmaları gerçekten de beklenen hadiseler değildi.

  
Bu protestolarda kadınlar İngiliz örtüleriyle kapanmayacaklarını göstererek İngilizlere 'sömürgeniz olmayacağız' mesajı verirken Mısırlı erkeklere de 'artık şerefiniz için harekete geçin' demiş oluyorlardı. 

Kısa bir süre içerisinde hiçbir siyasi muhalefet tecrübesi bulunmayan Mısır halkı meydanları doldurup taşırmıştı. 
 

Reginald Wingate.jpg
Reginald Wingate


General Reginald Wingate'nin Mısır'da olayları yönetemediğini geç de olsa fark eden Londra, bölgedeki karışıklığı kontrol altına alması için savaş kahramanı General Allenby'i bölgeye gönderdi. 

General Allenby gelir gelmez iki önemli emir verdi; Malta'da tutuklu bulunan başta Sad Zağlul olmak üzere Mısırlı aydınları serbest bıraktırdı ve bir müzakere masası kurarak Mısırlıların isteklerini dinlemeye karar verdi. 
 

Edmund Allenby.jpg
Edmund Allenby


Zağlul bir kahraman olarak Kahire'ye döndü ve Paris Konferansı'na Mısırlılar adına katıldı; ama İngilizler konferansı manipüle etti ve Zağlul istediğini elde edemedi.

Halkın tekrar meydanlara inmesi endişesi karşısında Sad Zağlul yine tutuklandı ve Cebelitarık'a sürgüne gönderildi.

Oysa bu tutuklama Sad Zağlul'un popülerliğini daha da artırdı ve protestolar dalga dalga yayıldı. 

İngiltere'nin önünde yalnızca iki seçenek kalmıştı; ya Mısır'da büyük bir katliam yapacaktı ya da Mısırlıların hürriyet talebine cevap verecekti.

28 Şubat 1922 yılında Mısır'a kısmi de olsa bir hürriyet tanındı. 

Bu hürriyet olayları bastıracağı yerde Mısırlılık kimliğinin inşasında bir dönüm noktası oldu.

Mısır halkı yüzyıllar sonra nispi de olsa ilk kez kendi kendisini yönetecekti. 

Bu tecrübe kısa süre içerisinde tam bağımsızlığa giden yolun kapılarını sonuna kadar aralayacak ve Mısır'ın bağımsız bir devlet olarak kısa sürede Ortadoğu'nun en güçlü devleti konumuna gelmesini sağlayacaktı.


Tahrir Meydanı

Mısırlıların, Mısır milli kimliğini inşa etmesindeki en önemli dönüm noktası 1919 yılında Tahrir'de meydana gelen büyük katliam olacaktı. 

Hidiv İsmail Paşa'nın adını taşıyan İsmailiye meydanının ismi yüzlerce Mısırlının hayatını kaybetmesinin ardından özgürlük anlamına gelen Tahrir olarak değiştirildi. 

Arap Baharı sürecinde de bu meydanın taşıdığı simgesel mana büyük oranda 1919'a önemli atıflarda bulunuyordu. 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU