Türkiye-Fransa maçının ardından spor yazarları ne dedi?

A Milli Futbol Takımı, EURO 2020 elemelerinde karşı karşıya geldiği Fransa’yı mağlup ederek grubunda zirveye yerleşti. Karşılaşmanın ardından spor yazarları yabancı sınırının serbest olması konusunda hemfikir

Fotoğraf: AA

Hürriyet gazetesi yazarı Uğur Meleke, “Formanızı kirletmeden kazanamazsınız” başlıklı yazısında, “Dün 14 adamımızın dokuzu Süper Lig oyuncusuydu. Üçü Türkiye üzerinden Avrupa’ya gitmiş adamlardı. Yani Fransa’yı gurbetçi ağırlıklı bir kadroyla yenmedik, dört büyükler karması bir takımla yenmedik; nüvemiz özbeöz Süper Lig’di. Herhalde artık hiç kimse millileri bahane edip yabancı sınırı ilkelliğini dillendirmez diye umut ediyoruz artık” dedi. Meleke’nin yazısı şöyle:

"2010 Dünya Kupası’na gidemedik. Euro 2012’ye gidemedik. 2014’e gidemedik. Gitmeyeni dövdükleri Euro 2016’ya gittik, son 16’ya kalamadık. 2018’e gidemedik. Bizim seviyemizde bir futbol ülkesi 10 yıl kesintisiz “top 16”nın dışında kalıyorsa neşter gerekir, sürekli kaybeden ve bahane üreten nesle veda gerekir. Bu nesil değişikliğini 2018 elemelerinde “mış gibi” yaptık. Ama 2020 elemeleriyle beraber nihayet vurduk neşteri. Dün ilk 11’imizin 7’si 25 yaş altıydı. Kalan 4’ün üçü de (Mert, Hasan, Mahmut) sürekli yenilen ve adamlık edebiyatı parçalayan o milli çetenin parçası değillerdi. Bu yepyeni, tertemiz milli takım maç kazanabilir-kaybedebilir."

Dün iyi bir gündü sevindik. Yarın kötü bir gün olabilir, üzülebiliriz. Hayatta bunlar var. Ancak bu medeni çocukların bizi utandırmayacaklarına, başımızı öne eğdirmeyeceklerine emindim. Eğdirmediler. Çok da gururlandırdılar bizi dün. Dün Şenol Güneş sahaya teknik olarak çok güçlü bir 11’le çıkmadı, tercihi mücadeleydi. Ben saat 20:45’te ilk 11’i gördüğümde biraz endişe etmiştim; ama Güneş beni yanılttı, tercihlerinde yüzde yüz haklı çıktı. Üç temel fark yarattık dün Fransa’ya karşı:

1- Duran toplarda harikaydık. Güneş, aynen Beşiktaş’ta yaptığı gibi kornerlerde topu kalabalığın dövüştüğü penaltı noktası üzerine değil, ön ya da arka direğe çalıştırmış. Merih ve Kaan’la da fark yarattık duran toplarda. 

2- Fransa, UEFA’nın esame listesinde verdiği gibi 4-3-3 değil; 4-2-3-1 oynadı. Göbekte Pogba-Sissoko, sağda Mbappe, solda Matuidi, santrfor arkasında Griezmann’la... Bizse sahaya 4-3-3 dizildik ve orta alanda 3’e 2 üstünlüğün tadını çıkardık. Mahmut-Dorukhan-İrfan presle kaç top kazandılar sayamadım ben. 

3- Özellikle ilk devrede az faul yaptık. Dorukhan’ın rakibinin yakınına girip rahatsız etmesine rağmen faul yapmamasına bayılıyorum. İlk 30 dakikada biz tek bir faul yapmışken, Fransa’ya tam 9 faul çalınması ilk devrenin sırrı. Fransızlar, formalarını kirletmeden basit faullerle kazanmak istediler maçı. Çok geç anladılar gerçekten savaşmak zorunda olduklarını. Anladıklarında da iş işten çoktan geçmişti zaten.

Yabancı sınırı ilkelliğini artık unutmalı

Dün 14 adamımızın dokuzu Süper Lig oyuncusuydu. Üçü Türkiye üzerinden Avrupa’ya gitmiş adamlardı. Yani Fransa’yı gurbetçi ağırlıklı bir kadroyla yenmedik, dört büyükler karması bir takımla yenmedik; nüvemiz özbeöz Süper Lig’di. Herhalde artık hiç kimse millileri bahane edip yabancı sınırı ilkelliğini dillendirmez diye umut ediyoruz artık.

2019 takımı 2003'e karşı

Bİz aslında 16 yıl önce de böyle genç ve dinamik bir takımla Fransa’yı çok zorlamış ama o gün yıkamamıştık. Haziran 2003’te Konfederasyonlar Kupası yarı final maçında Fransa’yla oynadığımızda yine karşımızda Henry, Desailly, Wiltord, Pires gibi efsaneler vardı; bizim takımımız yine gençleşme ve yeniden yapılanma kaygısı içindeydi. Dün ilk 11’de 25 yaş altı 7 gencimiz vardı; baktım o gün de 25 yaş altı tam 7 adam (Tuncay, İbrahim, Selçuk, Gökdeniz, Fatih, Okan, Yıldıray) varmış 11’de. O gün 3-2 kaybetmiştik, Okan 90’da bir penaltı kaçırmıştı. Dün 2-0 kazandık ve bence farkı orta sahada yarattık. 2003’te ön liberolarımız Toraman’la Selçuk’muş, sonradan Volkan Arslan girmiş. Bugünkü Dorukhan-İrfan ve yedekleri Ozan daha umut verici bir grup.

 

t5-AA.jpg
Fotoğraf: AA

 

Mehmet Demirkol: En iyi organizasyon

Fanatik gazetesi yazarı Mehmet Demirkol, “Bu Milli Takım evrensel anlamda bu topaklardaki en iyi organizasyon” dedi. Demirkol’un yazısı şöyle:

En azından dün akşam itibarıyla bunu söylemek hiç de abartılı değil. Hatta belki de az bile. Yetenek ve tecrübe açısından öyle olağanüstü bir birikimimiz olmasa da olağanüstü bir organizasyonla sahadaydık. Hem de rakip bu konularda fersah fersah öndeyken... Yakın oynadık. İşin sırrı buydu. Pogba’dan başlamak üzere top almalarına izin verdik ama düşünmelerine izin vermedik. Burak’tan başlaşayarak, Dorukhan ve Mahmut’tan devam ederek ve özellikle Hasan Ali’nin, Mbappe’yi sindirmesiyle bir robot takım gibiydik. Bunu Türkiye’de bir takıma, herhangi bir ekibe yaptırabilmek kolay iş değil. İkinci yarıda Fransa bütün riskleri almışken bu kadar doğal bir şekilde bu kadar beton gibi durabilmek inanılmazdı. İzlemeyenler şu kadarını bilsin. Pozisyon vermedik. Burak da 2 net poziyon kaçırdı.

Gecenin sorusu

Yabancı sınırlması lazım mı? Değil. Rekabet ve akıl lazım.

Maçın starı

Bu maçın yıldızı öncelikle planı çizen Yani Şenol Güneş... Ama onu sindiren soğukkanlı bir şekilde sergileyen paniklemeden uygulayanlar da krediyi alacaktır. Yıldızı seçmek zor. Çünkü yıldız takımdır. Güneş’in yanına Mert Mahmut, İrfan’la çizilen üçgeni tamamlayan Dorukhan’ı Ve Bu üçgenin yaratıcısı Abdullah Avcı’yı da eklemek lazım.

Maçın olayı

Güneş planı, görevlendirmeleri yaptı. Peki acaba bu kadar mükemmel bir uygulamayı bekliyor muydu? Sanmıyorum. Önemli olan direnç noktalarıdır. Sanırım buradaki ilk direnç noktası Hasan Ali’nin Mbappe’ye meydan okuması oldu. Gerçekten her türlüyü övgüyü hak eden bir resttti bu. Ayakta alkışlamak lazım.

Kısa mesaj

İyi planlanmış soğukkanlı bir metodu uygulayabilecek preofesyonellerin varsa her şey mümkündür.

 

t4-AA.jpg
Fotoğraf: AA

 

Levent Tüzemen: Ders verdik

Fotomaç gazetesi yazarı Levent Tüzemen, A Milli Futbol Takımı’nın Fransa karşısında aldığı galibiyeti köşesine taşıdı. Tüzemen’in yazısı şöyle:

Yıldızlarla maç kazanırsınız, takım olursanız şampiyonluğu alırsınız. Dünya yıldızlarından kurulu Fransa Milli Takımı'na karşı takım oyununu ve kompakt futbol anlayışımızı sahaya mükemmel yansıttık. Kaleci Mert'ten başlayıp Burak Yılmaz'a uzanan oyun anlayışımızda dikkatimizi hiç kaybetmedik, hep sakin kaldık.

Bir taktik ustası Şenol Güneş'in becerisi ile Fransa önünde oyunu kendi alanımızda kabul ettik, topu rakibe bıraktık. Mbappe, Griezmann, Coman gibi ayak becerileri yüksek, hızları müthiş oyunculara etkili olabilecekleri geniş alanları vermedik.

Takım olarak Fransa'ya yakın oynadık ve Dünya Şampiyonu'nun hem hatasını bekledik hem de hata yapmaya zorladık.

Cengiz'in soldan arka direğe kestiği topu Merih kafa ile indirdi, partneri Kaan Ayhan mükemmel bir kafa golü attı. Gol sonrası şımarmadık, telaşa kapılmadık.

Burak Yılmaz'ın Pogba'dan kaptığı topla gelişen atakta Cengiz Ünder ile mükemmel bir ikinci gol attık.

Milli Takımımız'ın en büyük özelliği Fransa'ya karşı yaptığımız savunmayı hücumdan başlatmamızdı.
34 yaşındaki Burak inanılmaz koşular yaptı, rakibin üzerine üzerine gitti.

Mahmut takımı bir maestro gibi yönetti.

Nihayet uzun yıllar savunmanın göbeğinde kullanabileceğimiz Merih-Kaan ikilisine kavuştuk.
Hasan Ali Kaldırım hatasız oynadı.

Kenan Kahraman sırtı dönük etkili toplar tuttuğu gibi Fransa savunmasından da ciddi toplar çaldı.

Herkes Mbappe'yi izlemeye gelmişti. Ama sadece Türkiye değil Fransa'da da manşetleri Cengiz Ünder süsleyecek.

Çünkü Cengiz oynadığı mükemmel oyunla attığı ve attırdığı gollerle Avrupa'da transfer piyasasının gözdesi olacaktır. Şenol Güneş ve Milli Takım oyuncularına Türkiye'ye böyle bir zafer yaşatıkları için teşekkür ediyorum.

 

t3-AA.jpg
Fotoğraf: AA

 

Serkan Akcan: Paha biçilemez

Fanatik gazetesi yazarı Serkan Akcan, “Dünyanın en iyi yetiştiricisini, yabancı sayısının 14 olduğu ortamda daha genç bir kadroyla yenebiliyorsak ‘Yabancı tartışmalarını’ rafa kaldırmanın vakti gelmedi mi” sorusunu sorduğu yazısı şöyle:

17 Kasım’da İsveç’e sahamızda 1-0 kaybedip Uluslar Ligi’nde küme düşen Milli Takım’dan EURO2020 Elemeleri’nde Fransa’yı yenip 3 maçta hiç gol yemeyen bir takıma dönüşmek. İşte bu büyük bir başarı hikayesi. Bu hikayenin oluşumunda en büyük paya sahip olan Şenol Güneş’e ülke olarak bir teşekkür borçluyuz. Güneş’in 11’inin dikkat çekici yönlerinden biri de tam7 oyuncumuzun 1994 ve sonrası doğmuş olması. Deschamps’ın 11’inde sadece Pavard ve Mbappe 25 yaş altındaydı. Yetiştiricilikte dünya markası olan Fransızlar’a karşı böylesi bir zafere imza atmanın keyfi paha biçilemez. Orta alanda Mahmut ve Dorukhan ile çok iyi baskı yaptık. Sezonun ikinci yarısını stoper olarak geçiren Mahmut orta sahada o kadar büyük oynadı ki, stoper geçirdiği günlerin acısını çıkardı. Kusursuz savunma ve akıcı hücumperformansı gösterdik. Dünyanın en formda forvetlerinden oluşan Fransa’yı kalemize getirmedik. Tek bir isabetli şut şansı vermedik. Bu da övünülecek bir detay olsa gerek.

Gecenin sorusu

Dünyanın en iyi yetiştiricisini, yabancı sayısının 14 olduğu ortamda daha genç bir kadroyla yenebiliyorsak ‘Yabancı tartışmalarını’ rafa kaldırmanın vakti gelmedi mi?

Maçın starı

Takım olarak mükemmel bir performans vardı sahada. Şenol Güneş’in rakip analizi kusursuzdu.

Maçın olayı 

Dünyanın en formda forvetlerine sahip, son Dünya Şampiyonu Fransızlar’a 90 dakika boyunca tek bir isabetli şut şansı vermemiş olmamız.

Kısa mesaj

Milli Takım için doğru oyuncu modeli Cengiz’dir, Zeki’dir, Merih’tir. Milli maç oynanırken yeni saç modelini paylaşan Emre Mor değildir.

 

 

Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU