İsrail Başbakanı Netanyahu için yolun sonu mu?

Ülkesi, eşine rastlanmamış bir erken seçime doğru yol alırken, “Kral Bibi” hayatta kalabilecek mi?

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu / Fotoğraf: AFP

Üç kez savaş sonrası travması yaşayan Binyamin Netanyahu, bir zamanlar kabinesinde yer alan baş belası eski Savunma Bakanı Avigdor Lieberman’ın bir solcu olduğunu söyleyerek veryansın etti.

Kontrolünü kaybeden İsrail başbakanı, iktidar koltuğuna 5. kez oturarak rekor kırma şansını, koalisyona katılmayı 11. saatte reddederek mahveden sağ kanat yerleşimciye “hakaretler” yağdırmaya kalkıştı.

Netanyahu, partisinin başı çektiği İsrail parlamentosu Knesset’in, daha önce eşi benzeri görülmemiş bir karar alarak, seçimlerin yapılmasından yalnızca birkaç hafta sonra kendini feshetmesinden dakikalar sonra konuşuyordu.

İsrail cumhurbaşkanının iktidarın dizginlerini kendisinden başkasına devretmesini engellemek için son çırpınışıydı.

Netanyahu, Lieberman’ı kastederek, “(Seçimde) İsrail devletini aldılar, milyarları kaptılar, bunları boşa harcadılar, düpedüz yaktılar” diye devam etti.

Yine Lieberman’ı hedef alarak Netanyahu, “Ülkeyi tek bir kişinin şahsi hırsı uğruna neredeyse bir yıl boyunca felce uğrattılar” diye ekledi.

Aslında Netanyahu’nun farkında olmadan kendinden bahsettiği söylenebilir.

İşin aslına bakacak olursak Lieberman’la yaptığı ağız dalaşı, gerçekte büyük bir gösterinin sadece küçük bir parçası.

Geçmişte, İsrail’de bir lider koalisyon kuramadığında, cumhurbaşkanı hükümet kurma görevini başka bir parlamento üyesine verirdi.

Likud Partisi’nden başka birinin liderlik etmesine izin verilmiş olsaydı, koalisyon birkaç saniye içinde kurulabilirdi.

İsrail’de İşçi Partisi, hatta Netanyahu’nun baş rakibi Benny Gantz’in Mavi-Beyaz İttifakı gibi merkez blok, kuvvetle muhtemel devreye girer ve Likud’un iktidar için ihtiyaç duyduğu çoğunluğu sağlardı.

Ne var ki iki taraf da Netanyahu’yla muhatap olmayı reddetti. Bunun sebebi, başsavcının, başbakanı ekim ayında yapılacak ön duruşmada 3 ayrı yolsuzluktan suçlu bulacağı yönündeki genel kanıydı.

Merkez partiler ve diğerleri ayrıca, Netanyahu’nun yargı karşısında kendisine siper olacak ve Yüksek Mahkeme’nin yetkilerini ortadan kaldıracak geniş çaplı yasa değişikliğini zorlama çabalarıyla ilgili söylentiler karşısındaki kaygılarını ifade etti.

Seçimlerin yenilenmesine zemin hazırlamak, Netanyahu’yu kurtaracak tek yoldu. Ancak işe yarayacak mı? Bunlar, görünürde yenilmez sayılan liderin son günleri mi?

Bu bozgunun, mitinglerde işi “Kral Bibi” ve “sihirbaz” tezahüratlarına kadar götüren taraftarlarının çılgınca sevdiği Netanyahu’ya zarar verdiği kuşku götürmez bir gerçek.

İsrail Demokrasi Enstitüsü Başkanı Yohanan Plesner’in dile getirdiği gibi, eylül ayında erken seçimlere gitmenin ekonomik ve politik açıdan büyük bir bedeli var ve böyle bir durumda ülke, yaklaşık bir yıl boyunca sınırlı yetkiye sahip geçiş hükümeti tarafından yönetilmiş olacak.

İsrail’deki politik çıkmaz, ABD Başkanı Donald Trump’ın bölge için uzun süredir beklenen ve önümüzdeki ay açıklanması umulan barış planını da erteletti ve daha da erteletebilir.

The Independent’a konuşan Plesner, “Netanyahu’nun mutlak bir zaferi, hükümet kurmaya dönüştürememiş olması, her şeye gücü yeten politik sihirbaz imajını parçaladı” dedi.

Plesner, Netanyahu’yu yargılanmaktan kurtaracak kanun tasarısını kastederek, “(Dokunulmazlık) yasa paketi, ona mesuliyet yükleyecek. Bu bir zayıflık işaretidir” diye ekledi.

Netanyahu’nun bu zaman zarfında hükümet kurmadaki başarısızlığı ve yıl sonunda hakkında dava açılma ihtimalinin yüksek oluşu göz önünde bulundurulduğunda, dışarıdan biri çıkıp da Likud’un kendini kurtarmak için yeni bir yüzü aday göstermesi gerektiğini söylerse bu düşüncesinden dolayı mazur görülebilir.

Ülke hala tamamen sağ kanatta ve anketlere bakılırsa Likud’un gelecek İsrail seçimlerinden de zaferle çıkması işten bile değil.

Parti içindeki en muhtemel aday, eski bakan ve yükselen yıldız Gideon Sa’ar olabilir. Sa’ar, daha iki hafta önce Netanyahu’nun dokunulmazlık tasarısına karşı parti içinde küçük bir isyan sahneledi.

Bununla birlikte yakın çevresi Sa’ar’ın, parlamentoda sadece bir avuç Likud’ludan destek alabildiğini kapalı kapılar ardında itiraf ettiğini söylüyor. Çoğunluk, Netanyahu’ya hararetle sadık kalmayı sürdürüyor.

Başbakan konusunda uzman ve Netanyahu hakkında biyografi yazmış biri olan Anshel Pfeffer, Likud’un onlarca yıllık tarihi boyunca hiçbir liderini görevden almadığını hatırlattı.

“Likud’un kurulduğundan beri sadece 5 lideri oldu. Netanyahu, parti hiyerarşisi üzerinde kontrol sahibi, herkes onun önünde taş kesiliyor” diyen Pfeffer, parti dışında bile bu lidere destek verildiğini ekledi.

Pfeffer, “Netanyahu hala açık ara en tecrübeli, motivasyonu ve enerjisi en yüksek, çetin bir aday” dedi.

Diğer taraftan, geçen günlerde alışılmadık biçimde İsrail’in iç siyasi krizine müdahil olan ve Twitter’dan Netanyahu’nun koalisyonu kurabileceğini ve böylece beraber çalışmaya devam edebileceklerini umduğunu belirten Trump da Netanyahu’nun tarafında.

Ancak siyasi durum bir yana, hiçbir şey, Netanyahu’ya hızla yaklaşan (ve onu koltuğundan edebilecek olan) yargının saatli bombasını durduramaz.

Yeni seçimler 17 Eylülde yapılacak. Bibi kazanırsa, koalisyon hükümetini kurmak için önünde bir ay olacak. Kanunları kendi dokunulmazlığı uğruna delip geçmek istediğinden, başsavcının hakkındaki suçlamaları kamuoyuyla paylaşmasına kadar Netanyahu’nun önünde sadece birkaç hafta olacak.

Mevcut haliyle yasalar, bir liderin yargılanırken görevine devam etmesini engellemiyor. Ancak bu tablo Yüksek Mahkeme tarafından değiştirilebilir.

Görülmemiş seçim tekrarına zemin hazırlamasına rağmen bu durum, Lieberman’ın son anda neden böylesi tuhaf bir duruş sergilediğini ve zorunlu askerlik yasasında taviz vermediğini açıklayabilir.

Şayet Lieberman, Netanyahu’nun günlerinin sayılı olduğuna inanıyorsa, sağ kanattaki liderlik pozisyonunda doldurulması gereken büyük bir boşluk açılacak.

Ama şimdilik kimse ne olacağını bilmiyor.

Pfeffer sözlerini tamamlarken şöyle diyor:

“Alışılmadık bir durumun içindeyiz. Ayrıca daha önce görmediğimiz, daha pek çok şey var.”


 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

https://www.independent.co.uk/news/world/middle-east

Independent Türkçe için çeviren: Ata Türkoğlu

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU