Varlık içinde yokluğu yaşayan kent: Iğdır

Doğu’nun Çukurovası, Türkiye’nin 3 ülkeye sınırı olan tek il Iğdır, varlık içinde yokluğu yaşıyor

Fotoğraf: AA

Alican Sınır Kapısı, Türkiye ile Ermenistan'ı birbirine bağlayan ve 1993'ten beri hizmete kapalı durumda.  Azerbaycan ve Ermenistan arasında 1993 yılında Dağlık Karabağ’da çıkan savaş nedeniyle Türkiye Alican Sınır Kapısını kapattı.

Yine Boralan Sınır Kapısı, Iğdır’ın Aralık ilçesinde bulunan Türkiye ile İran'ı birbirine bağlayan ve 1988'den beri hizmete kapalı durumda bulunan sınır kapısı. Türkiye, Boralan Sınır Kapısı’nın kapatma  nedeni ise güvenlik gerekçesi gösteriyor.

Dilucu Sınır Kapısı ise, Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti üzerinden Azerbaycan’a bağlanıyor. Dilucu Sınır Kapısı ise, yeterli düzeyde faal olmadığı için ticaret yok denecek kadar az.

3 ülkeye sınırı olan ve çok stratejik konumda olan Iğdır, maalesef ticaret konusunda özelliğinden faydalanamıyor.

Iğdır bölgede Doğu’nun Çukurovası olarak bahsetmiştik. Çünkü Iğdır, çok verimli topraklara sahip bir ova. Etrafı dağlarla çevrili olan bu kent, Doğu’nun çetin soğuğundan koruyor. Aras Nehri tarafından sulanan bu bereketli topraklarda, kaysı, elma, karpuz, kavun gibi birçok ürün yetiştiriliyor. Sınır ticaretinin kapalı olması nedeniyle Iğdır çiftçisi ve esnafı elindeki bu değerli ürünleri satamaz hale geldi.

200 bin nüfusa sahip olan Iğdır, Türkiye’nin en yoksul illeri arasında gösteriliyor. 2020 yılında pandemi ve ekonomik kriz nedeniyle 200’den fazla iş yeri kapanmak zorunda kalırken, çiftçi ise tarlasının terk etmeye başladı.

Eksik: 2 sınır kapısı kapalı, biri yetersiz durumda

Hakların Demokratik Partisi (HDP) Iğdır Milletvekili Habip Eksik, jeopolitik konumu itibariyle Iğdır ilinin çok önemli bir kavşakta bulunduğunu söyledi.

 Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti, İran ve Ermenistan’a sınır olan Iğdır ili siyasi saiklerden kaynaklı dezavantajlı duruma düştüğünü ifade eden HDP Milletvekili  Habip Eksik, 2 sınır kapısının kapalı, birinin ise yetersiz durumda olduğunu belirtti.

 “Ermenistan ve İran sınır kapıları kapalıdır. Iğdır-Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti ile bağlantıyı sağlayan Dilucu Sınır Kapısı 1992 yılında açılmış sadece Iğdır ili değil bölge itibariyle ticari avantaj sağlamıştır” diyen Eksik, şöyle konuştu:

“İlgili bakanlığın sınır ticareti ile ilgili yapmış olduğu düzenlemeler sınır ticaretine konu olan ürünlerin kapsamının daraltılması ve bazı ürünlere kota konulması ayrıca sınır ticaretinde fahiş vergilerin alınması ile sınır ticareti zorlaştırılmıştır. Bölge halkı için neredeyse temel geçim kaynağı olan mazot ithalatına yönelik zorlaştırıcı kararlar alınmış, yoksul halkın ticaret yapması zorlaştırılmıştır. Böylece Nahçıvan-Iğdır arasındaki Dilucu Sınır Kapısı sadece belli bir kesimin yani belli bir zümrenin kullanımına sunulmuştur. Böylece aktif olan Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti-Iğdır arasındaki Dilucu sınır kapısı hem getirilen kotalar nedeniyle istenen ticaret yapılmamaktadır.”

Eksik: İktidar tarafından “sınır kapılarını açacağız” sloganı halk dikkate almıyor

Ermenistan-Azerbaycan arasında yaşanan çatışmalardan kaynaklı 1993 yılında Alican Sınır Kapısı Türkiye tarafından kapatıldığını söyleyen Eksik, Iğdır-İran sınır ilişkisini sağlayacak Boralan Sınır Kapısı güvenlik ve altyapı eksiklikleri gerekçe gösterilerek açılmadığını ifade etti.

Seçimlerde iktidar tarafından “sınır kapılarını açacağız” sloganı artık halk tarafından dikkate alınmadığını söyleyen Eksik, her seçimde bu vaatlerin verildiğini ama yerine getirilmediğini vurguladı.

habip eksik.jpg
Habip Eksik

 

Iğdır ekonomik buhran sarmalında

Eksik, konuşmasına şöyle devam etti: “Ayrıca hayvancılık önemli bir geçim kaynağı olmasına rağmen iktidarın özellikle yaylaları “güvenlikli bölge” ilan ederek yasaklaması hayvancılığa vurulmuş büyük bir darbedir. Büyük bir kısmı yarı-göçer olan Iğdır ilinde sıcaklardan kaynaklı küçükbaş hayvancılığı yaygın olmasına rağmen yayla yasakları, iktidarın yanlış politikaları ve fahiş yem fiyatlarından kaynaklı karlı bir gelir kaynağı olmaktan çıkmıştır. İktidarın yem desteklemeleri ve kredileri belli kesimlere yönlendirmesi de başka bir etkendir.

Iğdır ilinde 1980 yılında kurulan iplik fabrikası çok kısa bir zaman diliminde faaliyet göstermiş ve sonrasında çürümeye terkedilmiştir. Büyük oranda üretimi Iğdır ilinde yapılan Şeker pancarının fabrikası yine siyasi nedenlerden kaynaklı Kars iline yapılmıştır dolaysıyla Iğdır ilinde şeker pancarı ekimi terkedilmiştir. Konya-Karapınar’dan sonra en kurak yerlerden biri Iğdır ovasıdır ve yıllardır su sorunu çözülmüyor. 2018 yılında bitirilmesi planlanan Ünlendi barajı projesi hala bitirilmiş değil, ne zaman bitirileceği ve hem içme hem sulama olarak kullanılacak Ünlendi barajı suyu hala halka ulaşmış değil. Kars sınırları içerisinde kurulan hidro elektrik santralleri Iğdır ovasını ciddi oranda etkilemektedir kuraklık ve iklim değişikliğinin en önemli sebeplerinden biri de hidroelektrik santralleridir. Sonuç olarak; yakarıda saydığım durumlardan kaynaklı ne yazık ki Iğdır ili 3 ülkeye sınır olmasına ve geniş tarım ovası olmasına rağmen ekonomik buhran sarmalından çıkamamaktadır. yukarıda belirttiğim gibi 3 ülkeye sınır olan Iğdır ilinin bu hususta bir artısı yok, hayvancılık büyük bir darbe almıştır, tarım ise özellikle su sorunundan kaynaklı sıkıntılı süreci yaşamaktadır.”

"AK Parti-MHP iktidarının rol politikaları düşmanlaştırıcıdır"

“AK Parti-MHP iktidarının politikaları düşmanlaştırıcıdır, bölgede barışın sağlanması yönünde adım atılmıyor siyasi gerginlikten beslenip kendilerini ayakta tutmaya çalışıyorlar ve düşmanlaştırıcı, ötekileştirici dil halklarımızı yoksulluğa ve fakirliğe itmektedir dolaysıyla halklar hem düşmanlaşıyor hem fakirleşiyor.” diyen Eksik, “Ermenilere yönelik kötü algı terkedilmelidir ayrıca tarihi çarpıtmalar doğru anlatılmalıdır, sınır açılmalı işbirliği yapılmalıdır sorunun çözümü bize siyasilere bağlıdır bunun farkındayız fakat resmi ideoloji ve şuan ki iktidar ortakların sorunun çözümü noktasında uzak olduklarını düşünüyorum.  Tabi bu sorunun tüm mağduriyetlerini halklar yani bölge halkı yaşamaktadır. Tüm bunların aşılması için özellikle gençlere yeni nesile tarih doğru anlatılmalı taraflar empati kurmalı, iletişim sağlanmalıdır. Her iki taraf için geçerli olan  durumdur eğer normalleşmek istiyorsak her iki tarafında özellikle gençleri buna hazırlamaları gerekir tarihi gerçekler anlatılmalı, günümüz insanları suçlanmamalı geriye dönük değil ileriye dönük iyi tutumlar beslenmelidir tüm bu acıların ancak barışçıl yollarla çözülebileceğinin kanalları açılmalıdır. Sorunun çözümü noktasında yine siyasi temsiller rol olmalı tabi şiddet dili terkedilmedir. Bölge halkı açısından baktığımızda durum kesinlikle vahim değil, politikacıların, siyasilerin baktığı gibi değil tersine siyasi gerginlikten uzak olduklarını düşünüyorum. Tarihsel geçmiş ve acıların pişmanlığı bölge halkında hakim olduğunu düşünüyorum, sınır kapısının açılması önyargıların kırılacağını yüzyıllık sorunun çözümü noktasında en büyük adım sınır kapısının açılması olacağını düşünüyorum” dedi.

Varlık içinde, yokluğu yaşayan kent Iğdır.jpg
Alican Sınır Kapısı

 

Halk sınır kapılarının açılmasını istiyor

Iğdır ve bölge halkının komşu ülkeler ile olan sınır kapılarının açılmasını istediğini sözlerine ekleyen  Eksik, şu ifadelerde bulundu:

“Bu konuda iktidardan talebi var çünkü mevcut durum tüm halkların aleyhinedir. Her ne kadar çok küçük bir kesim sistem tarafından yönlendirilse bile halkımızın yüzde 90’ı diyebileceğimiz ezici bir çoğunluk kapıların açılmasını siyasi gerginliğin bitmesini ve halklar arasında diyalog ve kültür köprülerinin oluşmasını istemektedir. Şöyle ki burada Iğdır’da veya geçmişte bu topraklarda yaşanan acılar için büyük bir pişmanlık var fakat bir düşmanlık söz konusu değil. Nükleer santralin kapanması buna paralel Türkiye-Ermenistan bağlantısı sağlayan Alican Sınır Kapasının açılması yine bu doğrultuda Ermenistan’ın enerji ihtiyacı Türkiye’den alınabilinir. Çünkü Nükleer Santral büyük bir tehlike olarak her iki halkın ortasında durmaktadır. Düşünün 1977 yılında ilkel bir teknoloji ile inşa edilmiştir, dünyadaki mevcut santraller içerisinde en güvensiz reaktör olma özelliğindedir dolaysıyla her iki halk yok olma süreci ile karşı karşıyadır. Bunun için diyorum komşu halklar bir araya gelmeli ve halkların bir birine ihtiyacı var diyorum. Özellikle belki de küçük bir depremde Çernobil gibi felaketlere yol açabilecek bu santralin kapanması için Ermenistan ve Iğdır halkı bir araya gelebilmeli diyorum. Ben 8 yıl Iğdır ilinde doktor olarak çalıştım sık sık kanser vakaları ile karşılaştım. Dönem dönem 3 ayaklı veya 5 ayaklı doğan kuzular veya şekilsiz domates gibi. Bu durumlarla sık sık karşılaştım. Iğdır ilinde bu durumların temel sebebinin Iğdır iline 16 km uzaklıktaki Ermenistan Nükleer santrali olduğu düşünüyoruz. Bu konuda yazılı ve sözülü soru önergeleri, araştırma önergeleri verdik her defasında Türkiye-Ermenistan arasındaki siyasi gerginlikten kaynaklı sorunun çözümünün zor olduğu bize sunuldu. Fakat burada insani bir durum olduğunu dile getiriyoruz acı durumların yaşanmasını istemiyoruz . Dolaysıyla Metzamor Nükleer santralinde oluşabilecek bir sızıntı sadece Iğdır-Ermenistan  değil Kars-Erzurum-Ağrı’yı belki daha büyük bir bölgeyi etkileyecektir bu hususta sivil toplum örgütlerine büyük görev düşmektedir. Burada çağrımızdır tüm halklar bu hususta bir araya gelmeli yaşanması muhtemel acıların önüne geçebiliriz hala geç değil.

AKP hükümeti her konuda olduğu gibi bu sınır kapıları konusunda da özellikle bölgede yoksulluğun bitirilmesi konusunda kulağını tıkadığını, adeta sorunları görmemek için başını kuma gömdüğünü belirten Eksik, “AKP iktidarının tek ilgi alanı günlük rant ve talandır bu da artık çok görünürdür yani ayyuka çıkmıştır. AKP iktidarı halklarımız için uzun vadede kazanım sağlayacak, sorunlara çözüm sağlayacak konularla ilgilenmemektedir. AKP iktidarı Türkiye-Ermenistan arasında bağlantıyı sağlayan Alican Sınır Kapısının da açılması konusunda bölgede yürüttüğü savaş politikaları doğrultusunda hareket etmekte ve  Alican Sınır kapısının açılmamasının en büyük sebebi yine bölgede savaşa hizmet eden bir siyaset yürütmesidir. Defalarca bu konuyu TBMM’de dile getirdim ve ilgili bakanlıklarla görüşmelerde bulundum ama tüm ısrarlarımıza ve bilgilendirmelerimize rağmen AKP iktidarı savaş ve düşmanvari politikalarında ısrar etme neticesinde sınır kapılarını açmama konusunda direnmektedir"

"Barışçıl politikalar izlemeli, derhal sınır kapılarını açmalıdır"

“Uluslararası bir ticaret olan sınır ticareti, sınır ülkeleri arasındaki ilişkilerin ilerlemesine ve ekonomik faaliyetlerin hız kazanmasını sağlamaktadır. Bu yönüyle sınır ticareti bölgenin kalkınmasında temel ticaret olmaktadır. Sınır ticareti ekonomiyi canlandırmanın ötesinde turizme büyük bir katkı sağlamaktadır” sözlerine ekleyen Eksik, şöyle konuştu:

“Küreselleşen dünyada ticaretin bu kadar önem arz ettiği ülkeleri arasında sınırların kalktığı bir dönemde hala Türkiye’nin komşularıyla ticaret yapmaması sınırları kapalı tutması elbette ki tüm Türkiye’ye tüm halklarımıza çok ciddi kayıplara sebep olmaktadır. Kapıların kapalı olması hem ekonomik kayıplara hem tarihsel olarak yaşanmış olan sorunların halklar arasında düşmanvari politikalarının devam etmesine hem de tüm bölgenin yoksullukla fakirlikle açlıkla karşı karşıya kalmasına sebep olmaktadır. Bakın Avrupa birliği bugün ciddi anlamda  dünyada büyük bir güç olmuş durumdadır, bunun temel sebebi geçmişte yaşadıkları sorunları bir kenara bırakıp o sınırları ortadan kaldırarak hem ekonomik hem de demokratik alanda bir dayanışma içerisinde yaşama kararını vermelerinden kaynaklanmaktadır. Tabi ki bunların tümünü sadece ekonomik nedenlerle bağlamak yanlış olur aynı zamanda geçmişleri ile yüzleşerek sorunların üzerine giderek bazı sorunları  kabul ederek çözüm üretmelerinden kaynaklanmaktadır ama ilk adım sınırların kaldırılması halklar arasında köprülerin kurulması kültürel etkileşimin oluşturulması ticari çalışmaların yürütülmesi oldu ve aynı zamanda birbirinin hakkına hukukuna saygı göstermekle bu süreçler başladı ve bugün  göründüğü gibi Avrupa birliği dünyanın en büyük ekonomik kültürel demokratik alanlarından biri noktasına gelmiştir. Kısacası Türkiye’nin komşularıyla aralarında bulunan kapılarının kapalı olması savaş ve düşman politikalarının yürütülmesi en başta Türkiye halklarına sonradan da bölge halklarına ciddi anlamda zarar vermektedir. Bu açıdan tekrar ifade etmek gerekirse AKP-MHP iktidarı  bu yanlış politikalarından vazgeçmeli bölge halklarıyla barışçıl politikalar izlemeli ve derhal sınır kapılarını açmalıdır.”

Sınır kapısının kapalı olması, halkların yararına değildir

Sınır kapısının kapalı olması halkların yararına olmadığını belirten Eksik, “ AKP- MHP iktidarının bunu farklı niyetlerle ve farklı kesimlerin çıkarları için kapalı tutup tutmadığını ben bilemem ama şunu net bir şekilde ifade edebilirim ki bugüne kadar halkların faydasına, yararına olan hiçbir noktada AKP’nin sorumluluk almadığını ve gerçekten halkımızın sorunlarına çözüm üretmediğini tamamıyla ezber politikaları sürdürerek kendi bekalarını yürütmek için yanlış politikalarda ısrar ettiklerini Söyleyebilirim. Ermenistan-Türkiye sınır kapısının açılması en çok Ermenistan için önemlidir çünkü Ermenistan böylece dünyaya açılma yolu edecektir ancak Ermenistan pazarı Türkiye için küçüktür. Bu son yaşanan Ermenistan-Azerbaycan arasındaki savaşta Türkiye açık bir şekilde Azerbaycan yanında yer aldı. Diğer taraftan Ermenistan’ın Türkiye’den toprak ve tazminat talebi var böylesi bir durum söz konusu iken Türkiye-Ermenistan kapısını açar mı bilemem fakat bölgede normalleşme adına Ermenistan kapısı açılmalıdır çünkü gelecek nesillere kin-nefret bırakmak istemiyorsak ve bölge sorunlarının barışçıl yollarla çözülmesi adına dışa dönük açılımlar gerçekleştirilmelidir ve bunun öncüllüğünü yapabilmeliyiz.  Türkiye-Ermenistan ilişkilerini yumuşamasından korkmamalıdır burada Türkiye’nin çekindiği durumlardan biri ise Azerbaycan’ı ticari olarak Rusya’ya kaptıracağı ve Türk-Azeri ilişkilerinin zedelenmesinden durumu çıkarılması doğru değil, çünkü Azerbaycan siyasetini belirleyen yine Türkiyedir diye düşünüyorum. Kısacası sınır kapılarına sadece ekonomik olarak bakmak insanlık için suçtur çünkü toplumların bir arada yaşamasının önüne set çekmek toplumları yalnızlaştırma ve kutuplaştırmaktan başka bir şey değildir. Dolaysıyla toplumların etkileşimi ve teması kaçınılmazdır eğer kapılar açılarsa yani Türkiye-Ermenistan sınır kapısı barışa doğru en büyük adımın atıldığını hepimiz tanık olacağız diye düşünüyorum” şeklinde konuştu.

Varlık içinde, yokluğu yaşayan kent Iğdır (2).jpg
Dilucu Sınır Kapısı

 

Eksik, konuşmasını şöyle bitirdi:

“Bölgemiz ekonomik olarak engelli bölgelerden bir tanesi yoksulluğun fakirliğin en yüksek olduğu işsizliğin en yüksek olduğu bir bölge bu açıdan derhal AKP-MHP iktidarının bu sorunların kaynağı olan politikalardan vazgeçmesinİ ifade etmem gerekir.  Ayrıca sadece ekonomik olarak değil bölgenin tarihsel sorunlarının da diyalogla  çözülmesi gerektiğini vurgulamak gerekir. Bugün Orta Doğu coğrafyasında ve Kafkasya coğrafyasında Anadolu’da ciddi acılar yaşandığını hepimiz biliyoruz bu acılara artık bir son verilmesi halklar arasında savaş ve düşmanlık politikalarına son verilmesi ortak yaşamın birlikte yaşamın eşit adil bir şekilde birlikte yaşamın yolları yöntemleri oluşturulmalı öncelikle ön yargıların yıkılması gerektiğini yanlış politikalardan vazgeçilerek geçmişin hatalarından ders çıkarılmalı ve hatalar elbette tekrarlanmamalı barıştan korkmayarak diyalogdan korkmayarak tüm sorunların üzerine barışçıl birleştirici politikalar ve söylemlerle çözümler üretmeliyiz. Bu çözümlerin ilk adımı da Alican Sınır Kapısının ticarete ve kültürel etkileşime açılması olabilir. Çağrımızdır hem AKP-MHP iktidarı hem de Ermenistan devleti bu noktada sorumluk almalı ve halkların barış iradesine birlikte yaşam iradesine Sınır kapısını açarak adımı atmalıdırlar. Ayrıca belirtmek istediğim başka bir konu var o da hemen sınırımızda çok geçmiş bir tarih olan Metsamor Nükleer Santralinin Ermenistan hükümeti tarafından derhal kapatılıp insan sağlığına zarar veren bu nükleer santralin artık işletilmemesi gerekmektedir. Bölgemizde insan sağlığını insan yaşamını tehdit eden tüm ekolojiye zarar veren tüm zararlı yöntemlerden vazgeçilmeli coğrafyamızın doğal zenginliklerinden zarar vermeden yararlanabileceğimiz yeni enerji üretim modelleri geliştirilmelidir. Unutmamak gerekir ki bu doğa hepimizin yaşadığı alandır ve hepimizin yaşamı doğamızın korunmasına bağlıdır tekrar çağrıda bulunmak istiyorum Metsamor Nükleer santrali hem Türkiye halklarına hem Ermenistan halklarına zarar vermektedir sadece Iğdır‘daki Kürde, Azeriye, Terekemeye değil aynı zamanda Ermenistan’daki Ermeni halka Kürt halkına Azerbaycan’daki Azeri halkına da hatta İran’daki Fars halkına dahi ciddi anlamda büyük zarar vermektedir dolaysıyla bu santralin kapatılması da önem arz etmektedir.”

‘Sınırın kapalı olması, gelişmeyi engelliyor’

Iğdır’da 20 yıllık esnaf olan Burhan Bayılmaz, pandemi ve ekonomik kriz nedeniyle iş yerini kapatmak zorunda kalıyor. 

Ermenistan-Iğdır arasında bulunan Alican Sınır Kapısının kapalı olması nedeniyle başta Iğdır olmak üzere, Ağrı, Kars ve birçok kentin gelişmemesinin önündeki en büyük engel olduğunu ifade eden Bayılmaz, şöyle konuştu: “Yıllardır Iğdır’da esnaflık yapıyordum. Pandemi ve ekonomik kriz nedeniyle iş yerimi kapatmak zorunda kaldım.”

‘Ermenistan halkıyla hiçbir sorunumuz yok’

Devletler arasındaki sıkıntıların halkların çekmek zorunda kaldığını belirten Bayılmaz, “Başta Iğdır ve bölgede yaşayan milyonlarca insan ile Ermenistan yaşayan 4 milyon insan Türkiye ve Ermenistan arasındaki 1915 olayları nedeniyle karşılık ticaret yapamıyor. Ticaret olmadığı için kentimiz gelişemiyor. İnsanlar işsiz kalıyor. Şu an insanların çoğu işsiz, esnaf iş yapamaz hale geldi. Eğer sınır kapısı açık olsaydı, binlerce insan sınır ticareti yapacaktı. Ermenistan’da yaşan 4 milyon insanla iş yapacaktık. Ayrıca Ermenistan ve Iğdır’da binlerce insan akraba bu yasaklardan dolayı, insanlarımızı ve akrabalarımızı göremiyoruz. Devletlerin arasındaki sorunlar bölgede insanların birbirinden koparmaktadır. Biz Iğdır halkı olarak Ermeni halkıyla hiçbir sorunumuz yok. Bir an önce sınır kapısı açılsın, sorunlar çözülsün, istiyoruz” diye konuştu.

Sınır kapısı siyasi sebeplerden dolayı kapalı

Murat Ulaş adlı Iğdırlı ise, Ermenistan sınır kapısı zaten hiçbir zaman açık olmadığını, dünyada nadir kapalı olan sınır kapılarından biri olduğunu söyledi.

Ermenistan Sınır Kapısının açık olması hem Ermeni halklarını hem de bölge halklarını ciddi manada olumlu yönde etkileyeceğini vurgulayan Ulaş, siyasi ve politik sebeplerden dolayı sınır kapısının kapalı tutulduğunu belirtti.

Sınır kapısının kapalı olması ekonomik anlamda olumsuz etkileri olduğunu, kapının açık olması durumunda bölge halklarına çok ciddi anlamda ekonomik katkı sunacağını ifade etti.

Murat Ulaş.jpg
Murat Ulaş

 

Ciddi ekonomik potansiyel var

“Ermenistan sınır kapısına yakın ilin Erivan olması yani Ermenistan'ın başkenti olması itibarıyla ciddi bir ticari potansiyele sahip sınır kapısının açık olması bölge halkına ciddi anlamda bir ekonomik katkı sağlayacaktır” diyen Ulaş, şöyle konuştu:

Açık olmasını kesinlikle istiyoruz. Elbette sınır kapısının açık olması bölgeye ekonomik anlamda bir katkı sağlayacaktır.  Özellikle bölgede sınır illerindeki ticaret sınır kapılarının kapanmasıyla birlikte büyük oranda bir düşüşe neden oldu sınır kapılarının açık olması sadece Iğdır açısından değil, bölgede kapalı bulunan tüm sınır kapılarının açık olması bölgeye ciddi anlamda bir ekonomik katkı sağlayacaktır. Sınır kapısının açılması konomik canlanma ile birlikte de işsizlik büyük oranda azalacaktır.”

İktidarın politikaları, işsizliği yükseltiyor

Sınır kapısının kapalı olmasının etkilerinin yanı sıra mevcut iktidarın uygulamış olduğu politikalardan dolayı da bölgede ciddi anlamda bir işsizlik sorunu olduğunu söyleyen Ulaş,

“Çünkü Iğdır'ın coğrafi konumu itibariyle çok zengin verimli topraklara ve sulak topraklara sahiptir. Hem hayvancılık bölgesi hem tarım bölgesi mevcut iktidarın tarım politikaları ve hayvancılık politikaları bölgedeki tarım ve hayvancılığı çok ciddi oranda etkilemiştir. Tarım ve hayvancılığın bu politikalardan dolayı etkilemesinden sonra ortaya çok ciddi anlamda bir işsizlik sorunu çıktı. Yani sınır kapısından öte mevcut iktidarın uygulamış olduğu politikalardan kaynaklıdır. İktidar daha çok üretimden uzaklaşarak toplumu bir tüketim toplumuna dönüştürdü. Türkiye üreten bir ülke olmaktan çıktı, tamamen ithalata dönük politikalarla tüketen bir topluma dönüştü her şeyi ithal eder duruma geldi. Başta da belirttiğimiz gibi sinir ticaretinin de buna etkileri vardır. Sınır kapılarının kapalı tutulması özellikle Iğdır'da 2 sınır kapısını da kapalı olması çok ciddi anlamda işsizliğin ortaya çıkmasına neden oldu. Buradan biz iktidara sesleniyoruz; sınır kapılarını açın tarım politikalarınızı tüketim toplumundan daha çok üretim toplumuna dönüştürün. Çünkü Topraklar  çoraklaştı üreten bir toplum böylelikle yoksullukla da ortadan kalkar. Bugün yoksulluğun bu kadar had safhalara çıkmasının nedeni iktidarın uygulamış olduğu ekonomik politikalardan kaynaklanıyor. Aslında bu ekonomik politikalarının asıl nedeni bölge halkını üretimden ticaretten uzaklaştırarak tamamen İŞ-KUR gibi kurumlar üzerinden bölge halkını kendine muhtaç edip onun üzerinden de  iradesine ipotek koyma gibi bir durumla karşı karşıyayız. Bu da yoksulluğun doğmasına neden oluyor.  İktidar, bölge halkını, açlıkla sınama ya ve cezalandırmaya çalışıyor” dedi.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU