Yeni albümünü tanıtan Patti Smith: Mozart da punkçıydı

Yeni albümü The Peyote Dance’i 31 Mayıs’ta piyasaya süren Patti Smith, The Independent’a konuştu

Fotoğraf: The Independent

Holly Williams - The Independent

Patti Smith’in ilk albümünü çıkarmasından bu yana 44 yıl geçti. Horses adlı albüm, 60’ların rock’n roll müziğiyle punkın serseri ruhunu harmanlamış ve gelecek kuşakların üzerinde derin bir etki bırakmıştı. Öyle ki hayranları ona “Punkın Büyükannesi” lakabını takmıştı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Ancak 72 yaşındaki sanatçı bu tarz şeyleri önemsemediğini söyledi. “Çok farklı lakaplarla anıldım. Moda oldum ve modam geçti. Hiçbiri umrumda değil, sadece işimi yapıyorum” diyen Smith, The Indepedent’dan Holly Williams’a konuştu.

Smith’in 31 Mayıs’ta çıkan son albümü The Peyote Dance, Fransız Şair Antonin Artaud’un 1930’larda, uyuşturucu bağımlılığını yenmek için Meksika’ya yaptığı uzun yolculuğu konu alıyor. Şaman müzikleriyle bezenmiş albüm, ismini de şairin basılmamış eserinden alıyor.

Ayrıca iki ünlü Fransız şairinden daha etkilenen albümde, Etiyopya parçasının Arhut Rimbaud’a, Hindistan parçasınınsa Rene Daumal’a ithafen yazıldığı açıklandı.

 

 

Albümdeki parçalar üzerinde, 2000’den beri deneysel müzik yapan Soundwalk Collective’in büyük emeğinin olduğunu söyleyen Smith, “Benim için rüzgar ve yağmur sesinin adeta fotoğrafını çektiler” dedi.

Patti Smith’in kariyeri aslında, bir şair olmayı düşlemesiyle başladı. New Jersey’deki ailesinden çok genç yaşta ayrılan Smith, 20 yaşındayken New York’a gitti. Burada, şiir okuma hayalinin şarkı söyleme tutkusuna evrildiğini gördü. Sonrasında 1978’de bestesi Bruce Springsteen’e ait “Because The Night” parçasını yeniden düzenleyerek TOP 10 listelerine girdi ve adını duyurdu.

 

 

Ünlü albümü Horses’ta da Rimbaud’un ve şiirinin önemli etkisi olduğunu söyleyen Smith, şairler ve punkçılar arasında ortak bir zemin bulup bulmadığı sorusuna şu yanıtı verdi:

“Benim kişisel punk rock tanımım her zaman özgürlük oldu. Punktaki özgürlük, farklı çağlarda farklı şekillerde ifade edildi. Bu açıdan Mozart da punçkıydı diyebiliriz!”

Müzik sektöründeki değişimi nasıl değerlendireceği sorusuna ise “Ben 50’lerde büyüdüm, o dönemde şarkı paylaşma imkanı yoktu, kendiniz arayıp bulmak zorundaydınız” yanıtını veren Smith, o dönemde Edith Piaf ve Bob Dylan albümlerine ulaşmak için “avlanmak” gerektiğini söyledi.

Smith sözlerine şöyle devam etti.

“İnsanların maceracı ruhlarını kaybettiğini düşünmekten nefret ediyorum. Ama benim gençken elde etmemin mümkün olmadığı çok şey bugün ulaşılabilir konumda. O dönemde bir Godard filmini yalnızca 10 yılda bir görme şansımız vardı!”

Her yeni neslin, dünyayı kendisi için dönüştürmesi gerektiğini belirten Smith, müziğin dijital hale gelmesinin albüm konseptini öldüreceğine dair endişe duymadığını ifade etti.

“72 yaşında bir kadın olarak, 20 yaşındaki gençlerin nasıl müzikler dinleyeceğine karışacak değilim” diyen Smith, gençlere şöyle seslendi:

“Tek tavsiyem; teknolojinin kölesi olmayın. Siz ona değil; o size hizmet etsin.”


 

* İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

https://www.independent.co.uk/arts-entertainment

Independent Türkçe için çeviren: Çağla Üren

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU