İsmail Saymaz: O gece Silivri’de ne oldu?

“Kavganın bir tarafında İçişleri Bakanı Süleyman Soylu… Diğerinde, Berat Albayrak'a yakın olduğu iddia edilen eski İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan var”

Fotoğraf: Twitter

Sözcü gazetesi yazarı İsmail Saymaz, Silivri Emniyet Müdürü Hakan Çalışkan’ın 2017’de şüpheli intiharı konusunu köşesine taşıdı.

Saymaz, bugünkü yazısında hakkında organize suç örgütü lideri olmak suçlamasıyla yakalama kararı bulunan Sedat Peker’in videolarında en dikkati çekici ifadelerden birisinin Hakan Çalışkan’ın 31 Temmuz 2017’de intihar etmesiyle ilgili olduğunu söyledi.

“Bu intihar Emniyet içi kavga ve hesaplaşmanın başlıklarından birini oluşturuyor” diyen Saymaz, şunları yazdı:

Kavganın bir tarafında İçişleri Bakanı Süleyman Soylu… Diğerinde, Berat Albayrak'a yakın olduğu iddia edilen eski İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan var. Orta yerde Hakan Çalışkan'ın cesedi boylu boyunca yatıyor. Eşine “Seni çok seviyorum birtanem” yazdıktan dakikalar sonra beylik tabancasıyla hayatına son veren 40 yaşındaki emniyet müdürünün sır intiharı gizemini koruyor. O gece Silivri'de ne oldu? Çalışkan'ın intiharından birkaç saat öncesine dönelim.

Komiser Ö.B.'nin amirliğindeki polis ekipleri, Silivri Bölge Trafik İstasyonu'nda yol kontrol noktası kurdu. Saat 00.30'da bir araç çevrildi. Araçta Hızır ve Osman Kaptan kardeşler vardı. Silivri'den İstanbul'a doğru seyir halindeydiler. Hızır Kaptan hakkında Gaziosmanpaşa 6. Asliye Ceza Mahkemesi'nde orman işgali suçundan açılan davada yakalama kararı çıkarılmıştı. İddiaya göre Kaptan kardeşler eski İçişleri Bakanlığı Koruma Dairesi Başkanı Ekrem Gülen'in araya girmesi üzerine serbest bırakıldı. Ne var ki İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi “Araması olan şahsı nasıl bırakırsınız!” diyerek tutanak tuttu.

Hakan Çalışkan'ı İl Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan da aradı. Gece yoğun bir telefon trafiği yaşandı. Saat 03.30'u geçiyordu ki Çalışkan'ın makam odasından bir el silah sesi geldi.

Çalışkan’ın neden yaşamına son verdiğinin hâlâ bilinmediğine, arkasında hiçbir nok bırakmadığına dikkati çeken Saymaz, şöyle devam etti:

Kaptan kardeşlerin serbest bırakılmasına ilişkin Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı'nda 2017/8871 numaralı bir soruşturma yürütülüyor. Görevi kötüye kullanmaktan başlatılan soruşturmada başlangıçta iki şüpheli vardı: Biri, Hakan Çalışkan. Vefat ettiği için Çalışkan yönünden takipsizlik verildi. Şu an tek bir şüpheli bulunuyor: Kaptan kardeşleri salıveren Komiser Ö.B. Silivri Başsavcılığı, 18 Mayıs'ta Ö.B.'nin ifadesini aldı.

Komiserin ifadesinden: Telefon geldi, serbest bıraktık

Saymaz, Komiser Ö.B.'nin ifadesini şöyle aktardı:

31 Temmuz'da 00.30 sularında polis S. bir araç durdurduklarını, şahsın adını beyan etmediğini ve zorluk çıkardığını söyledi. Kimliğini vermesini söyledim. “Bizi bırakın, sizi arayacaklar” dedi. Aracını arattım. Ehliyetteki kimliğe istinaden yapılan sorgulamada sürekli farklı soy isim veren Hızır'ın araması olduğu tespit edilince şahıslar “Bizi boşuna tutuyorsunuz” diye rahat tavırlarla sözler sarf ediyordu.

Saat 00.50'de Silivri Emniyet Müdürü Çalışkan, beni arayıp noktada Osman ve Hızır Kaptan'ın olup olmadığını sordu. Olduğunu söyledim. “Kaçak insanlar değil, gün içinde mahkemelerine gidecekler, beni yukarıdan biri aradı, her ihtimale karşı telefon numaralarını al ve şahıslar gitsin” dedi. Saat 00.55'te Çalışkan, “Şahıslar iş insanıdır. Kaçak değildir. Bu saatte nöbetçi savcıyı ve mahkemeyi arasak gelmezler” diye emir verip kapattı. Müdürümüzün farklı talimatı olacak düşüncesiyle bırakmadım. Gece 01.08'de “Talimatı uyguladın değil mi?” diye sorunca göndermememe rağmen şahısların gittiğini söyledim.

Aynı noktada çalıştığımız TEM'den polis H., “Bunu rapor etmem gerek” dedi. TEM Müdürü K.A. “Görüşmek istiyor komiserim” dedi. Telefondaki kişi, “Araması olan şahsı nasıl bırakırsınız” diye sordu. “Şimdi Hakan müdürün kurtarsın seni” diyerek telefonu kapattı. Çalışkan'a K.A. müdürle görüşmemizi arz ettim. “Sıkma canını, rahat ol, kendisiyle görüşürüm” dedi.

Yarım saat sonra sivil araç geldi. H. isimli polisle görüştü. Gelenlerin TEM'den komiser olduğunu öğrenince Çalışkan'a anlatıp sıkıntı doğurabileceğini arz ettim. “Sorumluluk bende, rahat ol, zaten şahıs yarın mahkemeye gidecek” diyerek telefonu kapattı. Bir daha kendisiyle veya başkasıyla görüşmem olmadı.

1 Ağustos'ta aranması olan şahsın gün içerisinde mahkemeye gittiğini ve ifade verip serbest kaldığını öğrendim. Çalışkan ile beş ay çalıştım. Psikolojisi yerindeydi.

Saymaz, yazısının devamında İçişleri Bakanı Soylu’nun konu hakkında 24 Mayıs’ta yaptığı şu açıklamaya yer verdi:

Dedi ki Koruma Daire Başkanı, Hızır ve Osman Kaptan'ın annesi kalp krizi geçirdi. Mahkemesi varmış, polis durdurmuş. ‘İlgilen arkadaşlarla konuş, ne yapabilirsen' (dedim.). Benim bildiğim bu kadar.

Ertesi sabah güvenlik toplantısı var. Birisi dedi ki Silivri Emniyet Müdürü intihar etti. İstanbul Emniyet Müdürünü aradım. Dedim ki niye intihar etmiş? İşte, kem küm… Koruma Daire Başkanı geldi. ‘Bakanım' dedi, ‘Ben bu adamı akşam aradım.' İki üç dakikalık görüşme.

Telefonum 24 saat açıktır. Dersiniz ki, ‘Bir arkadaşımız karakola düştü, bakar mısınız, nedir.' Bu insani bir şeydir. İntiharın nedeni bilmiyoruz. Bu olay hâlâ bitmedi. Demoklesin kılıcı gibi Süleyman Soylu'nun üzerinde. Böyle bir şeyin içinde olsam sorumluluğumu alırım zaten.

 

Sözcü, Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU