"Bakan Derya Yanık'ın kadınların mı yoksa marjinal erkekler grubunun yanında mı yer alacağını göreceğiz"

Kadın hakları için mücadele eden isimler, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık'ın İstanbul Sözleşmesi'ne dönülmesi için çaba göstermesini istedi

Derya Yanık, Aile Bakanlığı'na atanmasının ardından TBMM'de yemin ederek görevine başladı / Fotoğraf: AA

Başkan yardımcılığını Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kızı Sümeyye Erdoğan Bayraktar'ın yaptığı Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) Yönetim Kurulu Üyesi AK Parti MKYK Üyesi Avukat Derya Yanık, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı olarak atandı.

KADEM ve Derya Yanık, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kararıyla Türkiye'nin tek taraflı olarak çekildiği İstanbul Sözleşmesi'ne geçmişte destek açıklamaları yapmıştı.

Bundan dolayı Yanık'ın yeni görevi sırasında en çok karşılaşabileceği sorulardan birisinin İstanbul Sözleşmesi olması muhtemel görülüyor.

İkiye bölünen Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın son bakanı Zehra Zümrüt Selçuk da bir dönem KADEM'de görev yapmıştı. 

Peki kadın hakları için çalışan KADEM içerisinde uzun süren görev alan Yanık'ın bu sefer direkt kadınlarla ilgili olan bir bakanlığa atanmasını diğer kadın dernekleri temsilcileri ve aktivistler nasıl karşıladı?

Kadın derneklerinin ve aktivislerinin Yanık'tan beklentileri neler?

hülya.jpg
Hülya Gülbahar / Fotoğraf: Twitter

 

"Kadın hakları kazanımlarını korumaya çalışmasını bekliyoruz"

Bu soruyu sorduğumuz isimlerden Eşitiz Kadınlar Grubu'ndan Avukat Hülya Gülbahar, Derya Yanık ile geçmişte fikir ayrılıkları yaşasalar bile atandığı bakanlıkta kadınların kazandığı hakları koruması gerektiğini söyledi.

İstanbul Sözleşmesi'nden çıkışın tartışıldığı bugünlerde bu girişimin derhal geri alınması için çalışması gerektiğini vurgulayan Gülbahar, "Eşitlik İzleme Kadın Platformu'nun kadına karşı şiddetin önlenmesi ve kadın cinayetlerinin durdurulması için atılması gereken 12 adım diyen bir broşürü var. Somut olarak karakollardan, eğitim müfredatına yapılması gerekenlere kadar atılması gereken adımları sıralıyor. Bakan Yanık'ın kadın haklarında geri gidişi seyretmek ya da geri gidişin mimarlarından olmak yerine kazanımlarını korumaya çalışmasını bekliyoruz" dedi.

"Tarihi günler yaşıyoruz. Doğru tercih yapacağını umuyoruz"

Gülbahar'a İstanbul Sözleşmesi'ne karşı çıkan ve beyanlarında iktidara destek verdiğini söyleyen çevreleri hatırlatarak, Yanık'ın bu çevreleri karşısına alıp alamayacağını sorduk.

Gülbahar, "Bakanın karşısında kadınları yüzde 100 kontrol altında tutmak, kendi erkek kontrolünün altında tutamadığı en küçük bir itaatsizlik gösterdiğini düşündüğü kadınlara 'fahişe' demekten çekinmeyen bir topluluk olduğunun farkındayız" diye konuştu. 

Gülbahar, "Bakanın seçimini eşitlik ve özgürlük isteyen kadınlardan yana mı yapacağını yoksa bir grup fanatik, kadın düşmanı marjinal erkekler grubunun yanında mı yer alacağını hep birlikte izleyerek göreceğiz. Tarihi günler yaşıyoruz. Sayın bakanın doğru tercih yapacağını umuyoruz" ifadelerini kullandı. 

gülsümkav.jpg
Gülsüm Kav / Fotoğraf: Tükenmez Haber


"İlk yapması gereken İstanbul Sözleşmesi'yle ilgili kararın çekilmesini sağlamak"

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Temsilcisi Gülsüm Kav ise yeni bakanın, görevini gerçekten yerine getirmek istiyorsa ilk yapması gerekenin İstanbul Sözleşmesi ile ilgili son kararın geri çekilmesini sağlamak olduğunu savundu.

Kav, "Devamında sözleşmenin tüm maddeleriyle uygulanması için elinden geleni yapmasıdır" dedi. 

"Kadın Bakanlığı şart olduğunu dile getirirse samimi olduğunu düşünebiliriz"

Kav, kadınların yaşadığı ağır sorunlara dikkati çekerek, "Ağır sorunları sahiplenen bir bakanlığımız bile yok. Bakanlığın adından 'kadın' ifadesi kaldırıldığından bu yana 'kadının adı yok' diye düşünen erkekler şiddette cesaret kazandı. Yıllardır söylediğimiz gibi 'Kadın Bakanlığı' şart ve yeni bakan ancak bunu dile getirirse samimi olduğunu düşünebiliriz" değerlendirmesinde bulundu.

"Kadın cinayetlerini durdurmayı hedeflemeli"

"Bakan Yanık'ın ilk açıklamalarında spesifik bir hedef ya da sonuç şu anda telaffuz etmek çok doğru, gerçekçi olmaz" diyen Kav, "Ortada her gün yaşanan en önemli hak ihlali kadın cinayetleri var iken ve bütün toplum çözüm istiyor iken nasıl spesifik bir hedef yok? Şu anda en doğru ve gerçekçi olan; kadın cinayetlerini durduracağız hedefini dile getirmesidir" diye konuştu.

şükran.jpg
Şükran Eroğlu / Fotoğraf: Twitter

 

"İstanbul Sözleşmesi’ne dönülmesi için tavır almalı"

İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Avukat Şükran Eroğlu da kadın haklarının her kişiyi ilgilendiren bir konu olduğunu, bunun AK Parti'lisi, CHP'lisinin olmayacağını belirtti.

Bu nedenle kadın hakları ve İstanbul Sözleşmesi için mücadele etmesini istediklerini vurgulayan Eroğlu, "İstanbul Barosu, çıkma kararının iptali için Anayasa Mahkemesi'ne dava açtı. O nedenle ondan bir siyasetçi gibi değil, bir hukukçu gibi tavır alarak İstanbul Sözleşmesi'ne dönülmesi için tavır almasını bekliyoruz" ifadelerini kullandı. 

"Siyaseti bir kenara bırakarak kadın hakları için mücadele etmeli"

6384 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi Yasası'nın uygulanması ve koordinasyonunun Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nda olduğunu hatırlatan Eroğlu, "Dolayısıyla o bakanlığın başında olduğu için 6284 sayılı yasanın uygulanıp uygulanmadığını da kontrol etmeli, uygulanması için aktif adımlar atmalıdır. Siyaseti bir kenara bırakarak kadın hakları için mücadele etmesini bekliyorum" şeklinde konuştu. 

nuray.jpg
Nuray Karaoğlu / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

"Adından kadın kelimesinin dahi çıkarıldığı bakanlıkta üzerine çok görev düşüyor"

Kadın Adayları Destekleme Derneği (KADER) Başkanı Nuray Karaoğlu ise sivil toplum hareketi ve parti teşkilatında deneyimi olan bir siyasetçi ve hukukçunun Bakanlık görevine atanmasının olumlu bir gelişme olabileceğini düşündüklerini aktardı.

Karaoğlu, sözlerini sürdürdü:

Ancak adından kadın kelimesinin dahi çıkarıldığı bir bakanlıkta, kadın haklarını sağlamak konusunda üzerine çok görev düşüyor. İstanbul Sözleşmesi'nden çıkıldığı bu dönemde, kendisinden de kadınlar adına eşitliğin sağlanması, şiddet ve ayrımcılığın önlenmesi konusunda etkin olmasını bekliyor, görevinde kadınlar lehine tutum alan bir çizgiyi tercih ederse, uzun süreli görev yapmasını diliyoruz.

iremhanım.jpg
İrem Kayıkçı / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

"Hükümetin eriyen oylarını kurtarma çalışmalarına can simidi olmaya çalışacak"

Mor Dayanışma Üyesi İram Kayıkçı ise Yanık'ın bakan olmasının kadın sorunları açısından olumlu katkı sağlamayacağı düşüncesinde.

İktidarın tavrını "Ya bana kulluk edecek 'makbul kadınlar' olacaksınız ve 'aileden' ibaret olacaksınız ya da sizi canınızla sınarımı bu kadar aleni bir şekilde İstanbul Sözleşmesi'ni fesih etme kararlarında gördük" iddiasında bulundu

Kayıkçı, sözlerine şöyle devam etti:

"2020 Temmuz aylarında yeniden alevlenen İstanbul Sözleşmesi tartışmalarına yarım ağızla dahil olan KADEM'i de hükümetin patriyarkal (babanın, atanın en büyük temsilci olduğu, bu görevin en büyük erkek çocuğa geçtiği düzen), kapitalist politikalarından bağımsız düşünemeyiz. Bu yüzden; hükümetin eriyen oylarını kurtarma çalışmalarına can simidi olmaya çalışacak bu bakanlık girişimi ise kadınların, LGBTİ'lerin, çocukların can simidi olmaya çok uzak."

"Köklü olmayan çözümler sunmaktan ileri gidemeyecektir"

Kayıkçı, şunları kaydetti:

"Bu bakanlıkların ayrılmasından bir gün sonra İçişleri Bakanlığı sayfasında yayınlanan paylaşımda 'kadın cinayetleri' dahi yazamamış, kadın cinayetlerinin güya azaldığını manipülatif bir şekilde market indirimi diliyle ifade eden eril zihniyete karşı gelemeyecek ne bir bakanlık ne de bir kadın bakan palyatif (köklü olmayan) reçeteler sunmaktan ileri gidemeyecektir." 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU