14 Nisan | 28 yıl birçok tartışmaya neden oldu, 4 yıl önce kaldırıldı: Kutlu Doğum Haftası

En son 2017’de kutlanan Kutlu Doğum Haftası artık takvimlerimizde yok. Diyanet tarafından organize edilen ve 28 yıl kutlanan Kutlu Doğum Haftası kaldırılmasaydı, bugün başlayacaktı

Kutlu Doğum Haftası son kez 2017'de kutlandı / Fotoğraf: AA

İslam dünyasının 11 ayın sultanı diye adlandırdığı ramazan ayının içerisindeyiz. İslam’ın esas aldığı hicri takvimin 9. ayı olan ve Kuran-ı Kerim’in indirilmeye başladığına inanılan ramazan, Müslümanlar için aynı zamanda bir ibadet ayı. 30 günü oruç ve ibadetle geçiren inanları ise Ramazan Bayramı bekliyor.

Müslümanlar bugün 2. oruçlarını tutuyorlar. Eğer 4 yıl önce kaldırılmasıydı, bugün aynı zamanda Kutlu Doğum Haftası da kutlanmaya başlanacaktı. Ancak 2017’de Kutlu Doğum Haftası’nın FETÖ icadı olduğu iddia edildi. Daha öncesinde de birçok tartışmaya neden olan Kutlu Doğum Haftası kaldırıldı. Mevlid-i Nebi Haftası olarak Mevlid Kandili’nin kutlandığı haftaya taşındı.

İşte bugün size üzerinden daha 4 yıl geçmesine rağmen unutulan Kutlu Doğum Haftası’nı ve etrafında dönen tartışmayı hatırlatacağım. 

 

927af2bdd8dc3d8205948e76fc58e735.jpg
Prof. Dr. Süleyman Hayri Bolay / Fotoğraf: biyografya.com

 

Fikir babası felsefe profesörü Bolay

Kutlu Doğum Haftası’nın fikir babası 1989’da Diyanet Vakfı Yayın Kurulu Başkanı olan Prof. Dr. Süleyman Hayri Bolay.

Prof. Dr. Recep Kılıç’ın Diyanet Dergisi’nin 2007 Haziran sayısında kaleme aldığı, “On Dokuz Yıllık Kutlu Doğum Haftası Tecrübesi Üzerine” adlı yazıda, felsefe profesörü olan ve 2000 yılına kadar yayın kurulu başkanlığını yürüten Bolay’ın ağzından fikrin nasıl hayata geçirildiğini şöyle anlatıyordu:

Türkiye Diyanet Vakfı Yayın Kurulu, 1989 Mayıs ayında göreve başladı. Ekimin ikinci haftasında Mevlid Kandili kutlanacaktı. Kurul olarak ağustos ayının 20’lerinde ‘peygamberimiz ile ilgili bir program tertip edelim, böylece İslam’ın meselelerini ele alma imkânı bulalım’ fikri üzerinde mutabık kaldık. Bunun üzerine kurul üyesi arkadaşlardan, düzenleyeceğimiz bu program için isim bulmalarını istedim. Arkadaşlar 4 farklı isim teklif ettiler. Bunlar arasından ‘Kutlu Doğum’u hem telâffuzu hem de anlamı açısından daha uygun buldum. Program hazırlıklarına başladık. Önümüzde sadece 6 hafta vardı. Yalnız Ankara’da icra edilmek üzere ilk Kutlu Doğum programını hazırlayıp Türkiye Diyanet Vakfı Mütevelli Heyeti’nin onayına sunduk. Heyet, zamanın kısalığını dikkate alarak programın bir yıl sonra uygulanmasını istedi. Fakat yayın kurulu olarak mütevelli heyeti üyelerini ikna ederek Mevlid Kandili’nin tekabül ettiği 1989 Ekim’inin ilk haftasında Ankara’da Kutlu Doğum programını başarılı bir şekilde uyguladık.

 

thumbs_b_c_f52ff20c5345b86fe3cd571b27524c0c.jpg
Mümtazer Türköne / Fotoğraf: AA

 

Türköne’ye göre ismi bulan Ayvaz Gökdemir

Bolay’la birlikte yayın kurulunda bulunan isimlerden birisi de darbe girişimi sonrasında kapatılan Zaman gazetesi yazarı Mümtazer Türköne’ydi.  (Derbe girişiminin ardından 5 Ağustos 2016'da tutuklanan ve "terör örgütü üyeliği" suçlamasıyla 10 yıl 6 ay çarptırılan Türköne, Yargıtay’ın kararı bozmasının ardından 24 Eylül 2020’de tahliye edildi)

Türköne, 19 Nisan 2012 tarihinde Zaman gazetesindeki köşesinde,“Kutlu Doğum ve 28 Şubat” yazısında şu ifadeleri kullandı:

1989 yılında, doktora tezimi yazmakla meşgul olduğum zamanlardı. Türkiye Diyanet Vakfı’nda Yayın Kurulu üyesi olarak görev yapmaya başlamıştım. Kurul başkanımız Profesör Süleyman Hayri Bolay’dı. 

İkinci isim ise üç yıl önce aramızdan ayrılan Ayvaz Gökdemir’di. Ayvaz Bey’in, Türk milliyetçiliği yoluna, onun güçlü telkinleri ile adım attığım için hayatımda etkisi fazladır. Kurul, milliyetçi düşünce geleneğinden gelen toplam altı ilim ve fikir adamından meydana geliyordu.

 “Kutlu Doğum Haftası”, işe başlar başlamaz bu kurulun aldığı bir kararla ortaya çıktı. Teklif Süleyman Hayri Bey’den gelmiş, “Kutlu Doğum” ismini de rahmetli Ayvaz Bey bulmuştu.

 

thumbs_b_c_1a926294bdb2ab340039c0d2d34ca54f.jpg
Fotoğraf: AA

 

Kut sözcüğü tepki çekti

Türköne isim babasının Ayvaz Gökdemir olduğunu söylüyor ama Süleyman Hayri Bolay bu konuda onunla aynı fikirde değil. Diyanet Dergisi’nde 4 isim önerisi arasından Kutlu Doğum’u seçtiğini aktaran Bolay, 2 Nisan 2017 tarihinde, telefonla katıldığı Kanal Fırat Televizyonu’nda şu detayı anlatıyordu:

Kutlu Doğum ismi Prof. Dr. Bahaeddin Yediyıldız tarafından teklif edilmiştir. Yediyıldız’ın bunu teklif etmesinin sebebi de Ordu’nun ilçesinde Kutlu Doğmuş Evliya diye bir zat varmış. Ondan ilham alarak, bunu teklif etmişti, ben de kabul edince adı bu şekilde konulmuştu.

Kim haklı bilmiyorum ama haftanın ismi de tartışma yaratan başlıklardan birisi oldu. Müslümanların yerine mübarek ya da hayırlı gibi sözcükleri tercih ettiği, daha çok Türkçülerin söz dağarcıklarında bulunan “kut” sözcüğünün kullanılması tepkilere neden oldu. Türköne’nin ‘milliyetçi düşünce geleneği’nden geldiğini söylediği 6 yayın kurulu üyesinin etkisi haftanın adında kendisini böyle gösteriyordu.

 

thumbs_b2_ec6cd79d2782dd1a5d723586ef6b99e1.jpg
Diyarbakır'da 2017'de dezünlenen Kutlu Doğum Haftası mitingi / Fotoğraf: AA

 

1994’e kadar hicri takvime uyuldu

Kutlu Doğum Haftası ilk yıllarda hicri takvime göre düzenlendi, Mevlid Kandili haftası aynı zamanda Kutlu Doğum Haftası olarak kabul edildi. İlk yıl 12 Ekim-17 Ekim 1989’da kutlanan hafta, sonraki yıllarda sırasıyla 1 Ekim-7 Ekim 1990,  20 Eylül-26 Eylül 1991, 9 Eylül-15 Eylül 1992 ve 30 Ağustos-5 Eylül 1993 tarihleri arasına denk geldi.

Prof. Bolay ilk yıllardaki kutlamaları ise “Yaptığımız programı ikinci senesinde tüm Türkiye’ye yayarken naad yarışmaları yaptık. Üçüncü sene münacaat yarışmaları yaptık. Daha sonra rahmetli Ahmet Hatipoğlu’nun tavsiyeleri üzerine önce çocuk ilahileri ve çocuk şarkıları şiir yarışması açtık. İkinci seneden itibaren Milli Eğitim ile anlaşma yapıldı. Bütün okullar buna katılıyordu. Eylül ayının başından itibaren heyetler kuruluyordu ve çalışmalar yapılıyordu” diye anlatıyordu.

“Dini düşüncenin cami dışına taşınıp, bilimsel ve anlaşılır bir üslûpla halka ulaştırılması, insanlara Hz Muhammed’i ve İslâm’ı anlatmak, toplumun günümüzdeki dinî problemleri ile ilgili bilimsel bilgiler üretmek, üniversitelerde yapılmakta olan araştırmaların halka ulaşmasını temin etmek, aydın ile halkın birbirini yakından tanıyıp kaynaşmasına katkıda bulunmak” gibi hedefleri olan Kutlu Doğum Haftası’nda panel, konferans, sempozyum ve yarışmalar gibi sosyal ve kültürel etkilikler düzenleniyordu.

 

thumbs_b_c_d66af9368bdc3ae5514ce67724819ac1.jpg
Kutla Doğum Haftası etkinliklerinde vatandaşlara ikramlarda bulunluldu / Fotoğraf: AA

 

Nisan ayında sabitlendi

 Tartışmalara neden olan değişiklik ise 1994 yılında yapıldı. Kutlu Doğum Haftası’nın tarihi 20-26 Nisan arasına sabitlendi. Bolay değişikliğin nedenini  “Biz bu programa başladığımızda 6 Ekim’di, ondan sonra her yıl 10 gün geriye gelerek, ağustos ayına gelince dört sene sonra, yaz zamanı olduğundan ve herkes tatile gittiği için salonlarda izleyici bulunamadı. Bu sefer mütevelli heyeti üyeleri bunu sabitleştirelim dediler. Miladi takvimle nisanın yirmi birine geliyordu ve bizde bunu nisanın yirmi birinden devam ettirdik. Bunu da dört sene sonra halktan gelen talep üzerine yaptık” diye anlattı.

Türköne’nin anlatımı ise yine Bolay’ınkinden farklı. Yukarıda ilk kutlamanın tarihlerini verdim. Kutlu Doğum Haftası sonbaharda başlamış ve onar gün geri giderek yaz mevsimine doğru gidiyordu. Oysa Türköne, aynı yazısında durumu “İlerleyen yıllarda, Mevlid Kandili kış aylarına tesadüf edince, Kutlu Doğum’u sabitlemeye karar verdik. Miladî takvime göre nisan ayında bu hafta, Diyanet’in önayak olmasıyla “Kutlu Doğum Haftası” olarak ilan edildi. Başlarda epeyce itiraz geldi. Bidat olarak görüldü” sözleriyle açıklamaya çalışıyordu.

Tarih seçiminde ise Mısırlı astronomi uzmanı Mahmud Paşa el-Felekî’nin çalışmalarının dikkate alındığı belirtildi. Mahmûd Paşa el-Felekî, rivayetler üzerinden yaptığı hesaplamalara göre, Hz. Muhammed’in doğum tarihini Fil Vak‘ası’nın meydana geldiği yılın 9 Rebîülevvel’i (20 Nisan 571 Pazartesi günü) olarak tespit etmişti. Böylece Kutlu Doğum Haftası 20-26 Nisan tarihleri arasında kutlanmaya başladı.

 

thumbs_b2_8786e661759e997352c87daea839f78c.jpg
Rengarenk kostümleri ile sema yapan kadın semazenlerin gösterisi de eleştirildi / Fotoğraf: AA

 

Bidat olduğu iddia edildi

Tarihin sabitlenmesi tartışmaları da beraberinde getirdi. Kutlu Doğum Haftası’nın Mevlid Kandili’ne karşı icat edildiği yorumlarları yapılmaya başladı. Müslüman kesimlerden “Bu gidişle ramazan ayını da oruç tutmanın kolay olduğu bahar aylarına sabitlemek isteyebilirler” benzeri tepkiler yükseliyordu.

Diyanet her ne kadar “Mevlid Kandili ile bir ilgisi yok. Kutlu Doğum Haftası bir ibadet değildir. Peygamberimizi tanıtmak için yapıyoruz” açıklaması yapsa da bazı ilahiyatçılar, cemaatler yeni bir bidat yaratıldığını iddia ediyordu. Hatta daha ileri gidip bunun İslam’ı Hristiyanlaştırma projesi olduğunu söyleyenler bile çıktı.

Atatürkçü kesimler ise Kutlu Doğum Haftası’nın 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı ortadan kaldırmak için uydurulduğunu savunuyordu.

 

thumbs_b_c_a41247a6dae3162e81ac568f4ff86f28.jpg
Şanlıurfa'da Kutlu Doğum Haftası etkinliklerinde yapılan dedeler-nineler yarışı / Fotoğraf: AA 

 

AK Parti iktidarında büyüdü

Türkiye bir yandan 28 Şubat sürecini yaşarken Kutlu Doğum Haftası tartışmaları da sürüp gitti.

2002 yılında AK Parti’nin tek başına iktidara gelmesi, Kutlu Doğum Haftası’nı da bayrama çevirdi. Hükümetin tam desteğini gören hafta her geçen gün daha coşkuyla kutlandı. Kutlamalara Diyanet’in yanı sıra dernekler, cemaatler de katılmaya başladı ve iş yavaş yavaş kontrol edilebilir olmaktan çıktı. Kutlu Doğum Haftası özellikle iktidar karşıtı meydanının merceğine daha sık takılmaya başladı.

Türk bayrakları ile 23 Nisan’ı kutlayan çocukların fotoğraflarının karşısına, küçük yaşta başları kapalı kızlar, takkeli-cübbeli çocukların katıldığı etkinliklerin fotoğrafları konuluyordu.

İktidar desteği sayesinde Kutlu Doğum Haftası okullara da girmişti. Okullarda programlar düzenleniyor, Kuran-ı Kerim okuma yarışmaları, ilahi konserleri yapılıyordu. Bütün bunların 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve çocuk Bayramı haftasında yapılması laik kesimi rahatsız ediyordu.

Büyük bir kısmı bu devlet destekli organizasyonda yer alsa da bir kesim Müslüman da durumdan rahatsızdı. Mevlid Kandili gibi kadim bir gelenek bu yeni Kutlu Doğum Haftası’nın gölgesinde kalıyordu.

 

thumbs_b2_914ceffcd6e7835cdc715e8ed99a6280.jpg
Fotoğraf: AA

 

Kutlu Doğum Haftası E-Muhtıra’da

 27 Nisan 2007’de ordu bir bildiri yayınladı. Kamuoyunda E-muhtıra diye adlandırılan bildiride 23 Nisan’ı da kapsayan Kutlu Doğum Haftası etkinliklerinden duyulan rahatsızlık açıkça belirtildi. Hükümetin sert bir dille yanıt verdiği bildiride Kutlu Doğum Haftası adıyla düzenlenen etkiliklerden şu şekilde bahsediliyordu:

Ankara’da 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlamaları ile aynı günde Kur'an okuma yarışması tertiplenmiş, ancak duyarlı medya ve kamuoyu baskıları sonucu bu faaliyet iptal edilmiştir.

22 Nisan 2007 tarihinde Şanlıurfa’da; Mardin, Gaziantep ve Diyarbakır illerinden gelen bazı grupların da katılımı ile, o saatte yataklarında olması gereken ve yaşları ile uygun olmayan çağ dışı kıyafetler giydirilmiş küçük kız çocuklarından oluşan bir koroya ilahiler okutulmuş, bu sırada Atatürk resimleri ve Türk bayraklarının indirilmesine teşebbüs edilerek geceyi tertipleyenlerin gerçek amaç ve niyetleri açıkça ortaya konulmuştur.

Ayrıca, Ankara’nın Altındağ ilçesinde “Kutlu Doğum Şöleni” için ilçede bulunan tüm okul müdürlerine katılım emri verildiği, Denizli’de İl Müftülüğü ile bir siyasi partinin ortaklaşa düzenlediği etkinlikte ilköğretim okulu öğrencilerinin başları kapalı olarak ilahiler söylediği, Denizli’nin Tavas ilçesine bağlı Nikfer beldesinde dört cami bulunmasına rağmen, Atatürk İlköğretim Okulu’nda kadınlara yönelik vaaz ve dini söyleşi yapıldığı yolunda haberler de kaygıyla izlenmiştir.

Okullarda kutlanacak etkinlikler, Milli Eğitim Bakanlığı’nın ilgili yönergelerinde belirtilmiştir. Ancak, bu tür kutlamaların yönerge dışı talimatlarla yerine getirildiği tespit edilmiş ve Genelkurmay Başkanlığı’nca yetkili kurumlar bilgilendirilmesine rağmen herhangi bir önleyici tedbir alınmadığı gözlenmiştir.

Anılan faaliyetlerin önemli bir kısmının bu tür olaylara müdahale etmesi ve engel olması gereken mülki makamların müsaadesi ile ve bilgisi dahilinde yapılmış olması meseleyi daha da vahim hale getirmektedir. Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür.

Cumhuriyet karşıtı olan ve devletimizin temel niteliklerini aşındırmaktan başka amaç taşımayan bu irticai anlayış, son günlerdeki bazı gelişmeler ve söylemlerden de cesaret almakta ve faaliyetlerinin kapsamını genişletmektedir.

 

aa.jpg
Fotoğraf: AA

 

Kapatma davasında delil oldu

Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri AK Parti kapatma davasının da delilleri arasında yer aldı. AK Parti’nin “Laikliğe aykırı fiillerin odağı haline geldiği” iddiasıyla kapatılması istenen dava 2008’de Anayasa Mahkemesi’nde görüldü. 6’ya 5 oyla kapatmaktan kurtulan AK Parti’ye 10-1 oyla hazine yardımının yarısının kesilmesi cezası verildi.

Bu badireleri atlatan AK Parti iktidardaki yerini sağlamlaştırırken, Kutlu Doğum Haftası kutlamalarının da görkemi artıyordu ama bir farkla. Haftanın tarihi 2008’de bir kez daha değişti. Kutlu Doğum Haftası 23 Nisan’ı dışarıda bırakmak için 14-20 Nisan arasında kutlanmaya başladı.

 

thumbs_b2_4dce8d96b3d63be55f8ab346cd8568d9.jpg
Fotoğraf: AA

 

Resmi kutlamalar arasına girdi

Kutlu Doğum Haftası, Resmi Gazete'nin 13 Şubat 2010 tarihli sayısında yayımlanan genelge ile devlet çapında resmiyet kazandı.

Artık Kutlu Doğum Haftası Meclis’te de kutlanıyor, siyasi parti temsilcileri Meclis kürsüsünden haftanın önemine dair konuşmalar yapıyordu. Arkasında öyle büyük bir iktidar gücü oluşmuştu ki, Kutlu Doğum Haftası’nı eleştirmek neredeyse dini, peygamberi eleştirmek gibi sayılıyordu.

 

Baykal da katıldı

Bu ortamda muhalefet partileri de Kutlu Doğum Haftası’na katılmaya başlamıştı. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal 15 Nisan 2010’da Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen Kutlu Doğum Haftası açılış töreninde katıldı. Gazetelerde 6 saat çalışarak hazırladığı anlatılan konuşmasında şunları söyledi:

Hazreti Muhammed bilimi teşvik etmekle kalmamış, ilk okuma yazma seferberliğini de başlatmıştır. Kuran insanı özgürleştirirken toplumsal hayatta da adaletin belirleyici olmasını sağlamıştır. Kuran-ı Kerim bir kavme veya soya değil tüm insanlığa inmiştir. Dinin bir servet veya ün elde etmek amacıyla ele alınması İslamiyet’in özüne yapılabilecek en büyük saygısızlıktır. Her insan aklı ve kendi hür iradesi ile inanır. Hiç kimse bir başkasının günahını çekmez. Cennete ancak hak eden gider. Cennette hiçbir cemaatin toplu rezervasyon yapma imkanı yoktur. İyi insansan kimsenin sana aracılık yapmasına ihtiyaç yoktur. Kuran’ın ve İslamiyet’in siyasetle ilişkisi konusunda yanlışlıklara karşı hepimizin duyarlı olmasına ihtiyaç vardır. Şura, adalet ve işlerin ehillerine verilmesi temel değerlerdir. Ama bunlar hiçbiri siyasetin tekelinde olmayan ve her zaman gözetilmesi gereken unsurlardır. İstişare şarttır. İster mecliste, ister kendi partinde yaparsın. İşi ehline vereceksin. Benim dostumdur, akrabamdır diye iş vermeyeceksin. Ve adaleti de gözeteceksin

 

thumbs_b2_914ceffcd6e7835cdc715e8ed99a6280.jpg
Fotoğraf: AA

 

Ruhsuz, nesiller yetiştirme projeleri başarısızlıkla sonuçlanmıştır

Bir sonraki yıl ise Baykal’ın yerine CHP’nin Genel Başkanlığı’na oturan Kemal Kılıçdaroğlu, Kutlu Doğum Haftası açılış törenine katıldı.

Kürsüye önce Başbakan Recep Tayyip Erdoğan çıktı. Okullarda müfredata konulan seçmeli Kuran-ı Kerim ve Siyer derslerinin faydalarından söz eden Erdoğan, şunları söyledi:

Mekanik, ruhsuz, maddeci nesiller yetiştirme projeleri dünyanın her yerinde başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Kitaplar yasaklanmış, kurslar kapatılmış, ezanlar susturulmuş, camilere kilit vurulmuş, çocukların Kuran ve Siyer öğrenmeleri engellenmiş... Ancak millet ne dininden ne de din eğitiminden zulme maruz kalma pahasına, canı pahasına da olsa asla vazgeçmemiştir. Tarihi tecrübe insanlığa göstermiştir ki, din ve maneviyat eğitimini yasaklamak, engellemek onu ortadan kaldıramamıştır, sadece yer altına itmiştir. Milli, manevi ve dini değerlerin özgürce eğitimini tesis etmek, bu doğrultuda gerekli imkanları sağlamak ise tercih hürriyetini pekiştirmiş ve sağlıklı nesillerin yetişmesine zemin hazırlamıştır.

 

Kılıçdaroğlu her yıl katıldı

Sonra kürsüye CHP’nin yeni genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu çıktı. Hz. Muhammed’in hayatından örnekler öeren Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

Hz. Muhammed en büyük zulüm olan şirki yıktı. Dünya tarihinin en büyük inkılabını gerçekleştirdi. Allah ile kul arasına giren tüm batıl inançları bertaraf etti. İslam yalnızca Allah'a tapan, yalnızca Allah'tan dileyen yüce bir inanışı getirmiştir. İslam, tevhidi yani tek ilahlı inancı yerleştirmiştir, kula kulluğu kaldırmıştır. Çocukluk yıllarından itibaren taşkın olmayan, kontrollü ve sakin bir ruh haline sahiptir. O, en zor anlarında dahi metanetini kaybetmeyecek kadar güçlü bir kişiliğe sahiptir. Baskının ve zulmün en şiddetli anlarında dahi onu yapanlara merhamet duyabilecek kadar engin bir bağışlama yetisine sahiptir. Sevgili peygamberimiz hiç öfkelenmezdi. Kendisinden unutamayacağı bir nasihat isteyen kişiye, 'Öfkelenme' demiştir ve 'Asıl pehlivan öfkesini yenendir' diye buyurmuştur. Hz. Muhammed, dünyada kimsenin eline geçmeyen muhteşem bir gücün içinde, kral gibi değil sade bir insan gibi yaşamıştır. Dünyayı bir misafirhane olarak gördü ve misafir gibi yaşadı. O sade hayatı içinde hem bir öğretmen, hem adil bir hakim, iyi bir eş, anlayışlı bir baba, sorumlu bir devlet adamı ve çoğunlukla yoksul bir Medineli vatandaş gibi yaşadı

Kılıçdaroğlu genel başkan koltuğuna oturduktan sonra her yıl kutlu doğum etkinliklerine katılmayı sürdürdü. Kutlu Doğum Haftası müfredata da girmişti. Okullarda hafta boyunca etkinlikler düzenlenmeye, kutlamalar organize edilmeye başlanmıştı.

 

 

Görüntüler tartışmaya neden oldu

Artık bir anma haftası, panellerin, sempozyumların düzenlediği bir etkinlikten çok, şenlik gibi kutlamaların yapıldığı bir haftaya dönüşmüştü. Bu kutlamalardan çok tartışılan birçok görüntü hafızalarda yer etti.

Kabe ve Kuran’ı Kerim şeklinde pastalar kesildi. Cami bahçelerinde konserler verildi. Üsküdar Belediyesi’nin yaptırdığı Kabe maketinin etrafında tavaf edildi. Kadın semazenler katıldığı etkinlikler, ilahi konserleri de tepki çekti. Belki de en akılda kalan kutlama 2017’de Diyarbakır’da düzenlenen Kutlu Doğum Mitingi oldu. HÜDA-PAR’a yakınlığıyla bilinen Peygamber Sevdalıları Platformu’nca düzenlenen mitinge binlerce insan katıldı.

 

thumbs_b2_f220b45ea73e85daf0e4570160a0a712.jpg
Diyarbakır'daki mitinge binlerce insan katıldı / Fotoğraf:AA

 

Türkiye gazetesinden FETÖ iddiası

2017 Kutlu Doğum Haftası’nın kutlandığı son yıl oldu. 2016’da gerçekleşen darbe girişiminin ardından ülkede FETÖ’cü avı başlamıştı. Darbeye fiilen katılanların çoğu yakalanıp tutuklanmıştı ama örgütün devletin kılcal damarlarına kadar sirayet eden unsurlarını temizlemek için başlatılan operasyonlar büyük bir hızla devam ediyordu.

Türkiye gazetesi, 21 Nisan 2017 tarihinde “Kutlu Doğum FETÖ projesi” manşetiyle çıktı. Haberde Kutlu Doğum Haftası’nın FETÖ icadı olduğu iddia edildi.

 "Hristiyanların Noel yortusuna alternatif olan bu haftanın hedefi, dinin içini boşaltıp, yozlaştırmaktır" denilen haberde, haftanın tarihinin de örgütün ABD’de yaşayan lideri Fethullah Gülen’in doğum tarihi olduğu ileri sürüldü.

 

 

Öteden beri fısıltıyla söylenen bu iddiaların manşette taşınması tartışmanın yeniden ateşlenmesine neden oldu. Haberde Kutlu Doğum Haftası ile ilgili şu suçlamalar yer aldı:

…Her yıl Mevlid Kandili farklı bir tarihe denk geliyor, ancak millet Peygamber Efendimizin doğum gününü nisan ayında kutluyordu. Bir süre sonra Kutlu Doğum Haftası’nın son gününün FETÖ elebaşı Gülen’in doğum tarihi ile çakıştığı fark edildi. (27 Nisan 1941) Görünürde Peygamberimizin doğum günü kutlanıyordu. Ancak perde arkasında yapılanlar farklı bir şeydi.

… FETÖ’nün başı Gülen, Ekim 1991’de Sızıntı dergisindeki yazısında şöyle diyordu: Acaba bu Kutlu Doğum’u daha içten ve daha ciddi olarak değerlendiremez miyiz? Hazreti İsa ile alakalı günler, halkı Hristiyan olsun-olmasın, hemen her ülkede âdeta neşe, sevinç kıyametleriyle kutlanır; Her tarafa O’nun adına tebrikler, hediyeler yağar. Dört bir yan kandillerle süslenir, çarşı-pazar renklerle-ışıklarla kahkaha atar.

Gülen’in dediği gibi yapıldı. Kutlamaların, suyu çıkarıldı. Peygamber Efendimizi anlatmanın dışında her şey yapılmaya başlandı. Diyanet ise bu duruma tepki göstermediği gibi işin organizatörü oldu.

Bir tek Efendimiz yok!

Kutlu Doğum Haftası’nda ilk zamanlar Peygamber Efendimizin hayatı anlatılırken zamanla iş, Türkçe Olimpiyatları gibi FETÖ’nün sazlı sözlü eğlencelerine döndü. Diyanet ise bu duruma hem tepki göstermedi hem de âlet oldu.

İbadet mi eğlence mi?

İş öylesine ciddiyetsiz bir hal aldı ki artık kutlamalar şenlik havasından öteydi... Kutlu Doğum haftasında aynen Türkçe Olimpiyatları gibi sazlı sözlü organizasyonlar ile bir karnaval havası estirilmeye başlanmıştı. Bid’ata, harama davetler vardı. Kadın-erkek karışık sazlı dümbelekli peygamber anılması başlamıştı. Hatta Kur’ân-ı Kerim şeklinde pasta yapılıp katılımcılara dağıtıldı. Bazıları bu haftada özel indirim günleri ilan ederek peygamberimizi ticaretlerine alet etmeye kalktı. 2011 yılında orkestra eşliğinde dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün katılımıyla gerçekleştirilen “Mevlit Kantat Promiyeri” ise devlet büyüklerinin bu rezalete nasıl alet edildiğini gözler önüne seriliyordu.

 

thumbs_b_c_4cd706947b8792d0c703989a9fc64a45.jpg
Eski Diyanet işleri Başkanı Mehmet Görmez / Fotoğraf:AA

 

Görmez yanıt verdi

Dönemin Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez haberdeki iddiaları “akıl tutulmasıyla izah edilebileceğini ve kabul etmenin mümkün olmayacağını” söyledi.

Görmez, 22 Nisan 2017’de Diyanet Tv’de katıldığı programda iddialara şöyle yanıt verdi:

Bu topluma bu kötülüğü yapan yapıyla hiçbir ilgisi yoktur delil olarak kullandıkları tek delil vardır o da şimdi hapishanede olan eski gazete köşe yazarının yazdığı yalan yanlış bir gazete haberine dayanarak bunu söylüyorlar. Bu haftanın onlar tarafından icat edildiğini, daha da vahimi o ihaneti bu topluma yapan insanın doğum gününü kutlamak için bunu kullandıklarını, diyaneti de bu yönde kullandıklarını iddia etmek doğrusu bir akıl tutulmasıyla izah edebilirim. Bunu kabul etmek mümkün değil.

Görmez, FETÖ’nün Kutlu Doğum Haftası’na sızmaya çalıştığını iddia ederek şunları söyledi:

Bunu sulandırmak için dinin her boyutunu hayatın her alanını, her müesseseyi, her kurumu kirletmeye kalkıştıkları gibi bu haftayı da kirletmeye kalkıştıkları doğrudur. Sonradan nüfuz etmeye kalkıştıkları, her yere nüfuz etmeye sıçmaya kalkmaya çalıştıkları gibi bu haftaya da sızmaya nüfus etmeye çalıştıkları doğrudur. Ve bu haftayı teşviş etmek için, kötülemek için bazı kötü  örnekler de ortaya koydukları doğrudur.  Ancak bugünkü yayında o kötü örnekleri Diyanet yapıyormuş ve yaptırıyormuş gibi manşete koyup bu itham ve iftirayı yazmak o kardeşlerimize asla yakışmamıştır. Bunu derhal telefi etmelerini bekliyorum.

 

thumbs_b_c_375ce65c10162d9f70b07eaaaa8aa144.jpg
Diyanet işleri Başkanı Ali Erbaş, Mevlid-i Nebi haftasının hicri takvime göre kutlanacağını duyurdu / Fotoğraf: AA

 

Kutlu Doğum, Mevlid-i Nebi oldu

Ama artık ok yaydan çıkmıştı. FETÖ iddiaları havada uçuşuyor, ilahiyat hocaları art arda Kutlu Doğum Haftası’nın kaldırılmasını isteyen açıklamalar yapıyordu.  Görmez 31 Temmuz 2017 tarihinde Diyanet İşleri Başkanlığından emekliye ayrıldı. Yerine atanan Ali Erbaş’ın ilk icraatı Kutlu Doğum Haftası’nı kaldırmak oldu. Haftanın adı Mevlid-i Nebi Haftası olarak değiştildi ve yeniden hicri takvime göre Mevlid Kandili haftası kutlanacağı açıklandı.  Erbaş konuyla ilgili yaptığı açıklamada “Yeryüzünü teşrifleriyle insanlığın istikbalini aydınlatan, hicretiyle medeniyet kuran Hz. Peygamberin (SAV) doğum günü Mevlid-i Nebi (12 Rebiulevvel), hicretle başlayan medeniyet inşasını daha iyi anlamak adına, bir hafta boyunca yurt içinde ve yurt dışında, önemli etkinlikler ve özellikle gençlerimize yönelik programlarla ihya edilecektir" ifadelerini kullandı.

Böylece kaldırılmamış olsaydı, bugün başlayacak olan Kutlu Doğum Haftası, 28 yıl sonra takvimlerden çıktı. Siyasi iktidar tarafından desteklenen birçok gün ve bayram gibi tarihe karışmış oldu.

 

 

DAHA FAZLA HABER OKU