Andımız'ın sicili ne kadar temiz?

H. Caner Akkurt Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AA

Demokrasiye balans ayarı çekildiği yıllarda yani 28 Şubat postmodern darbe sürecinde diyelim ki bir kutlama ya da davettesiniz.

Hele de alkolü fazla kaçırıp cûş-u hurûşa gelen birileri kalkıp Onuncu Yıl Marşı'nı söylemeye başladı mı sıkıysa ayağa kalkmayın, Mâazallah! Ahmet Kaya gibi çatal, kaşık saldırısına maruz kalırdınız. 


Geçmişte okullarda okutulan "Andımız" okunmalı mı okunmamalı mı tartışması, Danıştay'ın ilköğretim okullarında "Öğrenci Andı" okunmasını sonlandıran kararı ile tekrar alevlendi.

Peki, bugünlere nasıl gelindi?

30 Eylül 2013'te Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın açıkladığı "Demokratikleşme Paketi" sonrası, 8 Ekim 2013'te tarihinde yapılan bir yönetmelik değişimi ile "Öğrenci Andı" uygulaması yürürlükten kalkmış oldu.

Andımız'ın kalkmasının, demokratikleşme süreci ve jakobenlikten sıyrılma noktasında sembolik bir anlamı vardı ve genel olarak olumlu karşılandı. Bununla birlikte itirazlar, eleştiriler de yok değildi.


Türk Eğitim-Sen'in açtığı iptal davasında ilk karar beş yıl sonra yani 2018'de çıktı. Danıştay 8. Dairesi'nin, oy çokluğu ile aldığı kararla, and metninde "Anayasa'da anlamını bulan kavram ve ilkeler olduğu" gibi gerekçelerle, oy çokluğuyla düzenleme iptal edildi ve yeminin yeniden okutulmasının önü açıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan bu kararı o günlerde, "Bizim andımız İstiklal Marşımızdır ve İstiklal Marşımızla beraber yolumuza devam ediyoruz" sözleriyle eleştirmişti.


Milli Eğitim Bakanlığı'nın 2018 yılındaki bu karara ilişkin yaptığı itiraz ve yürütmeyi durdurma istemi, 12 Mart'ta bir üst kurul olan Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu tarafından karara bağlandı ve andın okutulması yönündeki kararı iptal etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 18 Mart'ta yaptığı konuşmada; "Milli andımız olan İstiklal Marşı, bize niçin birlik olmamız gerektiğini de anlatıyor. İstiklal Marşımızdaki ruhu hep birlikte içselleştirmemiz, milletimizin tüm fertlerine aşılamamız büyük önem taşıyor" diyerek daha önceki tavrını açık ve net bir şekilde yineleyerek son noktayı koymuş oldu.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

1933'te "Öğrenci Andı"nı yazıp, okullarda uygulatan dönemin Mili Eğitim Bakanı Reşit Galip'ten bahsetmeyeceğim.

Bu konuyla ilgili Mehmed Mazlum Çelik'in "Doktor Reşit Galip'in yaşayan hayaleti: Andımız tartışması" yazısını okuyabilirsiniz.

Fakat Andımız'ın günümüze kadar gelen metninin ilk günkü gibi olmadığını belirtmemiz gerekir.

"Ey bu günümüzü sağlayan, Ulu Atatürk…" şeklinde başlayan paragraf 12 Mart darbecilerinin marifetiyle anda eklenmiştir.

1972 yılında 12 Mart darbecilerinin kurduğu Ferit Melen hükümetinin Milli Eğitim Bakanı Sabahattin Özbek, ilave şovenist metni askerî konseye onaylatmıştır.

Bu açıdan baktığımızda Andımız'ın sicili öyle bilindiği gibi temiz de değildir. 12 Eylül 1980 darbecileri bu andı Diyarbakır, Mamak gibi askerî cezaevlerinde, siyasi tutuklulara sağcı, solcu, İslamcı, Türk, Kürt ayrımı yapmaksızın dayak eşliğinde zorla söyletmiştir.

O dönemde Mamak Askerî Cezaevi'ne düşen ülkücü hareketten Yaşar Okuyan'a eşi ve çocuğunun karşısında "Andımız"ı nasıl zorla okutarak rencide ettiklerini biliyoruz.


1992'de okullarda sadece pazartesileri değil, her gün okutulmaya başlanan bu ant ile ilgili 1994'te bizzat yaşadığım hazin bir anımı paylaşayım:

Malum, o yıllarda Refah Partisi yerel seçimlerde belediye yönetimlerini bir bir kazanıyor ve bir sonraki seçimde daha fazla oy ile tekrar yönetmeye devam ediyordu.

Refah Partisi'ni "irticai tehdit" olarak gören sivil bürokrasi kadar askerî bürokrasi de durumdan rahatsızdı.

27 Mart 1994 seçimlerine çok az bir gün kala, küçük bir şehirde bulunan askerî birliğin komutanı emrindeki tüm personelle toplantı yaparak, Refah Partisi'nin adayının tekrar kazanmamasının askerî personelin elinde olduğuna vurgu yaparak bu adayın karşısındaki en güçlü rakibe herkesin oy vermesini "rica" etti.

Neyse, seçimler oldu ve Refah Partisi'nin adayı belediye seçimlerini yine kazandı. Ama konu kapandı mı? Keşke kapansaydı.

Birkaç gün sonra askerî birlikteki tüm personel tam teçhizatlı olarak tören alanına toplandı ve hep bir ağızdan "Andımız" adeta ceza olarak okutulmaya başlandı. Bu seremonik ayin kesintisiz her hafta tekrarlanarak aylarca devam etti.


Halka rağmen halk için yapılan dayatmalara bu millet tarihte çokça rastladı. Üstelik sadece millete değil iktidarlara da militarist, aristokratik, jüristokratik benzer dayatmalar yapıldı.

Aslında şimdi de muhalefetin yapmaya çalıştığı, "Andımız" üzerinden kamuoyu oluşturup iktidara baskı yapmaya çalışmaktan başka bir şey değildir.

Ancak bu çocukça reflekslerden kimseye ekmek çıkmaz ve vatanseverliğin ölçüsü de -hadi yumuşatarak ifade edelim- uygulanma usulü olarak sicili bozuk andımızı okumak ya da okutmak olmasa gerekir.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU