Öcalan'ın öldüğü iddiasına başsavcılıktan yalanlama: Sağlık durumu iyi

Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı, “haberlere itibar edilmemesi gerektiğini” bildirdi

Fotoğraf: Twitter

Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı, Abdullah Öcalan'ın öldüğü iddiasının gerçeği yansıtmadığını duyurdu.

Başsavcılıktan yapılan yazılı açıklamada, "İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olarak bulunan Abdullah Öcalan'ın öldüğü yönünde bazı sosyal medya hesaplarında asılsız iddiaların yer aldığı anlaşılmıştır. Hükümlü hayatta olup, sağlık durumu iyidir. Bu tür haberlere itibar edilmemesi gerektiği hususu kamuoyuna saygıyla duyurulur" ifadelerine yer verildi.

Öcalan’ın hukuk işlerini yürüten Asrın Hukuk Bürosu, Öcalan ile temas kuramadıklarını bildirerek bir açıklama yapmıştı.

“İmralı Cezaevi’nde bulunan müvekkillerimiz Sn. Abdullah Öcalan, Sn. Ömer Hayri Konar, Sn. Hamili Yıldırım ve Sn. Veysi Aktaş ile herhangi bir şekilde iletişim kuramamaktayız” denilen açıklamada, “İmralı Cezaevi’ndeki son avukat görüşmesi sadece Sayın Öcalan ile sınırlı olmak üzere 7 Ağustos 2019 tarihinde gerçekleşirken müvekkillerimizin dış dünya ile son iletişimi 27 Nisan 2020 tarihinde pandemi vesilesi ile ilk defa tanınmış olan telefon hakkı kapsamında olmuştur” ifadelerine yer verilmişti.

Açıklama şöyle devam etmişti:

Bu tarihten sonra haber alma imkânımızın olmadığı müvekkilimiz Sayın Öcalan’ın yaşamı hakkında 14.03.2021 tarihinde bir takım anonim sosyal medya hesaplarında iddialar ortaya atıldı. Uzun süredir görüştürülmediğimiz İmralı’daki müvekkillerimiz hakkında ortaya sürülen her iddiayı ciddiyetle inceliyor ve gerekli girişimleri yapıyoruz. Dönem dönem ortaya atılan bu iddiaların hangi kaynaktan beslendiği ya da yayıldığını bilmiyoruz ancak bizim için önemli olan bu iddiaların periyodik olarak Sn Öcalan hakkında dile getiriliyor olmasıdır. Kuşkusuz bu durumun en önemli nedeni İmralı’ya uygulanan ağır tecrit ve tüm bilgi-gözlem olanaklarımızın kesilmiş olmasıdır. İmralı Cezaevi’nin standart bir cezaevi olarak aile ve avukatları tarafından düzenli olarak görülebilen, sağlık ve yaşam koşulları hakkında bilgi alınabilen bir cezaevi olmaması bu iddialar konusunda ciddi ve giderilmesi gerekli endişelere yol açmaktadır. Endişelerin giderilme yolu da İmralı ile en erken iletişim kanallarının kurulmasından geçmektedir. İmralı’da başlı başına kötü muamele oluşturan tecrit halinin son bularak sağlık ve yaşam koşullarına dair kaygıları giderecek iletişim kanallarının oluşturulması talebimizde ısrarcıyız. Bir kez daha siyasi ve idari yetkilileri tek bir cezaevi ve tek bir mahpus grubuna dönük bu ayrımcı ve şedit tecrit pratiğinden vazgeçerek sorumlu davranmaya, İmralı Cezaevinin denetlenebilir hale getirilmesine, yasal ziyaret ve iletişim haklarını ayrımsız uygulamaya ısrarla davet ediyoruz.

 

Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU