Türk futboluna, futbol pastasının kırıntıları kalabilir

Okan Can Independent Türkçe için yazdı

Görsel: Johan Cruyff 

Endüstriyel futbolda değişim, her geçen daha da hızlanıyor. Avrupa'nın birçok yerinde yatırım aracı haline gelen futbolda pazarlama, takım antrenmanları gibi zorunlu bir ihtiyaç halini alıyor.

Antrenman yapmayan takımın kondisyonu nasıl düşerse, pazarlamasını doğru yapmayan kulüplerin ve liglerin gelirleri de öyle düşüyor.

Almanya hariç büyük liglerde kulüpler, yabancı portföylerinin bir parçası haline gelirken, futbol sahada olduğu kadar, masa üstünde de oynanıyor.

Kulüpler, gelir için beraber hareket ederken, liglerin ticari organizasyonu da bir bütün içinde yapılıyor.

En verimli organizasyon yapısını arayan kulüpler, bazen kulübün başkanlığına başka bir ülke vatandaşını bile seçebiliyor. Örneğin Marsilya kulübü başkanlığına, bir İspanyol gelebiliyor.

Bununla beraber kulüplerin bozulan mali yapıları, yatırımcılar için fırsatlar yaratıyor. Cies Sports Intelligence'ın verilerine göre, Almanya dışındaki büyük Avrupa liglerinde 80 kulübün 36'sı, yabancı sermayeye satılmış.

Hemen hemen yarısına denk gelen bu rakamın, önümüzdeki yıllarda daha da artması bekleniyor. Yine bu satın almalarda, Amerikan sermayesinin artışı dikkat çekiyor.

İngiltere, İtalya ve Fransa futbolunda Amerikalı yatırımcıların varlığı dikkat çekerken, Asya sermayesinin özellikle de Çinli yatırımcıların, futbol yatırımlarından geri çekilmeye başladığı gözleniyor.

Hafta içinde Çin Süper Ligi'nin Jiangsu FC'nin faaliyetlerine son verdiğini açıklaması da Çin'in futbola akıttığı paraların artık azaldığını gösteriyor.

Çin Devleti'nin spor yatırımlarının ülke içinde kalması için bazı kararlar aldığı zaten biliniyordu.
 

Rob Dobi.jpg
Görsel: Rob Dobi/The Ringer


Amerikalı yatırımcılar futbolu yeniden keşfetti 

Pandemi ile beraber azalan gelirler ve kulüplerin değerlerinde yaşanan düşüş ile ortaya çıkan boşluğu doldurmak isteyen Amerikalı yatırımcılar, özellikle İngiltere Premier Lig ve İtalya Seri A'ya gözlerini dikmiş durumda.

Özellikle Amerika içindeki basketbol, beyzbol ve Amerikan futbolunun hem pahalı hem de fırsatlar içermemesi sebebi ile Avrupa futbolu çok daha çekici duruyor Amerikalı yatırımcılara.

Ortaya çıkan fırsatlar ile İtalya'dan Fiorentina, Parma, Spezia, Fransa'dan Bordeaux, Marsilya, Toulouse, İngiltere'den Fulham, Aston Villa ve  Leeds United son yıllarda Amerikan yatırımcıların eline geçti.

Karlı bir yatırım haline gelen kulüpler, düşük değerden alınarak, değeri artan bir işletme haline geliyor bu satın almalarla.

Örneğin, İspanya İkinci Ligi  Segunda División'daki ortalama bir kulübün fiyatı, yaklaşık 12-13  milyon euro olarak tahmin ediliyor. Bu yatırımın bir kısmı, yayın gelirleri ile karşılanmış oluyor.

Sonrasında ise eğer kulüp, bir üste lige çıkarsa yayın gelirleri bir anda 40 milyon eurodan başlayarak artabiliyor. Kısa süre içinde kulübün değeri artarken, ortaya kar getiren bir yatırım çıkıyor. 
 

FIFA.jpg
Görsel: FIFA


Avrupa futbol sisteminde değişimler hızlanıyor

Avrupa futbolunda yaşanan sermaye değişimleri ve Avrupa Süper Ligi tartışmaları ile beraber, Avrupa futbolunda büyük değişimler yaşanıyor.

Özellikle gelir paylaşımı açısından, endüstriyel futbolun dışında kalanlar için pastadan pay almak oldukça zor.

Bu yüzden Türk futbolunu zor bir dönem bekliyor. Zaten Türk futbolundaki başarısızlık ve yaşanan gerileme, borçlu bir sistem yaratmıştı.

Uluslararası liglere oyuncu satışından sürdürülebilir bir gelir de yaratamayan Süper Lig'in, gelişime ihtiyacı olan ve Süper Lig'i durak olarak kullanmak isteyen yabancı oyuncular için de bir vaadi bulunmuyor.

Mesela Avrupa'nın büyük liglerine transfer olmak için öncelikle Portekiz'i, Belçika'yı kullanan ve kendilerine gelişim haritası oluşturan genç Afrikalı ve Latin oyuncuların yarattığı ekonomiden de pay alamıyor Türk futbolu.

Örneğin son 10 yılda Portekiz'in Benfica kulübü, sattığı oyunculardan 900 milyon euro civarında ciro elde etti.

Maalesef, her yıl şampiyonluk yarışının yarattığı hırçın rekabet, Türk futbolunu daha da geri götürüyor.

Artık geleceği konuşmak gerekiyor.

Yoksa geleceği konuşmak yerine, sürekli geçmişi konuşan Türk futbolu, bu yeni dönemde, uluslararası futbol pastasından kırıntılarla ile yetinmek zorunda kalacak.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU