Zaten dijital devlerin kontrolündeyiz ama Huawei'nin büyümesi, Çin tarzı gözetlemenin habercisi

Çin yurttaşları o derece gözetleniyor ki, ödemedikleri vergi ve cezalar nedeniyle uçak ve tren bileti almaları engellenebiliyor. Yavaş ancak emin adımlarla ilerlediğimiz gelecek işte bu

Fotoğraf: The Independent

Medya, bizi güvenliğimize yönelik tehdit haberleriyle bombardımana tutuyor: Çin, ABD ile ticaret savaşı için ceza olarak Tayvan'ı işgal edecek mi? ABD İran’a saldıracak mı? Brexit karmaşasından sonra AB kaosa mı girecek? Ancak kanımca, hepsini gölgede bırakan -en azından uzun vadede- bir konu var: ABD'nin Huawei'nin büyümesini sınırlama çabası. Neden?

Günümüz dijital ağı hayatlarımızı kontrol ediyor ve düzenliyor: Eylemlerimizin (ve eylemsizliğimizin) çoğu, artık bizi sürekli değerlendirmeye tabii tutan dijital bulutlarda kayıtlı. Sadece eylemlerimizi de değil, duygusal durumlarımızı da takip ediyorlar. Azami derecede özgür olduğumuzu hissederken (her şeyin mevcut olduğu web’de gezinirken) aslında tamamen "dışsallaştırılmış" ve ustaca manipüle edilmiş durumdayız. Dijital ağ, eskinin "kişisel olan politiktir" sloganına yeni bir mana katıyor.

Üstelik, tehlikede olan sadece özel hayatımızın kontrolü değil: Günümüzde ulaşımdan sağlığa, elektrikten suya kadar her şey dijital ağlar tarafından yönetiliyor. İşte bu yüzden bugün, web bizim en önemli "müştereğimiz" (Marx'ın etkileşimimizin temelini oluşturan ortak kamusal alanı tanımlamak için kullandığı terim) ve bunun kontrolü için verilen mücadele de günümüzün en önemli mücadelesi. Düşman, özelleştirilen ve devlet kontrolündeki müştereklerin, yani şirketler (Google, Facebook) ve devlet güvenlik kurumlarının (NSA) birleşimidir.

Tek başına bu gerçek, temsilci güce dair geleneksel liberal nosyonu yetersiz kılıyor: Yurttaşlar, kendi güçlerinin bir kısmını devlete devreder ama bu devir belirli şartlara tabiidir (halk egemenliğin kesin kaynağı olduğu ve isterse iktidarı geri alabileceği için bu güç yasalarla kısıtlanmış ve kullanımı kesin şartlarla sınırlanmıştır). Özetle devlet, büyük ortağın (halkın) iktidarı herhangi bir noktada geri alabileceği veya değiştirebileceği bir sözleşmenin küçük ortağıdır. Temelde bu süreç, her birimizin alışveriş yaptığı süpermarketi değiştirmesiyle aynı şekilde işler.

Toplumlarımızın işleyişini ve kontrol mekanizmalarını düzenleyen dijital ağ, bugün iktidarı ayakta tutan teknik şebekenin nihai unsurudur. Shoshana Zuboff, kapitalizmin bu yeni aşamasına "gözetleme kapitalizmi" adını veriyor:

"Bilgi, otorite ve iktidar, bizim sadece 'insan doğal kaynağı' olduğumuz bir gözetleme sermayesine dayanıyor. Zımni olan kendi kaderini tayin etme iddiasının deneyimlerimizin haritasından silindiği yerli halklarız artık."

Maddeye indirgenmekle kalmıyor aynı zamanda eşitsiz bir takasa tabii tutularak sömürülüyoruz. İşte bu yüzden (klasik artı değerin rolünü oynayan) "davranışsal artı değer" terimi burada tamamen haklı çıkıyor: İnternette gezinirken, alışverişte ya da TV izlerken istediğimizi elde ediyoruz ama daha fazlasını veriyoruz - kendimizi tüm çıplaklığımızla gösteriyor, dijital "büyük Öteki"ne hayatımızın detaylarını sunuyor ve alışkanlıklarımızı sergiliyoruz.

 

 

Buradaki paradoks kuşkusuz, bu eşitsiz takası, bizi etkili bir şekilde köleleştiren bu eylemi, özgürlüğün en üst düzeyde tatbikiymiş gibi tecrübe etmemiz -web'de özgürce dolaşmaktan daha özgür ne olabilir ki? Yalnızca bu özgürlüğü deneyimlerken, veri toplayan dijital büyük Öteki’nin el koyduğu "fazlalığı" üretiyoruz.


Bu da bizi Huawei'ye getiriyor: Huawei etrafındaki savaş, hayatımızı kontrol eden mekanizmayı kimin kontrol edeceğine dair bir savaş. Belki de bu, devam eden kritik güç mücadelesinin kendisi. Huawei sadece özel bir şirketten ibaret değil. Çin devlet güvenliğine tamamen entegre olmuş durumda ve yükselişinin çok büyük oranda Çin devleti tarafından finanse edildiğini ve yönetildiğini unutmamak gerek. Dijitalleştirilmiş devlet kontrolünün günümüz Çin'inde nasıl çalıştığını zaten görüyoruz. Şu satırlar, Associated Press'in Şubat ayındaki bir haber metninden:

"İktidardaki Komünist Parti'nin kamusal davranışları iyileştireceğini söylediği tartışmalı sistem uyarınca, geçen sene ödenmemiş vergi ve cezalar dahil olmak üzere 'sosyal kredisi' yetersiz olduğu gerekçesiyle toplam 17,5 milyon uçak biletinin satın alınması engellendi. Bunun yanında Ulusal Kamu Kredisi Bilgi Merkezi'ne göre, 5,5 milyon tren biletinin satışı da engellendi. Yıllık bir rapora göre, 128 kişinin ödenmemiş vergi borçları nedeniyle Çin'den yurtdışına çıkışı yasaklandı. İktidar, 'sosyal kredi' cezalarının ve ödüllerinin, 30 yıllık ekonomik reform sonrasında hızla değişen toplumun sarsılan sosyal yapısındaki düzeni geliştireceğini söylüyor. Sistem, Başkan Şi Cinping hükümetinin, kontrolü sıkılaştırmak için, veri işlemeden genetik dizilime ve yüz tanımaya kadar uzanan bir alanda teknoloji kullanmaya yönelik çabalarının bir parçası."

Bu, Huawei'nin büyümesindeki siyasi gerçekliktir. Bu yüzden evet, Huawei'nin hepimize karşı bir güvenlik tehdidi oluşturduğu yönündeki suçlamalar doğru. Ancak, akılda tutmamız gereken şey; kendi “demokratik” yetkililerimizin kamuoyundan gizleyerek, daha ince bir şekilde yaptıklarını, Çinli yetkililerin daha açık biçimde gerçekleştirdiğidir. Rusya'da internete erişimi kısıtlayan yeni kanundan AB’nin son web düzenlemelerine kadar, dijital müştereklere erişimimizi sınırlama ve kontrol etme çabalarına şahit oluyoruz.

Dijital ağ, tartışılabilir bir şekilde, bugünün müştereklerinin ana figürü. Özgürlük savaşı da nihayetinde, müştereklerin kontrolü için verilen bir savaş. Bugün için bu, hayatlarımızı düzenleyen dijital alanı kimin kontrol edeceğine dair bir savaş demek. Müşterekler için süren mücadeleyi sembolize eden bir isim var: Assange. Bu yüzden Çin'i eleştirme kolaycılığından kaçınmalıyız. Julian Assange'ı savunmak istemeyenlerse Çin’in dijital kontrol suistimalleri konusunda da sessiz kalmalı.

 


*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

https://www.independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: Kerim Çelik

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU