Almanya koronavirüsün kontrolünü nasıl kaybetti?

Ülke ilk dalgada başarılı oldu. İkinci seferde ters giden neydi?

Almanya'da tecrit uygulaması 7 Mart'a kadar uzatıldı (Reuters)

"Bu işte kontrolü kaybettik." Bu sözler, ocak sonlarında gizli bir toplantıda ülkenin durumunu inceleyen Almanya Başbakanı Angela Merkel'e ait. Tipik bir netlikle konuştu. Çarşamba günü (10 Şubat’ta) mevcut tecridi en az 7 Mart'a kadar uzatan Almanya'da işler kötü gidiyor: Ekimden bu yana vakalar hızla arttı (daha yeni azalmaya başladı) ve 50 binden fazla insan öldü. Kasvetli bir teslimiyet havası hâkim.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Almanya, ilk dalga sırasında pandeminin kontrolünde küresel liderlerden biri değil miydi? Almanlar plaj gezileri ve bira bahçelerindeki arkadaş buluşmalarıyla dolu normal bir yazın tadını çıkarmadılar mı? Çocukları ağustosta ve eylülde her zamanki gibi okula dönmedi mi?

Hepsinin cevabı evet. Ancak sonbahar geldiğinde işler ters gitmeye başladı. Ve bunun nedeni kötü talih değil siyasetti.

Geçen ilkbaharda koronavirüs Avrupa'yı kasıp kavururken, Alman siyasetçiler hızla ve nadir görülen bir uyum içinde hareket ettiler. Martta okullar, mağazalar ve restoranlar kapatıldı, ikiden fazla kişinin bir araya gelmesi yasaklandı. Birkaç hafta sonra vaka sayısı düştü ve ülke nisan ve mayısta kademeli olarak yeniden açılmaya başladı. Yaz boyunca çok az kısıtlama ve çok az Kovid-19 vakası vardı.

Ancak sonbaharda vakalar artmaya başladığında, politika yapıcılar oyunu tekrarlayamadı. Ekimin ilk haftasında, vaka sayısı martta uygulanan ilk tecrit zamanındaki kadar yüksekti. Ancak birçok kişi, vakalardaki bariz yükselme eğilimini görmezden gelerek artışı daha fazla test sayısıyla açıkladı. Hiçbir şey yapılmadı.

Sonraki haftalarda virüs, Almanya'nın rahatlığını tam anlamıyla fırsat bildi. Ekim sonunda günlük vaka sayısı üç kattan fazla arttı. Tepki gönülsüzdü. Restoranlar ve barlar kapatıldı ama okullar açık kaldı. Bu "tecrit ışığı", durumu bir süreliğine dengede tuttu. Siyasetçilerin acil durum frenini çektiği ve ülkeyi kapattığı Noel'in hemen öncesine kadar, vakalar hızla arttı.
 


Karar o kadar geç geldi ki ocak başlarında bazı yoğun bakım üniteleri neredeyse dolup taşmıştı. Günlük ölümler, zaman zaman ilk dalgadaki en yüksek noktanın 4 katına çıktı. Ocak ayının ilk yarısında, her 100 bin kişide görülen ölüm sayısı, geçici olarak ABD'dekini aştı. Yaşlılar perişan oldu: İkinci dalgada ölenlerin yaklaşık yüzde 90'ı 70 yaş ve üzerindeydi.

Pandemiyi başarılı bir şekilde yönetmesiyle geniş kitlelerce övülen bir ülke için şok edici bir düşüş oldu. Bunun nedeni neydi?

Cevap kısaca siyaset. 2021'de Almanya, 6 eyaletteki seçimin yanı sıra eylülde ulusal parlamento seçimi için sandık başına gidecek. Siyasi risk alınacak bir zaman varsa ve bu belirsiz kazanımlar için yorgun vatandaşları özgürlüklerinden mahrum bırakmaktan biraz daha riskliyse, bu büyük bir seçim yılının ortası değil.

Geçen ilkbaharda, her şeyi kapsayan virüs tehdidi nedeniyle seçim hesabı kısa süreliğine askıya alındı. Artık durum öyle değil. Pandemi sona ermemiş olsa da şimdi ulusal ortak menfaatlere odaklanmak yerine yerel seçmenlerin özel çıkarlarına hizmet etmenin, ödün vermek yerine bireysel siyasi profilleri keskinleştirmemim zamanı. Siyasi düşünceler geri döndü.

Bunlar, 16 bölge valisi arasındaki çatışmalarda ve ayrıca valilerle başbakan arasındaki gerginliklerde ortaya çıktı. Ülkenin kısıtlamaları yavaş bir şekilde yeniden uygulamaya koymasının bir nedeni, bölgesel liderlerin Merkel'in bir güç gösterisini hedefleyerek çok fazla baskı yaptığını düşünmesiydi.

Sorunlu aşı dağıtımı yangını körükledi. Tedarikçilerle sözleşme yapmakta yavaş kalan ve dağıtıma başlamakta geciken Avrupa Birliği'nin bir parçası olarak Almanya, vatandaşlarını aşılamak için mücadele etti: Şu anda nüfusun sadece yüzde 4'ü aşı oldu. Ve üreticilerden biri olan AstraZeneca ocakta bloğa aşı arzını keseceğini açıkladığında siyasi savaş çıktı.

Eyaletler, iktidardaki koalisyonda yer alan partiler ve sağlık bakanı çılgınca birbirlerini ya da Merkel ve Brüksel'i suçladı. Almanlar çaresizce yaşlı akrabaları için aşı randevusu almaya çalışırken yalnız bırakıldı.

Son birkaç ayda yaşanan başarısızlıkların ardından Almanya bir maratona girdi. Bitiş çizgisini yakınlaştırmak için farklı bir yaklaşım yükselişte: Bir grup uzman şu anda, haftada her 100 bin kişide 10'dan az vaka olana kadar tecritlerin kaldırılmayacağı bir "Kovid’e Hayır" stratejisini teşvik ediyor.

Fedakârlık gerekecek, ancak böyle bir strateji ülkenin bu seçim yılı boyunca bir tecritten diğerine tökezleyerek sürüklenmesini engelleyebilir. Yine de, vakalar yeterince düşene kadar kısıtlamaları uzatmak cesaret ister. Çarşamba günkü (10 Şubat) tecridi uzatma kararı, Alman siyasetçilerin cesurca hareket edebileceğini gösteriyor.

Ancak kampanya başlarken soğukkanlılıklarını koruyacaklar mı?



* Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir. Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

nytimes.com/opinion

Independent Türkçe için çeviren: Ahmet Sait Akçay

DAHA FAZLA HABER OKU