"Şiddet; geniş, genç bir kitleye mal edilmemeli"

Independent Türkçe muhabiri Naman Bakaç, ANDA Kardeşe Vefa Derneği üyeleriyle konuştu

Gençler ile yaptığımız röportaj serisine bugün, Ankara merkezli ANDA Kardeşe Vefa Derneği ile devam ediyoruz. ANDA, Suriye Savaşı’nın etkisiyle bir grup gönüllüler tarafından kurulan insani yardım eksenli bir sivil toplum kuruluşudur. Savaş, deprem, sel felaketinin mağdurlarına, profesyonel bir şekilde arama-kurtarma faaliyetleri yapmakla birlikte, gençlere yönelik kültürel, akademik, sportif ve diplomasi alanında da gerçekleştirdikleri aktivitelerle gençlerin, kişisel gelişimlerine katkıları olmaktadır. ANDA, Göktürkçe’de birlikte ant içmiş, kardeş manasına gelir. Derneğin Genel Başkanı Okan TOSUN ve İnsani Yardım Direktörü İsmet Buturak ile gençliğin şiddetle ilişkilendirilmesinden X,Y,Z Kuşak gençliğine, Suriye’deki yetimlere yönelik faaliyetlerinden gerçekleştirdikleri arama-kurtarma çalışmalarına kadar bir dizi alanda sohbet etmeye çalıştık.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

ANDA Kardeşe Vefa Derneği olarak; kuruluşundan bugüne oluşumunuz, referans noktalarınız ve faaliyetlerinizi bize anlatarak başlayalım diyorum.

2015 yılında Suriye’deki savaştan etkilenerek Hatay Yayladağı’na yerleştirilen Suriyeli sığınmacıların insani ihtiyaçlarını gidermek amacı ile bir grup gönüllü arkadaşımızın bölgeye ihtiyaç malzemeleri götürmesi ile faaliyet göstermeye başladık. Bir süre sonra faaliyet alanımızın genişlemesi ve gönüllü sayımızın artması ile 2016 yılında resmileşerek dernek hüviyeti kazandık. 2016 itibari ile Türkiye ve Suriye başta olmak üzere birçok ülkede (Irak, Afganistan, Kuzey Makedonya, Uganda) ihtiyaç sahibi kişilere insani yardım faaliyetleri ve eğitim desteklerinde bulunmaya başladık. Daha sonra Suriye’de 2018 yılında Elbab (Başköy) ve 2019 yılında Afrin (Meryemin) bölgelerinde iki adet yetim ve kültür merkezi açarak faaliyetlerimize devam ettik. Bu merkezlerde şu an toplamda 512 yetim çocuğa eğitim, spor ve psikolojik destek faaliyetlerinde bulunmaktayız. İnsani yardım faaliyetlerimizin yanı sıra, derneğimiz bünyesinde 2017 yılında bir arama kurtarma ekibi kurduk. Kısa zamanda AFAD iş birliğinde ekibimizin eğitimlerini tamamladık. Böylelikle birçok ilde gönüllülerimizden oluşan eğitimli arama kurtarma ekiplerimiz oldu. Yakın zamanda meydana gelen Elâzığ depremi, Giresun Sel Felaketi ve İzmir Depremi gibi birçok afette aktif görev alarak sahada olduk. Yalnızca afet sonrasında görev almakla kalmayıp afet öncesi içinde Bireyler ve aile için afet bilinci kapsamında gönüllülerimiz ile ülkemizin birçok noktasında vatandaşlarımıza afet farkındalığı için eğitimler vermekteyiz. Başta ülkemiz olmak üzere ulaşabildiğimiz bütün ihtiyaç sahibi kimselere insani yardımdan arama kurtarmaya, eğitimden psikolojik destek faaliyetlerine kadar birçok alanda destek olmaya gayret gösteriyoruz.

"Faaliyetlerimizi siyasi kutuplaşmaların ötesinde insana dokunmak çizgisinde değerlendiriyoruz"

ANDA Kardeşe Vefa Derneği’ni diğer genç sivil toplum kuruluşlarından ayıran alamet-i farikanız nedir? Mesela Genel başkanınızın Almanak’ta geçen yazısında “Türklüğümüz bir daha yetim kalmasın diye, Artık ANDA var!” mottosuyla ne demek istiyorsunuz acaba?

Sivil toplum kuruluşu olarak özellikle savaş coğrafyaları ve arama kurtarma faaliyetleri ile gündelik çatışma ve siyasi kaygıların dışında insan odaklı bir yaklaşım benimsiyoruz. Çalışmalarımızın temeli bu kaynaktan beslenmektedir. Suikast sonucu kaybettiğimiz, Türk dünyası için ömrünü vakfetmiş Muhsin Yazıcıoğlu’nun yaşadığı helikopter düşmesi sonucunda arama kurtarma çalışmalarının yetersiz kalması bizi derin bir üzüntüye sevk etmişti. Biz de buradan yola çıkarak Kahramanmaraş’ta bir arama kurtarma çalışmasında ya da Halep’de yetim çocuklar yalnız kalmasın düşüncesini, yol arkadaşlarımızla beraber misyon edindik kendimize.

Ayrıca Derneğimiz; Kırım, Kerkük, Kıbrıs, Kaşgar, Doğu Türkistan ve Batı Trakya gibi esir Türk illerinde yaşanan insan hakları ihlallerini vurgulayarak bu coğrafyalara umut olma çizgisini de sürdürmeye çalışıyoruz.

Sizin pencerenizden bakıldığında; Türkiye’de gençliğin temel sorunları olarak ilk üçe neler yazılabilir sizce? Bu üç soruna dönük çözüm önerileriniz nedir? Pratik olarak attığınız adımlar neler acaba?

Türkiye’de gençliğin problemlerini özellikle sivil toplum gözüyle değerlendirdiğimiz zaman ilk olarak “gönüllülük” faaliyetlerinin anlaşılamaması üzerinden ele alıyoruz. İkinci ve üçüncü başlığı da bu kapsamda gençliğin enerjisinin verimli kullanılamaması ve dünya problemlerine “insan” odaklı bir yaklaşım sergilemenin eksikliği olduğunu düşünüyoruz. Bu anlamda saha faaliyetlerimizi siyasi kutuplaşmaların ötesinde “insana dokunmak” çizgisinde değerlendiriyoruz. Özellikle arama kurtarma ve insani yardım alanlarında insan odaklı yaklaşım ile gençlerimizin hiçbir ayrımcılık gözetmeksizin insanın olduğu her yere el uzatabilmesini istiyoruz. Erken yaşlarda enerjilerinin bu faaliyetlerle pozitif sonuçlar ortaya koyarak geleceğe aktarılmasını temenni ediyoruz.

"Suriye savaşı, bütün dünyayı etkileyen bir savaş ve bunun milyonlarca mağduru var"

Web siteniz ile sosyal medya mecralarınızda, temel çalışma alanınız Suriye ve Arama-Kurtarma faaliyetleri gibi duruyor. Derneğinizin logosunda yer alan “Mazluma Umut” mottosundan dolayı bu çelişkili bir durum arz etmiyor mu sizce? Farklı coğrafyalarda mazluma umut olmaya dönük çabalarınız var mı?

Biz bu durumda bir çelişki görmüyoruz. Malumunuz üzere Suriye de bütün dünyayı da etkileyen bir savaş ve bu savaşın milyonlarca mağduru var. Savaş ülkemizin yanı başında ve en çok etkilenen devletlerden birisi de biziz. Yanı başımızdaki mağdur insanlara kayıtsız kalmamız düşünülemeyeceği gibi önceliğimizi de buraya vermemizde bir sorun görmüyoruz.  Binlerce yıllık geleneklerimizin bize verdiği sorumluluk ile mazlum insanları milliyetleriyle sınırlamadan ihtiyaç duyulmasını ve yardım beklenmesini şiar edinerek hareket ediyoruz. Ayrıca arama kurtarma konusunda da ülkemiz bildiğiniz üzere deprem başta olmak üzere birçok afetle sürekli karşı karşıya kalmaktadır. Son 1 yılımıza dahi baktığımız da birçok afet meydana geldi ve bundan dolayı faaliyet alanı olarak faaliyetlerimizin bu iki konuda yoğunlaşması kaçınılmaz olmuştur. Lakin sanılanın aksine sadece bu bölge ve alanlar değil. ilk soru da anlattığımız gibi mazlum ve mağdur insanların olduğu çok ülkede de zaten faaliyetlerimizi devam ettiriyoruz.

Okan TOSUN.jpg
Okan Tosun

 

Derneğinizin çalışmalarında, gençlere dönük düşünsel ve bilinç oluşturmaya dönük faaliyetlerden çok, sürekli sahada olan, hareket halindeki bir gençlik profili var adeta. Muhsin Yazıcıoğlu Aşeviniz, deprem, yangın ve sel felaketlerindeki hareketliliğiniz gibi…. Düşünsel, bilinç, eğitime dönük ayağınızın eksikliği sizin için bir handikap mı yoksa sahada can yakıcı haller var, öncelik burası mı diyorsunuz?

Saha faaliyetlerimizin yoğunluğu nedeni ile düşünsel faaliyetlerimizi irdelerken gözden kaçırmış olduğunuzu düşünerek bu soruyu cevaplıyoruz. Terakki Kitap Kahve bu sene salgın dolayısı ile faaliyetlerine başlamamış olsa da üniversite bölgesinde nefes alınacak kültür-sanat faaliyetleri ile bölgesinde farklı gençlik faaliyetlerine ev sahipliği yapacaktır. Bu kapsamda şair-yazar buluşmaları, resim-sanat atölyeleri, tiyatro ekipleri, müzik grupları ile gençliğin gelişimine katkı sunmayı hedefliyoruz. Yine Genç Anda grubu ile salgın şartları göz önünde bulundurularak devam ettiğimiz ekolojik okuryazarlık, sosyal medya okuryazarlığı gibi eğitimlerle bilişsel ve düşünsel katkılar üretmeyi sürdürmekteyiz.

"Temel motivasonumuz, Türk gençliğinin gerçek meselelerle ilgilenmesi ve kişisel gelişimi ile geleceğini inşa etmesi"

Türkiye’de gençlik hareketlerinin kitlesel ve dingin olmadığı şeklinde yaygın bir kanaat var. Haksızlık, zulüm, baskı, ihlaller, ekonomik krizler ortaya çıktığında anlık veya konjonktürel tepkiler verilip, ardından sönümleniyor gibi. Katılıyor musunuz buna? Ne dersiniz?

Türk gençliğinin gerçek meselelerle ilgilenmesi ve kişisel gelişimi ile geleceğini inşa etmesi bizim temel motivasyonumuzdur. Bu kapsamda bir önceki soruda yanıtlamaya gayret ettiğimiz yan faaliyetlerin yanı sıra doğrudan insan hayatını ilgilendiren çalışmalarla gençlik enerjimizin doğru şekilde kanalize edilmesi kurumsal bakış açımızdır. Dönemlerin ve gündelik siyasetin çatışmaları dışında hayatın gerçekleriyle karşılaşmalarını saha faaliyetlerimiz ışığında hayata geçirmek istiyoruz. Geçmişi ile barışık geleceğe faydalı olma arzusu üreten bir ekip olmak üzerinden planlar yapıyor, faaliyetlerimizi şekillendiriyoruz.

"Şiddet; geniş, genç bir kitleye mal edilmemeli"

Sık sık gençliğin şiddet ve radikalleşme eğiliminden söz ediliyor. Sizce bu bir algı mı olgu mu?

Biz gençlerin bu farkındalıkları kavradığı ülkesinin ve dünyanın geleceğine karşı farkında ama eskiye göre farklı tutum sergilediklerini gözlemliyoruz. Şiddet ve aşırılık benzeri duruşlar her dönemde varlık göstermiş ve gösterecektir. Fakat bu geniş bir kitleye mal edilmemelidir diye düşünüyoruz.

Türkiye’de Müslüman gençlik, Ülkücü gençlik, Liberal gençlik, Sosyalist gençlik gibi düşünsel ve siyasal tutumları farklı gençlik kategorileri var. Bu gençlik grupları arasında karşılıklı diyalog, geçirgenlik, içiçelik var mı? Ortak protestolar, ortak sempozyum/seminerlerle bir araya gelinebiliyor mu?

İsmet BUTURAK.jpeg
İsmet Buturak

 

Bizim faaliyet alanlarımız söylediğiniz tüm farklı grupların ortak paydası olan “insan” temelli gerçekleştirildiği için özellikle sahada olağan dışı durumlarda bir arada çalışma pratiklerine rastlıyoruz. Akademik çalışmalarda ve sempozyumlarda da gerçek sorunların tespit edilebilmesi halinde gençlerimizin bir arada hareket edebilecek kapasite de olduğunu gözlemliyoruz.

X, Y, Z Kuşağı şeklinde tasnif ve tartışmalar var memlekette bildiğiniz gibi. Cumhurbaşkanının Youtube üzerinden gençlerle sohbeti sonrası Z Kuşağı iktidarı değiştirecek bir potansiyel gibi sunuldu kamuoyununa. Bu kuşak tartışmaları sizin pencereden nasıl görünüyor? Çalışmalarınızda bu kuşakların karakteristik özelliklerini dikkate alıyor musunuz?

Tabi ki. Gençler özellikle teknolojik değişimin getirdiği farklı bir ortama doğdular. Bu çerçevede irdelediğimizde gençlerin beklentileri ve maruz kaldıkları bilgi bombardımanı geçtiğimiz on yıllardan hatta yüz yıllardan çok farklı. Onların bu yapısını anlamaya çalışıyor, faaliyet sahamızı bu bilinç üzerinden sürekli güncellemeye gayret ediyoruz. Çağın doğruları ile harmanlanmış çalışma bütünü bizimde diğer tüm kurumlar gibi önceliğimiz.

Derneğinizin Almanak yayınında şu ifade güzel olduğu için dikkatimi çekti: “Yetimin çığlığı, gençliğin arayışı, mazlumun ihtiyacı için yolculuğa çıkmış idealist gönüllüler” deniliyor. Bu İdealist gönüllüler mali kaynak sıkıntısı yaşıyor mu? Çalışmalarınızı nasıl finanse ediyorsunuz acaba?

Ekonomik kaynak bugün sivil toplumun sık karşılaştığı bir problem. Lakin bizim yola çıkma hikâyemiz olan bireysel bağışların kurumsal bir birliktelikle dernek çatısı altında buluşturulması etki alanımızı artırdı. Böylelikle bir arkadaş grubu ile götürdüğümüz yardım faaliyetlerini dernek bünyesinde şeffaf hale getirmek ve marjinal faydasını artırmak istedik. Bugün tüm saha faaliyetlerimiz mali disiplin ölçekleri göz önünde bulundurularak hayata geçiriliyor. Bağışçılarımızın destekleri ve farklı proje çalışmaları ile kaynak konusunda çözüm üretebiliyoruz. Bu kaynakların imkânı doğrultusunda faaliyetlerimizi genişletiyor veya sınırlandırıyoruz.

"Dış politika argümanımız olan insani diplomasiyi faaliyetlerimizle güçlendireceğiz"

Son olarak birazda çalışmalarınızdan bahsedelim. Önümüzdeki süreçte ne tür çalışmalarınız olacak? Özelde ise gençliğin sorunlarına dönük ne tür adımlar atmayı planlıyorsunuz?

Arama kurtarma ve insani yardım konusunda yaptığımız çalışmalara derinlik kazandırmak ilk hedefimiz. Bu kapsamda afet anında gördüğümüz problemlerden yola çıkarak afet anı arama kurtarma faaliyetlerimizin yanı sıra afet öncesi ve sonrasında hayata geçirilecek bir takım eğitim ve destek çalışmaları yürütüyoruz. Afet farkındalık eğitimi ile İçişleri Bakanlığımızın başlattığı Afet Eğitim Yılı kapsamında 150 kişilik birey ve aile için afet bilinci eğitmen kadrosu ile katkı vermek istiyoruz. 360 kişi olan arama kurtarma ekiplerimizi güncelleme eğitimleri ile zinde tutup, kadromuzu genişletmeye devam ediyoruz. Ayrıca afet sonrası için Psiko-sosyal destek çalışmaları için çağrıya çıkarak 40 kişilik psikolog, sosyolog, sosyal hizmet uzmanı gibi uzman bir kadro ile afet sonrası destek çalışmaları planlıyoruz. Yine bu ekibimiz ile Suriye ve Afganistan bölgesinde bulunan yetim merkezlerimize savaş sonrası travma-onarma desteği sağlamaya devam edeceğiz.

Gençlik çalışmalarımız Terakki kitap kahve ile Ankara Genel Merkez binamızda kültür sanat faaliyetleri ile daha kapsamlı hale getirilecektir. Yine Gençlik Spor Bakanlığı ile ortak projemiz olan Terakki faaliyetleri ile doğa kampı, el sanatları, ekolojik okuryazarlık faaliyetleri ile gençliğin farklı çalışma sahalarında derneğimiz bünyesinde çalışmalar yapması sağlanacaktır.

Akademisyen, gazeteci, araştırmacı vb. isimlerle yaptığımız fikir sohbetleri, bu sene saha faaliyetlerimizi dış politika argümanımız olarak kabul ettiğimiz insani diplomasi faaliyetleri ile güçlendirecek yarı akademik bir atölye çalışması dikkatinizden kaçmış olmalı.  Bu programlar ile saha çalışmalarımızı masa çalışmaları ile güçlendirmek, çalışmalarımızı kalıcı ve STK-Üniversite-Kamu iş birliğinde daha sağlam hale getirmek arzusundayız. Yine bu çerçevede Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi ile imzaladığımız protokol ile gönüllülerimizi üniversite tecrübelerinden besleyerek kalıcı çalışmalara imza atmak istiyoruz. Kızılay, AFAD vb. kamu kurumları ile gerçekleştirdiğimiz paydaşlıklar ile sivil toplum, kamu ve üniversite iş birliğini bir temenni olmanın ötesinde uygulanabilir hale getirmeye özen gösteriyoruz.

Bu sayede gönüllük kavramının anlaşılması ve ilerleyen dönem hayatlarında ortaya koydukları ürünler ile çalışma arkadaşlarımızın fark yaratacağını düşünüyoruz. Ayrıca gençliği sırasını bekleyen aktörler olarak değil, bugünün aktörleri olarak programlarımızın uygulayıcısı kılıyoruz.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU