Kılıçdaroğlu: YSK’nın hakimleri telefon etti "Şöyle bir dilekçe verin" dediler

CHP Genel Başkanı partisinin grup toplantısında konuştu. YSK'nın İstanbul seçimini yenileme lehinde oy kullanan 7 hakimine "Sizde ahlak, onur varsa istifa edecek misiniz?” diye sordu

Kemal kılıçdaroğlu'nun grup toplantısı konuşmasından önemli bölümler: 

“İnanç, insanların öznesini oluşturur. Ramazan bayramında ve öncesinde hep birlikte güzelliklerden söz ederiz, kırgınlıkları gidermeye çalışırız. İnançlara, kimliklere saygı duymak hepimizin görevidir. Eğer insansak bunu yüreğimizde hissetmek zorundayız. İnsanların inançları dolayısıyla ötekileştirilmesini göz ardı edemeyiz. Ramazan sofraları kuruluyor, bir kişi kürsüye çıkıyor, ağza alınmadık ne varsa her şeyi söylüyor. İnanç sömürüsü bu kadar acımasız olmamalı. Bu kadar olmamalı. Vatandaş inanç için gelmişken kendisini adeta cehennemin ortasında buluyor…”

“CHP özgürlükçü, AK Parti yasakçı”

“Biz özgürlükçü bir partiyiz, yasakçı bir parti değiliz. Bir daha söylüyorum; Biz özgürlükçü bir partiyiz, yasakçı bir parti değiliz…Benim gibi inanmıyorsan senin yerin hapishanedir, düne kadar tüm bu suçlamaları CHP’ye yapıyorlardı. Ama artım ortaya çıktı CHP özgürlükçü, AK Parti yasakçı bir partidir. İnsanların yaşam tarzlarına saygı göstermek bizim boynumuzun borcudur.”

Soma faciasının yıldönümü

“Bu hafta Soma’da yaşanan facianın 5. yılı. 301 madencimiz hayatını kaybetti. Adalet yerini bulmadı. Hala adalet nerededir diye ağlayan aileler, çocuklar var. Bizler Soma faciasını asla unutmayacağız. 5 yıl içinde ne oldu biliyor musunuz? 299 madencimliz daha hayatını kaybetti. Soma’yı 301 madencimiz bir arada öldüğü için unutmuyoruz ama bu sürede bir o kadar madencimiz daha yaşamını yitirdi. Bunların döktükleri har alın terinin damlasını yüceltmek zorundayız. Yerin metrelerce altında çaba harcıyorsunuz, kazanmak için emek harcıyorsunuz onlara sahip çıkmak boynumuzun borcu”

Yavuz Selim Demirağ’a saldırı

“Hangi gerekçe ile yapıldı bu. Failleri bulundu ama serbest bırakıldı. Niçin? Ölmesi mi gerekiyordu. Ne istiyorlar bir gazeteciden. Sahte plaka ile neden geziyorlar. Korkarım ki üstü örtülecek. Bu ülkede hakka adalete inanan insanlar var. Ziyaretim sırasında olayı bütün ayrıntılarıyla anlattı. Serbest bırakan savcıya sormak gerekiyor. Senin başına böyle bir şey gelse ne olurdu? Sopayla insanları linç etmeye kalkmak ne zamandan beri ifade alıp bırakmakla son buldu. Acaba bir yerlerden talimat mı aldı bu savcı? Araştıracağız.”

"Çiftçi perişan durumda"

“Türkiye’de 2 Trakya büyüklüğünde alan ekilmiyor. Çiftçiler işlerini bıraktı. Dışarıdan ithal ediyoruz. 2002’den bu yana çiftçilerin borçları arttı. Çiftçi perişan vaziyette. Milli gelirin yüzde 1’i oranında çiftçiye destek verilmesi gerekirken 2018’e kadar olan rakamlara baktığınızda bu hiç verilmedi. 2019’da bekliyoruz ama veremezler.”

“Polislere değil talimat verene söylüyorum; sözde inançlılar”

“Evlatlarını arayan annelere, Cumartesi annelerine değinmeyecek miyiz anneler gününde. 24 yıldır çocuklarını arıyorlar. Her siyasal görüşten anne var o grupta. Galatasaray’da oturdular. Her Cumartesi geldiler oraya. Çocuklarımızın yerini söyleyin dediler. Dua okumak istiyoruz dediler. Buna bile tahammül edemediler. Biber gazı ile cop ile dağıttılar. Devlette söz sahibi olanlar bu talepleri yerine getirmek zorundalar. Bu anneler bizim annelerimiz değil mi? Hangi vicdan, ahlak ve inanç bu annelerle sopayla mücadele eder? Anne o anne. Tek istediği evladının yerini öğrenmek. Çünkü gözaltına alanlar da kaybedenler de belli. Bir anne evladının mezarının başına gidip ağlamayıp ne yapacak? Annenin kimliği, inancı, siyasal görüşü olur mu? Anne bu anne. Nasıl oluyor da bu anneleri dövmek için eliniz copla havaya kalkıyor. Tam 734 haftadır bu anneler evlatlarını arıyorlar. Erdoğan ile de görüştüler. Failleri bulacağız diye sözler verildi. Ama o sözler tutulmadı. Berfo Ana oğlunu bulamadan öldü. Vebali kimin boynunadır? Oturmalarına bile izin verilmiyor. Hani sen demokrattın, hani demokrasi vardı bu ülkede? Yürekler acısı bir noktadayız. Çocukları ölmesin diye hapishane kapısında bekleyen anneleri de copluyorlar. Çocuğun kabahati olabilir ama kimse unutmasın o çocuğun annesi var. Hadi çocuğu hapse attın ama annelere kim ne diyebilir? Özellikle AK Parti’ye oy veren kardeşlerime sesleniyorum; Anneye el kalkmaz, yapılacak tek şey anneye saygı duymaktır. Sorsanız cennet annelerin ayakları altında diyecekler. O anneyi nasıl sürüklüyorsunuz. Ben polislere değil talimat verene söylüyorum. Sözde inançlı kişiler gibi geçiniyorlar.”
 


“Halkına yalan söyleyen kişiden Cumhurbaşkanı olmaz”

“İşsizlik nedeniyle intihar edenler var. Oğulun babaya, babanın oğluna bakacak yüz kalmadı. Bu tablodan haberleri var mı acaba? Anayasa diyor ki; Devlet çalışanların hayat seviyesini yükseltmek, işsizliği önlemeye elverişli tedbirleri alır… Hangi tedbirleri aldılar? Her gün işsizlik ordusuna yeni kişiler katılıyor. Eğer çalışmak anayasaya göre hak ise ve bu hak bana sağlanmıyorsa, bunu söylediğimde terörist mi olacağım? Acaba iktidar sahiplerinin çocukları işsiz mi? Hiçbiri işsiz değil. Ama milyonlarca ailenin çocukları işsiz. İşsizlik nedeniyle intiharın eşiğine gelenler var. Çocuğuna pantolon alamadı diye kendisine asan babanın dramını acaba iktidar sahipleri biliyorlar mı? Çocuğu yatağa aç giren annenin dramını biliyorlar mı? 19 Haziran 2018… Erdoğan diyor ki; Siz bu kardeşinize yetkiyi verin, dolarla nasıl mücadele edilir göreceksiniz diyor. Nasıl mücadele ettiler. Halkına yalan söyleyen kişiden Cumhurbaşkanı olmaz. Daha 1 yıl geçmedi üzerinden. Devletin Hazine’sini damada teslim ettiler. Faizler almış başını gidiyor. Mutfak yangın yeri. TL’nin dolar karşısında kar gibi erdiğini gördük. O tarihten bu yana 1 milyona yakını kişinin işinden atıldığını, kapanan kepenkleri, kendisini yakan çiftçileri gördük… Millet kuru soğan için tanzim kuyruğu beklerken Saray ejder meyvesiyle beslendi. Milyonlarca işsizin vebali senin boynunda. Türkiye yönetilmiyor, Türkiye savruluyor. Oturup yeniden düşünmek zorundayız. Güzel ülkemiz için birlikte düşünmek zorundayız... Londra'da faizcilere 165 milyar dolar faiz ödüyor. Sonra 50 milyar dolar bulamadım diye tank palet fabrikasını satıyor.”

"Gelen her bir şehidin vebali senin üzerine"

"Barış Akademisyenlerinden Füsun Üstel hapse giriyor. Neden? Barış istedi. Hani bizim ülkemizde demokrasi vardı? TTB yöneticilerine 10'ar ay hapis cezası verdiler. Savaşın bir insanlık dramı olduğunu bilmiyor mu bu beyler? E tabii beyler çocuklarını askere göndermedi. Fakir fukaranın eline verdiler silahı. Beyler, Saray'larında oturdular. Biz şehit cenazesine gidince de 'nasıl gidersin' dediler. Ben giderim. Elli sefer dedik senin Ortadoğu'da ne işin var dedik. Gelen her bir şehidin vebali senin üzerinedir"

Haluk Savaş'ın yurtdışına çıkamaması

"Akademisyen Haluk Savaş KHK ile ihraç edildi. Barışı savundu diye. "Sen davayı kazandın, yasakları kaldırıyorum" dedi mahkeme. 'Emniyete gidip pasaport verin' dedi. Ben kanserim diye mahkeme kararı da var. 'Hayır vermeyiz' dediler. Şöyle diyor; kanser olduğunuz raporlarla birlikte CİMER'e yazacaksınız diyor. '39 ay ömrün kaldı' demiş doktorlar. 'Bunun 30 ayı geçti. 9 ayını devletin birimleriyle yazışarak geçireceğim' diyor. Adalet dediğimiz kavramın unutulduğunu hepimiz biliyoruz. Adaleti yok eden yargının ta kendisidir. Eğer yargıç vicdanına göre karar vermezse hukuku katlederse ona biz yargıç değil Saray'ın adamı diyoruz."

YSK'nın İstanbul kararı

“Bir noktadan talimat alanların cübbesinin önü iliklidir. Saray’ın önünde iki kat olurlar. Bunlara hakim denmez. YSK yüksek hakimlerden oluşuyor. Bakın şimdi. 3 ayrı olayı anlatacağım size: itiraz ettiler, seçimlerde hile yapılmıştır dediler, geçersiz oy dediler sayıldı bir şey çıkmadı. 22 ilçede 57 sandıkta sondajlama yaptılar tablo değişmedi. Kısıtlı seçmen dediler sonuç yine değişmedi. YSK’nın hakimleri telefon etti; şöyle bir dilekçe verin ancak öyle iptal ettirirsiniz dediler. Bunun üzerine karar verdiler. Sandıkların oluşumunu siz onayladınız. Seçmenin ne günahı var? Şimdi yok ben bunu iptal edeceğim diyorsun. Şimdi soruyorum bu çete üyesi 7 kişiye sizde ahlak, onur varsa istifa edecek misiniz? Bunlar yoksa koltuğunuzda oturacaksınız.”

 

Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU