Termal konforsuz hasta eden binalar (1)

Prof. Dr. Mustafa Öztürk Independent Türkçe için yazdı

'Termal konfor', bir kişinin iç ortamda kendini memnun ve rahat hissetmesine yol açan çevresel ve kişisel faktörlerin dengesini tanımlamak için kullanılan terimdir.

Termal konforsuz binalar, yazın terletir, kışın üşütür, yani insanı ve gezegeni (dünyayı) hasta eder. Gezegenin ateşini yükseltir.

Gezegenin ateşinin yükselmesinin ve ekolojik dengesinin bozulmasının kaynakları; 

  • Termal konforsuz (yalıtımsız) binalar,
  • Karbon yoğun termik santraller, sanayi ve ulaşımdır.  

Binaların kışın üşüttüğünden, yazın terlettiğinden, ısınmada aşırı yakıt ve soğutmada aşırı enerji tükettiğinden, gezegenin hastalandığından, kuraklıktan ve su kıtlığından bahsediliyor ama termal konforsuz yapıların yapılmasına devam ediliyor. 

Termal konforsuz binalarda karbon yoğun ısınma ve soğutmaya devam ediliyor. 

İnsan sağlığı, gezegenin sağlığı ile ilişkilidir. 

Binalar, dünya enerji tüketiminin yaklaşık üçte birinden ve kirletici emisyonların yüzde 36'dan sorumlu.  

AB düzeyinde, enerji tüketiminin yaklaşık yüzde 40'ı ve sera gazı karbon dioksit (CO2) ve eşdeğeri emisyonların yüzde 36'sı bina kaynaklıdır.

Dünyada soğutma için ısıtmadan daha fazla enerji tüketilmektedir. Artık soğutma hayatın bir parçası olmuştur. Ve soğutma, enerji ayak izinin en önemli kısmını oluşturmaktadır.

Dün havayı ısıtmazsınız çatınızı yalıtın derken bugün havayı soğutmazsınız binanızı yalıtın diyoruz. 

Soğutmada tüketilen enerji, iki kat daha fazla havayı kirletmektedir.

Şehirler, beton ve asfalt yığınlarından dolayı kırsal bölgelere göre ortalama 100C daha sıcak. 

Termal konforsuz binalar, aşırı sera gazı salımları ile küresel ısınmaya neden olmaktadır. Sonra da kuraklıktan, soğutmada/ısıtmada aşırı enerji tüketiminden ve sık sık hastalanmalardan şikayetçi oluyoruz. 

ABD'de sıcak hava dalgaları, ortalama olarak diğer doğal afetlerden daha fazla insanı öldürmektedir.

Moskova'da 2010 yılında sıcak hava dalgası nedeniyle tahmini 11 bin kişi ölmüştür.

Avrupa'da, her yıl kış aylarında soğuktan 250 bin fazla insanın öldüğü tahmin edilmektedir. Bu ölümlerin yüzde 70'i kalp hastalığı ve yüzde15'i solunum yolu hastalıklarıyla ilişkilidir.

Sadece İngiltere'de tahminlere göre her kış ortalama 30 bin fazla insanın erken ölümünden bahsedilmektedir. 

Hastalanmanın ve erken ölümün pek çok nedeni olduğu aşikardır ve bunlardan biri hareketsiz bir varlık olarak günlük hayatımızın çoğunu geçirdiğimiz evlerimizdeki ve işyerlerindeki termal konforsuzluktur.

2017 yılı sonu itibariyle Türkiye'de şehirlerde toplam bina sayısı 11 milyon 491 bin 320 adettir. 

Eylül 2019 sonu itibarıyla Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi'nde kayıtlı konut sayısı, 38 milyon 400 bine ulaşmıştır.

Türkiye'de konutlarının çoğu, özellikle ısı yalıtımı konusunda, düşük bir bina kalitesi göstermektedir; konutlar kışın soğuk ve nemli, yazın sıcaktır.

Isıl rahatsızlığı ve dolayısıyla soğuğa maruz kalmayı azaltmak ve dolayısıyla daha iyi bir sağlık için konut kalitesinin iyileştirilmesi zorunludur.

Bina kabuğunun (yalıtımı) doğru tasarımı, enerji tüketimini büyük ölçüde azaltmaktadır.

Yalıtımsız (konforsuz) binaların yüksek hava sıcaklığın neden olduğu termal rahatsızlığın performans üzerinde olumsuz bir etkisi olduğunu göstermektedir.

İnsanlar ömürlerinin yaklaşık yüzde 80'ını kapalı alanlarda (iç mekanlarda) geçirdiklerinden, iç ortamlar insanların sağlığını, konforunu ve üretkenliğini korumalı.

Çocuklar ve yaşlılar, günlerinin yaklaşık yüzde 90'nını iç mekanlarda geçirmektedirler. 

Evlerdeki ve işyerlerindeki iç mekanlar doğru yönetilir ve kullanılırsa "Isı, İlaç" gibidir. 

Konut, işyeri ve okul gibi iç mekanlarda termal konfor;

  • Sağlığımız,
  • Refahımız,
  • Üretkenliğimiz

ile doğrudan bağlantılıdır.

Termal konfor, binalarda insan memnuniyetine en yüksek katkı sağlayan faktörlerden biri olarak sıralanır.


Termal konfor;

  • Metabolik hız,
  • Binanın dıştan tekniğine uygun yalıtımı,
  • İç ortam hava sıcaklığı,
  • İç mekânda nisbi nem oranı, 
  • İç ortamda hava hareketi,
  • Çevreleyen (surrounding) yüzeylerin ortalama radyan sıcaklığı,

dahil olmak üzere altı temel parametre ile belirlenir.


Termal konfor;

  • İç mekan hava sıcaklığının,
  • Dış duvarlarının iç yüzeylerinde sıcaklığın,
  • İç mekan hava hareketinin,
  • İç mekan bağıl nemin,

tekniğine uygun hale getirmesi ile sağlanır. 

İç ortamda insan vücudu ile çevresi arasındaki ısı transferi değişimi Şekil 1'de verilmiştir. 
 

1.jpg
Şekil 1. İnsan vücudu ve çevre arasında ısı transferi​​​​​​


Çekirdek sıcaklık uzun süre içinde belirli bir sınırı aştığında (1 saatten fazla ve 38,5 °C'nin üzerinde veya 35 °C'nin altında), insan vücudu zarar görür.

Isınmada ve soğutmada kullanılan enerjinin (elektrik enerjisi, doğal gaz kömür veya odun) israf edildiği ve paranın savrulduğu termal konforsuz binaların iç mekanların her noktasında heterojen sıcaklık oluşur.

Bu heterojen sıcaklık insanları gizli gizli hasta eder.

Başımızı sokacağımız bina;

  • Konforlu,
  • Sağlıklı,
  • Kaliteli,
  • Güvenli,
  • Çevresel şartları iyi,

termal konforlu bina anlamına gelmemelidir.


2019 yılında konutlarda doğal gaz tüketimi 2018 yılına kıyasla yüzde 15 artmış ve 14,5 milyar metreküp olarak gerçekleşmiştir. 2018 yılı haricinde konut tüketimi her yıl artış göstermiştir.

2019 yılı kış dönemi sıcaklık ortalaması bir önceki yıla kıyasla yaklaşık 1 derece daha soğuk geçmiştir.

Özellikle 2019 yılının mart ve nisan aylarındaki ortalama sıcaklık değerleri bir önceki yılın aynı aylarına kıyasla yaklaşık 3,5 derece daha soğuk geçmesinden dolayı konut tüketimlerinde ciddi bir artış söz konusu olmuştur.

Ortalama sıcaklık değeri farkının yüksek olduğu Nisan ayında konut tüketimi 2018 yılına göre yüzde 66 artmıştır.

Türkiye'de doğal gaz tüketiminin aylara göre değişimi Şekil 2'de verilmiştir.
 

2.jpg
Türkiye'de konutlarda doğalgaz tüketimi


Termal konforsuz binalar hem insanları hem de gezegeni hasta etmektedir. Şekil 2'de görüldüğü gibi termal konforsuz binalar hava sıcaklığı düştüğünde doğal gaz tüketiminin arttığını göstermektedir.  

Konforsuz binalar, insanı yavaş yavaş hasta eder, hatta erken öldürür ve sağlık harcamalarını anormal artırır. Konforsuz binalarda paramızı israf ederek hasta oluyoruz. 

Hastalıkların sebepleri dışarıda değil evde, işyerinde, okulda, AVM'lerde ve toplu taşıma araçlarında aranmalı. 

Isınmada ve soğutmada kullanılan enerjinin israf edildiği ve paranın savrulduğu konforsuz binaların kuzey cephedeki odalar/daireleri ile güney cephedeki odalar/daireler arasında 5 derece gibi ciddi sıcaklık farkı varsa bu tür konutlar ve işyerleri, oturanları/çalışanları hasta eder.

Hava sızdıran ve dış duvar iç yüzeyi ile odaların ortası arasında sıcaklık farkı evlerin, ofislerin, okul sınıflarının iç mekanlarında sürekli nem, küf ve gizli cereyan sorunları yaşanır. 

  • Kışın soğuk ve gizli cereyanlı,
  • Yazın sıcak ve havasız, 

evler, işyerleri ve okullarda çevresel sağlık tehlikesi, aşırı soğuk ve aşırı sıcak hava şartlarında hastalık veya erken ölümlerde artışlara neden olur.

Özellikle yaşlılar ve küçük çocuklar soğuğa ve sıcağa karşı en savunmasız kişilerdir. 

Barındığımız ve çalıştığımız mevcut ve yeni yapılacak binalar, mevcut iklim şartlarına dirençli hale getirilerek konforlu, sağlıklı, kaliteli ve güvenli hale dönüştürülmeli.

Başımızı sokacağımız beton yığını binalar yerine insan odaklı sağlıklı, konforlu, güvenli ve kaliteli yapılar yapılmadığı sürece, ömrünün yüzde 80-90 iç ortamlarda geçirenler, bu mekanlarda hasta olurlar hatta erken ölürler.

İnsanları hasta eden konforsuz binalardır. Hastalıkların sebepleri evlerde, iş yerlerinde ve okullarda aranmalı. Bu konuda çalışma yapılarak gerçekler ortaya konmalıdır.

Sağlık harcamalarının ve iş gücü kaybının azaltılması için binalar konforlu hale getirilmeli.

Türkiye'deki binaların en az yüzde 80'i termal konforsuzdur. 

Termal Konforsuz iş yerlerindeki ofislerde verimli iş gücü üretimi sağlanamaz.

Termal konfor şartlarını esas alarak bina inşa eden kaç müteahhit var.

Konforsuz binaların iç mekanlarında daha fazla zaman geçiren çocukların ve yaşlıların nemli ve küflü ortam ile;

  • Yüksek solunum sistemi hastalığı ve astım oranları arasında bağlantı vardır.

Konforsuz ve enerji savurgan binaların iç mekanlarında yazın ve kışın;

  • Nisbi nem konfor,
  • Termal konfor sıcaklık,
  • Hava hızı,

şartları sağlanamadığı için 65 yaş ve üzeri kişiler ile 5 yaş ve altı çocuklar sık sık hasta olurlar ve hatta erken ölürler.


Termal Konfor/Termal Çevre teknik şartlar esas alınmadan yapılan ve yapılacak binalar ve iş yerleri;

  • İnsanları hasta etmektedir.
  • Erken ölümlere neden olmaktadır.
  • Sağlık harcamalarını artırmaktadır.
  • Verimsizliği artırmaktadır.
  • İnsan vücudu çevresi ile sürekli çatışır hale getirmektedir.

Bina iç mekanında soğuk havaya maruz kalma ve ani sıcaklık değişikliği yetişkinlerde astımı tetiklemektedir.

Termal rahatsızlık şartlarının sağlanmadığı iş yerlerindeki ofislerde verimli iş gücü üretimi mümkün değildir. 

İşyerleri;

  • Aşırı ısındığında; yüzde 6,
  • Soğuduğunda; yüzde 4,

oranında çalışanlar üzerinde verimsiz çalışma performansı göstermektedir.

Termal konfor şartları iyileştirilmiş iç mekan iklim şartları, işletme ve bakım maliyetlerinde en az 10 ila 100 kat daha fazla üretkenliği artırdığı tahmin edilmektedir. 

Acı veren termal konforsuz bina ait konutların iç mekanlarında yaşayanlarda;

  • Burun tahrişi,
  • Burun tıkanıklığı,
  • Burun akıntısı,
  • Göz tahrişi,
  • Öksürük,
  • Göğüste sıkışma,
  • Yorgunluk,
  • Baş ağrısı,
  • Kızarıklık,

sık sık görülür.


Termal konforsuz binalarda yaşayanlar/çalışanlar kendisini sürekli;

  • Yorgun,
  • Halsiz,
  • Bezgin,

hisseder.


Ve;

  • Sürekli başları ağrır. 
  • Öksürürler.
  • Yazın terler, kışın üşürler.
  • Gizli cereyan etkisinde kalırlar.

Konforsuz hasta bina sendromu;

  • Boğazda tahriş,
  • Nefes alma sorunları,
  • Burun akıntısı,
  • Göğüste sıkışma,
  • Alerji,
  • Baş ağrısı,
  • Vücut ağrıları,
  • Odaklanma ve konsantrasyon eksikliği,
  • Ateş,

yer alır.
 

3.jpg
Şekil 3. Termal konforsuz binalar kışın üşütür, yazın terletir ve parayı israf eder


Enerjinin israf edildiği ve paranın savrulduğu zayıf termal konforlu binalar;

  • Çok sıcak hissedilen ortamlar, sakinlere yorgunluk hissi verir.
  • Çok soğuk hissedilen ortamlar ise, insanları huzursuz eder ve dikkatlerini dağıtır.
  • Hem insanları hasta eder veya erken öldürür hemde binayı erken çürütür.
  • Ve havayı kirletir ve küresel ısınmaya neden olur, yani atmosferi hasta eder.

İş yerlerinde termal konforsuz binalar çalışanların;

  • Moralini ve iş performansını ciddi şekilde olumsuz etkiler.
  • Uzun süreli maruz kalma yorgunluğa, konsantrasyonun ve üretkenliğin düşmesine neden olur.
  • Şikayetler ve devamsızlık artar.

Soğuk kış günü pencereye veya yalıtımsız dış duvara yaklaşan kişi, orada gizli bir esinti olduğunu hisseder. 

Küresel ısınmanın etkisiyle termal konforsuz binalarda soğutmada enerji tüketimi katlanarak artacaktır. 

Termal konforsuz binalar, şehirleri ısı adası etkisini artırmaktadır. 

AB'nin enerji tasarrufu ve verimliliği ile ilgili katı politikası nedeniyle enerji tüketimi azalmaktadır (10 yıllık ortalama yılda yüzde 1,1'dir).

Termal konforlu binalar önemli miktarda enerji tasarrufu sağlar, sera gazı salımını azaltır ve şehrin ısı adası etkisini hafifletir. 

Binalar termal konforlu hale getirilmezse ateşi yükselecek gezegenin insan sağlığını ve doğanın ekolojik dengesini iyileştirme maliyeti çok yüksek olacaktır. 

Sıcak bir oda sizi öldürmeyebilir, ancak ateşi yükselen gezegen öldürür. Eğer evinizde ve işyerinizde terli hissediyorsanız, torunlarınızın nasıl hissedeceğini lütfen hayal edin.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU