Julian Assange önemli bir zafer kazandı, bunun gerçek anlamı üzerine düşünmeliyiz

En ünlü sızıntılardan biri sırasında Bağdat'taydım. Birçoğumuz olanlardan şüpheleniyorduk ama resmi inkarlara karşı hiçbir şeyi ispatlayamıyorduk

Julian Assange destekçileri karar sonrası mahkeme önünde kutlama yaptı (Reuters)

ABD yönetiminin eylemlerini eleştiren haberleri suç saymak amacıyla yürüttüğü 10 yıllık kampanya, Londra'daki mahkemenin Julian Assange'ın iadesi talebini reddettiği beklenmedik kararıyla epey alışılmamış koşullarda başarısızlığa uğradı.

Yargıç Vanessa Baraitser, kararına gerekçe olarak ifade özgürlüğünü veya Trump yönetiminin siyasi amaçlı işkencesini değil Assange'ın akıl sağlığını ve olası intihar riskini gösterdi. Yargıç haklıysa, bu ABD'de Trump döneminin siyasi olmayan az sayıdaki eyleminden biri olmalı.

ABD muhtemelen kararı temyize götürecek; Assange da şu anda yüksek güvenlikli Belmarsh Hapishanesi'nde kalıyor ama kefalet için yeni bir başvuru yapabilir.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

ABD 1917 tarihli Casusluk Yasası kapsamında 17 suçlama ve bir de bilgisayar korsanlığı suçlamasıyla yüzleşmesi için Assange'ın iadesinde başarılı olsaydı, 175 yıl hapse mahkum edilebilecekti. Mahkumiyeti basın özgürlüğü üzerine yıkıcı bir etkiye yol açacaktı. Çünkü yapmakla suçlandığı şey, her gazeteci ve basın kuruluşunun yaptığı veya yapması gereken şey: Çıkarcı hükümetlerin gizli olarak nitelendirebileceği veya nitelendirmeyeceği önemli bilgileri bulmak ve bunları, yaşadıkları dünyaya dair kanıt temelli kararlara varabilmeleri için kamuoyuna aktarmak.

Geçen eylüldeki iade duruşmalarını gün be gün takip ettim. Assange ve WikiLeaks'in ifşalarında benim veya başka herhangi iyi bir muhabirin açıklamayacağı hiçbir şey yoktu.

WikiLeaks'in 2010'da ABD yönetimi belgelerinden oluşan ve ABD'nin siyasi, askeri ve diplomatik ilişkilerine dair emsalsiz bir iç görü sağlayan büyük bir hazineyi yayımlamasıyla başlayan Assange destanının nihayet sona erdiğini söylemek için henüz çok erken.

O zamanlar, ABD yönetimi belgelerinden alıntılar The New York Times, The Guardian, Der Spiegel, Le Monde ve El Pais'te yayımlanmıştı. Daniel Ellsberg'in 1971'de Pentagon Belgelerini basına vermesine benzer biçimde, bunlar yüzyılın en büyük haber atlatma olayı olarak tanımlanmıştı.

En ünlü parça, 2007'de Bağdat'ta bir ABD askeri helikopterinin Reuters için çalışan iki yerel gazetecinin de aralarında bulunduğu bir düzine Iraklı sivile ateş açarak hepsini öldürdüğü görüntüydü. Pentagon hedeflerin "terörist" olduğunu iddia etmiş ve Bilgi Edinme Özgürlüğü Yasası kapsamındaki bir talebe karşın videoyu yayımlamayı reddetmişti. O dönemde Bağdat'taydım ve oradaki gazeteciler gerçekte olup bitenden kuşkulanıyordu. Ancak resmi inkarlar karşısında bunu kanıtlayamadık.

Sonradan ismini ve hukuki cinsiyetini değiştirerek Chelsea Manning adını alacak olan ABD askeri istihbarat analisti Bradley Manning'i çok sayıda gizli belgeyi WikiLeaks'e verecek kadar şoka uğratan şey, Apache helikopteri videosunun ve binlerce diğer raporun içeriği olmuştu.
 


Aksi yönde iddialara karşın, elektronik dosyalar ABD hükümetinin en derin sırlarını içermese de kendisinin ve müttefiklerinin faaliyetleri hakkında bildiklerini ifşa ediyordu. Bu genellikle çok utanç vericiydi ve Amerikan yönetimlerinin kendi halkına ve dünyaya söylediklerinin tamamen tersiydi.

ABD'li bir yetkili o dönem bana 251 bin 287 diplomatik telgraf, Irak Savaşı'na dair 400 binden fazla ve Afgan Savaşı'na dair 90 bin gizli rapordan oluşan dosyaların, Siprnet (Gizli İnternet Protokolü Yönlendirici Ağı) diye bilinen bir sistemde dosyalandığını açıklamıştı. Bu, yüz binlerce ABD yönetimi personelinin yararlı bilgilere kapsamlı erişimini sağlamak için tasarlanmıştı. Diplomat dostum, dosyaları okuyabilen bu kadar çok insan varken ABD yönetiminin en derin sırlarını bunun içine koyacak kadar saf olmadığını izah etmişti.

10 yıl önce, ABD'nin ve müttefiki hükümetlerin ifşa edilenlere gösterdiği öfke beni şaşırtmıştı. Assange ve WikiLeaks'in ABD ajanlarının hayatlarını tehlikeye attığına dair önceki bir iddia, 120 karşı istihbarat yetkilisinden oluşan bir görev gücünün WikiLeaks'in ifşaatları nedeniyle ölen herhangi birine dair tek bir örnek bulamadığı 2013'te ortaya çıktığında güvenilirliğini yitirdi. Yine de bu suçlama, geçen eylülde başlayan iade duruşmalarında ABD yönetimi avukatları tarafından Assange'a karşı yöneltildi.

Amerika ve müttefiki hükümetlerin öfkesinin, ifşa edilen dosyaların hangi gizlilik seviyesinde olduğuyla pek ilgisi yoktu. Çoğu gazeteci gerçekleri zaten biliyor veya kuşkulanıyordu. Ancak sırların saklanması (ve bunların yetkililer tarafından kendi çıkarları doğrultusunda ifşası), sırlara sahip olanların kaybetmemek için büyük mücadele verecekleri bir güç aracıdır. Assange'ı o zamandan beri kovalayan inatçı kararlılık işte bu yüzden.

Onu gözden düşürme yönündeki kampanya çok başarılı oldu. Bir zamanlar atlatma haberlerinin kaynağı olarak Assange'ı kutlayan gazeteler, hızla onla ve WikiLeaks'le aralarına mesafe koydu. Bunun Assange'ın İsveç'teki tecavüz şüphelisi statüsüyle çok ilgisi vardı, ancak iddiaların iade duruşmalarıyla hiçbir alakası yoktu. Dosyaları yayımlayan ana akım müesses nizam gazetelerinin, Amerikan yönetimleri ve müttefiklerinin çileden çıkmış tepkisi üzerine geri çekildiğini ve gözlerinin korktuğunu hissediyorum.

Netice itibarıyla bu yayınların çoğu Assange'ın iade duruşmalarını görmezden geldi veya önemsemedi. Basın özgürlüğüne yönelik meydan okuma, herhangi biri ABD yönetimi tarafından sır olarak kabul edilebilecek gerçekleri doğru biçimde bildiren gazetecilere yönelik tehlike gibi apaçık ortadaydı. Onlar da, Assange'la tamamen aynı temelde, casusluk suçlamalarıyla karşı karşıya kalabilirdi.

Yine de davanın ciddiyetine karşın, medyanın çoğu sessiz kaldı ya da Assange'ın kişiliğine yönelik gereksiz detayları öne çıkaran saldırılarda bulundu. Assange'ın iadesine yönelik girişimin başarısızlığı (temyizde onaylanırsa) onları da ipten kurtaracak ve artık saf tutmak zorunda kalmayacaklar. Davanın en endişe verici yönlerinden biri de bu, yani modern tarihte basın özgürlüğüne yönelik en büyük saldırılardan birinde medyanın bir tarafta saf tutma istekliliği.



* Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: Kerim Çelik

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU