Kuş uçar, bahtı açılır…

Şeyhmus Çakırtaş Independent Türkçe için yazdı

Urfa'nın en eski çarşılarını birbirine bağlayan dar ve dolambaçlı sokaklardan, Aşağı Çarşı diye adlandırılan bölgenin içine doğru yol aldığınızda, çok sayıda eski han çıkar karşınıza.

Bu hanlar asırlar boyunca kimi zaman bir ticaret merkezi, kimi zaman mola yerlerine dönüşmüş ve bugünkü otellere karşılık gelen birer kervansaray olarak kullanılmış.
 

DSC_5021.JPG
Fotoğraf: Şeyhmus Çakırtaş


Aşağı Çarşı denilen bölge Urfa'nın en eski yerleşim alanıdır ve halen birçok çarşıyı bünyesinde barındırır.

Değişik meslek gruplarının bir arada kümelendiği çarşı, mistik yapısıyla geçmişi günümüzde yaşatan bir alandır.

Çarşılar iç içe olmakla beraber, birbirlerini destekler ve tamamlar niteliktedir. Bu çarşılardan biri de Kuşçular Çarşısı'dır. 
 

DSC_1871.JPG
Fotoğraf: Şeyhmus Çakırtaş


Çarşıların arasına sıkışan Kuşçular Çarşısı insanı şaşırtacak kadar canlı ve otantik yapılıdır.

Kantarma şeklinde inşa edilen taş yapılı dükkanlarda satılan çeşit çeşit güvercin alıcılarını beklerken, bir de kuş borsasının kurulduğu bir iki kahve vardır.  
 

DSC_5023.JPG
Fotoğraf: Şeyhmus Çakırtaş


Pandemi öncesi belli günlerde mezat kurulan ve açık artırmayla kuş alım satımlarının gerçekleştiği bu mekanlar şimdilik kapalı. Ancak mezat kahveden açık alanlara, semt pazarına taşınmış durumda.

Bu çarşıda bulunan dükkanların çoğu eski taş yapılardır. Esnafları da dükkanlar kadar eski, genellikle babadan oğula geçen bir sistematik burada seyrine devam ediyor.
 

DSC_1957.JPG
Fotoğraf: Şeyhmus Çakırtaş


Dolayısıyla çocuklar küçük yaşlarda güvercinle tanışıyor, gökyüzünde süzülen, kanat çırpan kuşa bağlanıyor ve emeklemeye başladığında güvercinle arkadaş oluyor.

Sadece güvercin satan bu dükkanlardan birine girdiğinizde, keskin güvercin gübresi kokusu ve dar alanda kanat çırpmaya çalışan kuşların havada uçuşan tüyleriyle karşılaşırsınız.
 

DSC_3831.JPG
Fotoğraf: Şeyhmus Çakırtaş


Satılmayı bekleyen kuşların rahat etmesi için duvarlara tahtadan konma ve tutunma yerleri yapılmış ve dükkan koca bir tel kafese dönüştürülmüş.

Müşteriler tel kafeslerin arkasında bekleyen güvercinleri almaya karar verdiklerinde tüylerine, kanat boyutlarına baktıktan sonra değerini sorup, alıp almamaya karar veriyor.
 

DSC_3827.JPG
Fotoğraf: Şeyhmus Çakırtaş


Güvercin fiyatları 100 TL ile 100 bin TL arasında değişiyor. Gerçi ben 1000 liradan daha pahalı bir güvercine henüz denk gelmedim.

Ama kuşçuların deyişine göre nadir bulunan bazı güvercin türleri için 100 bin TL verenler çıkabiliyor.

Bir gelin gibi süslenen, ayaklarına halhal takılan, kulaklarına küpe tutuşturulan kuşların fiyatından çok alımlı olmaları beni ilgilendirse de, güvercinlerin değerini kuşçular belirliyor.
 

DSC_3830.JPG
Fotoğraf: Şeyhmus Çakırtaş


Birçok dükkanın içi içe, yan yana olduğu çarşıda, güvercine dair her şeyi bulmak mümkün. Yediden yetmişe her yaştan müşterinin geldiği dükkanlara en çok erkekler rağbet ediyor.

Kadın müşteri ise oldukça az. Bazen uzak illerden ya da başka ülkelerden gelen turistler arasında kadın müşteriler de görülüyor.
 

DSC_3836.JPG
Fotoğraf: Şeyhmus Çakırtaş


Bu dükkanların dışında mezat yapılan bir iki kahvede pandemi öncesi haftanın belli günlerinde, özellikle akşam saatlerinde mezat kurulurdu.

Güvercin almak isteyen bu mezata katılır, açık artırma ile kuş alıp, satardı. Bu kahveler gündüz normal işleyişine devam etse de, müşterilerinin çoğu kuşçu diye tabir edilen güvercin besleyenlerdi.
 

DSC_3838.JPG
Fotoğraf: Şeyhmus Çakırtaş


Gün boyu kahveye gelip, gidenlerin tek gündemi kuş olur, mezat saati geldiğinde, onlarca insan kahvenin tam orta yerinde kurulan tel kafesin çevresinde yerini alırken, bir yandan çay servisi yapılır, bir yandan da kuşlar açık artırmaya sunulurdu.
 

DSC_3854.JPG
Fotoğraf: Şeyhmus Çakırtaş


Kahvenin orta yerinde bulunan büyükçe tel kafese satılacak kuşlar konur ve zaman zaman kafesin dışına çıkarılarak, izleyicilerin daha yakından görmeleri sağlanır, almayı düşünenler dokunur, kanatlarını kontrol eder, ayaklarına bakar ve buna göre güvercinler değerlendirilir ve açık artırma ile hem alınır, hem de satılırdı.
 

DSC_3858.JPG
Fotoğraf: Şeyhmus Çakırtaş


Urfa'da güvercinlere kuş deniliyor. Neden böyle bir isimlendirme kullanılmış, bilmiyorum, bir açıklama yapana da rastlamadım. Sorduğumda ise tam bir cevap alamadım.

Herkes kuş denilince, güvercinden bahsedildiğini hemen anlıyor. Dolayısıyla Urfa'da güvercinler bütün kuşlara baskın gelen canlılardır.
 

DSC_3835.JPG
Fotoğraf: Şeyhmus Çakırtaş


Güvercin bazılarımız için sıradan, basit bir hayvan olabilir. Ama kuş sevenler için adeta bir evlat gibidir. Korkunç bir bağlılık ve emek ilişkisi de.

Kuş beslemek bir tutku, hem de uğruna aç ve sefil kalınacak kadar bir tutkudur. Kuş merakına düşen, kara sevda tutkusuna düşmüş sayılır.
 

DSC_3859.JPG
Fotoğraf: Şeyhmus Çakırtaş


Öyle bir sevda ki, insanın aklını başından alır, hayatı güvercin kanadında görmesine neden olur. Öyle meraklılar vardır ki, damda kuşlarıyla yatar, onlarla kalkar ve hayatını onlarla geçirir.

Size abartı gibi gelebilir; ama güvercine olan sevgi hiçbir hayvana karşı gösterilen sevgiye benzemiyor. Her şeyden önce sayıları sürekli artıyor ve alabildiğince ilgi ve alaka istiyor.
 

DSC_3858.JPG
Fotoğraf: Şeyhmus Çakırtaş


İlgilenilmeyen, beslenilmesine ve bakımına özen gösterilmeyen kuş, muhtemelen bir süre sonra uçup başka sürüye dahil olarak yuvasından ayrılabilir.

Eski Urfa'nın mimari yapısı kuş beslemeye uygun bir şekilde inşa edilmiş. Damlar çatısız ve eski konaklarda güvercinler için taka denilen çok sayıda yuva söz konusu.

Bugün kent merkezinde özellikle tek katlı yoksul mahalleler ve Eski Urfa diye bilinen bölgede hemen hemen her evin damı bir kuş yuvasıdır. Hem de onlarca güvercin için.
 

DSC_3860.JPG
Fotoğraf: Şeyhmus Çakırtaş


Özel olarak yapılan yuvalarda tutulan güvercinler bir anda yemlenir, bir anda uçurulur ve bir anda geri çağrılır. Her şeyin belli bir saati, belli bir düzeni vardır. 

Damda beslenilen çeşit çeşit kuş, sabah yemlenir ve sıcak aylar hariç her gün öğleden sonra saat 15.30'da gökyüzüne salınır.

Bir anda gökyüzü binlerce güvercinle dolar, daha fazla birbirine karışması için damlardan ıslık sesleri yükselir, bir sırığın ucuna bağlanan çaput denilen bezle sürekli hareketler çekilir ve kuşların birlikte uzun süre uçmaları sağlanır.

Kuşlar ne kadar uzun süre uçsa, o kadar sürü büyür ve kuşlar birbirine karışır.

Her gün kuşların uçurulmasının iki nedeni var. İlki, kuş uçmayı; daha çok uçmayı öğrensin diye bir nevi egzersiz yaptırılır; diğeri ise gökyzünde çok sayıda kuşa karışarak, başka kişilere ait kuşları kendi damına indirip yakalamaktır.
 


Kuş besleyenler, kuşları gökyüzünden indirmek için ise zaman zaman dişi kuşu elinde tutarak, geri gelmeleri sağlamaya çalışır.

Dişi kuş kanat çırptıkça, gökyüzünde süzülen kuşların eve dönme saatinin geldiğini anlar ve yuvalarına geri döner.

Geri dönen kuşlar, kendileriyle bir ya da birkaç kuş getirmişse, o kuşlar artık kuşçunun hakkıdır. Kuşçu ya kuşları sahiplenir, besler ya da satışa çıkarır.

Kuşun asıl sahibi kuşunu geri almak isterse, bedelini ödemek zorundadır. Kuşların iç içe geçip, gökyüzünde dakikalarca uçması, pik yapmasına kuşçular savaş adını veriyor.
 

DSC_8947.jpg
Fotoğraf: Şeyhmus Çakırtaş


Ortada kanlı ve şiddet içeren bir savaş yok. Özgürce kanat çırpma var ama kuşçular bu ana savaş diyor. Savaş sırasında damına inen kuş, bir nevi savaş ganimeti olarak kabul görülüyor ve kuş konduğu damın malı oluyor.

En yetenekli kuşlar, kendisiyle birlikte mutlaka birkaç güvercini yuvasına taşır. Bu nedenledir ki bazı kuşlar çok pahalıdır, değerlidir ve nadir bulunur.

Bugün Urfa genelinde 50 bin çiftten fazla güvercinden bahsediliyor. Türkiye'nin bütün bölgelerinden kuş pazarına müşteri geliyor ve beğendiği kuşu satın alıp, memleketlerine dönüyor.

Güvercinler oldukça sadık hayvanlar. Sahiplerini ve yaşadıkları yuvaları asla unutmuyorlar. Bu nedenledir ki asırlar boyunca güvercinler birer posta görevi de görmüşlerdir.
 

Gerhard G.jpg
Fotoğraf: Gerhard G.


Bir posta güvercini bin kilometreden fazla uçabilir ve kendi sahibine mutlaka döner.

Konuyla ilgili anlatılan hikaye de en az güvercinler kadar ilginçtir.

Zamanın birinde, Urfa'da çok iyi bir kuşçu ekonomik sıkıntıya düşünce, bütün kuşlarını satışa çıkarmış. Ta Halep'ten kuşçunun arkadaşı gelip, bütün kuşlarını satın alır.

Henüz anlaşma sağlanmadan kuşlarını arkadaşına satan kuşçu, şöyle der:

Bir şartla sana kuşlarımı satarım. Elim çok dar, paraya ihtiyacım var bunu biliyorsun. Ve kuşlarıma çok iyi baktığımı da biliyorsun. Kuşları satın aldıktan sonra kuşlar bana geri dönerse, kuşları geri vermem. Bunu bilerek alışverişi yapalım.

Halep'ten gelen kuşçu kendinden emin "Ehlen vesehlen, kuşlar dönerse senindir" der.

Kuşları teslim alan Halepli Kuşçu, hemen oracıkta kuşların kanatlarında da bulunan ve uçmaya yarayan tüyleri çeker ve yeni yuvalarına alışmaları için çok önlemler almaya başlar.

Tüyler uzadıkça, kuşçu kuşların geri dönmesinden korktuğu için yeniden uçmaya yarayan tüyleri çeker. Böylelikle kuşlar yeni kendisine ve yuvasına alışacağını düşünür.

Urfalı kuşçu ise, kuşların geri döneceğinden emindir ama kuşların gelmemesinden de içerlenir ve kuşlarını görmeye gider.

Halep'in beyaz taşlardan yapılmış iki katlı evlerin birinin damında beslenen kuşlarını görünce sevinir, onlarla konuşur ve cebinde getirdiği nar tanelerini önlerine döker.

Nar tanelerini yiyen güvercinler hem sahibini hatırlar, hem de yaşadıkları eski yuvalarını. Bir anda eski sahibinin etrafında değişik sesler çıkararak, sevinç naraları atarlar.

Urfalı Kuşçu durumdan memnun, geri dönüş yoluna düşer. Halepli Kuşçu'nun ise içine bir kurt düşer ve kuşların geri döneceğinden korkmaya başlar ve birkaç gün yuvalarından dışarı çıkarmaz, uçmalarını engeller. 

Sonraki günlerde kuşları gökyüzüne bıraktığında artık korkusu gerçeğe dönüşecektir. Kuşlar gökyüzünde birkaç defa daireler çizerek uçar ve gökyüzünde aniden rota kırarak, Urfa yönüne doğru kanatlanırlar.

Halepli Kuşçu ıslık da çalsa, çaput da sallasa boşunadır. Satın aldığı kuşlar, kendi kuşlarını da alıp, Urfa'ya doğru yola çıkarlar.

Bunu gören Halepli Kuşçu "Eyvah, kuşlar gitti" der ve damında yığılıp kalır.

Kuşlar ise yolu zararsız, ziyansız tamamlar, nar taneleri yedikleri dama konduklarında, Urfalı Kuşçu'nun keyfine diyecek yoktur.

Hem kuşları, hem de kuşları satın alan kuşçunun bazı kuşları artık damında, ellerinin altındadır. Önceden hazırladığı nar tanelerini dökerek, bütün kuşları yemler ve gökyüzünde uçmaları için önce bir ıslıkla havalandırır, sonra çaput sallayarak havada pik yapmalarını sağlar.

Keyfine diyecek yoktur artık. Savaşı kazanmış, güvercinleri geri dönmüştür.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU