YSK'nın iptal kararı neden ilçeleri kapsamadı, neden sadece Büyükşehir sonuçları iptal edildi, partiler ve hukukçular ne diyor?

23 Haziran'da İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı için yeniden sandıklar kurulacak. İptal kararının neden sadece Büyükşehir sonuçlarını kapsadığı ise hala tartışma konusu

Yüksek Seçim Kurulu’nun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini iptal ettiği ilk andan itibaren ortada yanıt arayan en kritik soru, iptal kararının neden sadece büyükşehiri kapsadığı.

Aynı zarfın içine konulmuş dört pusuladan neden sadece birinin iptal edildiği hala kesin olarak bilinmiyor.

CHP bu soru işaretinden yola çıkarak YSK’ya bir başvuru yaptı. YSK'nın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini, sandık kurullarının oluşumundaki usulsüzlük iddiaları nedeniyle iptal etmesinden hareketle, kurullara ilişkin iddiaların ilçeleri de kapsadığını savunan CHP, ilçe belediye başkanı, ilçe belediye meclis üyesi ve muhtar seçimlerinin de iptal edilmesi gerektiğini savunuyor.

YSK, iptal kararının neden sadece büyükşehiri kapsadığını, neden ilçeler için bir iptal kararı verilmediğini henüz açıklamadı.

Bu sorunun yanıtının gerekçeli kararla ortaya çıkması, gerekçeli kararın da 15 gün içinde yazılması bekleniyor.

Hukukçuların ve partilerin görüşü farklı

Hukukçuların önemli bir bölümü, ilçeler için iptal kararı alınmamasını temel bir hukuk prensibiyle açıklıyor. O da, hakimlerin önüne gelen dosyalarda "taleple bağlı kalması" zorunluluğu. Yani “AK Parti’nin iptal talebinin sadece büyükşehire yönelik olması, ilçeler bazında bir incelemenin önüne geçti” açıklaması yapılıyor.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de, bugün yaptığı açıklamada aynı bakış açısına dikkat çekti, "CHP de ilçelere itiraz etseydi" dedi.

AK Parti YSK temsilcisi Recep Özel ise, “Aynı zarfta dört oy yer aldığı halde neden sadece büyükşehir belediye başkanlığı seçimleri iptal edildi?” sorusunun yanıtını Hürriyet yazarı Abdülkadir Selvi’ye anlattı. Selvi’nin yazısının ilgili bölümü şöyle:

 “(Recep Özel) Sandık kurullarının sebep olduğu yanlışların İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminde, ‘müessir sonuç’ oluşturduğuna dikkat çekti. Ekrem İmamoğlu ile Binali Yıldırım arasındaki fark 13 bin 729’du. YSK, İstanbul seçimlerini 225 sandık kurulu başkanı ile 3 bin 500 sandık kurulu üyesinin kamu görevlisi olmaması nedeniyle iptal etti. Seçim sonucunda etkili olacak müessir fiili ise 22 tane sayım döküm cetvelinin boş, 101 tanesinin ise imzasız olması oluşturuyor. Recep Özel, ‘Her sandıkta 300 kişinin oy kullandığı düşünüldüğünde ortalama 40 bin oya karşılık geliyor’ dedi. Ancak ilçelerdeki oy farkları on binlerle ifade edildiği için, iptal cihetine gidilmemiş.”

 

CHP’nin YSK temsilcisi Hadimi Yakupoğlu, Özel’in bu değerlendirmesini Independent Türkçe’ye değerlendirdi. Özel'in bakış açısına şiddetle itiraz eden Yakupoğlu, “Eğer iddia edildiği gibi ‘tam kanunsuzluk’ varsa, bu tüm seçimi kapsar” dedi.

“YSK, konuyu olağanüstü itiraz çerçevesinde değerlendirdi. Oysa olağanüstü itiraz seçim sonucunu etkileyen ve oy verme günü yaşanan olaylarla ilgilidir. Ama kamu görevlisi olmayan sandık kurulu itirazı olağanüstü itiraz olamaz,  çünkü bu seçim takvimine göre 2 Mart’ta kesinleşmiş bir seçim işlemidir. Tıpkı seçmen listeleri gibi. Seçim takviminde 3 şey kesinleşir, seçmen listeleri, sandık kurulu teşkili ve adaylar. Bunların tamamı oy verme gününden önce kesinleşir, askıya çıkar ve itirazlar alınır. Bunun dışındaki iptal gerekçesi 'tam kanunsuzluk' olmalıdır. Seçim iptal edildiğine göre, yani tam kanunsuzluk varsa bunun süresi yoktur ve itiraza da bağlı değildir. Bu iptal kararı, usulsüzlük değil, tam kanunsuzluk kapsamındadır ve YSK ilçe seçimlerini de iptal etmelidir. ”

Yakupoğlu, kurullarına itiraz edilen sandıklarda AK Parti’nin adayı Binali Yıldırım’ın önde çıktığına dikkat çekti. 

İYİ Parti de, ilçelerde de seçimin iptal edilmesi gerektiği iddiasıyla YSK'ya başvurdu.

İYİ Parti'nin dilekçesinde, YSK'nın kararında, sandık kurulunun teşkiline ilişkin itirazların 2 Mart 2019'da kesin olarak karara bağlanması nedeniyle tam kanunsuzluk iddiasına yönelik talebin reddedildiği aktarıldı, "Somut olgu ve delillere dayanılmaksızın 'sandık kurullarının kanuna aykırı olarak oluşturulmasının seçim sonuçlarına müessir olması nedeniyle' demek suretiyle seçim iptali ve yenilenmesine karar verilmesi hukuken ve vicdanen kabul edilemez. Kaldı ki sandık kurulunun hukuka aykırı oluşturulması halinde bu durumun seçim sonucuna oy sayısı bakımından nasıl bir etkisi olacağının ortaya konulması gerekmektedir" denildi. Dilekçede, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin iptaline ve yenilenmesine yönelik kararın yeniden değerlendirilerek karardan dönülmesi, bu istemin kabul görmemesi halinde iptal kararının 298 sayılı Kanunun 130. maddesine göre değil, yerleşik içtihatlar doğrultusunda tam kanunsuzluk nedeniyle alınması istendi. 

"İlçeler için itiraz yoktu"

Avukat Cüneyt Toraman, konuya ilişkin sorumuzu YSK'nın karar alırken "usulsüzlük sonucu etkiler mi, etkilemez mi" sorusunu ön planda tutarak karar verdiği teziyle yanıtladı. Toraman, YSK'da, seçim kurullarındaki usulsüzlüğün ilçelerde sonucu etkilemediği yönünde bir kanaat oluştuğunu söyledi ve "Büyükşehir belediyesinde iki aday arasındaki fark binde 1,5. Ama ilçelerde fark daha büyük. Yani sandık kurullarındaki usulsüzlük ilçelerde sonucu etkilemiyor. Bu durumda YSK ilçelerde seçimi iptal etmez. Kaldı ki, ilçelere ilişkin biri itiraz da yoktu. YSK kararından sonra önce İYİ Parti, ardından CHP itiraza kalkıştı ama bu itirazlar da zamanında yapılmalıydı. YSK, önünde bir itiraz yoksa incelemez, itiraz olmayan bir konuda karar vermez" dedi.

 

celal ülgen.jpg
Celal Ülgen - Avukat


Hukukçu Celal Ülgen ise büyükşehire yönelik kararın da 'hukuksuz' olduğu görüşünü tekrarladı, 'kanaatle' karar alınamayacağını, somut delillere ihtiyaç olduğunu söyledi..

“Hem YSK’nın düşüncesi hem de Recep Özel’in düşüncesi tamamen yanlış. AK Parti, kurul oluşumlarına itiraz ettiği sandıklarda yaklaşık 300 bin oy önde, yani önde olduğu sandıklara itiraz etti. O sandıklarda geride olsa sonuca etkili olabilirdi ama önde olduğu seçim sonuçları için itiraz etmesi hem hakkın kötüye kullanılmasıdır hem de iyi niyet kurallarıyla bağdaşmaz. YSK’nın iptal kararı zaten yanlış çünkü bu olağanüstü itiraz yollarına uygun bir itiraz değildi. Daha önce sandık kurullarının teşkili sırasında yapacağı itirazı şimdi seçim bittikten sonra yapmak, hukuki değildi”

Celal Ülgen, olağanüstü itiraz sürecinin sandık kurulları üzerinden işletilmesi ve seçimin bu nedenle iptal edilmesinin de "siyasi bir süreç" olduğunu söyledi.

“Türkiye’de hukuki hiçbir kurum gerçek ve olması gereken niteliğinde değil ne yazık ki. Bütün kurumlar naylon ve siyasi iktidarın güdümünde, onun emrine tabi kurumlar niteliğine getirildi. Yani anayasal kurullar siyasi iktidarın infaz timleri oldu. Ortada ne hukuki bir karar ne de hukuki bir konu var. Hukukçular hukukla ilgisi olmayan monarşik bir kararın tartışmasını yapıyorlar.” 

 

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU