Fransa'da Müslüman olmak: Araştırmacı-yazar Asif Arif anlattı

Konuyla ilgili 3 kitabı bulunan Asif, “Fransa’daki sorun Müslümanlar değil radikaller. Bu ikisini birbirine karıştırmak, ayrımcılığı ve damgalanmayı körüklüyor” diyor

Fransa, tahmini 8 milyonla Avrupa’nın en kalabalık Müslüman nüfusuna sahip ülke. Ancak İslamiyet bu ülkede uzun süredir tartışma konusu. Bu tartışmalar, 2015’teki Charlie Hebdo saldırılarıyla bambaşka bir boyuta ulaştı ve o günden beri harareti hiç düşmedi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Son dönemde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'la Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un bu konudaki süregiden polemikleri de Fransa'daki Müslümanların durumunu tekrar ilgi odağı haline getirdi.

Son olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan 30 Kasım'da pandemiye dair önlemleri açıkladığı basın toplantısında bir kez daha konuyu gündeme getirerek Fransa'yı eleştirmiş ve şu ifadeleri kullanmıştı:

İlköğretim okullarındaki öğrencilerin Peygamber Efendimize hakaret eden karikatürleri eleştirdikleri için saatlerce karakolda sorgulandığı bir ülkeden başka türlü davranış beklemenin beyhude olduğunu da biliyoruz. Burası Fransa, başka bir şey göremezsiniz, başka bir şey de beklemeyin.

Fransız vatandaşı Asif Arif, Evry Üniversitesi’nde Hukuk bölümünde lisans ve yüksek lisans hayatını geçirdikten sonra avukatlık ve öğretim görevliliği yaptı. Halihazırda avukatlığa devam eden Arif, bununla birlikte L’Harmattan yayınevinde Dinler ve Laiklikler koleksiyonunun idaresini üstleniyor. 

"Etre Musulman en France" (Fransa’da Müslüman Olmak) "L'Ahmadiyya : un Islam interdit" (Ahmediyye: Yasak Bir İslam), "France-Belgique: la diagonale terroriste" (Fransa-Belçika: Terör Çaprazı) ve "Outils pour maîtriser la laïcité" (Laikliğe Hakim Olmak İçin Araçlar) adlı kitapların da yazarı.

 

1500x500.jpg
Asaf Arif'in konuyla ilgili üç kitabı bulunuyor (Twitter / @AsifArifMA)

 

Fransa’nın bu noktaya nasıl geldiğini ve bu ülkedeki Müslümanların son dönemde neler yaşadığını, aynı zamanda insan hakları aktivisti ve siyasal İslam uzmanı olan Asif Arif’le konuştuk.

“Macron, kampanyasında yasa değişikliğinden söz etmemişti”

Macron 9 Aralık’a kadar “radikal İslamla” mücadele için yeni bir yasa tasarısı hazırlanacağını duyurmuştu.“Fransız İslamı” nedir ve Müslümanların buna tepkisi ne?

Burada birden fazla unsuru göz önüne almamız gerekiyor. Bunlardan ilki, Emmanuel Macron’un, cumhurbaşkanlığı seçiminde adayken İslamiyet’e ilişkin herhangi bir yasa değişikliğinden söz etmemesi. Yani gerçek şu ki böyle bir yasa değişikliği duyurusu, seçim kampanyasındaki politik gündemine aykırı.

Dikkat edilmesi gereken ikinci unsur, bu yasanın 9 Aralık’ta yürürlüğe girecek olması. Zira 9 Aralık, din ve devlet işlerini ayıran yasanın yıldönümü.

Macron’un, İslam’ın 5 şartına paralel bir şekilde yasanın 5 şarta dayanacağını söylemesi de son unsur.

 

afpmacron.jpg
Macron karikatürlere ilişkin açıklamalarının İslam dünyasında yanlış anlaşıldığını iddia etmişti (AFP)

 

Ayrıca, söz konusu yasa cami yapımını finanse etme, imamların laiklikle ilgili Fransız özgünlüğü konusunda eğitilmesini sağlayacak uygun kurslar hazırlama, Müslüman derneklerini daha detaylı inceleme dahil olmak üzere birçok önerme içerecek.

Macron, bu yasa teklifini, Fransa Müslüman İnancı Konseyi’ne (Conseil Français du Culte Musulman - CFCM) dayandırmak istiyor. Bu kurum bir Müslüman’ın tavsiyesine ihtiyaç duyulduğunda ortak bir ses elde etmek için Nicolas Sarkozy zamanında oluşturmuştu.

Ancak Fransa’daki Müslümanların çeşitliliği ve onların inanç pratikleri arasındaki farklılıklar devlet için endişe yaratıyor. Zira bu özgünlükleri aşabilmek çok zor ve hatta neredeyse imkansız.

Bu nedenle, hükümet en başından beri, “Fransız İslamı”nı savunuyor. Bu, Fransa’nın bugün karşı karşıya olduğu sosyal problemlere İslamiyet’in Fransız tarzıyla cevap vermesi anlamına geliyor.

Ne var ki, Fransa’daki Müslüman taban, CFCM tarafından temsil edilmeyi her zaman reddetti. Zira bu kurum Müslümanların gerçek kaygılarından çok uzaktı ve siyasi olarak görülüyordu.

Öte yandan Müslümanlar, hükümetin kendilerini ihmal ettiğini, niyetlerinin sorgulandığını ve ülkeye olan sadaketlerine şüpheyle bakıldığını düşünüyor. Ülkedeki mevcut siyasi ortam, Müslümanlar için ve özellikle başörtüsü takan Müslüman kadınlar için büyük bir ayrımcılık yaratıyor.

Fransa toplumunda İslamofobi hep yoğun muydu yoksa gittikçe artıyor mu? Nicolas Sarkozy ve François Hollande dönemlerini karşılaştırırsak neler söyleyebiliriz?

İslamofobi düzeyi, medyanın, Fransız toplumunda İslamiyet’le ilgili ortaya çıkan bir konuyu nasıl tasvir edeceğine göre değişiyor.

İslamiyetin Fransız Cumhuriyeti’yle uyumu meselesi, 1980’de başlamış, bu tarihte, iki genç kadın, başörtüsü taktıkları için okullarından atılmıştı. 

 

000_fn2tj.jpg
Haşemanın Fransa'daki sahillerde yasaklanmasının ardından 2016'da Birleşik Krallık'taki Fransa Büyükelçiliği önünde gerçekleştirilen protesto (AFP)

 

O dönemde Fransa Yüksek Mahkemesi, hükümetin danışmanı olarak görev alıyordu. Söz konusu iki öğrencinin, kimsenin dinini zorla değiştirmeye çalışmadığını ve inanç özgürlüğünü engellemeye hiçbir sebep olmadığını belirtmişti.

Bu tartışma 2003’te geri geldi. 2004’te de devlet okullarında herhangi bir dini simge takılmasını yasaklayan kanun kabul edildi. Ardından 2010’da, yüzün kapatılmasını yasaklayan kanun çıktı.

Eğer Macron dönemiyle Sarkozy dönemini karşılaştırırsanız, İslamiyet’le ilgili söylemlerde tam bir değişiklik görürsünüz. Sarkozy, daha çok güvensizliğe ve milli kimliğe dayanıyordu. Milli kimlik kavramı üzerinden İslamiyet’i tartışmaya açıyordu. Macron’la, Müslümanlar görünmez bir dahili düşman haline geldi. (ana başlık olabilir) 

“Macron bölünmeyi teşvik ediyor”

Macron’un Financial Times’taki açıklamaları karşısında Müslümanlar ne tepki gösterdi? Dünyanın kendilerini nasıl gördüklerini düşünüyorlar?

Macron’un uluslararası arenadaki tepkileri, Fransa’daki Müslümanlar tarafından büyük bir endişeyle karşılandı. Çünkü Macron, kendi ülkesinde olup bitenleri tamamen inkar etti.

 

reuters.jpg
Charlie Hebdo'da yayımlanan karikatürlere ve İslamofobiye karşı 2015'te Paris'te protesto düzenleyen Müslüman Fransızlar (Reuters)

 

Fransa’daki sorun Müslümanlar değil radikaller. Bu ikisini birbirine karıştırmak, ayrımcılığı ve damgalanmayı körüklüyor. Macron, İslamcı terimininin ne anlama geldiğini açıklamadan bunun hakkında konuşunca toplumumuzdaki damgalamayı ya da tamamen tesettüre girmenin ne olduğuyla nerelerde gerçekleştiğini açıklamadan genç kızların bunu yapması hakkında konuşunca toplumdaki bölünmeyi teşvik ediyor. 

Macron, Charlie Hebdo’nun karikatürlerini epey sahiplendi. Peki, ortalama Fransız siyasetçileri de aynı düşünceleri paylaşıyor mu? Yoksa, Fransız Müslümanların tepkisini haklı bulan siyasetçiler var mı?

Birçok politikacı, karikatürlerin müstehcen olması ve Fransa’nın karşı karşıya olduğu yüksek terör tehdidi yüzünden bunları yeniden yayımlamanın zamanı olmadığını düşündüğü için karikatürlere karşı çıktı.

 

773x435_cmsv2_def47d26-2211-5ab9-ad50-635d7b1946b2-3440182.jpg
2017'de Paris'te Müslümanların sokakta dua etmesinin engellenmesinin ardından kafasında "Kardeşlik" yazan bir bant takan protestocu (Reuters)

 

Fransa’da kimse ifade özgürlüğüne karşı değil. Herkes, birbirine saygı duyulan barışçıl bir toplumda yaşamak istiyor. Ülke, özgürlük kavramı üzerine inşa edilse de şiarında kardeşlik de bulunuyor. Fransızlar, her zaman birbirlerine karşı daha fazla hoşgörü istiyor. Ancak politikacılar genellikle siyasi gündemle hareket ediyor ve aşırı sağ partilerin seçmenlerine oynuyor.

Katledilen öğretmen Samuel Paty’yi anmak için ülke genelinde binlerce kişi toplandı. Bu anmalarda Müslümanlar yer aldı mı? Müslüman dernekler yer aldı mı?

Birçok Müslüman dernek, öğretmene saygılarını sunmanın yanında ülkelerine, öğretmenlerine ve insanlarına her zaman sadık kalacağını göstermek için bu barışçıl protestoda yer aldı.

 

merlin_178754319_889e8ac8-ba37-49e0-a0a6-1b124c5a645b-superJumbo.jpg
Katledilen Samuel Paty'yi okulunun önünde anan imamlar (AFP)

 

Müslüman topluluğu, İslam’a ya da başka bir dine dayalı terörizmin, dini ilkelere değil her zaman cehalet üzerine kurulduğunu göstermek için bir slogan da yarattı: Herkese sevgi, hiç kimseye nefret.

“Sıradan insanlar laiklik ve İslamiyet’ten ziyade karınlarını doyurmayı düşünüyor”

Tartışmalar günlük hayatta ne kadar yer alıyor? Siyasi figürler haricinde, Hıristiyan, ateist, laik diğer Fransızlar, bu tartışmalar hakkında neler düşünüyor? 

Sıradan insanlar laik toplumla İslamiyet’in uyumunu tartışmaktan ziyade genellikle çocuklarını nasıl doyuracaklarını düşünüyor.

Müslümanların Fransa’ya iyi bir şekilde entegre olduğunu (doktorlar, avukatlar, mühendisler vb.) herkes biliyor. Ülkede gerçekten iyi birçok Müslüman girişimci de bulunuyor. Çoğu Müslüman gelecek ve ülkemizin çeşitliliği için pozitif bir dinamik yaratıyor. İstihdam yaratarak ve şirketler kurarak toplumun tam bir parçası haline gelmek istiyor. 

 

 

Zaten Müslümanların çoğu terörizme hizmet etseydi, Fransa savaş durumunda olurdu.

Macron, Fransa’daki diğer ayrımcı düşüncelere karşı nasıl hareket ediyor? Cumhurbaşkanının örneğin antisemitizme ve İslamofobiye olan bakış açısı ve eylemleri aynı mı?

Yahudi topluluğu ülkede uzun yıllardır örgütlü. Bu yüzden hükümetle ilişkileri daha kuvvetli ve rahatsızlık duydukları konularda daha iyi lobi yapıyorlar.

Yahudi topluluğundan ziyade ortada Müslüman toplulukla ilgili bir sorun var: Birlik değiller. Bu nedenle ne zaman bir İslamofobik eylem gerçekleşse, yarısı bu eylemi kınamaya çalışırken diğer yarısı bunu tanımıyor. Söz konusu bölünme Müslümanların çıkarlarına zarar veriyor.

“Fransız hükümeti interneti değil camileri kontrol etmeye odaklanacak”

IŞİD ve benzeri radikal örgütler, Fransa Müslümanlarını nasıl etkiledi ve bu etki devam ediyor mu?

IŞİD, Fransa’da etkili olabilmek ve kişileri radikelleştirmek için sadece internete sahip. Burada da sağlam bir temeli var. Son saldırılardaki teröristler de camide radikalleşmedi.

Ancak Fransız hükümeti, internetteki nefret söylemini veya radikalleşmeyi hedef almıyor. Bunun yerine, ayrılıkçılıkla ilgili yeni yasayla Fransa’ya gelen imamları veya yönetimle ilgili evrak işleri dayatarak mevcut camileri kontrol ederek buralardaki radikelleşmeye odaklanacak. 

Bu hatalı çünkü gerçekte yaşananla hükümetin tepkisi birbirinden farklı. Yani bunun terörizme uygun bir karşılık verememe olasılığı yüksek. 

Radikal İslamla mücadele kapsamında Fransa’da birçok derneğe operasyon yapıldı. Söz konusu derneklerin hepsi radikal İslamla ilişkili mi? Söz konusu operasyonlarda İslamofobik eylemler söz konusu mu? Operasyonda yaşanan hak ihlallerine dair örnekler var mı?

Fransa’da içişleri bakanının bir derneği kapatma nedenleri tam olarak öğrenilemiyor. Bakanın kararının arkasındaki kriterler de son derece belirsiz ve bir derneğin neden radikal kabul edildiği konusunda bir bilgi sağlanmıyor. 

 

PatyRadnice.jpg
Fransız polis teşkilatı insan haklarına uymadığı yönündeki eleştirilerin odağında (AFP)

 

Bu tür gerekçeleri, hükümetin çok büyük ve bilinmeyen sebeplerle bazı kişileri evlerinde tutukladıkları olağanüstü hal sırasında gördük. Büyük derken, hükümetin, bir arkadaşlıktan dolayı birisinin radikelleştiğini veya birisinin camiye gitme sıklığından onun Suriye’de savaşmaya gitmek isteyebileceğini sonucunu çıkarmasını kast ediyorum. Bütün Fransız Müslümanlara karşı bir tür suçluluk varsayımı yaratılıyor. 

Öte yandan, Uluslararası Af Örgütü de dahil olmak üzere birçok insan hakları derneği, fazlasıyla insan hakları ihlali bildiriyor. Örneğin, baskın düzenlenen ve hiçbir şeyin bulunmadığı bazı evlerde yaşlılar darp edilip kelepçelendi ve tutuklandı. Daha sonra polisler, bu kişilerin arama emriyle de terör örgütleriyle de hiçbir ilgisi olmadığını fark etti.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU