Obama'dan Ortadoğu itirafları: Mübarek'i istifaya zorlarken neden Bahreyn'i baskı dışında tuttu, Netanyahu'yu niye "çıkarcı" buluyor?

Eski ABD Başkanı yeni anı kitabında, "Arap Baharı" gösterileri sırasında izlediği politikaya hâlâ kafa yorduğunu ortaya koyarken, aldığı çelişkili kararlara da izahat bulmaya çalışıyor

Hüsnü Mübarek 1 Eylül 2010'da dönemin ABD Başkanı Obama'yla Oval Ofis'te görüşmüştü (Reuters)

ABD'nin eski Başkanı Barack Obama anılarını yazdığı "A Promised Land" kitabında, Ortadoğu Arap Baharı etkisindeyken çatışan çıkarlar yüzünden aldığı çelişkili kararlara değiniyor.

Obama, Arap Baharı sırasında aldığı kararları hâlâ düşündüğünü ortaya koyarken, yeni kitabında bölgedeki yönetimlerin büyük kısmının kasvetli bir portresini sunuyor.

ABD'de Ocak 2009-Ocak 2017 arasında iki dönem başkanlık yapan Obama, Mısır'da Hüsnü Mübarek'in gidişine destek verirken, Amerikan güçlerinin önemli üssü Bahreyn'de bunu yapmadığını anlatıyor.

Obama, 2011'de gösterileri bastıran Bahreyn'e karşı umursamazca davranırken, Mübarek'i protestolar nedeniyle istifa etmeye ikna ettiği için "ikiyüzlülük yaptığı" eleştirileri üzerinde kafa yoruyor:

Ortadaki bariz tutarsızlığı açıklarken, dünyanın darmadağın olduğunu kabul etmekten başka zarif bir yol yoktu. Dış politikayı yürütürken sürekli rekabet eden çıkarlar arasında denge kurmak zorunda kaldım.

İnsan hakları gündemimizi her durumda diğer mülahazaların üstünde tutamamış olmam, Amerika'nın en yüksek değerleri olarak gördüğüm hususları ilerletmek için elimden geleni yapmamam gerektiği anlamına gelmiyordu.

Obama, kendisinin "Körfez'in belki de en bilgili lideri" olarak tanımladığı Abu Dabi Veliaht Prensi Muhammed bin Zayed Nahyan tarafından Bahreyn'e baskı yapmaması konusunda uyarıldığını anlatıyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Başkanlık koltuğuna oturduğu 2009'da Kahire'ye yaptığı ziyarete değinen Obama, Mübarek'le görüşmesinin "yaşlanmış otokratlarla ilişkisinde fazlasıyla aşina olacağı bir izlenim bıraktığını" söylüyor.

Obama bahsettiği bu liderleri "Saraylarına kapanıp, her türlü iletişimlerini etraflarını saran sert yüzlü ve şakşakçı görevlilerin aracılığıyla sürdüren, kendi kişisel çıkarlarıyla uluslarının çıkarlarını ayırt edemeyen" kişiler olarak nitelendiriyor.

ABD'li siyasetçi, Mübarek'i iktidarı devretmeye alenen zorladığında risklerin farkında olduğunu ancak kendisinin genç bir Mısırlı olsa gösterilerde "muhtemelen olacağını" düşündüğünü ifade ediyor.

"Çin'le Rusya'ya yapamazdım"

Bununla birlikte "Çin'in ya da Rusya'nın kendi muhaliflerini ezmesini engelleyemeyebilirim" itirafında bulunan Obama şöyle devam ediyor:

Ancak Mübarek rejimi, ABD'li vergi mükellefinin milyarlarca dolarını almıştı. Onlara silah verdik, bilgi paylaştık ve askeri görevlilerinin eğitilmesine yardım ettik. Bu yardımı alan kişinin, müttefik dediğimiz birinin, tüm dünya izlerken barışçıl göstericilere karşı nedensiz bir şekilde şiddete başvurmasına müsaade etmek geçmek istemediğim bir çizgiydi.

O dönem Suudi Arabistan'a yaptığı ziyaretten de bahseden Obama, bu ülkenin "katı cinsiyet ayrımı ve dini kuralları nedeniyle sert bir izlenim bıraktığını, sarayın kendisine pek çok mücevher hediye etmeye çalıştığını" söylüyor.

Obama, "sanki birdenbire tüm renklerin susturulduğu bir dünyaya girmiş gibi, böylesine ayrılmış bir yerin ne kadar baskıcı ve üzüntü verici olduğunu hissettiğini" belirtiyor.
 

afp.jpg
9 Kasım 2015'te Beyaz Saray'da gerçekleşen Obama-Netanyahu görüşmesi (AFP) 


Netanyahu'ya ve İsrail lobisine eleştiri

Obama'nın, ABD'nin İran'la yaptığı nükleer anlaşma başta olmak üzere bazı sebeplerle zorlu bir ilişki yürüttüğü İsrail Başbakan Binyamin Netanyahu'nun adı da kitapta geçiyor.

2004'te seçilerek ABD Senatosu'na girmesinin ardından kendisini arayıp bulan İsrail liderini "çıkarcı" biri olarak tanımlayan Obama, "Kendisini Yahudi halkının felakete karşı baş savunucusu olarak görmesi, onu iktidarda tutacak neredeyse her şeyi haklı göstermesini sağladı. Dahası, Amerikan siyasetine ve medyasına olan aşinalığı, benimki gibi Demokrat bir yönetimin uygulayabileceği her türlü baskıya direnebileceğine dair bir güven verdi" ifadelerini kullanıyor.

İsrail yanlısı Amerikan-İsrail Kamu İşleri Komitesi'nin (AIPAC) yaşattığı engellemelerden de sözünü sakınmadan bahseden Obama, bu kuruluşun İsrail siyasetine uyum sağlamak için sağa eğilim gösterdiğini belirtirken Afro-Amerikalı biri olduğu için AIPAC tarafından özellikle inceleme altına alınıp alınmadığını sorguluyor.

Obama zamanında Yahudi Amerikalıların oylarının büyük çoğunluğunu kazanmış olsa da "AIPAC yönetim kurulu üyelerinin çoğu söz konusu olduğunda, gözlerinde sadakatleri bölünmüş bir adam olarak şüpheli biri olarak kaldım" diyor.


Independent Türkçe, AFP

DAHA FAZLA HABER OKU