Pfizer aşısı harika haber ama ayrıntılar umduğumuz çözümün bu olmadığını gösteriyor

Bu aşının tedarik ve dağıtımındaki uygulanabilir lojistik hayal edebileceğiniz kadar zor görünüyor

Pfizer ve BioNTech'in geliştirdiği koronavirüs aşısının yüzde 90 koruma sağladığının açıklanması dünyada heyecan yarattı (Reuters)

Pfizer'in Kovid için aşı geliştirdiği haberinden heyecan duymamak zor. Şimdiye kadar, pandemi bizim lehimize olmayan tek taraflı bir mücadele gibiydi. Bu duyuru hepimize biraz umut veriyor.

Bir kez de olsa bu yeni aşıdan 30 milyon doz sipariş veren hükümet ilerisini planlamışa benziyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Buraya kadar her şey güzel. Ama sonra ayrıntılar ortaya çıkmaya başlıyor. Örneğin aşının iki doz verilmesi gerektiği için bu 30 milyon dozla 30 milyon kişi tedavi olmayacak. Dolayısıyla bu miktar 15 milyonun tedavisine yetecek. Açıkça kimin öncelikli olacağı ve kimin dışarıda bırakılacağı hususunda zor kararlar alınacak. Cephe hattındaki Ulusal Sağlık Hizmeti (NHS) çalışanları ve hassas durumdaki bireyler gibi bazı gruplara öncelik verileceği açık görünse de, bu aşamada hiçbir şeyin garantisi yok.

Pfizer, faz 3 deneme verilerinin aşının yüzde 90 etkili olduğunu gösterdiğini söylüyor. Bu etkileyici olsa da, yine de 10 kişiden birinin korunmayacağı anlamına geliyor. Kimlerin aşıya umduğumuz şekilde yanıt vermediğini bilirsek, o zaman 3 milyon dozu kurtarabilir ve bu grup için sahte umut doğmasını önleyebiliriz. Sorun şu ki, Pfizer kimlerin ilaca yanıt vermeyeceğini öngörebilir mi, bilmiyoruz. Bununla birlikte, siyahi ve azınlıktaki etnik topluluk mensuplarının da bu yeni ilaca yanıt vermesi güzel haber.

Hiçbirimiz "ortalama" sonucu temsil etmiyoruz, bu sebeple yaş veya cinsiyet gibi temel demografik değişkenler kullanıldığında bile bireylerin bu aşıya yanıt verme biçiminde farklılıklar olması muhtemel. Umarım Pfizer sadece bu verilere sahip olmakla kalmaz, aynı zamanda bunları kullanıma da sunar. Ancak bunu yapma zorunluluğu bulunmuyor. Unutmayın ki bu halka açık bir şirkete ait ticari bir proje, hayır işi değil.
 


Bu aşının tedarik ve dağıtımındaki uygulanabilir lojistik hayal edebileceğiniz kadar zor görünüyor. İlacın eksi 80 santigrat derecede saklanması gerekiyor. Bu, pratisyen hekimlerin çoğunun (eğer varsa) sahip olduğu türden bir tesis değil. Bu durum, aşının büyük ölçekte üretimi için de zorluklara yol açacaktır. Bunlara ek olarak, yeterli dozu güvence altına almak için rekabet eden tek ülke değiliz. Tüm popülasyonun korunmasını sağlamak için 30 milyon dozluk ilk siparişe ekleme yapabilmemiz kritik önem taşıyacak.

Söz konusu aşı, üç hafta arayla iki doz halinde veriliyor. İnsanların takip randevularını unutması veya ikinci dozun gerekliğini yanlış anlaması nedeniyle buna uyum sağlamak da güç olacak. Hawthorn Etkisi diye adlandırılan olgu bize, insanların gözlem altında bulundukları araştırma deneylerinde gerçek hayattaki hareketlerinden farklı davrandıklarını söylüyor.

Neyse ki, bu aşının dağıtımında ihtiyaç duyulan işgücü düşünüldü ve izin verilen sağlık hizmetleri çalışanları listesi genişletildi. Yine de bunlar ilave yeni personel değil, mevcut işgücü içinden seçildiler.

Bu aşının ne kadar süreyle bağışıklık sağladığını bilmiyoruz. Faz 3 deneyi 28 günde bağışıklığı temel alıyordu. Bu zaman aralığıyla sınırlı olsaydı faydasının da sınırlı olacağı açık.

Pfizer, deneyine 40 binden fazla kişiyi dahil etti. Kulağa çok fazla gelse, sadece bu aşıların miktarını artırdığınızda birçok güvenlik sorunu açığa çıkar. Bunlar ufak şeyler de olabilir ama bu yeni aşı bazı bireylerin buna değmeyeceğine karar verdiği sorunlara yol açabilir. Bariz gruplardan biri, bu tür deneylere nadiren dahil edilen ancak diğerleri gibi aşıya ihtiyacı olan hamile kadınlar.

Şüphesiz Kovid'le alakalı bazı iyi haberler alma ve virüsü yenmek için verilen mücadelede en az bir silaha sahip olma zamanımız geldi. Ancak bu tastamam bir oyun değiştirici olmayacak, aşina olduğumuz tüm önlemlerle birlikte ele alınması gerekecek.

Bu, cephaneliğimizin çok daha az zorlu bir bileşeni olması gereken etkili bir test ve takip sistemi öncesinde bir aşı geliştirdiğimizi gösteriyor.

* Ian Hamilton, York Üniversitesi'nde bağımlılık alanında doçenttir

 

independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: Kerim Çelik

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU