Libya petrolü, Hafter ile Serrac arasındaki savaşları daha da alevlendirdi

Günlük petrol üretimi 1,1 milyon varili bulurken Mellitah Gaz Kompleksi'nde yıllık 8 milyar metreküp gaz üretiliyor

Trablus'un yaklaşık 40 kilometre güneyinde Libya Ulusal Ordusu ile çarpışan UMH güçleri / Fotoğraf: AFP

Libya, General Halife Hafter liderliğindeki Libya Ulusal Ordusu’nun (LUO) ülkenin merkezindeki Petrol Hilali Bölgesi'nin bitişiğinde bulunan Sirte’de sekizinci cepheyi açma ve temas bölgelerine birliklerini gönderme niyetine ilişkin çıkan haberlerin ardından, siyasi ve ekonomik düzeylerde en zor günlerini yaşıyor.

LUO’nun ülkeyi kontrol altına almaya yönelik savaşlarda son aşama olarak değerlendirdiği mevcut çatışmalar, petrol tesislerini kontrol etmeye ilişkin girişimleri içerecek şekilde genişledi.

4 Nisan 2019’dan bu yana ordu, Surman ve Sabrata kentlerinde (Trablus’un 70 km batısında) büyük bir güç oluşturmaya çalışıyor. İki şehir, ülkedeki son iki petrol sahasının ortasında bulunuyor.

Nitekim ülkedeki ana petrol rafinerisi bu şehirlerin 30 kilometre doğusunda, Mellitah Gaz Kompleksi ise yaklaşık 20 kilometre batısında bulunuyor.

Üretim süreçleri İtalya'nın en büyük petrol ve doğalgaz şirketi ENI tarafından kontrol edilen bu kompleksten, Yeşil Akım Doğal Gaz Boru Hattı (Greenstream) aracılığıyla İtalya’nın güney kıyısındaki rafinelerine yılda yaklaşık 8 milyar metreküp gaz akışı sağlanıyor. 

Ordu, Libya petrol endüstrisini bütünüyle kontrol altına almaya ve ‘zenginliğin ülkesinin batısında yoğunlaştığını ve bu servetin hükümet tarafından milislere destek amaçlı kullanıldığını düşünen’ doğudaki destekçilerinin gözündeki popülaritesini artırmaya çalışıyor.

Ayrıca LUO liderliği, Ulusal Mutabakat Hükümeti'nin (UMH) petrol kaynaklarını kontrol altına almasından ve milislerin devlet kurumlarına sızmasından kaynaklanan maddi yozlaşmadan duyduğu endişelerini sık sık dile getiriyor.

Nitekim LUO Sözcüsü General Ahmed el-Mismari, çeşitli vesilelerle ‘ordunun, gelirleri merkez bankası aracılığıyla devlet liderlerinin ve milislerin ceplerine giren petrolü koruma rolünden bezdiğini’ dile getirdi.

Petrol dosyası

Petrol dosyası, en son geçtiğimiz Şubat ayında BAE'nin başkenti Abu Dabi'nin ev sahipliğinde Serrac ile Hafter arasında gerçekleşen toplantı da dahil olmak üzere, geçmiş siyasi uzlaşma çabalarında en etkili faktörlerden biri oldu.

Tuhaf bir şekilde Libya Ulusal Petrol Kurumu (NOC) Başkanı Mustafa Sanallah’ın da söz konusu toplantıya katıldığı ortaya çıktı.

Sanallah’ın, “Libya'nın en önemli petrol sahası olan Şerare Petrol Sahası’nda üretimin durmasına neden olan mücbir sebep halinin kaldırıldığı ve ordu güçlerinin petrol sahasını korumak için bölgede bulunduğunun kabul dildiği” açıklaması dışında, toplantıya ilişkin herhangi bir ayrıntı paylaşılmadı. Daha sonra yapılan bir açıklamada, günde yaklaşık 1,1 milyon varillik normal petrol üretim seviyesine geri dönüldüğü teyit edildi.

Trablus'taki hükümet, petrol dosyasının ülkedeki krizle ilgilenen uluslararası taraflar için öneminin farkında.

UMH Başkanlık Konseyi Başkanı Fayiz es-Serrac, 12 Nisan 2019 tarihinde yaptığı açıklamada, savaşın devam etmesi ve genişlemesi halinde petrol fiyatlarının yükseleceği tehdidinde bulunmuştu.

NOC ise 27 Nisan 2019 tarihinde yaptığı açıklamada, orduyu ‘Ra's Lanuf ve limanlarındaki petrol tesislerini askeri amaçlar için kullanmakla’ itham etmişti.

Serrac’ın bu açıklamalarının ardından söz konusu suçlamaları reddeden büyük petrol şirketleri, yaptıkları ayrı ayrı açıklamalarda, petrol sahalarında hiçbir güvenlik sorunu yaşamadan üretim sürecinin devam ettiğini ve buralarda herhangi bir askeri tehdit bulunmadığını belirtmek zorunda kalmışlardı.

Orduyu zor durumda bırakmak

NOC tarafından yapılan suçlamaların amacı, LUO'yu uluslararası kamuoyu önünde zor durumda bırakmak gibi görünüyor.

Özellikle ABD Başkanı Donald Trump’ın Hafter ile yaptığı telefon görüşmesinde ordunun ‘Libya'nın petrol kaynaklarının korunması’ konusundaki rolünü övmesi ile birlikte petrol kurumunun bu amacı daha da belirgin bir hale geldi.

Bununla birlikte Libyalı uzmanlar, hükümet yanlısı güçlerin savaşları petrolle ilgili diğer alanlara taşıma niyeti konusunda uyarılarda bulundular.

Libya Siyaset Araştırmaları Derneği Başkanı Mansur Selame, bu güçlerin şu anki savaşlarını bir varoluş savaşı olarak gördüklerini ve Sanallah tarafından yapılan açıklamaların, milis liderlerine ‘savaşı bu hayati mevkilere taşımaları için baskı yapmak’ bağlamında geldiğini söylüyor.

Independent Arabia’dan Muhammed el-Arabi'ye konuşan Selame, Ulusal Petrol Kurumu’nun dün sürpriz bir şekilde, ülkenin güneyinde bulunan en büyük petrol sahası Şerare'ye silahlı saldırı düzenlendiği açıklamasının, ‘zamanlanması ve hedefi dikkate alındığında’ oldukça şüpheli olduğunu dile getirdi.

Selame, söz konusu saldırının, milislerin ve hükümet liderlerinin ordunun gücünü ve konumunu etkilemek için petrol kartını oyuna sürme niyetini doğrulayan bir olay olduğunu düşünüyor. Dolayısıyla saldırıyla birlikte kaçınılmaz olarak petrol üretimi azalacak ve bu durum ordunun zor durumda kalmasına sebep olacak.

Çeşitli taraflar, ülkedeki çatışmanın taraflarının Libya petrol endüstrisinden bir baskı aracı olarak yararlanmaya çalıştıklarını düşünüyor.

ABD'li küresel istihbarat ve araştırma kuruluşu Stratfor’a göre mevcut savaş, hiçbir tarafın petrol üretimini veya ihracatını durdurmasına yol açmasa da, savaşın devam etmesiyle birlikte petrol sektörünün kırılgan bir konuma sürüklenmesi muhtemel görünüyor.

Libyalı ekonomist Abdüssamed Vahida, ülkedeki resmi petrol kurumunun kararının hükümet tarafından kontrol edilmesinin, bu dosyanın çeşitli şekillerde sömürülmesine yol açacağını ve Sanallah’ın orduya yönelik ithamlarının söz konusu eğilime işaret ettiğini dile getirdi.

Vahida, Independent Arabia’ya verdiği demeçte, yeni hükümetin merkez bankası aracılığıyla aldığı önlemlerin ‘ordunun fon temin ettiği yolların kurutulması amacı’ taşıdığını belirtti.

Hükümetin sahip olduğu baskı araçları arasında, petrol şirketi aracılığıyla ihracat üretimini durdurma kararı olduğuna dikkat çeken Vahida, hükümet liderleri tarafından yapılan açıklamaların –ordu genel komutanlığının petrol tesislerini çatışma dairesinin dışında tutma hassasiyetine karşın- petrol kartının siyasi olarak kullanıldığına işaret ettiğini belirtti.

Ordunun her zaman Zaviye Rafinerisi’ni ve Mellitah Kompleksi’ni kontrol altına alma imkanının bulunduğuna işaret eden Vahida, ordunun ‘böyle bir durumun, kontrolünü genişletme ve başkentin güvenliğini sağlama konusundaki mevcut hedefleriyle çatıştığının’ farkında olduğunu belirtti.

 

* İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

https://www.independentarabia.com/node/21446

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU