ABD seçimleri: Dile getirilmeyen sorular!

Aralarında Trump'a duydukları nefretle kör olan bazı meslektaşlar da dahil olmak üzere, tüm bu sorular birçokları için önemsiz görünebilir. Belki de Trump'ın yaptığı her şeyin kötü olmadığı konusunda durup düşünmek akıllıca olacaktır

Milyonlarca ABD'li önümüzdeki salı sandık başına gitmeye hazırlanırken, bir an durup kendilerine şu soruyu sormalılar: Niçin oy veriyoruz?

ABD basınının geniş bir kesimi tarafından sürekli bir şekilde lanse edilen konuşma göz önüne alındığı zamanda seçimlerin tek bir adamın etrafında döndüğü görülür: Başkan Donald J. Trump.


Böyle bir seviyede düzenlenen tüm seçimler her zaman adaylarla ilgili bir derece kişisel değerlendirmeyi içerdiğinden bunda bir beis görünmüyor.

2008'de bir grup eyalete yaptığımız ziyaret sırasında seçmenler bize Barack Obama'ya oy verdiklerini, çünkü ABD'nin siyahi bir başkanı olmasının zamanının geldiğini düşündüklerini söylemişlerdi.

Açıkçası seçmenler için bu kişinin siyasi bir sicile sahip olup olmamasının bir önemi yoktu.


Trump, 2016 yılında siyasi sistemin dışında olmaktan yararlandı. Her iki durumda da Obama ve Trump seçmenlerin beklentilerini yazabilecekleri boş bir sayfa gibi görünüyordu.

Ancak bu sefer Trump ve Joe Biden, bilinen iki kişi olarak rekabet ediyor. Trump'ın kendisini siyasi lider olarak tanıtmak için yaklaşık dört yılı oldu.

Biden'a gelince, siyasete neredeyse yarım asırlık bir katılımı içeren bir özgeçmişe sahip. Ancak bu sürenin büyük çoğunluğunda senatör ve başkan yardımcısı olarak görev yaptı.

Bu hakikat tek başına seçmenleri 'adayların çalışma sicillerine' odaklanmaya teşvik etmeye yeterdi. Fakat ne yazık ki bu olmadı.


Bu yıl başkanlık seçimleri kampanyasının başlamasından sonra durum, 'bir bağırış rekabetine' dönüştü.

Bazılarımız başkanlık tartışmalarıyla birlikte seçim kampanyasının daha yüksek bir ufka yükseleceğini umuyordu.

Bu iki adamın başkanlık tartışmalarını birbirlerinin siyasetlerini ifşa etmek ve karşılaştırmak için kullanacağını düşündük. Ancak hepinizin de bildiği gibi bu olmadı.

Bu tartışmalardan birinde sözlü yumruklar havada uçuşurken; diğeri ise korona ile ilgili anlamsız basmakalıp sözlerle heder edildi.

Öyle ki her iki adayın da bu konuda yararlı hiçbir bilgi bilmediği açıkça görünüyordu.


Trump, her ne kadar iyi bilinen bir siyasi unsur olsa da çoğu zaman nasıl davranacağını tahmin etmek güçtür.

Biden söz konusu olduğunda ise ekonomi ve dış politika ile ilgili konular başta olmak üzere asıl konulara yönelik temel yaklaşımını belirlemek zordur.

ABD başkanlık seçimlerinde ilk kez bir rakibin, mevcut başkan tarafından izlenen politikalara açık alternatifler sunmaya hazır olmadığı veya sunamadığı görülüyor.

Dolayısıyla Biden'ın başkan olması durumunda Trump'ın ekonomi ve dış politika cephesinde yaptığı göze çarpan tercihlerin çoğunu ortadan kaldıramayacağı ihtimali göz ardı edilemez.


Bu bağlamda, Trump'ın ekonomi politikasının başarısının şu faktörlere bağlı olduğunu belirtmekte fayda var:

"Önemli vergi indirimleri, enerji bağımsızlığı ve dış ticarette daha eşit ve adil bir rekabet alanının oluşturulması."


Biden'ın bu alanlarda ne yapmayı planladığı ise belirsiz.

Ekonominin korona dolayısıyla kötüleştiği bir dönemde vergileri artıracak bir senaryo mu üretecek?

ABD'nin 1960'lardan beri ilk kez, dünyanın önde gelen enerji üreticisi olarak kazandığı konumu kayıp mı ettirecek?

ABD lehine mütevazı da olsa -terazinin ağırlığını kendi tarafına kaydıran-katkıda bulunan Kanada, Meksika ve Avrupa Birliği ile yeni yapılan ticaret anlaşmalarını iptal mi edecek? 


Belki de Trump'ın nispeten başarılı sicili sayesinde bu konu tartışmanın gündeminden tamamen düştü. Bu nedenle, birçok sorunun hala askıda kaldığını görüyoruz.

Biden, imzacı ülkelerden hiçbiri tarafından taahhüt verilmemişken, iklim değişikliğiyle ilgili Paris Anlaşması'na yeniden katılacak mı?

Biden, üye devletlerin çoğunun acil olduğunu düşündükleri reformlarda ısrar etmeksizin UNESCO ve Dünya Sağlık Örgütü için çek imzalamaya devam edecek mi?

NATO konusunda geri adım atacak ve üye devletlerin savunma harcamalarını azaltmalarına izin verecek mi?

Biden, Orta ve Doğu Avrupa'daki müttefiklerine destek olan birlik ve malzeme çalışmalarına son verecek mi?

Biden, Trump'ın stratejik silahları kontrol planları ile ilgili herhangi bir anlaşmayı Çin'i de kapsayacak şekilde genişletme talebinden vazgeçecek mi?

Yoksa Rus Devlet Başkanı Vladimir Putin ile olan 'soğuk savaş' tarzında muhatap olmayı mı tercih edecek?

Biden, Brezilya Devlet Başkanı Jair Bolsonaro ve Hindistan Başbakanı Narendra Modi'ye asık yüzle karşılık verip Hugo Chavez ve Raul Castro ile yaptığı gibi Nicolas Maduro'yu mu kucaklayacak?

Ayrıca Biden, korona salgınındaki rolü nedeniyle Çin'in daha fazla hesap vermesi gerektiği yönündeki talepten vazgeçecek mi?


Ortadoğu söz konusu olduğunda Biden, Obama'nın İran İslam Cumhuriyeti ile yaptığı nükleer anlaşmayı canlandıracak, yaptırımları kaldıracak ve mollaların devrimi ihraç etmek için dünya çapında yarattıkları canavarları desteklemelerine yardımcı olacak mı?

Radikal gruplar sokaklardaki göstericileri katlederken mutedil grubun yüzüne kocaman bir gülümseme çizmek için Tahran'a dolar kaçakçılığı yapmaya devam edecek mi?


Biden, Washington Büyükelçiliği'ni Kudüs'ten Tel Aviv'e iade edecek ve Obama'nın 2008 yılında kendisine Filistin devleti kurmak için görevlendirdiği Senatör George Mitchell'i bu görevi tekrar üstlenmesi için çağıracak mı?

Ayrıca Biden, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn ve Sudan'a İsrail ile yaptıkları normalleşme anlaşmasını bozmaları ve "direniş cephesine" yeniden katılmaları için baskı yapacak mı?

Biden, düşmanlarını dosta çevirme umuduyla eski müttefikleri sırtlarından bıçaklayabilir mi?


Ayrıca Trump'ın, Afganistan ve Irak'taki askeri varlığı azaltma, böylece savaşa son verip sürdürülebilir barışı tesis etme konusundaki planı ne olacak?

Biden, Obama'nın 'savaş başlatırken barıştan bahsetmek' politikasına mı başvuracak? Yoksa müttefiki Bernie Sanders'ın talep ettiği gibi tüm bağlantıları koparıp basitçe kaçacak mı?

Biden, 2008'deki Irak'ı üç veya dört küçük ülkeye bölme takıntısından vazgeçti mi?


Aralarında Trump'a duydukları nefretle kör olan bazı meslektaşlar da dahil olmak üzere, tüm bu sorular birçokları için önemsiz görünebilir.

Belki de Trump'ın yaptığı her şeyin kötü olmadığı konusunda durup düşünmek akıllıca olacaktır.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Beyan İshakoğlu

Şarku'l Avsat

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU