Fransa İstanbul Başkonsolosu: Üye olmayan ülkeler arasında AB’ye en iyi entegre olan ülke Türkiye

Bahçeşehir Üniversitesi'nin düzenlediği Global Liderlik Forumu'nda konuşan Başkonsolos "AB'nin Türkiye’ye, Türkiye’nin de AB'ye çok ihtiyacı var" ifadelerini kullandı

Fransa İstanbul Başkonsolosu Bertrand Robert Buchwalter

Bahçeşehir Üniversitesi (BAU) tarafından bu yıl 21’incisi düzenlenen Global Liderlik Forumu (GLF) Fransa, Hırvatistan, Çek Cumhuriyeti, ve Birleşik Krallık’tan önemli isimleri ağırladı.

Moderatörlüğünü Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Başkanı Prof. Dr. Ali Tekin’in yaptığı "Brexit Süreci ve Avrupa Birliği’nin Yeniden İnşası" oturumunda; Fransa İstanbul Başkonsolosu Bertrand Robert Buchwalter, İstanbul Hırvatistan Başkonsolosu Ivana Zerec, Çek Cumhuriyeti Başkonsolosu Petr Mares ve Birleşik Krallık Başkonsolosluğu Ekonomi ve Refah Ekibi Başkanı Nicholas Cannon konuşmacı olarak yer aldı. 

“AB’ye en iyi entegre olan en büyük ülke Türkiye’dir”

Türkiye'nin Avrupa Birliği üyelik süreci hakkında görüşlerini belirten Fransa İstanbul Başkonsolosu Bertrand Robert Buchwalter, Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye, Türkiye’nin de Avrupa Birliği’ne çok ihtiyacı olduğunu belirterek, “Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyeliği konusunda tamamen pozitifim. Türkiye, Avrupa Birliği’ne ait bir ülkedir. Çünkü Türkiye’nin Avrupa Birliği ile çok fazla entegre olan ilişkileri var. Hatta Türkiye için, Avrupa Birliği üyesi olmayan ülkeler arasında Avrupa Birliği’ne en iyi entegre olmuş, en büyük ülke diyebilirim. Avrupa Birliği’nin Türkiye ile birlikte başarabileceği çok iş var” dedi.

“Birleşik Krallık'ın Avrupa Birliği'nden ayrılması”

Oturumda konuşan Birleşik Krallık Başkonsolosluğu Ekonomi ve Refah Ekibi Başkanı Nicholas Cannon ise Birleşik Krallık'ın Avrupa Birliği'nden ayrılması konusunda açıklamalarda bulundu.

İngiltere’ye genelde liberal bir göç politikasının hakim olduğunu söyleyen Cannon, Brexit sürecindeki önemli konulardan birinin de sınırlar ile ilgili olduğunu vurguladı: 

"Ülkemize işçilerin girmesi oldukça kolay olmuştur. AB’ye üye olan ülkelerdeki pek çok işçi kolaylıkla İngiltere’ye gelebiliyor. Bu da sağlık ve eğitim sistemlerimizde bir yoğunluk yaşattı. Aynı zamanda işçi sınıfının da maaşlarının düşmesine sebep oldu. Göç yığılması gibi bir durum söz konusuydu. AB dışından gelip oturma hakkı kazananların sayısı bile oldukça fazlaydı. İnsanlar Fransa, Almanya ve İsveç gibi ülkelere değil İngiltere’ye geliyorlardı. Burada sınırlarımızın kontrolünü kaybettiğimizi düşündük. Londra’ya bakarsanız şehir nüfusunun yarısından fazlası Londra dışında doğmuştur. Bu da demografik bir değişim yarattı. Bu bizim hiçbirimizin istediği birşey değil."

 

 

“AB’ye sırtımızı asla dönmeyeceğiz”

Nicholas Cannon, Birleşik Krallık’ta 23 Haziran 2016’da yapılan BREXIT referandumuna ilişkin görüşlerini ise şu şekilde aktardı:

"O dönem AB’de kalmak isteyenler her zaman AB’den çıkarsak çok kötü olur yaklaşımları yansıtıyorlardı. Bu yaklaşımlarla insanları ikna etmeye çalışıyorlardı. Tüm bu gelişmelerin ışığında, 23 Haziran 2016’da yapılan tarihi referandumda yüzde 71,8'lik katılımla 30 milyon seçmen oy kullandı. İngiliz seçmenlerin yüzde 53’ü, AB’de kalma yönünde oy kullanmıştı. Referundum sonucu Birleşik Krallık içerisinde ve özellikle AB’de büyük bir şok yarattı. İngiliz Başbakanı David Cameron beklemediği bu sonuç karşısında istifa etti. Bu Birleşik Krallık’ta yaptığımız en büyük seçimdi."

Brexit sürecinin Birleşik Krallık’ta pek çok siyasi ayrılıklar yarattığını vurgulayan Nicholas Cannon, “Bu süreç halkımızın bazı kurumlara olan güveninde bir sarsılmaya yol açtı. Siyasi partilere ve bürokrasiye olan inanç sarsılmış olabilir. Şu anda Birleşik Krallık ticaretinin büyük bir kısmı Avrupa Birliği dışında. Ayrıca yeni piyasalar da aramak zorundayız. Bu AB’ye sırtımızı döneceğimiz anlamına gelmemeli. AB’ye ve NATO’ya üye olan hiçbir ülkeyle ilişkilerimizi de değiştirmeyeceğiz. AB şimdi nereye gitmek istediğine kendi karar verecek" diye konuştu. 

 

Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU