Cinsiyetçiliğe karşı yapay zeka umudu: Kalıp yargıyı kıracak, eşitliği sağlayacak

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, cinsiyetçiliğin uluslararası alanda kabul görmüş ilk tanımını da içeren “Cinsiyetçilikle Mücadele” önerisini kabul etti. #MeToo hareketinin başlattığı kampanyaya destek niteliği de taşıyan bir çağrı yaptı

#MeToo hareketi cinsiyetçiliğe karşı Avrupa çapında yürüttüğü kampanyaları ve protesto gösterileriyle tanınıyor   Fotoğraf: Pixabay

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, 27 Mart 2019 tarihli, 1342. toplantısında cinsiyetçiliğin uluslararası alanda kabul edilen ilk tanımını yaptı ve “Cinsiyetçilikle Mücadele” önerisini kabul etti. Komite, cinsiyetçiliğe karşı ciddi bir mücadele yürütmek amacıyla, tarihi metnin 47 üye ülkenin dillerine çevrilerek, mevcut hükümetlere ulaştırılmasını da karar altına aldı.

 

 

Cinsiyetçiliğin uluslararası tanımı ilk kez yapıldı

İnsan Hakları Hukukçusu Benan Molu ve arkadaşları tarafından tam çevirisi yapılan 23 sayfalık Avrupa Konseyi Bakanlar Kurulu tavsiye kararında uluslararası alanda ilk kez kabul gören “Cinsiyetçilik” tanımı şöyle yapıldı:

“Bir kişinin veya bir grubun, çevrimiçi veya çevrimdışı olsun, kamusal alanda veya özel alanda meydana gelen cinsiyetleri nedeniyle yetersiz olduğu fikrine dayanan her türlü eylem, jest, görsel temsil, sözlü veya yazılı kelime, uygulama veya davranış olup; şu saik ya da etkileri taşımaktadır: Bir kişi ya da bir grup kişinin içkin onur ya da haklarını ihlal etme, bir kişinin ya da bir grup kişinin fiziksel, cinsel, psikolojik veya sosyo-ekonomik yönden zarara uğraması ya da acı çekmesine sebep olma, caydırıcı, düşmanca, aşağılayıcı, küçük düşürücü veya saldırgan bir ortam yaratma, bir kişinin ya da bir grup kişinin otonomisine ya da insan haklarından tam anlamıyla yararlanmasına bariyer kurma; ya da cinsiyet kalıp yargılarını devam ettirme ve pekiştirme…”

 

 

#MeToo hareketine destek ve cinsiyetlendirilmiş demokrasi

“Cinsiyetçilik ve cinsiyetçi davranışlar, kadınların ve kız çocuklarının güçlendirilmesine ve geliştirilmesine bir bariyer teşkil etmektedir” denilen kararın, “Avrupa’yı cinsiyetçilikten ve cinsiyetçiliğin tezahürlerinden arındırmayı hedeflediği” vurgulandı. Avrupa Konseyi Bakanlar Kurulu’nun tarihi kararına dayanak olarak, birliğin kuruluşundan bugüne kadın hakları, çocuk hakları ve insan haklarına yönelik kabul edilen tüm uluslararası metinlere gönderme yapıldı.

Cinsel ayrımcılık, taciz ve şiddete maruz kalan kadınların hikayelerini paylaşan #MeToo hareketine yanıt niteliğindeki tavsiye kararında, cinsiyetçiliğe karşı mücadelenin şartları tek tek sıralanarak, üye ülkelere çağrıda bulunuldu. Tarihi metinden önemli satırbaşları şöyle:

“İnternet, sosyal medya ve çevrimiçi cinsiyetçi nefret söylemi, çevrimiçi cinsiyetçilik, Avrupa çapında yayılmış haldedir ve kadınlar; özellikle genç kadınlar ve kız çocukları, kadın gazeteciler, politikacılar, kamu figürleri ve kadın insan hakları savunucuları başta olmak üzere; bu durumdan orantısız şekilde fazla etkilenmektedirler. Çevrimiçi saldırılar sadece kadınların onurunu etkilememekte, aynı zamanda kadınların, iş yerlerinde de dahil olmak üzere, görüşlerini ifade etmekten imtina etmelerine, çevrimiçi alanlardan dışlanmalarına ve demokratik toplumda ifade ve görüş özgürlüğünün zarar uğramasına sebep olmakta, profesyonel imkanları kısıtlamakta ve cinsiyetlendirilmiş demokrasi açığını yeniden üretmektedir.”

 

 

Cinsiyet eşitsizliğini gidermede “Yapay Zeka” umudu

Tavsiye metninde teknolojinin cinsiyetçiliği ve cinsiyet kalıp yargılarını ortadan kaldırmak amacıyla, yapay zekayla ilgili tüm politikalara, programlara ve araştırmalara cinsiyet eşitliği perspektifinin yerleştirilmesi, yapay zekanın cinsiyet ayrımını ve cinsiyetçiliği ortadan kaldırmada nasıl destek olabileceğinin araştırılması çağrısı da yer aldı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Kararda, “Ek olarak, yapay zeka cinsiyet eşitliği ve cinsiyet kalıp yargıları yönünden özel mücadele alanları ortaya çıkarmaktadır. Algoritma kullanımı cinsiyet kalıp yargılarının yayılması ve güçlendirilmesine sebep olabilir, böylece cinsiyetçiliğin icrasına katkıda bulunulabilinir” denildi. Kararda medyayla ilgili şu çağrı yapıldı:

“Medyada ve reklamcılıkta cinsiyetçiliğin yasaklanmasına yönelik mevzuatın yürürlüğe sokulması ve bu tedbirlerin denetlenmesine ve infazına yönelik teşviklerde bunulması.

Medyada ve pornografik materyalde, kadınlara ve kız çocuklarına cinsiyetçi tasvirlerle yer verilmesinin sıklığı ve etkileri üzerine, cinsiyet eşitsizliklerini ve kadınlara karşı şiddeti ne ölçüde arttırdığına ilişkin ve kadınların fiziksel, cinsel ve psikolojik sağlıklarına etkileri üzerine yapılacak araştırmaların desteklenmesi.

Medyada karar alma pozisyonlarında ve medya içeriklerinde kadınların ve erkeklerin eşit katılımının teşvik edilmesi ve bütün konularda kadın uzmanlara ilişkin veri tabanlarının kurulması.”

 

 

Yargıya ve polise eğitim çağrısı

Tavsiye metninde üye ülkelerin yargı ve polis teşkilatlarına da cinsiyetçiliğe karşı mücadelede şu çağrı yapıldı:

“Yargı bağımsızlığına saygı çerçevesinde, bütün mahkemelerin ve hakimlerin insan hakları ve cinsiyet eşitliği üzerine; cinsiyet önyargısının, cinsiyet kalıp yargılarının ve cinsiyetçi dil kullanımının, özellikle kadın ve kız çocuklarına karşı şiddet davalarında zararları üzerine düzenli ve yeterli eğitimi almasının sağlanması.

Kolluk kuvvetleri personeline cinsiyetçilik, siber cinsiyetçilik, cinsiyetçi nefret söylemi ve kadına karşı şiddet konularında eğitimlerin sağlanması; bu davranışların polise bildirilmesine olanak sağlanması ve çevrimiçi taciz vakalarında delil toplanması ve saklanmasına ilişkin polis gücünün arttırılması.”

AP’deki kadın vekillerin yüzde 85’i ayrımcılıktan şikayetçi

Avrupa Parlamentosu'nun tavsiye kararında, 2018 yılında Parlementolararası Birlik ve Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi tarafından yapılan bir çalışmaya da değinilerek şöyle denildi:

“Bu çalışmaya göre, konuşulan kadın milletvekillerinden yüzde 85’i mecliste psikolojik şiddete maruz kaldıklarını beyan etmişlerdir; 40 yaşın altındaki kadın milletvekillerinin tacize uğramış olma ihtimali çok daha fazladır; kadın meclis görevlilerinin, kadın milletvekillerine kıyasla cinsel şiddeti daha fazla sineye çektiği görülmektedir ve meclislerin çoğunluğunun kadınların seslerini duyurabilmeleri için bir mekanizmaları yoktur.”

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU