Bilim insanları sezaryenle doğan bebeklere anne dışkısından vermenin bağışıklığı güçlendireceğini iddia etti

Sezaryenle dünyaya gelen bebeklerde astım ve alerji gelişmesi riski genellikle daha yüksek

Çalışmaya sezaryenle doğum yapmak üzere tarih verilen 7 anne katıldı (Unsplash)

Yeni bir araştırmaya göre, sezaryenle doğan ve annelerinin dışkısından küçük bir miktarın yine anne sütüne eklenmesiyle beslenen bebekler, vajinal yolla doğan bebeklerle benzer bir mikrobiyata yapısına sahip oluyor.

Sezaryenle dünyaya gelen bebeklerde, bebeklik ve çocukluk çağlarında astım ve alerji gelişmesi riski genellikle daha yüksek.

Bu durum muhtemelen, bebeklerin doğum sırasında annenin vajinası ve perinesindeki mikrobiyotaya maruz kalmamasından kaynaklanıyor. Bu da bağışıklık sistemlerinin gelişimini olumsuz etkiliyor.

Ancak araştırmacılar, annelerinin dışkısından ufak bir miktarla beslenen bir örneklem grubunun sezeryanla doğan bebeklerden çok vajinal yolla doğanlara benzeyen bir mikrobiyota yapısına sahip olduğunu keşfetti.

Finlandiya'daki Helsinki Üniversite Hastanesi ve Helsinki Üniversitesi Pediyatrik Araştırma Merkezi'nden, ayrıca makalenin yazarlarından Sture Andersson, "Klinik açıdan bu mikrobiyal madde aktarımı, vajinal doğum sırasında gerçekleşiyor" dedi.

Bu annenin bebeğine bir armağanı.

Bebeğin bağışıklık sistemi, doğumda henüz gelişmemiş olsa da dış dünyada maruz kaldığı mikrobiyal temasa tepki olarak hızla olgunlaşıyor.

Her bireyin mikrobiyatası kendine özgü. Ancak bağırsakları kolonileştiren bakterilerin genel düzenleri, vajinal yolla ve sezaryenle doğan bebeklerde farklı oluyor. Araştırmacıların yazığına göre bu varyasyonlar, bağışıklık sisteminin, olası alerjenleri de içeren dış uyaranlara tepki vermeyi öğrenme biçiminde fark yaratıyor gibi görünüyor.

Cell dergisinde yayımlanan çalışmaya sezaryenle doğum yapmak üzere tarih verilen 7 anne katıldı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Doğumdan hemen sonra bebeklere, anelerinden üç hafta önce toplanan numunelerle Fekal Mikrobiyota Transplantasyonu (FMT) yapıldı.

Bebekler herhangi bir komplikasyon yaşanmadığından emin olmak için nakil sonrasında iki gün hastanede tutuldu. Ayrıca bebeklerin doğum sırasında da test edilen dışkı mikrobiyatası; doğumdan iki gün, bir hafta, iki hafta, üç hafta ve üç ay sonra yeniden incelendi.

Araştırmacılar FMT uygulanan bebeklerin mikrobiyotasının, üç ayın ardından, vajinal yolla doğan bebeklerinkiyle benzer olduğunu gördü. Bunların mikrobiyotası, hem sezaryenle doğan bebeklerden hem de annelerinin mikrobiyatasından farklıydı.

Araştırmanın bir diğer yazarı, Helsinki Üniversitesi İnsan Mikrobiyomu Araştırma Programı'ndan ve Hollanda'daki Wageningen Üniversitesi Mikrobiyoloji Laboratuvarı'ndan Willem de Vos, "Bu, tedavinin risklerinin değerlendirildiği bir araştırma olarak tasarlanmadı ancak etkili olduğunu ve anneden bebeğe dikey aktarım konseptini desteklediğini gördük" dedi.

Öte yandan insanlara şunu söylemek çok önemli: Bunu kendi başınıza denemeyin. Zira örnekler, emniyet ve uygunluk için test edilmeli.

Gelecekte araştırmacılar, FMT uygulanan ve uygulanmayan sezaryenle doğmuş bebeklerde bağışıklık sisteminin gelişimini karşılaştırmayı planlıyor.

Ekip ayrıca, gelecek araştırmalarda bir kontrol grubuna da yer vereceklerini ve annelerin bebeklerine FMT uygulanıp uygulanmadığını bilmeyeceğini söyledi.

 

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

https://www.independent.co.uk/news/health

Independent Türkçe için çeviren: Umut Can Yıldız

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU