Demirtaş: Davutoğlu iki yazı yazmakla bu vebalden kurtulamaz

Selahattin Demirtaş mahkemedeki savunmasında Ahmet Davutoğlu'nun yargı eleştirisine tepki gösterdi, "Bizi milletvekili kimliğimizle cezaevine gönderen başbakan olarak tarihe geçmiştir" dedi

Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın "terör örgütü yöneticiliği", "terör örgütü propagandası yapmak", "Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası'na muhalefet", "halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik", "halkı kanunlara uymamaya tahrik", "suç işlemeye tahrik", "suçu ve suçluyu övme" suçlamasıyla yargılanmasına devam ediliyor.

4 Kasım 2016'dan bu yana Edirne Cezaevi'nde bulunan Demirtaş, Ankara Sincan Cezaevi Kampüsü'ndeki duruşmaya SEGBİS yoluyla bağlandı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Selahattin Demirtaş ifadesine, açlık grevindekileri selamlayarak başladı. Gebze Cezaevi önündeki annelere yönelik polis şiddetinin onur kırıcı olduğunu ifade eden Demirtaş, "Annelerin gözyaşlarının rengi olmayacağını hatırlatarak kınıyorum" dedi.

Demirtaş, “örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek ve toplantı, gösteri, yürüyüşleri yasasına muhalefet etmek” suçlamasının yöneltildiği 15 no’lu fezlekeye karşı savunmasını yaptı. Demirtaş’ın ifadeleri şu şekilde:

“8 Nisan 2011'de suç işlediğimi iddia ediyor. Bir yürüyüş. Peki bu fezleke yürüyüşten hemen sonra mı hazırlanmış? Hayır. 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra, 6 Ekim 2015'te hazırlanmış. Bu fezleke, 7 Haziran ile doğrudan bağlantılıdır. Ne hikmetse bu savcı tam 4 buçuk yıl beklemiş, 7 Haziran seçimlerinden sonra da fezleke düzenleyip Meclis'e göndermiş.”

Selahattin Demirtaş, fezlekenin Meclis’te tartışılmadan Anayasa’ya aykırı şekilde dokunulmazlıklarının kaldırıldığını ve fezlekenin de iddianameye dönüştürüldüğünü savundu:

“Ben ve milletvekili arkadaşlarımın, evlerimiz basılarak kaçırılırcasına alınmamızın, birçok fezleke ve iddianamenin tamamında olduğu gibi, hukuk ve yargı alet edilerek yapılan ahlaksızca bir komplodan başka bir şey olmadığı, bu fezlekeyle de anlaşılmaktadır. Erdoğan ve Davutoğlu tarafından, bugün olduğu gibi, kamuoyuna açık bir şekilde yargının baskı altına alınması ve hükümete yakın medya tarafından 24 saat bunun propagandasının yapılması sonucu savcılar harekete geçmiştir.”

"Davutoğlu iki yazı yazmakla bu vebalden kurtulamaz"

Demirtaş savunmasında Ahmet Davutoğlu’na tepki gösterdi, “Bizi milletvekili kimliğimizle cezaevine gönderen başbakan olarak tarihe geçmiştir” ifadelerini kullandı:

“Bugün de kendince muhteşem(!) tespitler yapan Davutoğlu'ndan dinleyelim, yargı ne haldeymiş. Bu hale getirenlerden biri de kendisi değilmiş gibi: Hukuk güç biriktirme alanı değil, gücü denetleme alanıdır. Bunları söyleyen, siyasi tarihimizin en büyük hukuksuzluğuna imza atan başbakanlardan biri. Tutuklandığımızda başbakandı, bütün bu kararların altında da imzası vardı. Ahmet Davutoğlu, yargının ne hale geldiğini beyan etmek zorunda kalıyor. Biz söyleyince tarafız da bu da mı taraf? Ahmet Davutoğlu da mı terörist? O da mı yargıya düşman? O da mı vatan haini? Hayır. Bizi öyle ilan ettiniz de, ona ne diyeceksiniz? Yargı konusunda durum dediği gibidir ama öyle bir iki yazı yazmakla da bu vebalden kurtulamaz.”

Kılıçdaroğlu’na linç girişimi

Selahattin Demirtaş CHP lideri Kılıçdaroğlu’na saldıran Osman Sarıgün’ün serbest bırakılmasını “Neden? Toplum korkuyu iliklerine kadar hissetsin diye. Peki başarılı olunuyor mu? Bunu son seçimler ortaya koydu. Sandıkta halk dersini verdi” sözleriyle değerlendirdi.

“Öcalan’ın heykelini dikeceğiz” sözleri

Demirtaş mahkemedeki savunmasında neden bu sözleri sarfettiğini şu sözlerle anlattı:

“Ben ‘Daha Öcalan'ın heykelini dikeceğiz’ dediğimde, Erdoğan'ın elinde Öcalan tarafından yazılmış iki mektup vardı. Ben de, hem mektuplardan haberdardım hem de Erdoğan'ın verdiği cevaptan. Ve Ankara'da şu konuşuluyordu, bu defa barış çok yakın ve bu barışı gerçekleştirecek olanların heykeli dikilecek. Aslında sözün patenti de bana ait değil. Bana çağrışım yaptıran şey, bir Hükümet yetkilisinin kullandığı cümledir.”

Selahattin Demirtaş, bu konuşmayı yaptıktan sonra çözüm sürecinin başladığını söyleyerek Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “O dönemde çıkıp itiraz etmiyor. Aradan 7 yıl geçiyor bir seçim kampanyasında bu videoyu miting miting dolaştırıyor. Bu kadar küçülebiliyor. Utanç duyulur onun düştüğü halden. Bir ülkenin Cumhurbaşkanı, kendini bu kadar küçültmemeli” ifadeleriyle tepki gösterdi. 

 

Independent Türkçe

 

DAHA FAZLA HABER OKU