General Tevfik daha güçlü... Cezayir'de rejim halk hareketine tuzak mı kuruyor?

Fotoğraf: AA

Halk, ilk ‘B’; Anayasa Konseyi Başkanı Tayyib Belaiz’in istifasının ardından rejimden tavizlerde bulunmasını beklerken ve ikinci ‘B’ olan Ulusal Halk Meclisi Başkanı Muaz Buşarib’in görevden ayrılma tarihi yaklaşırken, Geçici Cumhurbaşkanı Abdulkadir bin Salih, halk hareketlerine destek veren politikacı, devrimci ve hukukçulardan önde gelen kişilerle görüşmeler başlatarak, 22 Nisan Pazartesi günü bir diyalog toplantısı gerçekleştirileceğini açıkladı.

Halk, gösterilerin 9.  haftasında milyonlarca kişinin sokaklara dökülmesinin ardından yapılan bu açıklamayı, 22 Şubat’tan bu yana devam eden mücadeleyi görmezden gelmek olarak değerlendirdi.

Rejim ve sokak

Cezayir’de rejim, İbn Salih’in 4 Temmuz 2019’da gerçekleştirilmesi planlanan Cumhurbaşkanlığı seçimlerine hazırlık olarak devrimci, hukukçu, parti liderleri ve eylemcilerden temsilciler, Anayasa hukuku uzmanları ile politik istişarelerde bulunma açıklamasıyla halk hareketlerine emri vaki yapma eğiliminde. Seçimler, olumsuz koşullar ve Abdulaziz Buteflika rejiminin simgelerinin makam ve mevkileri işgal etmeye devam etmesi nedeniyle geniş çaplı bir retle karşılaşmıştı.

Cezayir yönetiminden yapılan açıklamada, partiler, önde gelen isim ve örgütlere ülkedeki krizi çözme yollarının ele alınacağı toplu diyaloğa katılım için davet gönderildiği belirtildi.

İbn Salih, Ulusal Halk Meclisi eski Başkanı Abdulaziz Ziyari, Müstakbel Partisi Lideri ve Cumhurbaşkanı Adayı Abdulaziz Belaid ile Avukat Meylud Brahimi olmak üzere önde gelen 3 ismi kabul ederek süreci başlattı.

Kayid Salih, İbn Salih konusunda ısrarcı

Davetiyelerin, İbn Salih tarafından yönetilen ‘Buteflika çetesinin’ bir üyesi kabul edilen ve Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Habbe el-Akbi tarafından imzalanması oldukça dikkat çekiciydi. Akbi, Abdulaziz Buteflika’ya yakınlığı nedeniyle halk tarafından reddedilen önemli isimlerden biri. Özellikle de Cezayir Halk Ulusal Ordusu Genelkurmay Başkanı Ahmed Kayid Salih’e; Buteflika rejimini korumaya çalışması, değişim konusundaki sözlerinin boş olması ve İbn Salih’e bağlılığının kanıtı olduğuna dair yöneltilmeye devam eden suçlamalar ışığında, hazırlanan plan ile ilgili bir parantez açmamız gerekiyor.

Kayid Salih yozlaşmış hükümet sisteminin bir parçası

Strateji işleri uzmanı İsmail Maarif, Independent Arabia’ya yaptığı açıklamada, Kayid Salih’in ülkenin kaderine hükmeden yozlaşmış hükümet sisteminin bir parçası olduğunu söyledi. Bu nedenle kriz konusundaki tutumlarının baştan beri sürekliliği koruma çerçevesinde biçimsel değişim, yani vaatler sunma, eylemlerin tarafında ve barışçıl değişim istiyor gibi görünmek için söylem tarzını değiştirme yönünde olduğuna dikkat çekti. Maarif, Kayid Salih’in rejimi koruyan anayasal bir çözüm sağlanması için ülkenin ekonomik açıdan zor bir durumda olması, güvenlik sorunları bulunması gibi mantıksız gerekçeler sunduğunu belirtti.

Maarif, “Halk, ne İbn Salih’i ne de Bedevi’yi istiyor. Halk iradesine sırt dönmek, kaçınılmaz bir kaosa sürüklenmek anlamına gelir. İstişarelere yönelmek, halkın öfkesini dizginlemek ve gerçek bir değişiklik olmadan sonraki aşama için yapılan düzenlemeler bir başka oyundur” şeklinde konuştu.

Hükümet, Buteflika rejimini klonlamaya çalışıyor

Hükümetin Buteflika rejimini klonlamaya çalıştığına işaret eden Malik, General Tevfik’in grubunun, Cumhurbaşkanlığı sarayına ilk davet edilenlerden olduğunu söyledi. Halk, İbn Salih ve istişareleri başlattığı 3 kişi ile İstihbarat Teşkilatı eski Başkanı General Muhammed Medin (Tevfik) arasındaki ilişkiyi merak ediyor. Demokratik Ulusal Birlik partisine başkanlık ettiği sırada Abdulkadir bin Salih, hükümetteki müttefiki Ulusal Kurtuluş Cephesi Genel Sekreteri Ammar Sadani’yi; 2014 yılında İstihbarat Başkanı olan Muhammed Medin hakkındaki açıklamaları nedeniyle kınayarak, politikacıları provokasyon ve tahrike neden olacak söylemlerden uzak durmaya çağırmıştı.

Ulusal Halk Meclisi eski Başkanı Abdulaziz Ziyari ise 2014 yılında mafyanın General Tevfik’i devirmeye çalıştığını söylemişti. Belaid de 2014 yılında Sadani’nin, dönemin İstihbarat Teşkilatı ve Başkanı Muhammed Medin hakkındaki açıklamalarına işarette bulunarak, devlet kurumlarının derinliği açısından ciddi hasarlara yol açtığını belirtmişti. Avukat Meylud Brahimi’ye gelince, General Tevfik adına konuşmaya yetkili olduğunu açıkça bildirmişti.

Muhalefet uyarıyor

Muhalifler ve sokak, rejimin simge isimlerini reddederken Cezayir krizine yeni bir halka daha ekleniyor. İstişarelere katılacak kişilerin niteliği ve önümüzdeki pazartesi günü gerçekleştirilmesi planlanan diyalog toplantısına yapılan hazırlıklar, geleceğin şeklini çiziyor. Adımın başarısı Abdulkadir bin Salih’in hanesine yazılacak. Ancak halkın öfkesinin artırılması ve diyalog toplantısına katılım gösterilmemesi, halkın Buteflika’dan sonra reddettiği ilk ismin acil bir şekilde devrilmesine yol açabilir. Barış Toplumu Hareketi, kriz hakkındaki toplu diyalog oturumunu boykot etme çağrısında bulundu. Hareket, toplantıya katılmak üzere Cumhurbaşkanlığı'ndan bir davet aldığını ve davetin reddedildiğini açıklayarak  tüm siyasi güçleri daveti boykot etmeye çağırdı. Bu toplantının halkın iradesine açık bir saldırı olduğu belirtilen açıklamada, ülkeyi bugünkü haline emrivaki politikasının getirdiğine vurgu yapıldı.

Barış Toplumu Hareketi halkın rejim simgelerinin hükümetten uzaklaştırılması taleplerine yanıt vermeme konusunda inat edilmesinin, ayrıca diyalog ve uzlaşma yoluyla gerçek demokratik bir geçiş başlatmamanın Cezayir ve halkı için ciddi sonuçları olacağı konusunda uyarıda bulundu. Barış Toplumu Hareketi, ortaya çıkacak sonuçlardan fiili karar mercilerinin sorumlu olacağına işarette bulundu.

Hileli istişareler

Adalet ve Kalkınma Cephesi Genel Sekreteri Halife Huceyra, parti adına yaptığı açıklamada, İbn Salih tarafından atılan adımı ‘hileli istişareler’ olarak niteledi. Huceyra, “Meşruiyetten yoksun siyasi otorite, ‘Halk bizden ne istiyor’ sorusunu yanıtlama konusunda ısrarcı davrandıkça yanlış soruyu sormaya devam ediyor; Ne yapmamız gerekiyor?  Kendilerine halk tarafından sorulan ve cevaplanması gereken doğru soruyu sormak istemiyorlar. O sorular; ‘Ne zaman gideceksiniz? Nasıl gideceksiniz?” şeklinde konuştu.

Cephe tarafından yapılan açıklamada, halkın, halk adına müzakere sanatında mahir olan ve çete ile aynı masada rahatça oturanların denetleyeceği görüşme ve istişareler silsilesi başlatarak yapılacak bir sıçramayı değil, çetenin kalıntılarının gitmesi talebine yanıt verilmesini beklediği ifade edildi.

Rejim, halk hareketlerine tuzak kuruyor

Bazı taraflar; Cumhurbaşkanlığı’nın eylemci temsilcilerini istişarelere ve diyalog seminerine katılmaya davet etmesini, halk hareketlerini dağıtma ve protestocular arasında fitneye neden olma girişimi olarak değerlendiriyor.

Sokağın ne kendisinden ne de dışardan herhangi bir grup ve şahsiyetle müzakerede bulunmadığı göz önünde alındığında, halk hareketlerinden hangilerine davet gönderildiği ve hangi nedenle seçildiklerinin bilinmemesi dağılmaya yol açacaktır.

Prof. Aişe Abbas: Rejim son günlerini yaşıyor

Cezayir Üniversitesi Siyasi Bilimler Profesörü Aişe Abbas, Independent Arabia’ya yaptığı açıklamada, “Cezayir rejiminin, yükselen halk hareketleri dikkate alındığında mevcut krizden kurtulmak için artık ciddi seçenekleri yok. İbn Salih’in parti liderleri, sivil toplum örgütleri ve bazı önemli isimleri davet etme girişimi, rejimin elindeki son kart. Bunun herhangi bir faydası yoktur. Ne siyasiler ne de halk tarafından kabul ediliyor. Rejim son günlerini yaşıyor. Sokak, özellikle bazı figürlerin niyetleri ve geçmişleri hakkında şüpheye düşmesinden sonra, yanlış bilgilendirmelerde bulunan karşıt medyanın yayınlarının ardından artık net bir görüşe sahip değil” şeklinde konuştu.

 

**Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.  

Independent Türkçe için çeviren: Büşra Abay

https://www.independentarabia.com/node/19166

DAHA FAZLA HABER OKU