Selahattin Demirtaş seçim sonuçlarını değerlendirdi: Erdoğan, küçük düşürücü bir yenilgiye uğradı

Demirtaş'ın, yerel seçim sonuçlarına ilişkin yazısı Amerikan Washington Post gazetesinde yayımlandı

Fotoğraf: AA

Kasım 2016'dan bu yana Edirne Yüksek Güvenlikli Cezaevi'nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Amerikan Washington Post gazetesinde yer alan yazısında 31 Mart seçimlerini değerlendirdi.  

Seçimlerin Tayyip Erdoğan başta olmak üzere tüm yönetim eliti için önemli mesajlar içerdiğini söyleyen Demirtaş, "Erdoğan, küçük düşürücü bir yenilgiye uğradı" ifadelerini kullandı:


Seçimlerin sonucu Türkiye halklarının barış içinde ve demokratik bir şekilde birlikte yaşamak istediklerini onaylamaktadır. Seçimleri haklı olarak bir referandum olarak gören Erdoğan, küçük düşürücü bir yenilgiye uğradı. Partisi, ülkesinde siyasi kariyerine başladığı, kendi şehri olan İstanbul dahil olmak üzere, ülkedeki en önemli beş büyükşehir belediyesini kaybetti. Erdoğan’ın iktidardaki partisi (AK Parti) son yıllarda yalnızca demokrasiden değil, aynı zamanda gerçek İslami değerler ve ahlaktan da uzaklaştı. Cumhurbaşkanı, partisiyle ilişkilendirilen yolsuzluk, adaletsizlik ve tiranlık eleştirilerine kulak tıkadı. Şu anda kibrinden dolayı ağır bir siyasi faturayla karşı karşıya.

 

Yaklaşık 2 buçuk yıldır tutuklu olan HDP'nin eski eş genel başkanı, kendisi ile birlikte binlerce üyesinin siyasi gerekçelerle cezaevinde olmasına, dışardaki üyelerinin ise güvenlik güçlerince engellenmesine rağmen partisinin yerel seçimlerde başarılı olduğunu söyledi.

Birçoğumuz iktidar yetkilileri tarafından kriminalize edilip “terörist” olarak ilan edildik. Yine de yıllarca eş başkanlık yaptığım partim, bu son seçimlerde gücünü gösterdi. Karşısına çıkan bütün engellere rağmen, HDP’nin seçim başarısı dikkat çekicidir. Bu başarı, HDP ve birçok Kürt’ün, devletin baskıcı önlemlerine boyun eğmediğini göstermektedir. HDP’liler bir kez daha; özgür, eşit, demokratik ve barışçıl bir Türkiye'de birlikte yaşama kararlılıklarını gösterdiler

Halihazırda devam eden ekonomik krizin özellikle de işsizliğin ve artan enflasyonun önüne geçmenin yegane yolunun, acilen demokratik ve politik reformlar uygulamaktan geçtiğini ifade eden Demirtaş, "Erdoğan'ın merkezinde durduğu mevcut siyasi yapının sicili, bunun için gerekli irade, kapasite veya cesarete sahip olmadığını gösteriyor" dedi.

"Partimizin tüm üyeleri, hapishanede olanlar da dahil olmak üzere, demokratik ve barışçıl direnişe olan inancımızı yitirmeden çalışmaya devam edecektir. Türkiye için aydınlık ve demokratik bir geleceğe inanıyoruz. Bu seçimlerin yol gösterdiğine inanıyoruz. Hükümet otoriter seyrini sürdürürse daha derin siyasi ve ekonomik krizlerin yaşanacağından endişe ediyorum."


Erdoğan'ın, muhaliflere ve Kürt halkına karşı politikalarının, toplumda ayrıştırıcı ve kutuplaştırıcı etkileri olduğunu ifade eden Demirtaş, "Kürtlerin büyük çoğunluğu diğer halklarla barış içinde yaşamak istiyor; şiddet ve savaştan usandılar" değerlendirmesinde bulundu.

"Evet, Kürtlerin daha fazla demokrasiye ihtiyaç duyduğu, bir dizi politik, toplumsal ve kültürel talepleri olduğu doğrudur. Muhalefetteki bizler bu amaçların yerine getirilmesi için çalışmaya söz verdik. Ancak, bu taleplerin sağlanamamasının ana sorumlusu Cumhurbaşkanı ve iktidar partisidir."


Açlık grevi ve yeni bir çözüm sürecine ilişkin fikirlerini de belirten Demirtaş, şu ifadeleri kullandı.


Aralarında milletvekilimiz Leyla Güven’in de olduğu, Türkiye cezaevlerinde ve cezaevleri dışında olan birçok aktivist açlık grevindedir. Açlık grevcilerinin yegane talebi, Abdullah Öcalan’a yönelik mutlak tecride son verilmesidir. Öcalan, yirmi yıldır ağır tecrit koşullarında avukat ve aile ziyaretleri engellenerek İmrali Adasındaki bir hapishanede tutulmaktadır. Açlık grevcileri, Öcalan'ın Türkiye'deki Kürt sorununun barışçıl ve demokratik çözümünde belirleyici bir rol oynadığını biliyor. Öcalan'ın Türkiye ve Suriye'deki Kürtler arasında önemli bir etkisi olduğu iyi bilinmektedir. Ayrıca, yeniden gündeme gelebilecek olan bir barış görüşmesinde, PKK’nin Öcalan dışında hiç kimseyi dikkate almayacağı da biliniyor. Öcalan’ın dahil olmadığı hiçbir barış sürecinin sonuçta başarılı olamayacağını ve hatta Erdoğan’ın, birkaç yıl önce PKK lideriyle barışı, bu sebeple değerlendirdiğini söylemek doğru olur. Kürt halkının önemli bir kısmı Öcalan'ı hayati bir muhatap olarak görüyor.


Dahası, seçimlerin sonuçları, sadece partimizin değil tüm Türkiye halklarının barış içinde ve demokratik bir şekilde birlikte yaşamak istediklerini onaylamaktadır. Otoriterliğe ve tek kişilik yönetime karşı çıkıyorlar. Erdoğan'ın bunu anladığını umuyoruz. Bunu yapmazsa, bir sonraki seçimler ona son darbeyi vurabilir.

 

Washington Post

Yazının orijinali için:

https://www.washingtonpost.com/opinions/

DAHA FAZLA HABER OKU