Şişmanlık genine sahip insanların şiddetli obezite riski 25 kat daha fazla

“DNA kader değil ama genetik yatkınlığı yüksek kişiler normal kilolarını korumak için daha fazla çalışmak zorunda”

Genetik, kişinin obezite riskinin yüzde 10’unu oluşturabilir

Şişmanlık genine sahip insanlar, DNA’ları koruyucu etkiye sahip insanlardan yaklaşık 25 kat daha fazla şiddetli (morbid) obezite riski taşıyor.  

Beslenme, egzersiz, hastalık ve diğer yüzlerce faktör obezitenin temel belirleyicileri olsalar da ABD'li araştırmacılar genetiğin de kayda değer bir etkisinin olabileceğini tespit etti.

Yeni araştırmanın yazarları, bir kişinin obezite riskinin yüzde 10'unun DNA'sı tarafından belirlenebileceğini söyledi. Çalışmadaki katılımcılarda bu, en çok korunan ve en çok etkilenen gruplar arasında orta yaş döneminde ortalama 13 kiloluk bir fark anlamına geliyor.

Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) ve Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi öncülüğündeki araştırmacılar, kişinin obezite riskinin ne kadar büyük olabileceğini gösteren ve doğumdan itibaren koruyucu önlemler almakta kullanılabilecek bir “genetik risk puanlaması” geliştirdi.

Araştırmanın yazarlarından Massachusetts General Hastanesi kardiyologu Dr. Amit Khera şunları söyledi:

“Bazı insanların obeziteye yatkın genetik profille doğmuş olabileceğine dair fikre hep sahiptik. Şimdi bunun hem doğru hem de ölçülebilir olduğunu kanıtlıyoruz.”

Ancak Dr. Khera’ya göre kilo alımı konusunda “DNA kader değil”. Sağlıklı beslenme ve egzersizin, genetik yatkınlığı dengeleyebileceğini söyleyen Dr. Khera, “Genetik yatkınlığı yüksek kişilerin normal kilolarını korumak için daha fazla çalışmak zorunda olmaları ise muhtemelen doğru” diye konuştu.

Cell adlı bilimsel yayında yer alan araştırma kapsamında vücut kitle indeksi (VKİ) üzerinde etkisi olduğu bilinen ve bazısı obeziteyi artırıcı bazısı obeziye karşı koruyucu 2 milyondan fazla genetik çeşitlilik analiz edildi.

Bu veri, sağlık ve genetik bilgilerini araştırma veritabanlarına ekleyen 300 binden fazla kişiden geliyor. Ancak bu kişilerin çoğunluğu Avrupa’dan olduğundan, bulguların diğer gruplara uygulanabilirliği net değil.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Araştırmaya göre daha yüksek bir vücut kitle indeksiyle bağlantılı en çok genetik çeşitliliğe sahip kişilerin yüzde 10’unun kiloyla ilişkili Tip 2 diyabet riski, en korunaklı kategorideki kişilere göre 2 kat fazla.     

Risk puanlaması ortalama olduğundan, hem genetik olarak en riskli grupta hem en az riskli grupta daha zayıf ya da daha kilolu kişiler bulunabiliyor. Fakat araştırmacılar, onlara bir grup olarak bakıldığında, 3 yaşına kadar çocukların kilosunda ortaya çıkan yüksek genetik risk etkilerini görmeye başlayabildiklerini söyledi. Yüksek risk grubu 8 yaşına kadar diğerlerinden 3,5 kilo daha ağırdı.

Bu bulgular doğdukları kiloyu etkilemezken, etkiler çocukluk çağında görülmeye başlıyor ve yetişkinlik döneminde sürüyor. Ayrıca Tip 2 diyabet gibi kilo kaynaklı durumları da etkiliyor.

ABD merkezli Broad Enstitüsü’nün kıdemli yazarı Sekar Kathiresan konuyla ilgili şunları söyledi:

“Puanlama yalnızca doğum kilosundaki minimal farklılıklarla ilişkili. Ancak ilk çocukluk döneminde kilodaki belirgin farklılıkları, kilo gidişatındaki derin farkları ve sonraki yıllarda şiddetli obezite gelişme riskini öngörüyor.”

Araştırmanın yazarlarına göre bu genetik risk puanları, daha sağlıklı yaşam tercihleriyle, gelecekte kişilerin genetik risklerini minimalize etmede kullanılabilir. Bununla beraber, birçok başka faktör de işin içinde olduğundan puanlamanın riskleri tahmin etmedeki kullanışlılığı tartışmalı olmaya devam ediyor.

Warwick Tıp Fakültesi’nden Dr. Rishi Caleyachetty araştırmayla ilgili şunları söyledi:

“Şiddetli obeziteye genetik yatkınlığın azaltılıp azaltılamayacağı gibi sorular tartışıladursun, bu bulgular obezitenin bir hastalık olarak tanınması için sağlık departmanları ve bakanlıklar üzerinde daha fazla baskı oluşturmalı.”

İngiltere merkezli Exeter Üniversitesi'nden Profesör Tim Frayling ise “şişmanlık genine” sahip insanları tespit etmenin, özellikle beslenme ve yaşam tarzına müdahalelerin en fazla fayda sağlayabileceği çocukluk döneminde yardımcı olabileceğini belirtti.

 

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

https://www.independent.co.uk/news/health

Independent Türkçe için çeviren: Onur Bayrakçeken

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU