Teolojik müjde olarak doğalgaz

Prof. Dr. Bilal Sambur Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AA

Türkiye toplumunun kolektif bilinçaltının köklerine kadar sinmiş bazı konular vardır.

Ülkemizin bir petrol denizi üzerinde yüzdüğü, dağlarımızın altında tükenmez maden kaynakları yer aldığı, büyük kaya gazı ve doğalgaz rezervlerine sahip olduğumuz şeklindeki söylemlerin, toplumun önemli bölümünde ciddi karşılığı vardır.

Toplum, ayrıca sahip olduğumuz petrolü, madenleri ve doğalgazı kullanmamıza yabancı güçlerin izin vermediği şeklinde bir düşünceye de sahiptir.

Siyaset alanında petrol, maden ve doğalgaz konusu hep gündeme getirilmeye çalışılarak partiler, tabanlarını diri ve canlı tutmaya çalışmışlardır.  

Özellikle sağ ve muhafazakar partiler ve politikacılar, ülkenin zengin doğal kaynaklara sahip olduğu söylemini dile getirmişler ve bunları hizmete sokma vaadinde bulunmuşlardır.


Karadeniz’de 320 milyar metreküp doğalgaz rezervi bulunduğuna dair tartışmalar, yeniden siyaset ve seçim konularında ülkenin doğal zenginlikleri üzerinden şekillenmesi etrafında bir gündemin oluşmasına neden oldu.

Karadeniz’de bulunduğu iddia edilen gaz rezervi üzerinden bir milli coşku, zafer ve motivasyon atmosferi oluşturularak Türkiye’nin dünyada yeni bir hikaye yazan güç olduğu mesajı verilmeye çalışılmaktadır.

Eksen kavramı, Batı ve Doğu dünyalarından bağımsız olarak kendi hikayesini yazma gücü anlamında kullanılmaktadır.

Eksen kavramına yüklenilen anlamları “Ne Doğu, Ne Batı, Küllerinden Doğan Lider Türkiye” şeklinde sloganlaştırabiliriz.

Türkiye’nin doğalgaz rezervinin bulunması asırlardır beklenen müjde biçiminde sunularak dünyada hiçbir gücün bu sefer Türkiye’yi engellemeyeceği mesajı verilmektedir.


Karadeniz’de bulunduğu iddia edilen doğalgaz tartışmalarında Fatih araştırma gemisi özel bir sembol haline gelmiştir.

İstanbul’u fetheden Sultan Mehmet gibi, Karadeniz gazını fetheden güç de Fatih araştırma gemisidir. Başka bir ifade ile Karadeniz’de bu miktarda büyük doğalgaz rezervini bulmanın İstanbul’un fethi gibi büyük bir olaya eşit olduğu şeklinde bir algı oluşturulmaktadır.


Türkiye, Kovid-19 pandemisi ve ekonomik kriz arasında sıkıştığından dolayı rahat nefes alamamaktadır.

Ekonomik krizi hayatlarının her safhasında hisseden toplum, kurun artmasından, paranın erimesinden, yoksulluğun artmasından, fiyatların yükselmesinden bunalmaktadır.

Bu zor şartlar altında toplumun sosyal ve psikolojik açılardan pozitif ve umut veren bir habere ihtiyaçları olduğu hesaplanarak Karadeniz’de doğalgazın bulunması, müjde niteliğinde verilmiştir.

Müjde kavramı, dini ve teolojik anlamları ağır olan bir kavramdır. Peygamberler, Allah’tan aldıkları mesajlarını toplumlarına müjde ve yeni bir başlangıç olarak bildirmişlerdir.

İsa, mesajını müjde olarak verdiğinden dolayı kendisine vahiy edilen kitap olan İncil, müjde anlamına gelmektedir.

Günler öncesinden topluma dönüm noktası niteliğinde bir müjdenin verileceği bildirilerek toplumun sosyal ve psikolojik açılardan hazırlanması sağlanmaya çalışılmıştır.

Karadeniz gazı müjdesinin verileceği gün olarak cumanın seçilmesi, bu olayın teolojik formda ve muhtevada verilmeye çalışıldığının en önemli göstergesidir.


Karadeniz gazı müjdesi verilirken kullanılan dil, yoğun bir dini ve teolojik tona sahiptir. Karadeniz gazı, Allah’ın ülkenin önüne açtığı yeni bir güç kapısı olduğu gibi, Allah’ın gelecekte de açacağı yeni kapılarla da ülkenin hiçbir engeli umursamadan yoluna devam edeceği mesajı verilmiştir.

Ekonomik kriz ve Kovid-19 pandemisi gibi iki büyük sorunla karşılaşıldığı zamanlarda bile Allah’ın doğalgaz gibi kaynakları bahşederek ülkeyi ve toplumu yalnız bırakmadığı, Allah’ın Türkiye’yle ve hükümetle birlikte olduğu anlatılmıştır.

Karadeniz doğalgazı müjdesinin veriliş biçimi ile bir peygamberin mesajını topluma tebliğ biçimi arasında teolojik açıdan büyük bir üslup ve muhteva paralelliği bulunmaktadır.


Karadeniz gazının bulunması peygamberane bir müjde olmasının ötesinde çok yakın zamanda bütün toplumun hayatını somut olarak değiştirecek kutsal vaat olduğuna toplumun inanması istenmektedir.

Toplumu bu büyük mesyanik müjdeye inandırmak için bu gazın 2023 yılına kadar hizmete sunulacağı vaadinde bulunulmaktadır.

Doğalgazın kısa sürede kullanıma sunulacağı vaadiyle ilgili iki noktanın altı çizilmelidir. Birincisi hükümet, Allah tarafından ülkeye bahşedilen bu kaynağı kullanıma sokmak için gece gündüz yorulmadan seferber olacaktır.

İkincisi toplum, çok kısa sürede Allah’ın kendilerine sunduğu bu nimetin bereketini hükümetin olağanüstü çalışması sayesinde çok kısa sürede görecektir.

Pandemi ve ekonomik krize rağmen hükümet, bu ilahi nimetten yararlanmak için toplumun kendisine destek olmaya devam etmesini istemektedir.


Ayasofya ve Kariye’nin camiye çevrilmesinden sonra Karadeniz doğalgazının müjde kavramı etrafında sahnesi, dekoru, oyuncuları ve söylemleri ile iyi hazırlanmış bir teolojik tiyatronun topluma sunulduğu şeklinde bir yorumda bulunabiliriz.

Karadeniz gazı etrafında oluşturulan teolojik tiyatronun toplum üzerindeki etkisini belirlemek için vakit çok erkendir.

Karadeniz gazı müjdesi çerçevesinde topluma Allah’ın verdiği nimetlerle ve açtığı kapılarla büyük fetihler tattırıldığı algısını oluşturmaya yönelik bir teolojinin siyaset olarak sahnelendiğini söyleyebiliriz.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU