ABD'nin Türkiye ve YPG'siz güvenli bölge planı... Rojava yönetimi: Bize ulaşan resmi bir bilgi yok

Rojava Dış İlişkiler Ofisi Eş Başkanı Dr. Abdulkerim Ömer Independent Türkçe'nin sorularını yanıtladı

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi Dış İlişkiler Ofisi Eş Başkanı Dr. Abdulkerim Ömer

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi (Rojava) Dış İlişkiler Ofisi Eş Başkanı Dr. Abdulkerim Ömer, Suriye sınırında güvenli bölge ile ilgili kendilerine resmi bir planın sunulmadığını söyledi. 

15 Nisan’da Türkiye-ABD İş Konseyi (TAİK) ile Amerikan-Türk Konseyi (ATC) tarafından bu yıl 37’incisi düzenlenen Ortak Yıllık Konferansı'nda bir konuşma yapan, ABD Başkanı Donald Trump’ın IŞİD’le Mücadele Özel Temsilciliği ve ABD’nin Suriye Özel Temsilciliğini yürüten James Jeffrey, Suriye'deki krizin çok karmaşık olduğunu ve ABD'nin Suriye'deki misyonuna ulaşması açısından Türkiye'nin önemine değindi.

James Jeffrey, "Türkiye ile henüz üzerinde tam anlaşamadığımız bir güvenli bölge üzerine çalışıyoruz. Türkiye'nin çok önemli güvenlik endişeleri var. ABD, Türkiye'nin IŞİD'e karşı birlikte savaştığımız insanlarla (YPG) ilgili endişelerini de anlıyor. Türkiye ile YPG'nin olmayacağı bir güvenli bölge konusunda da çalışıyoruz" değerlendirmesinde bulundu.

Suriye Özerk Kuzey Yönetimi (Rojava) Dış İlişkiler Ofisi Eş Başkanı Abdulkerim Ömer, Jeffrey’nin açıklamalarını ve son gelişmeleri Independent Türkçe’ye değerlendirdi. 

Rojava yönetimi: ABD güvenli bölge için herhangi bir plan sunmadı

ABD’li temsilci Jeffrey’nin, "Türkiye ile YPG'nin olmayacağı bir güvenli bölge konusunda da çalışıyoruz" şeklindeki açıklamasını değerlendiren Abdulkerim Ömer, Uluslararası Koalisyon’un öncülüğünü yapan ABD’nin güvenli bölge ile ilgili kendileriyle paylaşılmış resmi bir planının olmadığını, dolayısıyla konuşulanlar üzerinden bir yorumda bulunmanın doğru olmayacağını söyledi.

Ömer, Suriye’de güvenli bölgeye dair Rojava yönetimine bir planın sunulması durumunda bunu kamuoyu ile paylaşacaklarını dile getirdi.

Esad yönetimi ile yürüttükleri müzakerelere de değinen Ömer, Şam yönetiminin 2011 öncesi tutumunda ısrarcı olmaya devam ettiği için görüşmelerde hiçbir sonuç alınmadığını kaydederek, “Uzun zamandır rejim ile diyaloğumuz olmadı. Rejim, Suriye halklarının demokratik çözümü için hazır değil ve hala tüm Suriye’yi silahlı olarak kontrol altına alma hayalleri kuruyor” dedi.

 

1037144234.jpg
YPG, SDG ile devriye gezen Amerika güçleri

 

“Suriye rejimi ile görüşmeler için kırmızı çizgilerimiz var”

Yeni demokratik ve eşit vatandaşlık temelinde görüşme talebi olursa buna cevap vereceklerini belirten Ömer, “Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi için ademi merkeziyetçi yönetim, parlamenter sistem, yeni anayasa gibi başlıklar kırmızı çizgidir. Hepimiz Suriye’nin birliğini savunuyoruz. Dolayısıyla bölgede yaşayan tüm Kürt ve diğer halkların hak ve hukukunun teminat altına alınması lazım. Görüşmelerin devam etmesi için rejimin irade göstermesi lazım” diye konuştu.

Esad rejimini Suriye’de hiçbir değişikliğe hazır olmamakla suçlayan ve sistemin değişmeden problemin çözüme kavuşturulmayacağının altını çizen Ömer, bundan sonra ülkenin eskisi gibi etnik ve mezhepsel politikalarla yönetilemeyeceğini ve Suriye’nin çoğulcu, demokratik, insan hak ve özgürlüklerini esas alan katılımcı bir anayasaya kavuşmasının “olmazsa olmazları” arasında olduğunu belirtti.

ABD Başkanı Trump’ın Suriye’den çekilme kararından sonra yardımların devam edip etmediği ve uluslararası gücün Ayn İsa’da yeni askeri üs kurduğu iddialarına cevap vermekten kaçınan Abdulkerim Ömer, bu konunun adil muhatap olan Suriye Demokratik Güçleri’ne sorulması gerektiğini kaydetti.

 

isis1.jpg

 

“Güvenlik güçlerimizin elinde on binlerce IŞİD’li militan ve aileleri var”

Kendi güvenlik güçlerinin ellerinde on binlerce IŞİD’li militan ve ailelerinin olduğunu ve uluslararası kamuoyunun yeterli desteği sunmadığı eleştirisinde bulunan Ömer, şöyle devam etti:

“54 devletten 6 bin civarında militan ve 12 bin civarında da aileleri var. Bu 12 binin 4 bini kadın, geriye kalanlar da çocuk. Irak ve Suriyeli IŞİD militanları ve ailelerini de hesapladığımızda, bu toplamda 10 binlere tekabül ediyor. Sayı büyük olduğu için problem de büyük oluyor. Problemin çözümünde zorluklar yaşıyoruz. Özellikle vatandaşları yakalanan devletlere, IŞİD’lilerin uluslararası bir mahkemede hukuk normlarına göre yargılanmaları ve destek sunmaları için 25 Mart’ta çağrıda bulunduk. Bu anlamda dünya kamuoyundan tam destek gördüğümüzü söyleyemem.”

IŞD’li ailelerin eğitilip topluma kazandırılmaması durumunda, ileriki zamanlarda, uluslararası kamuoyu için büyük tehlike arz edeceği yorumunda bulunan Ömer, sorunun ivedilikle çözülmesini istedi. 

Bu sorunun çözümsüz kalmasının IŞİD’lilerin bölgede yarattığı travmanın tekrarlanmasıyla sonuçlanabileceği uyarısında bulunan Ömer, hiç kimsenin buna hazır olmadığını ifade etti.

 

1030252470.jpg
Recep Tayyip Erdoğan ve Donald Trump

 

Trump: Türkiye’nin Kürtlere saldırmasına müsaade etmem

ABD Başkanı Donald Trump 14 Ocak’ta sosyal medya platformu Twitter'daki hesabından yaptığı paylaşımda, "Eğer Türkiye Kürtlere saldırırsa, Türkiye'yi ekonomik yönden mahvederiz. 20 millik (32 km) güvenli bölge oluşturulabilir. Aynı zamanda Kürtlerin Türkiye’yi provoke etmesini istemiyorum" ifadelerini kullanmıştı. Trump, 26 Ocak’ta da ABC News televizyonuna verdiği demeçte şiddetten kaçan insanları korumak için Suriye'de kesinlikle güvenli bölgeler oluşturacaklarını söylemişti.

Erdoğan: Güvenliğimiz sınırlardan değil ötesinden başlar

21 Ocak’ta TOBB’un ev sahipliğinde düzenlenen Ekonomi Şurası’ndaki konuşmasında güvenli bölge tartışmaları ile ilgili açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Güçlü olmadan güvende olamayız, güvenliğimiz sınırlardan değil ötesinden başlar. Ülkemize en ufak bir saldırıda bulunanlar bedelini ağır ödeyecek. Sayın Trump ile görüştüğümüz gibi 20 mil yaklaşık 30-32 kilometre bizim için bir koridor. Ülkemize karşı yeni bataklık haline dönüşecek bir güvenli bölge uygulamasına asla izin veremeyiz. Güvenli bölge teklifimiz, terör örgütlerini Türkiye'nin kontrolünde, bir şekilde sınırlarımızdan uzak tutma amacını taşıyor." ifadelerini kullanmıştı. 

 

1038786003.jpg
Hulusi Akar ve Patrick Shanahan​​​​​​​

 

Hulusi Akar: PYD Kürtleri temsil etmiyor

55. Münih Güvenlik Konferansı kapsamında ABD Savunma Bakan Vekili Patrick Shanahan, ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey ve bazı senatörlerle bir araya gelen Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, "Terör örgütü PKK/YPG Kürtleri temsil etmiyor. Kürtler bizim kardeşimiz. Bizim tek hedefimiz teröristlerdir. Bazıları terör örgütü PKK’yı Kürtler olarak niteliyor. Bu son derece yanlış. PKK’lı teröristler Kürt kardeşlerimizi temsil etmemektedir. Unutulmamalıdır ki PKK YPG aynıdır. PKK/PYD’nin bölgeden çıkarılması Türkiye’nin güvenliği için çok önemlidir. Fırat’ın doğusundaki 440 kilometrelik sınır hattında oluşturulacak güvenli bölgede terör örgütü YPG olmamalı ve bölgenin emniyeti Türkiye tarafından sağlanmalıdır” demişti.

Şam’dan güvenli bölge uyarısı

30 Ocak’ta Birleşmiş Milletler (BM) Mülteciler Yüksek Komiseri Filippo Grandi ile Şam'da bir görüşme gerçekleştiren Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim, Suriye’de güvenli bölge oluşturma planının Şam ile koordinasyon olmaksızın gerçekleştirilmesinin tehlikeli olacağı uyarısında bulunmuştu.

Güvenli bölge, ilk olarak Erdoğan tarafından Mayıs 2013'teki ABD ziyaretinde dile getirilmişti. Erdoğan, dönemin ABD Başkanı Obama'ya; Suriye'de uçuşa yasak bölge ilan edilmesi, siviller için güvenli bölge oluşturulması ve koalisyon güçleriyle ortak kara operasyonu yapılmasından oluşan 3 aşamalı bir plan sunmuş ancak ABD ve diğer aktörler tarafından olumlu yanıt alamamıştı.

Türkiye terör örgütü olarak kabul ediyor

Ana gövdesini Türkiye'nin terör örgütü olarak kabul ettiği YPG'nin oluşturduğu  Demokratik Suriye Güçleri (DSG) ve yine PKK tarafından 2003 yılında kurdurulan PYD'nin siyasi kanadı Demokratik Suriye Meclisi (DSM), tarafından oluşturulan  'Kuzey ve Doğu Suriye  (Rojova) Özerk Yönetimi' 17 Mart 2016'da  tek taraflı olarak hükümetin kuruluşunu ilan etti.

Arap, Çerkes, Kürt, Süryani ve Türkmenlerin yaşadığı bölgenin ismi de facto tönetim tarafından "Kuzey ve Doğu Suriye Özerk" olarak kullanılmaya başlandı. Söz konusu yönetim başta Türkiye ve Suriye olmak üzere hiçbir yönetim tarafından resmi olarak tanınmadı.

Türkiye, SDG'yi, PKK’nın uzantısı ve ‘terör örgütü’ olarak kabul ediyor.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU