Notre Dame Katedrali: Bir şehri ve dönemi şekillendiren Gotik şaheser

Oliver Bennett The Independent için yazdı

Notre Dame Katedrali

Sinema tarihinin en etkileyici sahnelerinden biri, 1939’da izleyiciyle buluşan Notre Dame’ın Kamburu’ndaki, Quasimodo’nun, Gringore’la birlikte giden Esmeralda’yı gördükten sonra, yaratık biçimindeki heykelciğe, “Neden ben de senin gibi taştan yapılmadım?” dediği sahne.

Pazartesi günü Notre Dame de Paris Katedrali yanarken, bu kalıcılık hissinden yoksun bırakılmış olduk. Kulenin çatısı düşerken, sanki bütün dünya da onunla birlikte çöktü. Parisliler sokaklarda ağladı; doğrusu tüm dünya ağladı. New York’un The Met Cloisters küratörleri de yerinde bir ifadeyle bu yıkımı izlemenin çok acı olduğunu söyledi.

Önemli bir tarihi yapının bu şekilde alevler içinde kalışını izlemek derinden yaraladı. 1992’de Windsor Kalesi de benzer bir faciayla karşı karşıya kalmıştı. Fakat Notre Dame, onu gölgede bıraktı. Bu yapının günde 30 binden fazla ziyaretçi çekmesi boşuna değil.

Dünyada kesinlikle eşsiz olan batı cephesindeki bu can alıcı kuleyi çevreleyen iki 13.yüzyıl hisarını görmek, ölmeden önce yapılacaklar listesinde. Bu görüntü, Parvis Notre Dame (II. Jean Paul) bölgesinden yükselen bir geometri ve orantı senfonisi oluşturuyor.

Pek çok kişi, arkasındaki kemerli payandaların tuttuğu iç kısımda bulunan gül desenli 3 pencerenin eriyeceğinden endişelendi.

Ve tabii ki bir de, şeytani ruhları kovmak için yapılan ve birçok filmde karşımıza çıkan, yaratık biçimindeki muhteşem heykelcikler var. Bu heykelciklerin mizah amaçlı kondurulduğu da iddia ediliyor.

Baş döndürücü yürüyüş yerlerinde gezen bir ziyaretçi, bu şeytani ruhlarla özellikle de kilisenin en ünlüsü ve en günahkarı olan gagalı, kanatlı ve boynuzlu maskotu, ünlü Styrga ya da Stix’le gerçekten sohbet edebilir.

Belki de, Parislilerin desenli pencerelere zarar geleceği korkusu, katedralin Nazi istilası tehdidinden kurtulmasına da yardımcı olmuştur.

Yaratık heykellerinden bazıları, tıpkı Fransız Devrimi’nde tahrip edilenler gibi, alevler tarafından yutuldu.

Katedral o zaman da harap olmuştu. Hatta neredeyse yıkılmak üzereydi. Ancak 1804’te katedralin imparatorluğunu taçlandıracak potansiyelini gören Napoleon tarafından kurtarılabilirdi. Yapı, 1831’e kadar tarumar bir halde kaldı. Hatta Victor Hugo’nun ünlü kitabını Notre Dame’ın restorasyonuna ön ayak olmak için yazdığı söylenir.

Çok geçmeden, hayalperest Fransız mimar Eugene Emmanuel Viollet-le-Duc, kuleyi de içeren 25 yıllık bir restorasyon sürecine girişti ve bunu harika bir Romantik-Gotik senteziyle tamamladı.

Ayrıca Notre Dame’ın Disney’in animasyonlarında yer alan tek katedral olması övgüye değer bir nokta.

Bu durum sadece yapının kendisinden kaynaklanmıyor. Notre Dame dünyanın en pitoresk mekanlarından birinde yer alıyor. 19. yüzyılda planlanmış şehrin içinde, Orta Çağ’dan kalan Seine Nehri’ndeki İle de la Cite’de bulunuyor.

Suyla çevrelenmiş olmasının, itfaiyenin alevlere ulaşmasını zorlaştırması da çok feci. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un da dediği gibi, “Parisimizin hanımefendisi alevler içinde.”

Şimdi, teoriler yığılmaya başlayacak: Yangın Windsor’da, sıradan bir biçimde başladı; Kraliçenin Şapeli’nde spot ışığına çok yakın perde yangına sebep oldu.

Veya belki de yangın mevcut 5 milyon sterlini (37 milyon 509 bin TL) aşan yenileme projesinden kaynaklanan bir problemdir. Umalım ki Notre Dame yangını masum bir gerekçeden çıkmış olsun.

Son zamanlarda, Fransız kiliselerini saran vandalizm silsilesi ve kundaklamalar iyiye işaret değil. Fakat tahribatın kontrol altına alınması için dua ederken, bu ebedi yapının geri geleceğini de biliyoruz.

 

*Oliver Bennett, Olağanüstü Mimari: Gözcü’nün Rehberi kitabının yazarı

 

 

**Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

https://www.independent.co.uk/news/world/europe

Independent Türkçe için çeviren: Esra Güngör

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU