İran, bölgenin yeni göç aktörü

Taha Kermani Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AA

Gündemimizden hiç ayrılmayan ve acısı bitmeyen zorunlu göçler Ortadoğu’nun değişmeyen kaderidir sanki. Tandırların bacasından taze ekmek yerine barut kokan ve yıkılan evlerin enkazı, ardı ardına patlayan bombaların dumanı bölgenin ebedi harmonisiymiş gibi kabullenmiş görünüyor. Ve göç, savaşların bölgeden bölgeye taşındığının hemen yanında insanların da mahalle mahalle, köy köy, şehir şehir başlarına yıkılmayacak bir sığınak, canlarına kastedilmeyecek bir memleket arayışı için kitleler halinde göç manzaraları bu hüzünlü tablodan hiç eksik olmayacak gibi.

Türlü türlü savaşlara kurban giden Afganistan halkının göç trajedisi daha bitmeden Arap baharında yaşanan iç savaşlar gündeme damgasını vurdu ve ardından hiç bitmeyecek gibi uzanan Suriye krizini hafızalara yerleştirdi. Suriye iç savaşının neticesinde başlayan ve milyonlara ulaşan göç dalgası Afrika’yla birlikte batının kapılarını zorlamaya başladığı andan itibaren göç meselesinin ünü de evrensel bir boyuta ulaşarak gündemin sabit maddesi haline geldi. Suriye göçmen kriziyle birlikte Türkiye’nin de milyonlarca göçmene ev sahipliği ettiği için tartışmalara ayağı açıldı.

Ancak günümüzde sayıları milyonlara ulaşan ve yerel siyasete de derin damgasını vuran göçmen meselesi Suriyelilerle de sınırlı kalmamış. DAEŞ’in Irak’ta etkisinin artmasıyla birlikte Iraklı göçmenlerin de ilk maksadı Türkiye oldu ancak bu arada ciddi sayılara ulaşan ve hızla artmaya başlayan bir diğer uyruk Afganistan ve İran olarak boy göstermeye başlamış. Sayıları milyonlara ulaşan Afgan uyrukları da İran sınırından Türkiye’ye akın etmeye başlamıştır. Böylelikle İran üzerinden gerek Afgan ve Pakistan gerekse sayıları hiç küçümsenmeyecek kadar çok olan kendi vatandaşlarının Türkiye’ye girişi günümüzün göç meselesinde önemli yere geldiği söylenebilir.

İranlıların muasır göç tarihçesi

İranlıların ülkeden göçüp terk-i vatan etmeleri özellikle 1979 İslam Devrimi ve rejimin değiştiği yıllar böyle özetlenebilir:

-1979 Devriminden önce ve Şah rejiminin muhalifleri; Bu listenin en bilindik figürü tabi ki Ruhullah Humeyni ve daha sonra rejim değişikliğiyle iş başına gelen diğer aktivistlerdir. Rejimin değişmesi ve yeni siyasi atmosferin oluşmasıyla birlikte dışarıdan içeriye dönük bir göç dalgası yaşandı.

-Devrim arifesinde şah rejimi ve yakınlarının göçü; Devrimin ayaklarının sesi yaklaştıkça rejime yakın olanlar da valizlerini bağladılar. Devrimden sonra İslam Cumhuriyeti ilk başta şah ve onun geniş etrafındaki kitleyi hedef aldı ve ülkeyi terk etmek zorunda kalan bu kitle genelde eski sistemin en yakın müttefiki ABD’yi seçti. Bu grup göçmenler İslamcı devrimcilerin yönetimde tecrübesizliklerine güvenerek tekrar gücü ele geçirecekleri hayaliyle valizlerini hiç açmayan siyasi göçmenlere meşhur oldular.

-İslam Cumhuriyetinin ilk siyasi muhalifleri; Devrim kendi evlatlarını beklenenden çok daha önce ve daha doğrusu ilk kuruluş günden itibaren yemeye başladı. 1980’dan sonra canını kurtaranlar bir göç dalgası daha tarihe yazdırdı. Göç edenlerin liste başında gelen Halkın Mücahitleri Örgütü savaş halinde olan Irak’a göçmekle İran’daki tabanını da ciddi derecede kaybetti. Örgüt üyelerini ölümden kurtarmak için ülkeden çıkarıp İran topraklarına saldıran Irak’a yerleştirdi.

Savaşın bitmesiyle ortaya çıkan ekonomik göçler

Savaşın bitmesi ve Humeyni’nin ölmesiyle birlikte Rafsancani hükümetinin kalkınma ve liberal ekonomi sloganları ortaya çıkıp İslami burjuvaziyi oluşturmaya başladı. İşte bu dönemde siyasi olmayan göçler meydana geldi ve daha iyi yaşam arayışında olan ve genelde ekonomik motivasyonlarla başta Kanada ve Avustralya’ya göç dalgası başladı. Bu İran İslam Cumhuriyeti’nin kurulduğundan sonra yaşanan ilk gayri siyasi göç dalgasıydı ve bu durum sonraki senelerde daha da artarak sele dönüşmüş oldu…

Siyasi muhalefet yine göçe yöneldi

Çok az zaman sonra tekrar siyasi olaylar İran’dan göç etmenin temel sebebi 2009 olaylarıyla birlikte gündeme geri geldi. Yurt dışında siyasi muhaliflerin yeni ve genç nesli olarak adlandırılan ikinci göç dalgası 2009 yılında gerçekleşen tartışmalı Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve yeşil harekatıyla zuhur buldu. Şaibeli Cumhurbaşkanı seçimine itiraz edenlerin mağdurlarına artık ülke dar gelmeye başladı, reform umanların geleceğe dair umudu Ahmedinejad’ın tekrar iş başına getirilmesiyle yerle bir oldu, devrimin ikinci ve üçüncü nesli artık geleceğini ülkesinde değil batıda aramaya yüz koydu. İktidar ve hükümetle muhalefet edip yazma gayretinde bulunan gazeteciler ülkeyi terk etti, çıkamayanlar ise uzun hapis cezalarına çarptırıldı, Ahmedinejad’ın ikinci 4 yılı çok daha zor geçti. Yönetimin en ufak muhalefete karşı tahammülsüzlüğü kitlelerde sistem içi reform umudunu yitirdi, bu duruma karşı ılımlı muhalifler bile tamamen iplerini kopardı ve rejim değişikliği isteyenlerin arasına katıldı, toplum daha da kutuplaştı. Bu dönemde ülkeden çıkan siyasi statüdeki göçmenler daha önce siyasi gerekçelerle çıkanlar gibi gittikleri ülkelerde entegre olamadılar ve her zaman yaptıkları faaliyetlerle İran politikasında aktif rol alma gayretinde bulunup, etkili olmaya çalıştılar. Sayıları toplamda 5 milyondan aşkın düşünülen bu kitle(siyasi sebeplerden göç edenler) bölgemizde çoğu ülke nüfusundan daha fazlaya ulaştı.

1.5 milyon kişi Kanada ve Avustralya göç sırasında

Yol ve Şehircilik bakan danışmanı İranlı ekonomist Hüseyin Ebde 2017’de bir konuşmasında sırf Kanada ve Avustralya ülkelerine göç etmek için açık dosyası bulunan 1.5 Milyon kişinin sıra beklediğini açıklamıştı1. Ebde bu sayının ülkenin 30 yaş altı gençlerinin %4'lük bir dilimini kapsadığına dikkat çekerek geçmiş 40 yıllık göç edenlerin dörtte birinden daha fazla bir rakama tekabül ettiğinin altını çizmişti. Dikkat edilmesi gereken bir başka husus şu ki bu sayı iki ülkenin tüm dünyadan aldığı yıllık göçmen sayısının üç katından daha fazla! İranlılar bu gerçeği bile bile hala göç başvurusunda bulunmakta bu kadar ısrarcı olmaları düşündürücüdür.

Göç etmek isteyenlerin net sayısına ulaşmak zor ancak kesin olan şu ki özellikle genç nesil daha iyi bir hayat şartlarına ulaşmak için adeta ülkeden çıkıp kaçmanın yollarını arıyor. Bu iddianın bariz bir örneği Sırbistan’da yaşanan olaylardır. Şöyle ki İranlı turist çekmek umuduyla iki ülke arasındaki vizeyi kaldıran Sırp yetkililer kısa sürede gelen binlerce İranlı’nın geldikten sonra kaçak yollarla Avrupa’ya geçmeye çalıştıklarına veya orada kalıp iltica talebinde bulunmalarıyla şok geçirmişlerdi2. Sırplar en sonunda bu durum için “İranlılar suiistimal etti” diyerek vize muafiyetini kaldırdı3. Avrupa ve Kuzey Amerika’ya ulaşamayanlar da BAE, Türkiye ve hatta Gürcistan’a4 yüz tutup daha iyi hayat şartları peşinden gidiyor. Batıya göç Suriye krizi patlak verdikten sonra zorlaşınca on binlerce İranlı da Türkiye’yi geçiş ülkesi olarak seçip gerek Birleşmiş Milletler ’in aracılığıyla iltica talebinde bulunmuşlar ya da kaçak yollardan batıya gitmenin yollarını arıyorlar ve 2015’de olduğu gibi zaman zaman toplu gruplar halinde sınırları geçmeyi can pahasına olsa da denemekten çekinmiyorlar.

Artık ülkelerine dönmek istemiyorlar

Devrimden sonraki ilk yıllarda ülkelerini terk edenlerin büyük çoğunluğu ilk fırsatta İran’a geri dönmeyi hayal ediyorlardı ancak özellikle 2009’dan sonra göç edenler bir siyasi yenilgi ve rekabetten ziyade umutları tamamen yok olduğu görünüyor. Ülkelerinde kendilerine bir gelecek düşünemeyen yeni göçmen nesil İran’a dönme niyetinde görünmüyor. Öte yandan İran’da her geçen gün zorlaşan ekonomik şartlar insanların minimum şartlarda hayatlarını sürdürülmelerini çok zorlaştırmış görünüyor, kısacası çalışacak bir iş bulunsa bile ödenen ücretle insanlar temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanıyorlar. Bir başka sorun ise ülkenin dört tarafını saran çevre sıkıntıları ve her geçen gün artan doğal afetlerdir. Bu duruma Azerbaycan gibi yeşil bir bölgede Urmiye gölünün yanlış çevre siyasetleriyle kurutulması ülkeyi çölleşme tehlikesiyle yüz yüze getirmiş durumda olduğunu örnek verilebilir5. Kuraklık ve ülkenin hayati safa ulaşan su krizini de göz önünde bulundurursak aslında göç etmeye neden az değil6.

Türkiye’yi nasıl etkiliyor?

İranlı göçmenlerin çoğu Türkiye’yi bir üçüncü ülkeye gidene kadar geçiş süreci gördükleri için toplumla kaynaşmakta zorlanıyorlar, özellikle Suriye krizinden sonra artan mülteci sayesinde bu süreç yıpratıcı olabiliyor. Değil Türkiye’yi benimseyip topluma karışmak bazen kontrolden çıkabilecek sonuçlara da fail olabiliyorlar. Ardı arkası kesilmeyen İranlı mültecilerinin uyuşturucu ticaretinden gözaltına alınma haberleri dikkat çekici seviyeye ulaşmış görünüyor. İran’da özellikle ABD’nin nükleer anlaşmadan çekilip ambargoları geri getirmesiyle birlikte ekonomi tam anlamıyla çöküşe doğru ilerliyor ve buda coğrafi konumuyla itibaren en elverişli göç maksadı Türkiye’ye gelme talebini daha da çok artıyor7.

2015’te Türkiye Göç İdaresinin kuruluşundan sonra özellikle düzensiz göçle ilgili daha ciddi politikalar izlenmeye başlasa da göçün ilk adımı Türkiye dışında atılıyor ve önlemlerin çoğu bu akımı başka yere yönlendirmekte başarısız oluyor. İran sınırından gelen göç dalgasının hızlanmasının bir başka aktörleri Pakistan ve özellikle de Afganistan8 uyruklu mültecilerdir9.Bu durum Türkiye’nin doğu sınırlarında insan kaçakçılığı ve düzensiz göçte rekor rakamlar kaydedilmeye neden olmuştur10. İran’da ekonomik durumun ağırlaşması özellikle de dövizde yaşanan krizden sonra İran’da yaşayan ve sayıları 3 milyonun üstünde tahmin edilen Afganistanlı göçmenin ilk hedefi yine Türkiye olmuştur11. Zaman zaman Türk yetkilileri bu konuda sorumluluklarını yerine getirmeyen Tahran’a şikayetlerini dile getirseler de İran bu ekonomik durumda Afganistan göçmenlerin ülkeden çıkmasından pek de mutsuz görünmüyor.

İranlı yetkililerin insan kaçakçılarına göz yummaları şüpheyi güçlendirmesinin yanı sıra Türkiye sınırlarına yeni bir göç dalgasının çoktan başlanması gerçeği değiştirmiyor. Türkiye ve Afganistan arasında yapılan anlaşmalar12 ne kadar işe yarayacağı ciddi merak konusu olsa da değişmeyen gerçek şu ki İran’da imkânsız görünmeyen olası iç çatışmada ülkeyi Türkiye maksadıyla ilk terk edenler Afganistan uyruklu göçmenler olacak. Sayıları milyonlara ulaşan mültecileri İran’da tutmanın tek yolu olumlu değişime umutlandıracak bir umut yaratıp gerçekçi bir gelecek tersim etmek.

1 https://linkp.ir/4Pvg
2 https://www.isna.ir/news/96100603575/
3 https://linkp.ir/64xL
4 https://www.isna.ir/news/97060100273/
5 https://linkp.ir/9Pj8
6 http://www.bbc.com/persian/45281646
7 https://linkp.ir/0PMV
8 http://www.milliyet.com.tr/afganlar-40-yil-sonra-2-buyuk-goc-dalgasi-trabzon-yerelhaber-2732772/
9 http://www.bbc.com/persian/blog-viewpoints-45587327
10 https://www.haberturk.com/yerel-haberler/15064161-turkiyeye-duzensiz-gocun-yeniden-hiz-kazandigi-goruluyor
11 https://linkp.ir/gNyZ
12 http://www.milliyet.com.tr/afganlar-artik-vize-ile-gelecek-gundem-2743500/
 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU