Libya krizi: Çatışmaların yaşandığı Trablus'ta binlerce mülteci mahsur kaldı

Geçici göçmen kamplarında ya da gözaltı merkezlerinde tutulan göçmenler, hükümet milislerinin insafına kalmış durumda

Libya'daki gözaltı merkezlerinde yaklaşık 7 bin mülteci ve göçmen bulunuyor

Richard Hall / Bel Trew - The Independent

İnsan hakları örgütleri, Trablus’taki gözaltı merkezlerinde mahsur kalan binlerce mülteci konusunda uyarıyor.

Libya’da rakip gruplar arasında geçen hafta çıkan çatışmalar yüzünden, 8 binden fazla insan Trablus’tan ayrıldı. Geçici göçmen kamplarında ya da gözaltı merkezlerinde tutulan göçmenler, hükümet milislerinin insafına kalmış durumda.

Şehirdeki çatışmaların başladığı geçen yıl, gardiyanların bir gözetim merkezini panikle terk etmesi yüzünden, göçmenler aç ve susuz kalmıştı.

Sınır Tanımayan Doktorlar'ın (MSF) Libya sorumlusu ve Akdeniz arama kurtarma operasyonları başkanı Sam Turner, "Gözetimde tutulan binlerce göçmen ve mülteci için ciddi riskler mevcut” dedi. Gözaltı merkezlerinden en az birinin çatışma bölgesinde kaldığını belirten Turner, sözlerine şöyle devam etti:

“Diğer merkezler de çatışma bölgelerine son derecede yakın. Ağır silah kullanımı ve çatışma dinamiklerinin hızla değişmesi sebebiyle, bu merkezlerdeki herkes ciddi tehlike altında.”

Libya'daki gözaltı merkezlerinde yaklaşık 7 bin mülteci yaşıyor. Taciz ve işkencenin yaşandığı, sefalet içindeki tesislerde tutulan bu insanların yaklaşık yarısı, Trablus’ta bulunuyor.

The Independent'a konuşan yetkililer, yüzlerce göçmenin Trablus içlerine aktarıldığını belirtti. Ancak çatışmaların şehir merkezine sıçraması konusunda endişeler var.

Önceden başkentin doğusunda bulunan Garabulli'deki bir gözetim merkezini yöneten Abdel-Rahim Rajahi, yüzlerce insanın başkentin güneyindeki çatışmaların yuttuğu Ain Zara tesisinden çıkarıldığını aktardı.

Buna göre göçmenlerin bir kısmı başkentin doğusundaki Tajoura'ya alınırken, diğerleriyse kentin merkezindeki Triq al-Sikka'ya gönderiliyordu.

Savaşın bu gözetim merkezlerine de ulaşacağını belirten Rajahi, göçmenlerin bu durumda tekrar aktarılması gerekeceğini belirtti.

Triq al-Sikka'da görev yapan üsteğmen Haj Nasser ise, 700'den fazla göçmenin geçici olarak bu bölgeye taşındığını söyledi. Libya’da yasadışı göçü engellemeye çalışan yetkililerin bir kriz merkezi kurduğunu ifade eden Nasser, “Erzak konusunda tüm dünyadan yardım bekliyoruz" dedi.

Bunun yanı sıra, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK), şehrin çatışmaların devam ettiği güney kısmındaki bir merkezden, 152 kadın ve çocuğun kurtarıldığını aktardı.

Mültecilerden sürekli çağrı aldıklarını belirten, BMMYK sözcüsü Paula Barrachina, Birleşmiş Milletler'in (BM) başka kurtarma operasyonları yapmasının ‘sahadaki güvenlik durumuna bağlı olduğunu’ belirtti.

Muammer Kaddafi'nin 2011'de NATO’nun hava saldırılarılarıyla desteklenen halk ayaklanmasıyla devrilmesinden bu yana Libya'da kaos hakim.

Ülke, ayaklanmanın ardından çok sayıda silahlı fraksiyon arasında bölünmüş durumda. Kendisini doğu merkezli Libya Ulusal Ordusu'nun mareşali ilan eden Halife Haftar, BM’nin ve ülkenin batısındaki milislerin desteklediği Libya hükümetiyle çatışıyor.

Haftar’ın Trablus'u ele geçirmek için 15 bin askerle geçen hafta başlattığı saldırılarda 50'den fazla insan hayatını kaybetti.

Bu çatışmalar Avrupa'ya gitmeye çalışan mültecilerin, Libya’ya girişini de kolaylaştırıyor. Ülkede, Orta Doğu ve Afrika'dan kaçan 700 bin göçmenin bulunduğu düşünülüyor.

Uluslararası arenada resmi olarak tanınan Libya hükümetiyle mülteci akınını durdurmak için çalışma yoluna giden Avrupa Birliği (AB), Libya'nın sahil güvenlik birimlerini eğitti ve finanse etti. Bunun sonucunda, binlerce kişi BM'nin ‘insanlık dışı’ olarak tanımladığı gözaltı merkezlerine alındı.

BM'ye göre, Akdeniz'i geçen mültecilerin sayısı, son yıllarda azalsa da Ocak ayından bu yana 11 binden fazla mülteci Avrupa'ya geçmeyi başardı.

Yolculuk sırasında hayatını kaybeden mültecilerin sayısıysa 2017’de 3 binken, 2018’de 2 bin 300’e düştü. 2019'da da şimdiye kadar 283 kişinin öldüğü tahmin ediliyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Öte yandan, AB geçen ay, mültecileri caydırmak amacıyla Akdeniz'deki arama kurtarma operasyonlarını azalttı. Oysa bu operasyonlar, göçmen krizinin zirve yaptığı 2015’ten bu yana 50 bin hayat kurtarmıştı.

AB'nin bu kararı, mülteci karşıtı tavrıyla bilinen ve arama kurtarma operasyonlarına karşı sert önlemler alan İtalya hükümetinin baskıları sonucu aldığı biliniyor.

Çarşamba günü, 20 mülteciyi taşıyan bot, AB yetkililerine imdat çağrısı yaptıktan 10 saat sonra sahil güvenlik tarafından Libya’ya geri getirildi.

Operasyonlarının yokluğunda denizlerin de cepheler kadar tehlikeli olduğunu belirten Turner, konuyla ilgili şu açıklamalarda bulundu:

“AB ve üye ülkeleri, mültecileri Libya'ya dönmeye zorlayarak suça ortak oluyor. Yasalar açıkça hayatta kalanların güvenliğinin sağlanacağı bir bölgeye götürülmelerini söylüyor.”

Avrupa Komisyonu sözcüsü Natasha Bertaud ise Trablus ve çevresindeki durumu yakından izlediklerini, kadın ve çocukların ihtiyaçlarını karşılamak için yardımların devam edeceğini ifade etti.

AB’nin, insan tacirlerini engellemeye çalıştığını öne süren Bertaud sözlerine şu şekilde devam etti:

“Libya sahil güvenlik görevlilerini eğitmedeki amaç, ülkenin kendi arama kurtarma bölgesini oluşturması. Bu aynı zamanda, insanları Libya'dan çıkarmak, hukuki iskan yollarını açmak ve gözaltı merkezlerine son vermek için de gerekli."

 

 

* İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

https://www.independent.co.uk/news/world

Independent Türkçe için çeviren: İsmail Aydın

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU