Brunei'nin yeni şeriat yasaları LGBT+ üyelerini recmetmekle tehdit ediyor, bu insan hakkı ihlali göz ardı edilemez - Matthew Woolfe The Independent için yazdı

Tehlikeli şeriat yasalarını alelacele çıkaran Brunei hükümetinin, yerel basının bu konuyu gündeme getirmesini de yasakladığı iddia ediliyor. LGBT+ üyeleriyse çoktan kaçmaya başladı

Aktivistler, eşcinselleri endişelendiren yasayı, Brunei Sultanı'nın sahibi olduğu Beverly Hills Oteli yakınlarında protesto etmişti / Fotoğraf: AFP

Matthew Woolfe

500 binden az nüfusuyla, Güneydoğu Asya’da yer alan eski İngiliz sömürgesi bu küçük ülke, genellikle “Darusselam” (barış yurdu) adıyla biliniyordu. Ancak Brunei, şeriat yasalarını bir haftadan kısa sürede bütünüyle uygulamaya çalıştığı için bu algı değişmek üzere olabilir. Şimdiye kadar suç sayılan eşcinsel ilişkiler uzun hapis cezalarıyla sonuçlanıyordu. Fakat yeni yasayla birlikte önerilen değişiklikler, LGBT+ üyelerinin taşlanarak ve kırbaçlanarak öldürülmelerinin yolunu açıyor. Uluslararası Af Örgütü, “çirkin” olarak nitelendirdiği yeni reformları kınadı.

Bu yeni yasalara giden yol, Brunei'nin yanlış uygulamaları yüzünden uluslararası dikkati çektiği 2014’te başladı. Ülke, dinden çıkan Müslümanların idam edilmesi, hırsızların organlarının kesilmesi, zina yapanların ve fiili livatada bulunan erkeklerin recmedilmesi gibi cezaları kapsayan, şeriatın epey aşırı ve şiddet içerikli bir örneğini uygulamaya başladı.

2014’te Brunei Şeriat Yasası’nın ilk aşamasının uygulamaya geçmesinin daha ilk saatlerinde dünya çapında aktivistler Brunei hükümetinin ve Sultan'ın mal varlıklarına boykot çağrısı yaptı. Çok sayıda ünlü ve kamuoyunda tanınan isim, bu çağrıya destek verdi.

Şeriat Ceza Yasası ülkedeki herkesi etkiliyor olsa da 2014'te Brunei'ye boykot çağrısı yapanlar, öncelikle LGBT+ topluluğunu bekleyen tehlikeye dikkati çekti. Bu topluluk, karşılıklı rızaya dayanan eşcinsel ilişkiden suçlu bulunanların kırbaçlanarak ve taşlanarak idam edilmesi, hapis ve para cezası alması gibi şiddetli cezalara maruz bırakılması nedeniyle şeriat yasası nedeniyle en fazla tehdit altındaki gruplar arasında yer alıyor.

 


Brunei hükümeti, ilk kez 2014’te yürürlüğe koyduğu Şeriat Ceza Yasası’nın arada hoşgörü süresi bulunan 3 aşamada uygulanmasına karar verdi. İlk safha 1 Mayıs 2014'te yürürlüğe girdikten sonra diğer aşamalar durduruldu. Bunda yasanın ilk safhasının uygulanmasına yönelik tepkilerin herhangi bir etkisi olup olmadığı bilinmiyor. İzleyen yıllarda, hükümet yetkililerinin uygulamanın sürmesi niyetini taşıdıkları yönünde arada sırada yaptıkları açıklamalarına rağmen, Bruneililerde hükümetin şeriat yasalarını bütünüyle uygulamaktan vazgeçtiğine dair temkinli olmakla birlikte artan bir kabul gözleniyordu.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Ancak şimdi her şey değişti. Ortada artık bir sükunet havası yok. Kısa süre önce Şeriat Ceza Yasası'nın diğer 2 aşamasını eşzamanlı olarak 3 Nisan 2019'da yürürlüğe sokacağını duyuran hükümet, verdiği sözden dönerek hem halkını hem de uluslararası gözlemcileri şaşırttı.

Şeriat Ceza Yasası’nın 2. ve 3. safhasının yürürlüğe girme tarihi Aralık 2018’de Brunei’nin resmi gazetesi Government Gazette’te yayımlanmasına rağmen, hükümet yetkilileri uygulamanın hazırlıklarına dair herhangi bir resmi duyuruda bulunmadığı gibi yerel medya da konuyu gündeme taşımadı. Aşamaların yürürlüğe sokulmasına dair en son haber, Mart 2018’de ülkenin en büyük günlük gazetesi The Borneo Bulletin’de yer alan ve Diyanet İşleri Bakanı’nın "(Uygulamanın) bir sonraki safhası, doğru bir idari zamanlamaya göre gerçekleştirilecek” sözleriydi. 

 

 

Brunei medyasıyla daha önce yakından çalışmış biri olan kaynağım bana, medyanın yeni uygulamalara dair haber yapmasının yasaklandığını söyledi. Brunei hükümetinin Şeriat Ceza Yasası’nın son aşamalarını aceleye getirme çabasında görülen gizliliğin bizzat kendisi, endişe nedeni. Ayrıca, eğer bu yasaların uygulanması zorunluluğuna hükümet bu kadar inanıyorsa neden bu kadar gizemli davrandıklarını bilmek de makul bir talep. Brunei Sultanı Hasan el-Bulkiye, 2014’te uygulamaya konan ilk safha için "ülke adına büyük başarı" ifadelerini kullanmıştı.

Uygulamanın etrafında dönen gizlilik ve bu yasaların alelacele yürürlüğe sokulma şekli, sadece halkta korkunun artmasına yol açıyor. Geçen yıl verdiği röportajda eşcinsel bir genç, şeriat hukukunun uygulanması ve eşcinsel olduğunun tespit edilmesi halinde başına gelebilecekler konusunda endişe duyduğunu söylemişti. Şimdilerde bana güvenerek sırrını açan o kişi, en kötü senaryoyu göz önünde bulundurmaktan başka seçeneğinin olmadığını ve ülkeyi terk etmeyi bile düşündüğünü belirtti. 

O gencin bu konuda yalnız olmadığının altını çizmek gerek. Yaşanabileceklerden korktuğu için ülkeden çoktan kaçan ve kendisine hoşgörüyle bakacak bir topluma sığınmaya çalışan LGBT+ üyesi en az bir kişinin daha olduğunu ifade edebilirim. LGBT+ bireyleri için potansiyel tehlike oluşturan söz konusu yasalar, bu insanın kaçan son kişi olmayacağını gösteriyor. İnsan haklarında böylesi bir istismarın tartışmasız kalmasına ve görmezden gelinmesine izin veremeyiz.

 

*Matthew Woolfe, Brunei'de insan hakları konusunda farkındalık yaratan bağımsız bir girişim olan Brunei Projesi’nin kurucusu.

 

 

**Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

https://www.independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: İsmail Aydın

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU