Sürdürülebilir enerji alanında daralan yatırımlar

Sürdürülebilir enerji türlerindeki bu yıllık göreceli artış, fosil yakıtların baskın konumu ve dağıtım altyapısının mevcudiyeti nedeniyle kademeli olarak ve yavaşça artmaktadır

Fotoğraf: Pixabay

2020 yılının başı ve Kovid-19 pandemisi sırasında BM Çevre Programı’nın (UNEP) Frankfurt Okulu ve Bloomberg New Energy Finance’nın işbirliği ile hazırladığı çalışmanın bulguları, 2030’a kadarki 10 yıl içinde sürdürülebilir enerji alanında (büyük barajlar hariç güneş, rüzgar) yapılması planlanan yatırımlarının değerinde bir düşüş olduğuna işaret etti.

Bu yatırımların amacı, 2030 yılına kadar küresel ısınmayı 2 dereceden az tutmaya yönelik arzu edilen küresel sonuca ulaşmak.

Bunun için 2015 Paris İklim Anlaşması'nda kararlaştırıldığı gibi her ülkenin karbon salınımını azaltması gerekiyor.

Çalışma, dünya genelinde daralan hükümet yatırımlarına dolayısıyla istenen genel hedeflere ulaşmak için özel sektörün sürdürülebilir enerji alanında yerine getirmesi gereken yatırımların hacmine de yer verdi.

Hükümetlerin sıcaklığı iki dereceden az tutmayı başarmaları için özel sektörün katlanması gereken finansal yatırımları da kapsadı.

Bunun yanında, 2020-2030 yılları arasında sürdürülebilir enerji alanında yeni 721 gigawatt (GW) elektrik gücü inşasını gerektiren Paris Anlaşması’nın karbondioksit salınımını azaltma hedeflerini gerçekleştirmek için 87 devletin koymuş olduğu hedefler arasında bir karşılaştırma yaptı.

Araştırmanın en önemli bulguları şunları gösterdi:

Hükümetler ile şirketler (özel sektör) 2030 yılına kadar sürdürülebilir enerjiye (büyük barajlar dışında) 1 trilyon dolar değerinde yatırım yaparak yaklaşık 826 GW ek elektrik üretecek yeni tesisler inşa etmeyi taahhüt ettiler.

Fakat taahhüt edilen bu yatırımın değeri, 2030 yılına kadar küresel sıcaklığı 2 dereceden az tutmak için gerekenden çok daha azdır.

Ayrıca bu 10 yıl için tahsis edilen tutar, geçen on yılda (2010-2020) yapılan 2.7 trilyon dolarlık yatırımdan da çok daha düşüktür.

Kovid-19 pandemisi diğer ekonomik sektörlerde olduğu gibi sürdürülebilir enerji sektöründe de yatırımların yavaşlamasına yol açtı.

2020 yılı ile bu on yılın geri kalanındaki yatırımlara damga vurdu. Ancak, hükümetlerin salgından sonra karbon salınımını azaltma sürecini hızlandırmayı, bunu rekabetçi fiyatlarla yapmak için modern teknolojileri benimsemeyi içeren bu sektördeki faaliyetlerine ve tesis inşasına geri dönmeleri beklenmektedir.

Bu gelişmeler çok kritik bir durumun ortaya çıkmasına neden oldu.

Bu süre zarfında fırsat iyi değerlendirilmezse, Kovid-19 pandemisi sonrası dönemde karbon salınımını azaltmak için yeterli yatırımlara ulaşmak daha da zorlaşacak.

Bunun nedeni, bir yanda hükümetlerin yeni tip koronavirüs ile mücadele nedeniyle birikmiş borçlarındaki artış beklentisi, diğer yandan bu pandemi döneminde sert darbelere maruz kalan özel sektörün finans imkanları üzerindeki artan baskılardır.

2019 yılında sürdürülebilir enerjiden elde edilen elektrik enerjisine183 GW daha eklendi. Bu, sürdürülebilir enerji alanında görülen yıllık en yüksek artış oranıydı.

2018 yılındaki orandan 20 GW daha fazlaydı. Bu oranın 118 GW’ı güneş enerjisi, 62 GW’ı da rüzgar enerjisi santrallerinde üretildi.

2019 yılında güneş enerjisi sektöründeki yatırımlar yüzde 3 azalarak 131 milyar dolarda kaldı.

Rüzgar enerjisi sektöründeki yatırımlar ise aynı dönemde yüzde 6 oranında artarak 138,2 milyar dolara yükseldi.

2010 yılından bu yana ilk kez, rüzgar enerjisi yatırımlarının değeri ile güneş enerjisinin önüne geçti.

Nedenine gelince, güneş enerjisine ayrılan sermaye harcamalarındaki azalmanın yanı sıra Çin'deki fotovoltaik güneş panelleri pazarının büyümesinin yavaşlamasıdır.

Deniz üstü rüzgar enerjisi santrali yatırımları en yüksek seviyelerine ulaşarak 2019 yılında 29,9 milyar dolar artış kaydetti.

Bir önceki yıla göre yıllık yüzde 19 arttı. Çin, Fransa ve İngiltere’de deniz üstü rüzgar enerjisi santralleri projeleri dikkat çekici bir biçimde çoğaldı.

Tayvan sularında da ilk kez 3 deniz üstü rüzgar enerjisi santrali inşa edildi.

ABD, 2019 yılında sürdürülebilir enerji yatırımlarında Avrupa’yı geçti. Kara üzerinde rüzgar santrallerine yaptığı ciddi yatırımları sayesinde ABD, bir önceki yıla göre 2019’da yüzde 28 oranında bir artış kaydetti.

Rüzgar enerjisine yaklaşık 55,5 milyar dolar yatırım yaptı. Buna karşılık Avrupa’nın yatırımları 54,6 milyar dolarla sınırlı kaldı. Yani 2018 yılına göre yüzde 7 daha az yatırım yaptı.

Gelişmiş ülkelere kıyasla gelişmekte olan ülkelerde sürdürülebilir enerji yatırımlarının oranı artmaya devam etti.

Gelişmiş ülkelerin 130 milyar dolarlık yatırımlarına karşılık gelişmekte olan ülkeler 152,2 milyar dolar yatırım yapmayı taahhüt etti.

Ancak, bu ülkelerde de önemli gelişmelerin yaşanıyor. Çin ve Hindistan’ın yatırımları gerilerken diğer gelişmekte olan ülkelerin yatırımları yüzde 17 artarak yaklaşık 59,9 milyar dolara ulaştı.

Bu yatırımlara güneş enerjisindeki dünyanın en büyük projesi de dahil. Maliyeti 4,3 milyar dolar olan BAE’deki Al-Maktum projesi, 4 termal ve fotovoltaik enerji santralini içeriyor.

Sürdürülebilir enerjiye dönük yatırımların geleneksel enerjiye yapılan yatırımlara göre çok daha ağır bastığı dikkatleri çekiyor.

Sürdürülebilir enerjinin bu üstünlüğü hem ilave enerji hacminde hem de yatırımların değerinde kaydedildi.

Sürdürülebilir enerji alanında 2019 yılında rüzgar, güneş, organik ve küçük su barajlarından üretilen elektrik enerjisine eklenen GW’ın oranı net yüzde 78’e ulaştı.

Sürdürülebilir enerji alanındaki (büyük barajlar dışında) yatırımların hacminin, fosil yakıt bazlı enerji santrallerinden üç kat daha fazla olduğu tahmin ediliyor.

Sürdürülebilir enerji (büyük barajlar hariç) geleneksel enerji türlerine kıyasla küresel elektrik enerjisi arzı içindeki payını 2019 yılında yüzde 13,4 artırdı.

Bu oran, 2018 yılında yaklaşık yüzde 12.4, 2009 yılında ise sadece yüzde 5,9’du.

Sürdürülebilir enerji türlerindeki bu yıllık göreceli artış, fosil yakıtların baskın konumu ve dağıtım altyapısının mevcudiyeti nedeniyle kademeli olarak ve yavaşça artmaktadır.

Fosil yakıtların bu baskın konumuna rağmen, 2019 yılında sürdürülebilir enerjideki artış oranı, karbondioksit salınımının yaklaşık 2,1 GW azaltılmasına olanak tanıdı.

Genel eğilim güneş ve rüzgar santralleri inşa maliyetlerinin daha da düşeceği yönündedir.

İnşaat maliyetlerinin düşmeye devam etmesinin nedeni ya yeni projelerin dev hacmi ya da ihaleler sırasında şirketler arasındaki güçlü rekabettir.

Sözgelimi, bir fotovoltaik güneş santralinin 2019 yılının ikinci on yılındaki inşaat maliyeti, 10 yıl öncesinin maliyetinden yaklaşık yüzde 83 daha azdır.

Yine aynı süre içinde rüzgar santrallerinin maliyeti karada yaklaşık 49, deniz üstünde ise yüzde 51 oranında geriledi.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Beyan İshakoğlu

Şarku'l Avsat

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU