İslam cumhuriyetlerindeki kadınlar cinsiyet eşitsizliğiyle nasıl mücadele ediyor?

Nina Azadeh The Independent için yazdı

İran’da kadın taraftarlar maç izlerken

Dünya, kadının toplumdaki yerine bir türlü karar veremedi: Doğurma hakları, iş yerinde eşitlik, sokaklarda güvenlik, eğitim... Bizler ataerkil sistemden, damgalanmadan ve dinden özgürleşmeden bahsederken, bazı insanlar dünyanın bilhassa İslam olmadan daha iyi bir yer olacağına inandıklarını söylüyor. Batı’da İslami cumhuriyetlerdeki kadınların hayatlarının tehlikede olduğu, kısıtlandığı ve bu insanların bize yabancı olduğuna dair ardı arkası kesilmeyen haberlere maruz kalıyoruz. 

Ancak madalyonun diğer tarafındaki kadınlarla konuştuğumda, inanç özgürlüğünün dinden özgürleşmekten daha güçlendirici olduğunu keşfettim. 

Pek çok insanın yaşadığı, bir o kadarının da terk ettiği İran, Şubat ayında İslam devriminin 40. yılını kutladı. Aileler bölündü, kayboldu, bilinmeyen bir zamana kadar ayrı düştü. 

İran’dan 1983’te ayrılan Şehrazad, “Eşimle birlikte Tahran’da okuyorduk. Eğitimimize Almanya’da devam ettik. Ancak her zaman geri dönme isteğiyle yaşadık” diyor. 

Devrim başladığında onlar uzaklardaydı. Şehrazad 1980’de ülkesine döndüğünde kadın arkadaşları ve aile fertlerinde bir şeylerin değiştiğini fark etti: Saçları örtülüydü, makyaj yapmıyorlardı. O zaman yaşadığı şoka rağmen kendinden emin bir şekilde “Kadınlar işlerine devam edebiliyordu” diyen Şehrazad, “Şimdi bile kadınları seçilmiş pozisyonlarda ve hükümet kuruluşlarında görebilirsiniz” diye ekliyor. Şehrazad’la konuştuktan sonra anladım ki İranlıların yaşam tarzları değişiklik gösterse de bu insanların iş hayatındaki tecrübeleri, Batılı kadınların karşı karşıya olduğu zorluklar ve başarılardan hiç de farklı değil. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Pakistan, İngiliz topluluklarından ayrılarak bağımsızlığını ilan ettiği 1947’den bu yana İslam Cumhuriyeti olarak yönetiliyor. Şu an İngiltere’de bulunan 24 yaşındaki A, Dubai, Malezya ve Mısır’da yaşadığını ancak gerçek vatanının her zaman Pakistan olduğunu söylüyor. Pakistan aile merkezli bir kültüre sahip olduğu için A’nın evlenmek için ülkesine dönmesi düşünülemezdi. Dolayısıyla Pakistan asıllı bir İngiliz'le evlenen genç kadın için eşinin kültürünü benimsediğine dair İngiltere'de bir kabul töreni yapılmış. Pakistanlı ailelerde yeni evli kadınların çalışmayı bırakması ve çocuk doğurmasına dair yaygın bir kanı var. 

“Pakistan’daki bu yaklaşım hızla değişiyor” diyen A, Canary Wharf’te yönetim danışmanı olarak çalışıyor ve ailesinin bundan gurur duyduğunu dile getiriyor. Pakistan'ın “gerçek potansiyeline ulaşmasına” destek vermek için A'nın geri dönüp deneyimini ve eğitimini ülkesiyle paylaşma arzusuna hayranlık duyuyorum. 

Gambiya, 2015’te Yahya Jammeh liderliğinde bir İslam Cumhuriyeti oldu. Bu sıfat yakın zamanda kaldırıldı ve Gambiyalılar yeni bir demokrasi türünü tecrübe etmeye başladı. 

Şu sıralar İngiltere’de yaşayan 42 yaşındaki Marie, o dönemin Hristiyan ailesi için rahatsız edici olduğunu ifade ediyor. Bu durumu, Gambiyalıların ulusal görüşünden ayrı bir yere koyan Marie, “Müslümanların inancı, İslam hukukudur” diyor. Gambiya’da halkın yüzde 9’u Hristiyan. Bu da farklı dinlerin bir arada yaşamasının yaygın olduğunu gösteriyor. “Gambiyalılar gerek birbirlerine gerekse ziyaretçilerine karşı hoşgörülü, yardımcı ve saygılıdır” diyen Marie, “geleceğin umudu” ifadesinin, genç ve eğitimli Gambiyalı kadınları tanımlamak için yerinde bir söz olduğunu vurguluyor. 

Marie sözlerine “Sadece bize şans tanınmasına ihtiyacımız var” diye devam ederken, ben bunu gerçekliğe dönüşün bir işareti olarak yorumluyorum. Tıp öğrencileri arasında kadınların sayısı, erkeklere nazaran yüksek. Bu durum kadın sünnetine karşı ulusal duruşun önemli bir parçası olmakla kalmıyor, çok sayıda Gambiyalı kızı, güvenli ve korkusuz bir geleceğin beklediğine dair ümit de vadediyor.  
 

Model ve tasarımcı Zehra, moda çekimlerinden birinde 


Libya’da halkın yüzde 90’ından fazlası Müslüman. Dolayısıyla devrimden önce din kaynaklı suç oranları düşüktü. Zehra, İngiltere’nin bir kıyı kasabasında doğmuş olsa da onun dünyayla kurduğu ilişkiyi şekillendiren unsur, Libyalı kökenleri oldu. 

“İmkanı olan herkes Libya’yı terk ediyor” diyor Zehra. Diğer yandan da İngiltere’de sosyal yardımlardaki kesintiler uçurum oluşturuyor. "Genç bir Müslüman olarak İngiltere’de yaşamak nasıl bir şey?" sorusunu yönelttiğim Zehra, “Başarmak ve ‘kendimi kanıtlamak’ için 10 kat fazla çalışmam gerektiğini öğrendim” yanıtını veriyor.

İnsanları etkileyen bir model, tasarımcı ve blogger olan Zehra’nın Instagram takipçileri genç kızı dünyayı gezerken izliyor. Zehra, bir bakmışsınız Dubai Moda Haftası’nda, bir bakmışsınız bağış toplamak için Everest’e tırmanmış. Genç kız, “Seyahat ederken insanlardan genellikle niyetlerim ya da neyin peşinde olduğum hakkında sorular geliyor” diyor. 

Tüm bu zorluklara rağmen bana göre Zehra değişimin sembolü. Son zamanlarda George at Asda ve Liberty London firmaları için modellik yaptı. Müslüman İngiliz kadınların artık daha görünür olduğunu söyleyen Zehra, “Bu değişimin parçası olmaktan çok gurur duyuyorum” diye konuşuyor. 

Yeni Zelanda’da camiye yönelik yıkıcı terörist saldırının hemen sonrasında bu hafta Birmingham’da 5 cami tahrip edildi. Şurası açık ki İngiltere’de ve Batı’nın diğer ülkelerinde İslam’a yönelik şüphecilik son yıllarda dikkate değer derecede arttı. Arapçada “yol” anlamına gelen şeriat, dünyanın dört bir yanında çok farklı şekillerde yorumlanıyor. 

Bazı durumlarda baskıcı yöntemlere maruz kaldıkları inkar edilemez ancak bu kadınlarla yaptığım sohbetler ortada daha girift bir gerçekliğin olduğunu gösteriyor. Söylemeye bile gerek yok ancak ben yine de ifade edeyim: İslam cumhuriyetlerindeki kadınlar eğitimliler, yönetim ve iş alanında önemli pozisyonlarda yer alıyorlar ve modern bir hayat yaşıyorlar. Baskıdan kurtuluş, ille de dinden özgürleşmekten geçmiyor. Onun yerine, din özgürlüğünün eşitsizliğe galip geleceği yöntemleri teşvik etmeliyiz. Bu kadınlar, haklarında her zaman bilgi sahibi olamadığımız sayısız diğerleri gibi, İslami cumhuriyetlerde yaşayan kadınların hiç de suspus olmadığı anlayışının yaygınlaşmasına katkıda bulunuyor.  

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

https://www.independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: Elvide Demirkol
 

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU