Bakan Pakdemirli: Bulgurumuz varken neden kinoa

Bakan Pakdemirli, “Bazı insanlar çıkıp televizyonlarda ‘şunları şunları tüketme insanlara zararlı’ diye konuşuyorlar. Bunlarla alakalı şu an Meclis’te yasa tasarısı var” dedi

Fotoğraf: AA

Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, sağlıklı gıdalarla ilgili yapılan spekülatif açıklamalara tepki gösterdi.

Hürriyet'tin haberine göre, Pakdemirli, sağlıklı yaşam için insanların kinoaya yönlendirilmesine de tepki göstererek "Bizim bulgurumuz varken niye kinoaya gidiyoruz?” dedi.

Bir dönem doktorların sağlık reçetelerine ‘ayçicek yağını tüketin’ diye yazdıklarını ama hiçbir yağın reçeteye yazılamayacağını belirten Pakdemirli, "Bence yazılacaksa da zeytinyağı yazılır ama 1980’lerde bunları yapmışlar. Bazı insanlar çıkıp televizyonlarda ‘şunları şunları tüketme insanlara zararlı’ diye konuşuyorlar. Bunlarla alakalı şu an Meclis’te yasa tasarısı var” ifadelerini kullandı.

Pakdemirli, şöyle devam etti:

Önümüzdeki dönemde bir bilim kurulu oluşturacağız. Açıklama yapana, kendi namına, kendi muayenesi için açıklama yapana, adam çekmek için yapılan bu tarz aksiyonlara, bu tarz yalanlara inanmayacağız. Adamı çağıracağız diyeceğiz ki 'Kardeşim sen böyle dedin ama hangi bilimsel dayanağa dayanarak söyledin.’ Efendim 'domates yemeyin' kanser yapar. Tamam ‘bunu dedin ama hangi bilimsel gerçeğe dayanarak dedin’ diye soracağız. Burada böyle bir düzenleme yapacağız. Çünkü gıda alanı kirletmeye çok müsait. Yasa tasarısı bekliyor. Baskın denetimlerimizle tağşişin üstüne gittik mesela. Eskiden isim değiştirerek devam edebiliyorlardı, bu gelen tasarıyla bunun da önüne geçeceğiz.

'5-6 senede kendini amorti eden bir şey var neden gelmiyorsun'

İş insanlarına ceviz ve badem yatırımı tavsiyesinde bulunduklarını da açıklayan Pakdemirli, şunları söyledi:

Orman Genel Müdürlüğü, ceviz ve badem için bozuk olan orman alanlarını tahsis ediyor. Bunun yüzde 65’ini biz ödüyoruz. Mesela sen şimdi 100 ağaç dikiyorsun, 65’ini ben veriyorum sana. 5 bin dönümde adamın cebinden 7 milyon lira çıkıyor, 5 dönüm yaparsan da 7 bin lira çıkıyor. 5. yıl ürün almaya başlıyorsun. 7. yıldan itibaren sistem kendini ödüyor. Diyorum ki, 10-15 yılda kendini ödeyen rüzgar türbinlerinin peşinden koşuyor musun, koşuyorsun. Sanayi tesisi kuruyorsun, 15 senede kendini ödeyecek, koşuyor musun, koşuyorsun. HES kuruyorsun, kendini 15 senede ödeyecek. Bunların peşinden koşuyor musun, koşuyorsun. 5-6 senede kendini amorti eden bir şey var neden gelmiyorsun.

'Et fiyatlarında Avrupa'yla aynı seviyedeyiz'

Hazine arazilerinin çiftçilere tahsis edilmesiyle ilgili olarak da konuşan Pakdemirli, sürecin şeffaf yürüyeceğini belirtti.

Pakdemirli, "Bu araziler fiili olarak ekilip biçilen veya ecrimisil olarak verilip biçilen araziler. Onlar zaten işleniyor. Mesela ben bazen helikopterle geçerken, bakıyorum arazinin üzerinde 500-600 yıllık taş evler var. Bergama’da bir ahşap köşk almış adam. Soruyorum ‘Kaça aldın’ diye,‘144 bin liraya aldım’ diyor” dedi.

Et fiyatları konusunda bugüne kadar Avrupa ile çok rekabetçi olunamadığını söyleyen Pakdemirli, "Asıl sebebi de, Avrupa’da domuz yetiştirmek çok kolay. Çok ucuz ikamesi olduğu için et fiyatlarını bir yerde baskılıyor. Ama bugün itibariyle et fiyatlarında da aşağı yukarı aynı seviyeye geldik. Korona sürecinde makarna filan arttı da, et fiyatlarında artış oldu mu? Fiyat konusunda şu anda bir sıkıntı yok" diye konuştu.

 

Independent Türkçe, Hürriyet

DAHA FAZLA HABER OKU