ABD'nin Irak'ı işgalinin üzerinden geçen 16 yılın ardından…

İşgalin ardından fitillenen mezhepçilik, kısa süre içerisinde iç savaşa dönüştü; 2003'ten 2018’e kadar hayatını kaybedenlerin sayısı 200 bine ulaştı

ABD'nin Irak'ı işgalinin üzerinden 16 yıl geçti / Fotoğraf: AA

20 Mart 2003’te ABD ve İngiltere’nin öncülüğündeki Çok Uluslu Koalisyon Kuvvetleri’nin Irak’a girmesinin üzerinden 16 yıl geçti. 

Saddam Hüseyin'in biyolojik silahlar ürettiği iddiasıyla başlatılan işgal, ülkeye sözü verilen "demokrasi" yerine iç savaş, terör ve kaos getirdi.

Irak’a işgalden önce ambargo uygulanırken, sonrasında da ekonomik, kültürel ve toplumsal anlamda büyük tahribatlar yaşandı.  Ülkenin alt yapısı büyük zarar gördü, vatandaşlara verilen hizmetlerde ciddi aksamalar meydana geldi. 
“İkinci Körfez Savaşı” olarak da kabul edilen Irak’ın işgali, koalisyon güçleri tarafından “Irak’ı Özgürleştirme Operasyonu” olarak kabul edildi.  

15 Aralık 2013’te biten savaş için, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry sonradan itiraf niteliğinde bir açıklama yapmıştı. Irak’taki savaş kararının vahim bir hata olduğunu söyleyen Kerry 2014 yılında verdiği bir demeçte şu ifadeleri kullanmıştı:

"Irak savaşının vahim bir hata olduğunu ve ABD yönetiminin Irak savaşının yol açtığı problemlerle bugün dahi uğraşmak zorunda kaldığını düşünüyorum. Savaşın o günlerden bugüne getirdiği çok büyük kalıntılar var. Verilen kararın ardından bölgenin üstüne çöken kara bir bulut adeta. Şimdi çok yoğun biçimde çalışıyoruz.“

İşgalin ardından ülkede mezhep savaşı ve terör eylemleri had safhaya ulaştı. 

“Özgürlük Operasyonu” adı altında başlayan işgal ile ülke tam bir kaos alanına döndü. Ülkede yüzbinlerce can kaybı yaşandı. 

ABD ve İngiltere, Irak'ın işgaline diğer ülkelerin desteğini alabilmek için dönemin lideri Saddam Hüseyin'in toplu ölümlere sebebiyet verebilecek nükleer silahlar geliştirdiği iddialarını ortaya attı. Dönemin ABD Başkanı George W. Bush, 2001-2003 yıllarında bu iddialar üzerinde bir dosya hazırlatarak Irak işgalini yasal bir statüye kavuşturma mücadelesine girdi. 

ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell, 5 Şubat 2003'te BM Güvenlik Konseyi'nde yaptığı konuşmada, "Saddam Hüseyin'in biyolojik silahlara sahip olduğundan hiç şüphe yok ve daha fazlasını üretebilecek kapasiteye sahip" iddiasında bulundu. 

İddiaların aksine, BM Silah Denetleme Komisyonu Başkanı Hans Blix, 14 Şubat 2003'te hazırladığı raporda, Irak'ta incelemelerde bulunan ekibinin herhangi bir biyolojik silah bulamadığını açıkladı. ABD ve İngiltere, Irak'ın işgali için Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne (BMGK) yeterli delil sunamadı. Bunun üzerine iki ülkenin öncülüğünde kurulan koalisyon gücü, BMGK'den onay çıkmadan işgal kararı aldı. 

İşgalin üzerinden henüz 21 gün geçmişti ki ABD çok fazla direnişle karşılaşmadan başkent Bağdat’a girdi. Kent merkezine gelen ABD askerileri bir grup Iraklı tarafından büyük bir sevinçle karşılaştı. Merkezdeki Firdevs Meydanı’nda bulunan Saddam Hüseyin heykeli bir grup Iraklı halk ve ABD askerleri tarafında yıkıldı. Bu olay Saddam rejiminin de sona erdiği anlamına geliyordu. 

Nitekim Saddam Hüseyin 8 ay kaçak yaşadı. Aralık 2003’te kaçtığı Tikrit kentindeki bir sığınakta yakalandı. Tutuklanan Irak’ın devrik lideri, 5 Kasım 2006'da, 1982'de Duceyl'de 148 Iraklı Şiinin öldürülmesinden sorumlu tutularak idam cezasına mahkum edildi. Saddam Hüseyin, 30 Aralık 2006'da idam edildi.

Koalisyon güçleri kısa sürede ülkenin tamamını işgal etti

Operasyonlar henüz yer yer devam ederken, BM Güvenlik Konseyi, 22 Mayıs'ta ABD ve İngiltere'nin Irak'ı işgal etme hakkını tanıyan bir karar çıkardı. 

Nisan 2004'e gelindiğinde ise ABD güçlerinin Bağdat'taki Ebu Gureyb Hapishanesi'nde tutuklu bulunan Iraklılara uyguladığı çeşitli işkence fotoğrafları medyaya yansıdı. Irak ve dünya gündemini sarsan bu durum, ülke kamuoyunu işgalin yol açacağı tahribat ve kaos ortamının acı gerçeğiyle karşı karşıya bıraktı. 

28 Haziran 2004 tarihinde ABD, geçici yönetimi lağvederek, yönetimi Iraklılara teslim etti. 

Irak'ta Sünni Arapların boykot ettiği ilk genel seçimler 30 Ocak 2005'te yapıldı. Bu seçimler, Şii Arapların iktidarı ele geçirmesiyle sonuçlandı. Ülkede ayrıca tarihinde ilk defa bir Kürt cumhurbaşkanı oldu. KYB Lideri Celal Talabani cumhurbaşkanı seçildi. 
2005 yılında ise federal anayasa kabul edildi ve Kürtlere "Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi" adlı yönetim şekli tanındı.

Petrol zengini ülkede işgalle birlikte fitillenen mezhepçilik, kısa süre içerisinde iç savaşa dönüştü. 22 Ocak 2006'da, Bağdat'ın kuzeyindeki Sammara'da Şii imamların mezarının havaya uçurulması, sivillere ağır bedeller ödetecek Şii-Sünni mezhep savaşının başlangıcını oluşturdu. 

Daha sonra Nuri el-Maliki 20 Mayıs 2006'ta hükümetini kurduğunu açıkladı. 

Dönemin ABD Başkanı, 10 Ocak 2007'de, şiddetin durmadığı Irak'a 20 bin ek asker gönderme kararı aldı. 27 Şubat 2009'da ise dönemin ABD Başkanı Barack Obama, askerlerinin 2011 sonunda Irak'tan çekileceğini açıkladı.
İngiliz askerleri 22 Mayıs 2011'de, ABD askerleri ise aynı yıl 18 Aralık'ta Irak'tan ayrıldı.

Takip eden yıllarda şiddet yorgunu binlerce Iraklı, yaşanan güvensiz ortamdan kaçarak, başka ülkelere sığınmak zorunda kaldı.

2003-2011 yıllarında çatışmalardan kaynaklı 100 binin üzerinde sivil hayatını kaybetti

Irak Sağlık Bakanlığı'nın verileri üzerinde çalışma yapan bağımsız "Iraqcountybody" organizasyonuna göre, Irak'ta 2003-2011 yıllarında çatışmalardan kaynaklı 100 binin üzerinde sivil, 4 bin 500 ABD ve 179 İngiliz askeri hayatını kaybetti. Aynı organizasyonun verilerine göre, 2018'e kadar hayatını kaybeden sivillerin sayısı 200 bine ulaştı.

IŞİD terörü ve 5 milyon iç göçmen

Mayıs 2014'te yapılan ikinci genel seçimlerde, hiçbir grup hükümeti kurma çoğunluğunu elde etmese de, başbakanlığa Maliki'nin partisinden daha ılımlı politikacı olarak bilinen Haydar el-İbadi getirildi. "IŞİD işgali" ve ardından gelen "ekonomik kriz", çiçeği burnunda başbakan ve ülke halkının karşılaştığı en zor imtihanlar arasında yer alıyordu. 

Irak'ta işgalin neden olduğu çatışma, kaos, yolsuzluk iddiaları nedeniyle terör örgütleri ülkede kolay bir şekilde yuvalanıp faaliyet göstermeye başladı. Irak'ta Sünnilerin çoğunlukta olduğu bölgelerde hızla yayılan terör örgütü IŞİD, 10 Haziran 2014'te ülkenin en büyük ikinci kenti Musul'u hiçbir direnişle karşılaşmadan kolayca ele geçirdi. 

ABD'nin 3 yıl öncesinde terk ettiği Irak'ta büyük yıkımlara yol açan IŞİD, ülkenin üçte birine tekabül eden Musul, Enbar, Salahaddin vilayetleriyle Diyala ve Kerkük'ün bir kısmında hakimiyet sağladı.

Irak güçleri, girdiği amansız savaşta Salahaddin kent merkezi Tikrit'i 2015 yılında ABD öncülüğündeki koalisyon güçlerinin hava saldırıları desteğiyle IŞİD’den geri aldı. Irak yönetimi, 2016'da da Enbar'a bağlı Felluce'de kontrolü yeniden sağladı.

Ülkenin en büyük ikinci kenti Musul ise 9 ay süren operasyonlar sonucu Temmuz 2017'de IŞİD’in elinden alınabildi. IŞİD’le en yoğun savaşın yaşandığı Musul, "hayalet kent" olarak ele geçirildi.

Irak Başbakanı İbadi, 18 Aralık 2017'de bilançosu çok ağır olan askeri operasyonlar sonucu IŞİD’in ülkedeki varlığının ortadan kaldırıldığını duyurdu. Örgütün varlığından dolayı çoğunluğu Sünnilerden oluşan 5 milyonluk bir iç göçmen dalgası yaşandı. Musul, Enbar ve Salahaddin vilayetlerinde bedeli 80 milyar doları bulan büyük yıkımlar meydana geldi. Bunun yanında on binlerce sivil hayatını kaybetti.

ABD'nin halihazırda 5 bin askeri Irak'ta 

Obama'nın 2011 sonunda açıkladığı geri çekilme kararına rağmen, IŞİD’e karşı savunmasız ve etkisiz kalan Irak ordusu ve Peşmerge güçlerine destek amacıyla 2014 yılında ABD askerleri tekrar Irak'a döndü. 

ABD Savunma Bakanlığı'ndan Aralık 2017'de yapılan açıklamaya göre, ülkenin çeşitli bölgelerinde askeri üsleri yer alan ABD'nin Irak'ta yaklaşık 5 bin 200 askeri bulunuyor. ABD askerleri doğrudan çatışmalara girmek yerine daha çok askeri danışman statüsünde görev yapıyor.

İşte fotoğraflarla ABD'nin 2003'teki Irak işgali:

 


 

DAHA FAZLA HABER OKU