ABD'nin hazırladığı ve kırıklarla dolu olan İnsan Hakları Raporu'na Ankara tepki verdi: Objektif değil, reddediyoruz

ABD'nin Türkiye raporunda ifade ve basın özgürlüğü, hukukun üstünlüğü, gözaltı koşulları, cinsiyet ayrımcılığı, çocuk ve LGBT hakları ile çalışma koşulları hakkında eleştiriler yer aldı. Ankara rapor için "asılsız iddialar içeriyor" dedi

ABD Dışişleri Bakanlığı'nın her yıl tüm ülkeler için hazırladığı "insan hakları uygulamaları" raporunun Türkiye bölümü kabarık.

2018 raporunda Türkiye için bazı alanlarda ilerlemelere vurgu yapıldı ancak ifade ve basın özgürlüğü, hukukun üstünlüğü, gözaltı koşulları, cinsiyet ayrımcılığı, çocuk ve LGBT hakları konusunda eleştiriler yer aldı.

Raporda 15 Temmuz darbe girişiminden sonra binlerce polis ve askerin, 130 binden fazla da memur görevden azledildiği, Gülen yapılanmasıyla ilişkili olduğu şüphesiyle 80 binden fazla vatandaşın gözaltına alındığı ya da tutuklandığı, bin 500'den fazla sivil toplum örgütünün de kapatıldığı hatırlatıldı.

Raporda Türkiye'de "gözaltında şüpheli ölümlerin, keyfi öldürülme olaylarının yaşandığı, cezaevlerinde şüpheli ölümün meydana geldiği, aralarında avukat, gazeteci, milletvekili, yabancı ülke vatandaşlarının da bulunduğu binlerce kişinin de kanuna değil kişisel karara bağlı olarak tutuklu bulunduğu" yazıldı.

 24 Haziran'da yapılan son seçimlerde muhalif adayların eşit oranda yarışamadığı, medyada adaylara eşit yer verilmediği ve cumhurbaşkanlığı adaylarından birinin (Selahattin Demirtaş) tutuklu bulunduğu belirtildi.

Raporda hükümet politikalarını eleştirenlerin siyasi tutuklu olduğu, aynı sebeple bazı internet sitelerinin kapatıldığı, toplanma ve gösteri hakkının kısıtlandığı görüşleri de yer aldı.

Gözaltındaki kötü uygulamalarla ilgili Türkiye İnsan Hakları Derneği'nin 2018 boyunca 538 şikayet aldığının belirtildiği raporda, eylemler sırasında protestocuların 2260 kere güvenlik güçlerinin kendilerini istismar ettği gerekçesiyle şikayette bulunduğu bilgisi yer alıyor.

Rapora göre Türkiye'de bazı avukatlar PKK ve Gülen yapılanmasıyla ilgili davaları almaktan kaçınıyor. Çünkü bu gruplarla bağlantılı kişilerin davalarını alan avukatların bir kısmı da tutuklandı.

2018 sonunda, 10 mevcut ve eski HDP milletvekili ile 46 HDP eş belediye başkanı cezaevindeydi. Medyada yer alan haberlerden derlenen bilgiye göre, 99 belediye başkanı görevden alındı. 94'ü HDP'li ve DBP'li belediye başkanıyken, 4'ü AKP'li ve biri de MHP'liydi. Rapora göre 2018 sonunda, toplam 102 olan HDP'li belediyeden 4'ü dışında tümüne kayyum atanmıştı.

Basın ve ifade özgürlüğü bölümüne yer verilen raporda, özellikle Doğan Medya Grubu'nun Demirören Grubu'na satışının ardından, hükümetin en fazla izlenen haber kanalları ve en fazla okunan gazetelerin yüzde 90'ı üzerinde gücünü kullanabildiği belirtildi. 

Kürtçe gazete ve televizyon kanallarının neredeyse tamamının kapatıldığı,  Amed Radyo-Televizyonu'nun OHAL kaldırıldıktan sonra yeniden açılmasına izin verildiği hatırlatıldı.

Yolsuzluğun yasalara göre cezalandırılması gerektiği belirtilen raporda, yolsuzluk iddiaları karşısında kanunların devreye sokulmadığı yazıldı.

Dışişleri'nden rapora tepki

Raporun ardından Dışişleri Bakanlığı açıklama yaptı ve tepki gösterdi. Açıklamada "2018 Türkiye İnsan Hakları Raporu, geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi, ülkemizle ilgili asılsız iddialar, gerçekdışı bilgiler ve önyargılı yorumlar içermektedir" denildi:

"ABD'nin bu yılki raporunda da ülkemizin PKK, FETÖ/PDY, DEAŞ ve DHKP-C başta olmak üzere azılı terör örgütleriyle olan haklı mücadelesini idrak edemediğini hayal kırıklığı ile görüyoruz.

Raporda, ülkemizin ve bölgemizin güvenliğinin sağlanması için uluslararası hukuk ve insan haklarına saygı çerçevesinde yürütülen terörle mücadele çabalarımız insan hakları ihlali gibi yansıtılmıştır. Bu yaklaşımı reddediyoruz.

Teröre destek verenleri ve 15 Temmuz terörist darbe girişiminin arkasında olanları "siyasi tutuklu" olarak niteleyen görüşlere yer veren raporun ne denli tarafgir olduğu açıkça ortadadır.

FETÖ elebaşına evsahipliği yapan bir ülkede hazırlanan bu rapor, malum çevrelerin görüşlerine alet olmak suretiyle, ülkemize yönelik 15 Temmuz FETÖ darbe girişiminin arkasında kimlerin bulunduğu algısını güçlendirmektedir.

İnsan haklarını siyasileştirmekten ve böylece insan hakları ilkeleri için mücadeleye zarar vermekten başka hiçbir işlevi olmayan bu nitelendirmeyi kınıyoruz.

Objektiflikten tamamen uzak olan bu raporun siyasi saiklere göre şekillendirildiği açıktır. 

2018 raporu, bu haliyle ABD'nin on yıllardır dünyadaki insan haklarının durumu hakkında bir izleme mekanizması işlevi gördüğü iddiasında olan yıllık insan hakları raporu geleneğinin güvenilirliğine de zarar vermektedir."

DAHA FAZLA HABER OKU