AP "Türkiye ile müzakereler askıya alınsın" dedi... Şimdi ne olacak?

‘Askıya alma’ kararı ne anlama geliyor, ‘askıya alma’ süreci AB hukukunda nasıl işliyor?

Bir süredir buzdolabında bulunan AB-Türkiye ilişkileri, Avrupa Parlamentosu’nun (AP) ‘müzakerelerin askıya alınmasını’ talep eden kritik önemdeki ‘tavsiye kararıyla’ yeni bir dönüm noktasına geldi.

AP’nin tavsiye niteliğindeki kararının AB kurumları nezdinde hiçbir hukuki bağlayıcılığı bulunmasa da karara gerekçe olan 2018 Türkiye Raporu’ndaki ağır ifadeler ve kararın 109'a karşı 370 gibi ezici bir oy çoğunluğuyla kabul edilmesi nedeniyle karar, Türkiye-AB ilişkileri açısından bir kırılma noktasına denk düşüyor. 

Karardaki "Avrupa Birliği'nin Türkiye ile katılım müzakerelerini resmen askıya alması" çağrısının ardından gözler bağlayıcı kararlar alabilen AB kurumlarına çevrildi. AB ile Türkiye arasındaki üyelik müzakerelerinin hukuki açıdan hangi şartlarda askıya alınabileceği, 2005 tarihli Müzakere Çerçeve Belgesi’nin 5. maddesinde ifade ediliyor. Ancak AB’nin son derece karmaşık bürokratik mekanizmalara sahip olması ve müktesabatının detaylı yapısı nedeniyle bu maddede tarif edilen resmi bir ‘askıya alma’ kararının verilmesi için çok çeşitli merhalelerden geçilmesi gerekiyor. 

Komisyon AP’nin daha önceki ‘tavsiyesi’ni dinlememişti

Sürecin resmen başlayabilmesi için öncelikle hukuki açıdan geçerli bir tavsiye kararı çıkması şart. Bu kararı alma yetkisine sahip olan AB kurumu ise Birliğin yürütme organı konumundaki Avrupa Komisyonu. Her üye devletten bir kişinin yer aldığı 28 üyeden oluşan Avrupa Komisyonu, kendi inisiyatifiyle ya da üye devletlerin 3’te 1’inin talebi üzerine hukuki anlam taşıyan bir tavsiye kararı alabiliyor. 

AP, Kasım 2016’da aldığı tavsiye kararında, tarihinde ilk kez bir ülkeyle genişleme müzakerelerini dondurma çağrısında bulunmuştu. AP’nin tavsiye niteliğindeki ‘dondurma’ kararı Komisyon tarafından gündeme alınmamıştı. Ancak yine bir ilk olan ‘askıya alma tavsiyesi’, ‘dondurma tavsiyesi’nden daha güçlü bir uyarı. ‘Dondurma’ belirli bir süreye tabiyken ‘askıya alma’da zaman sınırı verilmiyor, başlama koşulları sıralanıyor. Hem AP’nin tavsiyenin şiddetini artırması hem de Türkiye-AB ilişkilerinin tarihindeki en gergin dönemine girmesi nedeniyle Komisyon’un AP’nin önerisini bu kez göz ardı etmemesi ihtimal dahilinde.

Müzakerelerin başlama koşulları da belirtilmeli

AB Komisyonu, kendisine ulaşan tavsiye kararını resmileştirirken kararının gerekçelerini net olarak açıklamak zorunda. Bu gerekçelerde “Birliğin temelini oluşturan özgürlük, demokrasi, insan haklarına ve temel özgürlüklere saygı ve hukukun üstünlüğü ilkelerinin ciddi ve sürekli olarak ihlal edildiğinin” gösterilmesi gerekiyor. Hollandalı AP üyesi ve Türkiye raportörü Kati Piri tarafından hazırlanan 2018 Türkiye Raporu bu konuda yeterli veriyi sunuyor. Ancak bu tek başına yeterli değil. Komisyon tavsiyede bulunurken, müzakerelerin tekrar başlatılması için gerekli koşulları da belirtmek zorunda.

Türkiye’nin savunmasının alınması şart

Komisyon’un hukuki nitelikteki tavsiye kararının gideceği yer ise kararı almaya yetkili tek organ olan AB Konseyi. AB üyesi devletlerin hükümetlerinde görev yapan AB bakanlarından oluştuğundan ‘Bakanlar Konseyi’ de denen Konsey, AB içinde üye devletlerin ulusal çıkarlarının temsil edildiği bir organ olduğu için fiilen AB’nin en etkili yapısı. Konsey, Komisyon’dan gelecek bir tavsiye kararını göz ardı edemiyor, bu karar mutlaka gündeme alınmak zorunda.



Konsey, kendisine Komisyon’dan gelen tavsiyeyi değerlendirirken, Türkiye’yi dinlemeden karar veremiyor. Türkiye’yi de dinledikten sonra nitelikli çoğunlukla müzakerelerin askıya alınıp alınmamasını ve tekrar başlatılması için gerekli koşulları karara bağlayabiliyor. Nitelikli çoğunluk yöntemi ise biraz karışık. Çoğunluk yöntemiyle bir kararın alınabilmesi için, olumlu oyların üye devletlerin yüzde 55'ini, Birlik toplam nüfusunun yüzde 65'ini temsil etmesi ve en az 15 üye devletten gelmesi gerekmekte. Bu da yetmiyor, kararı veto etme yetkisi bulunan 4 üye devletten de (halihazırda nüfus sıralaması nedeniyle bu devletler Almanya, Fransa, İngiltere ve İtalya) olur alınması şart.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Konsey’den karar bu şekilde çıkarsa ve “bloke edici azınlık” devletleri de veto haklarını kullanmazlarsa karar çıkmış oluyor. Ancak müktesabatta bir istisna maddesi daha var. Herhangi bir üye devlet gerekli görürse, alınan karara olumlu oy verenlerin, Birlik nüfusunun yüzde 62'sine karşılık gelip gelmediğinin kanıtlanmasını talep edebilir. Bu durumda yüzde 62 oranına ulaşılamadığı ortaya çıkarsa söz konusu karar kabul edilmemiş sayılıyor. 

İşte ancak bunca merhaleden sonra Konsey’in kararı kesinlik kazanıyor ve söz konusu aday ülkeyle müzakereler askıya alınıyor. Üye devletler, Türkiye’yle olan Hükümetler Arası Konferans’ta Konsey kararı doğrultusunda hareket etmekle yükümlü oluyor. Nihai kararla ilgili Avrupa Parlamentosu da bilgilendiriliyor. 

AP seçimlerinden önceki son Türkiye kararı

Strazburg’daki hukuki açıdan sembolik ama siyasal açıdan kritik oylama, AP’nin 2014-2019 yasama döneminin son Türkiye kararı oldu. Görevleri 23-26 Mayıs tarihlerinde yapılacak seçimlerle sona erecek olan AP parlamenterleri, giderayak önemli bir karara imza atmış oldu. Gözler yaklaşık 4 yıl aranın ardından yarın (15 Mart)  Brüksel’de yapılacak Türkiye-AB Ortaklık Konseyi toplantısına çevrildi. Türkiye'den Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve AB kanadından Yüksek Temsilci Federica Mogherini’nin başkanlık edeceği toplantıda AP’nin oyladığı Türkiye Raporu’nun da gündeme gelmesi bekleniyor. Bu toplantının ardından da gözler Avrupa Komisyonu’nun ‘askıya alma’ tavsiyesini resmileştirip resmileştirmeyeceğine çevrilecek. (Independent Türkçe)

DAHA FAZLA HABER OKU