NASA'nın uzay aracından gelen yeni bilgiler “Güneş Sistemi'nin işleyişine dair anlayışımızı değiştirecek”

Uzmanlar verilerin “daha önce gördükleri hiçbir şeye benzemediğini” dile getiriyorlar

Fotoğraf: NASA

Bilim insanları NASA'nın uzay aracından gelen yeni verilerin Güneş Sistemi'nin işleyişine dair anlayışımızı değiştireceğini iddia ettiler.

Araştırmacılar, Juno ve Cassini uzay araçlarının dev gaz gezegenler Jüpiter ve Satürn'den bize gönderdiği verilere dayanan yeni bulguların, yıldız sistemlerinin nasıl oluştuğu ve nasıl işlediği konusundaki anlayışımızı değiştireceğini belirtiyorlar.

İlgili araştırmacılara göre yer çekimi ve manyetikle ilgili oldukça detaylı olan bu veriler "paha biçilmez derecede değerli" ama aynı zamanda bir o kadar da "kafa karıştırıcı".

Verilerin daha önce gördükleri hiçbir şeye benzemediğini ifade eden araştırmacılardan birine göre verilere getirilebilecek olası herhangi bir açıklama "alışılmışın dışında olmak zorunda".

Bulguları sunan Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü (Caltech) araştırmacısı David Stevenson durumu şöyle izah ediyor:

"Başarılı bir çalışma bizi şaşırtan çalışmadır. Bilim, yalnızca önceden düşündüklerimizi doğrulamaya yarasaydı sıkıcı olurdu."

Yeni bulgular 2 uzay aracından geliyor: Cassini ve Juno. Cassini, 2017’de Satürn'e dalıp kendini imha etmeden önce 13 yılını bu gezegenin yörüngesinde geçirdi ve Juno, son iki buçuk yıldır Jüpiter'in etrafında dönüyor.

Birlikte ele alındığında, araştırma Güneş Sistemi hakkındaki mevcut fikirlere meydan okumakta ve gelecekteki araştırmalara ışık tutmaktadır.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Stevenson, "Henüz açıklanması gereken belirsizlikler olmasına rağmen, veriler gezegenlerin, manyetik alanların ve rüzgarların nasıl oluştuğu hakkında bazı meseleleri netleştiriyor" dedi.

Örneğin, bilim insanları Juno'daki aletler sayesinde gezegenlerin etrafındaki atmosferi keşfetmek için mikrodalgalara bakma şansı buldular. Şaşırtıcı bir şekilde atmosferin, umduklarının tersine, dengeli bir karışıma sahip olduğu görüldü.

Stevenson bu konu hakkında yapılabilecek herhangi bir açıklamanın ezber bozan tarzda olması gerektiğini dile getirdi.

Bu tuhaf atmosfer büyük miktarda buz, sıvı ve gazın yoğunlaştığı hava olaylarından meydana geliyor olabilir. Ancak bu henüz net değil.

Juno'daki diğer aletler ise Jüpiter'in yer çekimi ve manyetik özellikleri hakkında garip veriler gönderdiler. Verilere göre Jüpiter alışılmadık derecede yüksek veya düşük manyetik alanların olduğu açıklanamayan noktalara sahip ve bu durum kuzey ve güney yarım kürelerde epey farklı şekilde ortaya çıkıyor.

Stevenson'a göre bu durum daha önce gördüğümüz hiçbir şeye benzemiyor.

Bilim insanları ayrıca, en az yüzde 90 oranında hidrojen ve helyumdan oluştuğu bilinen Jüpiter'den aldıkları yer çekimi verileri sayesinde, toplamları Dünya kütlesinin 10 katından fazla olan hidrojen ve helyumdan çok daha ağır elementlerin de Jüpiter'de bulunduğunu keşfettiler. Fakat bu elementler tek bir merkezde sıkışmış olmaktan ziyade yukarıda metalik sıvı halindeki hidrojenle karışmış bir şekilde bulunuyorlar.

Veriler ayrıca her 2 gezegenin dış bölümleri hakkında da yeni bilgiler veriyor. Dış bölümlerdeki ağır elementlerin miktarı şimdilik belli değil, ancak dış tabakaların, manyetik alanda bilim insanlarının beklediğinden çok daha fazla rol oynadığı görülüyor.

Araştırmacılar şimdi ise bu gezegenlerde neler olup bittiğini anlayabilmek için Dünya'da onların basınç ve sıcaklıklarının benzerlerini oluşturabilmeyi umuyorlar.

 

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

https://www.independent.co.uk/life-style/gadgets-and-tech/news/

Türkçe için çeviren: İsmail Aydın

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU