Ekranlardan yapılan "öldürme tehditleri" bireysel silahlanmayı arttırır mı?

Çıray ve İçten, Sevda Noyan'ın açıklamalarına benzer çıkışların silahlanma riskine yol açabileceğini iddia ederken, psikiyatr Akcan ve sosyolog Kentel farklı görüşte

Sevda Noyan (solda), Esra Elönü'nün konuğu olarak katıldığı programdaki sözleri büyük tepki çekmişti / Fotoğraf: Ülke TV

Yazar Sevda Noyan, Ülke TV’de Esra Elönü’nün sunduğu programda "15 Temmuz kursağımızda kaldı, istediklerimizi yapamadık. Boş bulunduk. Ayaklarını denk alsınlar. Bizim sitede hala 3-5 var, benim listem hazır" demiş, bu sözleri büyük tepki almıştı.

Onca tepkiye karşın yaptığı açıklamada sözlerinin FETÖ’nün yine darbe yapması hali için söylediğini Noyan, geri adım da atmamıştı.

Noyan’ın tepki çeken açıklamasının ardından İyi Parti Mill Güvenlik Politikaları Başkanı ve Milletvekili Dr. Aytun Çıray dikkati çeken bir paylaşımda bulunarak şunları söyledi:

Eğer Sevda Noyan hakkında aşağıdaki suçlardan dolayı dava açılıp tutuklanmazsa taşıma ruhsatım olmasına rağmen hiç almadığım silahı alacağım. Çünkü böyle kaç kişi olduğunu bilmiyoruz. Çünkü olmadığı yerde meşru müdafaa bir haktır.

 

Çıray’ın açıklamasının ardından akıllara Noyan örneğinde olduğu gibi karşıt düşüncedeki insanları hedef alan tehditlerin toplum ve bireylerdeki silahlanma eğilimini arttırıp arttırmayacağı sorusu akıllara geldi.

Bu soruyu ilk olarak Aytun Çıray’a yönelttik.

aytunçıray.jpg
Aytun Çıray / Fotoğraf: AA

 

“Herkes kendi hukukunu sağlamaya çalışırsa kargaşa olur”

Bireysel silahlanmaya karşı olduğunu bu nedenle şahsına yönelen tehditlerde bile silah almadığını, istediği zaman koruma alabileceğine dair komisyon raporunun olduğunu söyleyen Çıray, sözlerini şöyle sürdürdü:

Ancak son zamanlarda kimi meczup, kimi organize olmuş olabilecek bazıları sosyal medyadan hatta televizyonlara çıkıp kendilerince tespit ettikleri düşmanları öldüreceklerine dair söylemlerde bulunuyorlar. Bu ancak aşiret devletlerinde olabilecek bir şey. Bu tiplerin konuşmaları gerilim yarattığı gibi muhtemelen bireysel silahlanmanın artmasına neden oluyor. Bunlara karşı güvenlik ve adalet mekanizmaları derhal harekete geçmek zorunda. Yoksa herkes kendi hukukunu sağlamaya çalışırsa ancak kargaşa olur. 

“İroni yaparak tehlikeli gidişata dikkat çektim”

“Bu nedenle ben ironik şekilde bu durumu eleştirmek için eğer Noyan hakkında acilen bir işlem yapılmazsa silah alma hakkımı kullanacağımı söyledim” diyerek attığı mesajı açıklayan Çıray şöyle konuştu:

Devletin bu konuda göstereceği refleks toplumun devlete karşı olan güvenini de gösterecektir. Maalesef bunun gibi tehdit içeren kanlı söylemler oldu ne yazık ki adalet mekanizmasında cevabını alamadı. İronik şekilde diyorum ki adaleti sağlamazsanız bu ülkenin insanları kendi hukuklarını kendileri korumaya başlarsa bu tehlikeli bir gidişat olur.

“Noyan, iç savaş kışkırtıcılığında bulunuyor”

Çıray sözlerinin devamında Noyan’ı sert sözlerle eleştirmeyi sürdürdü.

Her şeyden önce Sevda Noyan, kimin terörist olduğunu neye göre tespit etmiştir. Tespit ettiyse bu isimleri neden savcılara  bildirmemiştir de uygun bir ortam bulursa yok etmeyi amaçlamaktadır. Sevda Noyan, iç savaş kışkırtıcılığında bulunuyor. En kanlı savaşlar iç savaşlardır. Bir sabah birbirine yumurta veren insanların ertesi sabah birbirlerini kesmeye başladıkları görülmüştür. Bu tür provokasyonlara en baştan tepki verilmelidir. Ancak Sevda Noyan'la ilgili çok az sayıdaki özgür yayınlara yansıyan iddialara bakılırsa, ondan bu tür sağduyulu bir tutumu beklemek beyhude.

fethullah.jpg
Çıray, Noyan'ın Fethullah Gülen'i öven eski mesajlarına dikkat çekti / Fotoğraf: AA

 

Noyan’a ‘Kripto FETÖ’cü suçlaması

Noyan’ın açıklamalarının ardından geçmişte FETÖ liderini öven mesajlarının da ortaya çıktığına dikkat çeken Çıray, sözlerini şöyle tamamladı:

Bu tweetler haklı olarak  bir kripto FETÖ’cü ile karşı karşıya olunduğu ve zehirli misyonuna Sayın Cumhurbaşkanına yönelik darbe iddialarını adeta  adeta bir kalkan gibi kullanarak devam ettiği şeklindeki görüşlere haklılık kazandırıyor. Gündemin gerçek sorunlarını kamufle etmek ve insanlarımızın zihinlerini bulandırmak için bu tür sunii ve sahte gündemlerden medet umanları, FETÖ’cülerle bir kere daha aynı saflara düşmemeleri konusunda uyarmak isterim.

ayhanakcan.jpg
Dr.Ayhan Akcan / Fotoğraf: ayhanakcan.com

 

Akcan: “Siyasal tartışmalar bireysel silahlanmada etken değil”

Çıray’ın iddiasına karşın bireysel silahlanma ile mücadele eden Umut Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Psikiyatr Doktor Ayhan Akcan ise yaşanan siyasal tartışmaların bireysel silahlanmayı arttırmayacağı düşüncesinde.

Bu tür tartışmaları üstlerde yaşanan tartışmalar olarak niteleyen Akcan, iddiasını şu sözlerle destekledi:

Üstlerde yaşanan tartışmalar altı etkilemez. Bireysel silahlanmada daha çok kültürel etkenler veya bireysel koşullar etkili. Diyelim ki adamın alacak verecek sorunu var gidiyor silah alıyor. Ancak rakamlara baktığımızda en azından yasal olarak silahlanmada azalma görülüyor. Bireysel silahlanmanın azalmasının en önemli nedeni ekonomik. Silah almak, ruhsatlandırmak için de para gerekiyor. Her sene harç bedeli var. Evde çocuğu varsa saklama sorunu da var. Güvenlik güçleri de bir grubun diğeri için tehdit oluşturmasına izin vermez.

cumaiçten.jpg
Cuma İçten / Fotoğraf: Facebook hesabı

 

İçten: "Tehdite maruz kalanlar silahlanmak isteyebilirler"

Çıray’ın açıklamasını ve tehdit içeren açıklamaların silahlanmayı arttırabileceği iddiasını Gelecek Partisi Yönetim Kurulu Üyesi ve eski AK Parti Milletvekili Cuma İçten’e de sorduk.

İçten uzun yıllar boyunca av silahları satan bir firmanın da sahibiydi.

Özellikle 15 Temmuz’dan sonra özellikle internet üzerinden yapılan pompalı tüfek benzeri av silahlarının satışında artış olduğu iddia edilmişti.

İçten, uzun yıllardan beri artık av silahı sektöründe olmamakla beraber sektörün psikolojisini yakından bildiğini söyledi.

İçten, Sevda Noyan’nın nefret ve tehdit dili suç içerikli olduğunu ve hukuk nezdinde gereğinin yapılması gerektiğini söyleyerek sözlerini şöyle sürdürdü:

Aksi durumda kendi sitesinde bu tehdide maruz kalanlar ve benzeri olaylar ile yüzleşenler hukuki haklarını kullanarak kendi güvenliğini tesis etmek için silahlanmak isteyebilirler.

Devlet tehditlere maruz kalanların haklarını savunarak bu tür tehditlerde bulunarak topluma nefret tohumları atan ötekileştiren, kin ve nefrete sürükleyen insanlar hakkında hızlı hukuki işlem başlatıp gerekli cezayı verirler ise bu tür olaylarda mağduriyet yaşayanlar hukuki yollar ile silahlanmaya gerek duymayacaklardır.

Hukukun üstün olduğu toplumlarda cezalar devlet eli ile verilir aksi durumda herkes cezayı kendisi vermeye kalkarsa toplumsal huzur kaçar ve hepimiz bundan rahatsız oluruz.

F Kentel.jpg
Ferhat Kentel / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

Kentel: “Noyan’ın açıklamaları münferit değil”

İstanbul Şehir Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof.Dr. Ferhat Kentel ise Noyan’ın hezeyan içinde söylenmiş sözlerinin asla münferit olmadığını belirterek söyle konuştu:

Oldukça uzun zamandır, en gayri resmi ‘kamuoyu’ organlarından -fısıltı gazetelerinden- sosyal medyaya, sosyal medyadan özellikle televizyonlardaki yandaş programcılara ve sohbet uzmanlarına ve devletin en tepelerindeki resmi ağızlara kadar uzanan bir gruptan bu yönde mesajları sık sık duyuyoruz.

“Hakim grubun çok işine geliyor”

Kentel sözlerini şöyle sürdürdü:

Farklı muhalif grupları, onların sözlerini darbeyi çağrıştıracak anlam bükmelerine uğratarak, zorlama yorumlarla, “darbecilikle” suçlamak ve bu şekilde yaratılan ve sürdürülen “tehlike algısı”, öyle anlaşılıyor ki, Türkiye’deki şimdiki hâkim grubun çok işine geliyor. Başka bir ifade “tehlike” araçsallaştırılıyor” ve iktidarın üzerinde yükseldiği kitleyi tahkim edip, kimliğini sürekli, sadık ve güçlü kılıyor.

“Karşı tarafın da oluşması için taşlar döşeniyor”

Devlet içinde devleti bizzat iç savaş tehdidiyle yönetmek konusunda kararlı olan kesimlerin var olduğunu iddia eden ve bu kesimlerin Noyan gibiler  vasıtasıyla bu mesajı sürekli kıldıklarını iddia eden Kentel sözlerini şöyle sürdürdü:

Bu denemelerin devlet içindeki bir takım grup ya da gruplar için, gerçek bir hazırlık mı yoksa tehdidin kendisinin bir yönetim yöntemi mi olduğu hakkında fikrim yok. Ama sonuç olarak, gerçek veya tehdit olarak ‘İç savaş” için en az iki taraf gerekir ve bütün bu denemelerde “karşı tarafın” da oluşması için gereken taşlar döşeniyor gibi görünüyor.

Söylemlerin amacı karşı tarafı silaha yaklaştırmak mı?

Kentel iddialarını şöyle sürdürdü:

Yani bu denemelerin bilinçli ya da bilinçsiz bir parçası olarak dile gelen bu sözlerin yaratması beklenen sonuç, “karşı” olarak işaret edilen insanları da silah fikrine yaklaştırmak olduğu söylenebilir. O durumda geriye kalan tek şey, savaş için gereken kıvılcımı beklemek, çakmak ya da karşı taraftan çakılmasını sağlamak olabilir.

sevda.jpg
Sevda Noyan'ın sözleri halen tartışılıyor / Fotoğraf: Ülke TV

 

"Noyan’ın sözleri ibrenin 'Silahlanmamaya' dönmesine vesile oldu"

"Bütün bunlara rağmen, bu seferki denemeyi gerçekleştiren kişinin özellikleri (belki kadın olması?) ya da dile gelen sözcüklerin düzlüğü ve aleniliği, genel ortalama kitleler nezdinde her zamanki korku ve sinme etkisini yaratmamış gibi görünüyor" diyen Kentel sözlerini şöyle tamamladı:

Ya da bu sözler o kadar çok yavan ve sivriydi ki, uzun zamandan sonra ilk kez 'iç savaş' tehdidi ve olasılığı, kutupların farklı kanatlarından, geniş kesimler tarafından mahkûm edildi. Yani bu sözler paradoksal bir şekilde, silahlanmaya değil, tam tersine, ibrenin, ne olursa olsun silahlanmama ve şiddetsizlikten yana dönmesine vesile oldu.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU