Karar yazarı Doğan: Diyanet’in siyasîleşmesinde zirve Atatürk dönemindedir

Karar yazarı: Diyanet Atatürk döneminde de iktidara yakın, mevcut hükümetin emir ve talimatlarına uygun hareket ediyordu

Fotoğraf: AA

Karar gazetesi yazarlarından D. Mehmet Doğan, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın siyasileşmesinde zirve dönemin Atatürk zamanında gerçekleştiği görüşünü dile getirdi.

Doğan, “Diyanet’ten tarafsızlık talep edenlere bakın!” başlıklı köşe yazısında Türkiye’de bir kesimin ülkenin kurucu liderlerinden Atatürk üzerinden kışkırtma yaparak kendini var etmeye çalıştığını söyledi ve şöyle devam etti:

“Diyanet’i Atatürk kurdu, binaenaleyh ona her fırsatta şükranını ifade etmeli. Hutbelerde ismini geçirmeli ve övmeli!”

Bu kıt akıl, Atatürk’ün hutbelerde adının geçirilmesine nasıl bakacağını dikkatten uzak tutar. İlk cumhurreisi, adının Diyanet hutbelerinde anılmasını isteseydi, bu gücü vardı; yapmadı, yaptırmadı. Ama bu gücü başka şekilde gösterdi.

Diyanet’e ikinci saldırı iktidara yakın olmak, mevcut hükümetin emir ve talimatlarına uygun hareket etmek. Bunun Atatürk döneminde de böyle olduğunu bilmek zor değildir. Diyanet, parasız, pulsuz, kadrosuz bir çekirdek yapı idi. Din hizmetlerini görenlerin büyük çoğunluğu, Vakıfların bütçesinden geçinirdi. (Ki bunun daha doğru olduğu görüşündeyim). Yani, bir din memurları sınıfının yolu Cumhuriyet’le açılmıştır. Memursanız, âmirinize uyacaksınız! Çünkü memur “emir alın” demektir!

Ve tabiî asıl mesele “Diyanetin siyasîleşmesi”!

“Lafı uzatmayalım: Diyanet’in siyasîleşmesinde zirve Atatürk dönemindedir!” diyen Doğan, şunları yazdı:

“Efendim, sistem laikti Atatürk de laikti, binaenaleyh, Diyaneti siyasallaştırması sözkonusu olamaz.” Bu sözün gerçeğe temas eden hiçbir tarafı yoktur! 
CHP Arşivinden çıkan şu vesikayı birlikte, nefes almadan okuyalım:

“Kazanız dahilinde herhangi bir teşekkül namına veya müstakillen (bağımsız olarak) namzetlik (adaylık) koymak teşebbüsünde bulunanlar veya namzetlik koyma sûretiyle dahi fırkamızın (partimizin) muvaffakiyeti (başarısı) aleyhinde herhangi kimseler tarafından herhangi bir mahiyette faaliyet his olunursa etrafile ve mufassal (ayrıntılı) olarak süratle malumat verilmesi rica olunur efendim.” (18 Mart 1931)

Bu yazı bir partinin teşkilatına gönderildiği için, “bunda ne var ki”, denilebilir. 

Bu yazının altındaki mühürün üzerindeki imzaya bakıncaya kadar böyle düşünmekte mazursunuz.

İmza: Rifat.

Tabii hamakat coşkunu kesimler, ne var bunda, partinin o zamanki “Vilayet idare heyeti reisi”nin imzası diyecekler. 

Peki, kim CHP’nin o zamanki Ankara İl Yönetim Kurulu Başkanı?

TC Diyanet İşleri Reisi Rifat Börekçi!

 

Karar, Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU