Ahmet Taşgetiren: Cumhurbaşkanı “Şu işe bir bakın” diye işaret verseydi, sağlıklı bir yolun kapısı açılabilirdi

Karar yazarı: "Devlet aklı” diye bir şey varsa aslında tam da böyle zamanlarda devreye girmelidir

Fotoğraf: AA

Karar gazetesi yazarı Ahmet Taşgetiren, binlerce kişinin tahliye olması beklenen infaz yasası değişikliği kapsamında alınmayan suçlarla ilgili bir köşe yazdı.

Yazısını “Köprüden önce son çıkışta da olsa hatırlatma gereği duydum” diyerek sonlandıran Taşgetiren, “Hiç kimse kasıtlı şiddet ve terör içeren suçların kapsam dışında bırakılmasını tartışmıyor. Ama herkes de biliyor ki, “terör suçu kapsamı” ciddi tartışmalar içeriyor” dedi.

Terör içeren suçlarla ilgili devam den tartışmanın sadece muhalefet odaklı olmadığını işaret işaret eden Taşgetiren, Türkiye yargısının yaşadığı sorunlarla ilgili şu görüşlerini dile getirdi:

Mesela şu biliniyor: 15 Temmuz sonrasının sıcak ortamı içinde, bir, “kriterler” çok geniş kapsamlı tutulduğu, iki, yargı mensupları herhangi bir yaptırıma maruz kalmama kaygısıyla hareket ettiği için binlerce insan “terör örgütü ile iltisaklı – irtibatlı”, “Örgüt üyesi olmadığı halde örgüte yardım ve yataklık etmek” suçlamaları ile takibe uğradı, ceza aldı. 

Tam orada ilk derece mahkemelerinden istinafa, oradan Yargıtay’a, oradan Anayasa Mahkemesi’ne ve AİHM’e kadar yargının farklı kademelerinde nasıl bir karar kargaşası yaşandığı da biliniyor. Bu arada “şüpheden sanık yararlanır, beraet-i zimmet asıldır – suçsuzluk esastır” gibi evrensel hukuk ilkelerinin göz ardı edildiği de bir vakıadır. Tutukluluğun ceza gibi kullanılması da ana yargı sorunlarımızdandır. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Birçok yargı mensubunun verdiği kararlar dolayısıyla yaptırımla karşı karşıya kaldığını, vicdanına göre hareket edemediğinin bir gerçek olduğunu yazan Taşgetiren, şöyle devam etti:

“Terör suçlarının kapsamı” meselesi, 15 Temmuz bağlamından da geniştir. Bir yerden bakıldığında mesela HDP’ye oy veren tüm vatandaşları bu kapsama sokmak mümkündür. Ama bunu yaptığınızda da devleti milyonlarca insanla boğuşur hale getirirsiniz. Bunun da devlete ve ülkeye hizmet mi kötülük mü olduğunu düşünmek gerekiyor.

Şunu tahmin edebiliyorum: Ak Parti içinde bu konuda bir müzakere açmak kolay değildir. İş Nasreddin Hoca ile Timur arasındaki “Fil meselesi”ne dönüşebilir. Bir mesele var ama bunu son karar merciine kim götürecek? 

Belirtmek lazım ki, “Devlet aklı” diye bir şey varsa aslında tam da böyle zamanlarda devreye girmelidir. Yüzbinlerce insanın “terörle iltisaklı” damgasını yiyerek toplum hayatına intikal etmesi toplum için de devlet için de sağlık alameti değildir. Çünkü devletin yüzbinlerce insanı “terörle iltisaklı” diye görmesi bir sorundur, yüzbinlerce insanın kendisini “terörle iltisaklı” görmesi başka bir sorundur. Söz gelimi 6 milyon HDP seçmeninin kendisini “terörle iltisaklı” görmesi iyi bir şey midir? 

Bana göre sayın Cumhurbaşkanı Ak Parti’nin hukukçu kadrolarına “Şu işe bir bakın bakalım” diye işaret verseydi, sağlıklı bir yolun kapısı açılabilirdi. Bu bugünlerde herkese iyi gelirdi. Türkiye için de iyi olurdu. 

 

Karar, Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU