Şamima Begüm örneği İngiltere'nin Müslüman kadınlara karşı tavrına dair soru işaretleri yaratıyor

İngiliz Müslüman toplumundaki ve diğerlerindeki "önce kına, sonra sorgula" yaklaşımı, umutsuzca desteğe ihtiyaç duyan kadın ve kız çocukları başarısızlığa uğratıyor

Şamima Begüm’ü kuşatan ve İngiltere'ye dönmesine izin verilip verilmemesine dair süren tüm tartışmaların ortasında, bu karmaşaya katkıda bulunacağım pek de rağbette olmayan bir düşüncem var: Begüm olayının İngiliz Müslüman toplumumuzun dokusundaki boşluklara işaret ettiğine inanıyorum.

Genç kız, 2014’te IŞİD'e katılmak için ayrıldığında, yalnızca 15 gibi hassas bir yaştaydı. Benim görüşüme göre, toplumumuz ona büyük bir kötülük yapmış gibi görünüyor. Bir toplum olarak, IŞİD'in faydalandığı toplumumuzdaki zayıflıkları fark etmeliydik. Gençlerimiz teröristler tarafından kandırılırken, bütünlüğümüz ve birliktelik duygumuz neredeydi?

Her ne kadar Begüm'ün eylemleri hem İngiliz hem de İslam ilkelerine aykırı olsa da, eylemlerinin daha derin bir şeyi gösterdiğine inanıyorum. Haklarından mahrum edilmiş kadınlar ve kız çocukları toplumumda nadir görülen bir şey değil. Bazı İngiliz Müslüman grupları, yerine kadın vücuduna ve kendimizi toplum içinde nasıl sunduğumuza aşırı derece odaklanarak kadınlara ve kızlara karşı yüzeysel bir yaklaşım benimsemekten dolayı suçludur.

Müslüman kadınlar olarak çoğu zaman toplum içinde nasıl giyindiğimiz, konuştuğumuz ve hareket ettiğimiz hususunda denetleniyoruz. Kültürel muhafazakar ailelerin çoğunda, yine toplum içinde nasıl giyindiğimiz, konuştuğumuz veya davrandığımız hususlarında genç kızlar sert bir denetime ve en küçük kabahatlere karşı orantısız olumsuz tepkilere maruz kalıyor.

Yetişkin ve genç İngiliz Müslüman erkekler toplum içinde kendilerini nasıl yansıttıklarına dair benzer bir denetimle karşı karşıya kalmıyor -ki ben, bu durumunun toplumumuzdaki yabancılaşma duygularına karşı daha az kırılgan oldukları anlamına geldiğine inanıyorum.

Müslüman kadınlara gelince, bir tür "önce kına, sonra sorgula" yaklaşımı var; bu nedenle kültürel veya dini normlar dışında hareket ettiğiniz görülürse hemen dışlanıyorsunuz.

Büyüdükçe, kadın kuzenlerimin düzenli biçimde evde ve duugsi'de (İslami okul) görmezden gelindiklerini gördüm. Genç kızlar çoğu zaman görülmesi ancak işitilmemesi gereken dekoratif süslemeler olarak muamele görüyordu.

Bazıları daha fazla kabul görmek için dine daha çok sarılırken, diğerleri toptan red yoluna gittiler. Sadece kadınlara odaklı çok az kulüp, topluluk veya buluşma vardı ve bunlar da çoğu zaman bir kadının yapabileceği -ve genelde de yaptığı- birçok günah etrafında dönüyordu. İdeal bir toplumda, yerel cami ve İslami kurumların öncülüğünü yaptığı, Müslüman kadın ve kızların karşılaşabileceği tüm sorunların yanı sıra zihinsel sağlığın derinlemesine ele alındığı daha fazla girişime sahip olurduk.

Ancak, mevcut durumda, bize yardım noktasında, özellikle de sosyal yardım programları ve akran danışmanlığı söz konusu olduğunda, İngiliz Müslüman toplumunca yapılan çok az şey var. Bu girişimlerin toplumumuzda normalleşmesini sağlamamız lazım.

Begüm, kendi örneğinde, İngiliz Müslüman toplumu daha fazla destek alsaydı, eylemlerine İslam'da izin verilmediği ve ayrıca İngiltere yasalarına göre illegal olduğu konusunda uyarılma şansı edinirdi. Bunun Begüm için işe yarayıp yaramayacağını söyleyemem, ancak genç İngiliz Müslüman kız çocuklarının toplumumuzda nasıl muamele gördüğüne dair gözlemlediğim tecrübelerim nedeniyle, Suriye'ye gitme seçimini yaparken ihtiyaç duyduğu desteği almamışsa buna şaşırmazdım.

İngiliz Müslüman kadın ve kız çocukları hedef alan girişimlerin yanı sıra, toplumumun da genç nesle hem anladıkları platformlardan hem de bağdaşabilecekleri bir dil kullanmak suretiyle ulaşma noktasındaki ihtiyacı kabul etmesi gerekiyor.

Begum, IŞİD'in parlak sosyal medya kampanyaları tarafından kandırıldığını belirtiyor. Maruz kaldığı propaganda, muhtemelen İslam'ın sapkın bir versiyonunu sunuyordu ve İngiliz Müslüman toplumunun doğru doktrin ve öğretilerle çoktan tamamlaması gereken bir boşluğu doldurmuştu.

Şimdi yerel camilerin çoğunun sosyal medyayı kullandığını ve genç nesle hitap ettiğini, ancak IŞİD'in yaptığı gibi terörist propaganda yerine İngiliz değerlerinin yanı sıra İslam'ın doğru prensiplerini öğrettiğini, böylelikle uyumlu ve işleyen bir toplum yaratılmasına katkıda bulunduğunu düşünün. İngiltere'de bunun halihazırda yaşandığı durumlar olduğuna dair hiçbir şüphem yok, ancak daha geniş ve kolektif bir yaklaşıma ihtiyacımız var.

Begüm'un durumu, İngiliz Müslüman toplumunun yardıma ihtiyacı olan bir Müslüman kadının yardımına koşması için bir fırsat daha sunuyor. İngiltere'ye dönme talebine kulak vermeli ve nihayetinde eve geri dönmesine izin verilirse rehabilite edilmesine yardımcı olmalıyız.

Gördüğüm kadarıyla, Begüm’ün İngiliz gazetelerine açıkça konuşma isteği cesaretinin bir işareti olup, rehabilitasyon yönündeki kararlılığını gösteriyor.

Begüm, İngiltere'den ayrıldığında sadece bir çocuktu, burnumuzun dibinde yetiştirilmiş ve ideolojisi aşılanmıştı, sonrasında ise IŞİD'le geçirdiği zaman zarfında beyni daha da fazla yıkandı. Begüm'ün eylemleri, yetkililer ve benzer şekilde İngiliz Müslüman toplumu için bir uyarı işareti görevi görmeliydi. Eğer müdahale etmezsek, biz, hepimiz, gençliğimizi kaybedeceğiz.

 

 

* Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

https://www.independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: Ayşe Yıldız

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU