AK Parti kurucusu Zapsu: Devlet bağış istemeyip yardımı kendisi yapsa, herkes para ödeyecek

“Tek alternatif uzun vadeli borçlanma. Bunun için de ayrıca uğraşıldığını tahmin ediyorum. Yurt dışından koronavirüs için özel borçlanma imkanı bulup da almama zaten olamaz”

Fotoğraf: Twitter

AK Parti’nin kurucu isimlerinden iş insanı Cüneyd Zapsu, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını dolayısıyla bir değerlendirme mektubu kaleme aldı. Zapsu, “Milli Dayanışma Kampanyası”nda imkanı olan kişilerden bağış istendiğini belirtirken “Devlet istemeyip kendisi yapmaya kalksa parayı kim ödeyecek biliyor musunuz? Herkes... Çünkü para basılacak. Her para basımı neticesi enflasyon olarak herkesin cebinden ödenmiş olacak” yorumunu yaptı.

ABD ve Almanya dahil hiçbir ekonominin bu dönemden büyük kayıplar vermeden çıkamayacağını kaydeden ünlü iş adamı, dünyanın tamamında bir fakirleşme olacağını, kimin az kimin çok fakirleşeceğini ise alınan tedbirlerin göstereceğini dile getirdi.

“Bu yazı siyasetle ilgili değildir”

Zapsu’nun görüşlerini dile getirdiği mektup şöyle:

Hastalıklardan biri de önyargıdır. Hepimiz -çok veya az- bu önyargılarca idare edilmekteyiz. O yüzden bu yazımın siyasetle alakası olmadığını en baştan ifade ediyorum. Çoğumuz hiç farkında olmadan, kimimiz daha az, kimimiz daha çok hastalanarak bu malum virüsle de tanışacağız. Bilhassa benim jenerasyonumdaki bazılarımız dünyamızı da değiştirebileceğiz. Bilinen tedbirleri alıp, neticeyi de kabullenip, kendimizi asıl büyük tehdide odaklamamız gerekir.
 

“Nerede tam bir sokağa çıkma yasağı oldu?”

Şu anda dünyamız korku ile idare edilmektedir. “En laftan anlamayan dahi” artık korkmuş,  evinde oturup idare edenlerden medet ummaktadır. Zamanında İbn-i Sina’nın salgınlarda tavsiyelerinin (camii dahil kalabalık yerlere gitme, evde otur…) en önemlisi de “korkmayın” olmuştur. Çoğumuz sadece bu korkudan dolayı “Sokağa çıkma yasağı neden uygulanmıyor” demekte ve bunun ilan edilmeyişinden dolayı da idarecileri suçlamakta.. Beni bilen bilir ki hayatımın çoğunu işim gereği yurtdışında geçirmekteyim ve bundan dolayı İspanya, İtalya, Almanya, ABD, Çin, İngiltere, Fransa, Rusya gibi memleketlerde çok tanıdığım oldu. Sizlerin de mutlaka pek çok tanıdığınız vardır. Şükür internet çalışıyor, açın, bir oraların durumunu sorun, ondan sonra Türkiye’ye bir bakın: Acaba nerede tam bir sokağa çıkma yasağı olmuştur? Wuhan… başka? Rusya 1 haftalik “tatil”, Hindistan bazı kısımlar. Bir de bazı bölgelerde gece saatleri çıkma yasağı vardır, o kadar.

“En kötü şartlarda yüzde 0.3’lük bir nüfusu kaybedebilriz”

Buna sebep nedir? (En kötü şartlarda bile 80 milyonluk toplam nüfusumuzun % 0,3 gibi bir kısmını kaybedebiliriz. Ki inşallah bu çok daha azlarda seyredeceğe benziyor).

“Bütün dünya sokağa çıkma yasağı uygulasa, tamam…”

Peki tam bir sokağa çıkma yasağı yapılsa, yani tüm üretim  ve işyerleri kapanıp bütün hayat dursa ne olacaktır? Herkesin, evet herkesin ihtiyacı, 80 milyonun devlet tarafından karşılanacak. Ayrıca tüm iş hayatı durduğundan 2-3 ay sonra her şey sıfırdan başlayamayacaktır. Çünkü keşke Bill Gates’in dediği gibi herkes aynı anda yapsa, o zaman tamam, ama sadece biz yaptığımızda çalışan ekonomiler bizim pazarlarımızı ele geçirecektir. Sadece ihracatın tekrardan toparlanması en iyi ihtimalde çok çok uzun yıllar alabilir. Ekonominin çökme neticesi ise göreceğimiz kısa süreli sağlık sistemi rahatlamasından çok daha fazla ve uzun süreli hayatların kararması ve ciddi kaybedilmesini getirecektir.

“Almanya dahi para basmaya başladı”

Ayrıca hükümetlerin bu zaman zarfında 80 milyona bakabilmesi için ihtiyacı olan maddi imkanı da yoktur. Bugün bizden 5 kat zengin olan Almanya dahi para basmaya başlamıştır. ABD çok daha büyük sıkıntıdadır çünkü onlar da karşılıksız olarak 2.2 trilyon doları bu kere piyasaya, yani direk insanların parayı alıp Walmart’a gidip harcaması için vermeye başlamışlardır. 2008 krizinde ABD 880 milyar doları yine karşılıksız basıp, ancak uzun vadeli tahvil satarak piyasadan anında emmeyi başardı ve enflasyonu arttırmadı. Ancak bu kere bu şansı yok. ABD ciddi enflasyonla karşı karşıya gelecektir.

“Devletin hatasını bunu anlatmamak”

Farkında olmayabilirsiniz, devlet Aile, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına bağlı ve her ilçede bulunan Sosyal Yardımlaşma Vakfı aracılığı ile doğrudan en fakir 2 milyon aileye yardım yapmakta (hani senelerdir kimimiz dalga geçerek kömür, makarna diyor ya, işte o...). Bilhassa şu anda bu ailelerin azıcık olan gündelik gelirleri de yok oldu. Bu aileler açlık çekmekte, bizler sıcak evimizde şu anda laptop başında oraya buraya videolar yollayıp laf yetiştirirken, bisküvi kırıntısı ile doymaya çalışan ailelerden bahsediyorum. Bu başlatılan kampanya direkt buraya gidecek (evet devletin bence hatası bunu herkese bu şekilde anlatmamasıdır).

“Tek alternatif uzun vadeli borçlanma”

Ayrıca bu kampanyada “imkanı olan”dan istendi, halbuki istemeyip kendisi yapmaya kalksa parayı kim ödeyecek biliyor musunuz? Herkes... Çünkü para basılacak. Her para basımı neticesi enflasyon olarak herkesin cebinden ödenmiş olacak. Tek alternatifi tabii ki uzun vadeli borçlanmadır. Bunun için de ayrıca uğraşıldığını tahmin ediyorum. Yurtdışından Korona için özel borçlanma imkanı bulup da almama zaten olamaz.

“Büyük sıkıntı içinde olan ülkelerdeki yerlere bile yardımda bulundum”

Bir de kimimizin bilmeyip veya bilip de uygulamadığı bir “zekat” olayı vardır. Uygulayanlara da seslenildi, “Ramazanı beklemeden bir ay öne ödeyin, zekatınızı buraya verin”, çünkü Sosyal Yardımlaşma Vakıfları kanalı ile anında bu insanlara zekatınız ulaştırılacaktır. Ben şahsen şu vakıf, bu vakıf, şu hastane, bu hastane yerine tek elden en fazla ihtiyacı olanlara anında ulaştırılabileceğine inandığım için buraya elimden geldiği kadar yardım ettim. Ayrıca Rusya, İsviçre, ABD gibi kendi ülkelerinde de çok büyük sıkıntı çeken yerlerden bile yardım buldum.

“Hiç olmazsa fayda mantığını anlarsınız”

Bizim kültürümüz başkalarından farklı olarak elimizden geldiği kadar din, dil, ırk farkı gözetmeden herkesi de düşünme kültürüdür. Kendimiz iyi kötü idare ediyorsak, en büyük sıkıntıdakilere de yardım etmemizi yadırgayanlar için yazıyorum: Yardım, paylaşma kültürünü benimsemeseniz dahi, sizler hiç olmazsa “fayda” mantığını anlarsınız.

“Bu saydıklarımı toparlayıp ondan sonra fikrinizi belirtin”

Şimdi düşünün, Almanya, ki sözüm ona en iyi durumda, Lüksemburg, İtalya ve İspanya şu anda perişan durumda, hastaya bakacak değil doktor, hemşire bulunamıyor. Herkes evinde hastalığı geçirmeye çalışmakta. Bilhassa İtalya ile İspanya vatandaşları kızgın ve kırgın. Hem kendi devletlerine hem de Avrupa Birliği’ne. Daha bugün bana hem İtalya hem İspanya’dan arkadaşlarım (normal vatandaşlar) dünkü Dışişleri Bakanımız ve akabinde Cumhurbaşkanımızın söylediklerinden ne kadar mutlu olduklarını, Avrupa Birliği diye bir şey kalmadığını ifade ettiler. Normal bir zamanda binlerce uçak dolusu yardımla yapılamayacak hem insani hem de diplomatik faydayı şu anda bir uçakla görüyoruz, hem de direk halktan.
Lütfen tüm bu saydıklarımı toparlayıp ondan sonra oluşacak fikrinizi sağda solda belirtin.

“Dünya totaliter rejime geçebilir”

Korku tarafından yönetilmememiz lazım. Bugünler geçecek, tüm dünya ciddi derecede fakirleşecek, iyi idare edenler daha az, daha kötü idare edenler daha çok, ancak herkes fakirleşecek. Ancak benim “korktuğum” bugünlerin neticesinde çok seneler önce söylediğim gibi sağlık karşılığında, gıda karşılığında ve bazı ülkelerde emniyet (bizim bugün için ne kadar şanslı olduğumuzu hatırlatmam gerekiyor, ne demek istediğimi Paris ve Los Angeles’daki arkadaşlarınıza sorun) karşılığında tüm insanların hürriyetini teslim etmesi olasılığıdır. Bu hastalık sonrasındaki dünyanın Totaliter Rejimlere daha açık olabilme durumudur.
Halbuki bu tam bir birliktelik fırsatıdır, insanlar birbirlerine yardım elini verse, bunu da açık açık yapsa… ama bizler… bireylerimiz bile bir uçak malzemeyi olay yaptığımıza göre… Hazin. Ama gerçek bu. Hayırlısı.

 

Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU